29 BALKAN SAVAŞI'NDA İSTANBUL
men değiştirdi. Trenler sadece askeri nakliyat için çalışmaya başladı. Günde 15.000 kişi Anadolu'dan İstanbul yakasına geçiyor, giydirilip yola çıkarılıyordu. Önceleri Mahmud Şevket Paşa'nın hazırlattığı yeni gri kaputlar dağıtıldı. Fakat bunlar tükenince Hamidiye devrinin mavi şayak kaputları depolardan çıkarıldı. Bir süre sonra depolar tümüyle boşaldı ve hiçbir şey kalmadı. Bu arada atlar ve tramvay beygirleri de müsadere edilmiş olduğundan şehir içi ulaşım güçleşmişti. Kışlaların önündeyse kadınlar kocalarını son kez görebilmek için bekleşiyorlardı. Ayrıca ilk günlerin dikkat çeken bir görüntüsü de halkın gazete idarehaneleri önünde toplanıp zafer haberleri bekle-mesiydi. Bazı kişiler de Beyoğlu'nda Sırp, Yunan ve Bulgar sefarethanelerinin önündeki armaların indirilmesini bekledi. Basın ise bu beklenti doğrultusunda ilk günden itibaren hayali zafer haberleri verdi ve bu genelde savaş boyunca devam etti. Bunun tek istisnası İttihatçıların Tanin gazetesiydi ki, kimileri gazetenin bu tutumunu yeni kurulan Kâmil Paşa hükümetini zor durumda bırakmayı amaçlamasına bağlamışlardı. Diğer yandan İstanbul halkı iane toplayarak savaş gayretine yardımcı oldu. Hilaliahmer (Kızılay) teşkilatı 300.000 altın gibi önemli bir para toplamayı başardı ama katkıların giderek düştüğü gözlendi.
Ekim 1912'de büyük bir coşkuyla başlatılan savaş kasım ayında Rumeli ordularının bozgununa dönüşünce İstanbul kısa sürede büyük bir telaş ve karmaşayı yaşamaya başladı. Yollan doldurarak askeri sevkıyatı engelleyen muhacir kafileleri kışla birlikte İstanbul'a ulaşmaya başladı. Camiler, medreseler, hanlar, tekkelerin avluları ve hamamların yanısıra Sarayburnu önleri de Sirkeci'de kurulan muhacirhanelerden taşan karmakarışık bir kalabalıkla doldu. Bu mahşer sadece şehir merkezinde 20.000'in üzerinde can alan kolera salgınıyla daha korkunç bir boyut kazandı. Hastanelerde de hasta ve yaralılara yer kalmamış, binlerce insan ölmek üzere sokaklara terk edilmeye başlanmıştı. Bu safhada Şehremini Cemil Paşa (Topuzlu) geceli gündüzlü çalışarak şehrin temizliğini sağlamayı başardı. Temizlik ve diğer hizmetler için personelin yanısıra muhacirleri de yevmiye ile çalıştırdı. Hastaneler yeniden organize edildi. Kızılay tarafından Yeşilköy, Küçükçekmece, Is-partakule ve Hadımköy'de hastaneler açılarak askeri hastaneler desteklendi. Bu arada İngiliz Kızılhaçı Şenlikköy ve Yeşilköy'de, Hindistan Kızılhaçı da Ömerli'de "Hindiye" olarak anılan hastaneler kurdular. Romen Kızılhaçı ise aralarında İbrahim Temo'nun da bulunduğu bir heyet gönderdi. Bu ekip Beyazıt'ta bir konakta faaliyet göstererek sağlık işlerine yardımcı oldu.
3 Aralık günü yapılan ilk ateşkeste Osmanlı ordusu İstanbul'a sadece 50 km uzaklıkta bulunan Çatalca'ya kadar gerilemiş ve burada güç bela tutunabilmişti.
Dostları ilə paylaş: |