BURSA TEKKESİ MESCİDİ
Eminönü İlçesi'nde, Bahçekapı'da Hob-yar Mahallesi'nde, Arpacılar Caddesi'nde, Yeni Cami'nin yakınında yer almaktadır.
İstanbul'un kuşatmasına katılmış olan Şeyh Mehmed Geylanî ile kardeşi Şeyh Ali Geylanî tarafından fetihten az sonra bir mescit-zaviye olarak tesis edilmiştir. Bu iki kardeşin Kadirîliğin piri Seyyid Abdülkadir Geylanî'nin (1078-1166) neslinden ve tarikatından oldukları, İstanbul'un fethinden önce Bursa'da yaşadıkları anlaşılmaktadır. T. Öz, istanbul Camileri'nde, hayrat kayıtlarına göre, yapının içinde bulunan türbenin 1453'te yapılmış olduğunu söylemektedir. Yapının girişi üzerinde bulunan 1246/1830 tarihli ihya kitabesinde, "şeyheyn-i ke-rubi-sıfat" olarak anılan kardeşlerin, bu mevkideki Haliç surlarının önünde ku-
satmaya katıldıkları, "Fatih'le etmişler sebat tutup bu mevzi'de mekân" mısraı ile ifade edilmiştir. Diğer taraftan Mehmed Ziya, istanbul ve Boğaziçi adlı eserinde, ayan azasından olup evkaf nazırlığı da yapmış olan Bursalı Rıza Efendi' nin, II. Mehmed'in (Fatih) bizzat kaleme aldığı bir temliknameyi Abdülmecid' e gönderdiğini nakletmekte ve bu belgenin metnini vermektedir. Burada, Fatih'in "şeyh-i azizim" diye hitap ettiği Şeyh Mehmed Geylanî'ye Bahçekapı ve civarını temlik ettiği kayıtlıdır. E. H. Ay-verdi, Osmanlı Mimarisinde Fatih Dev-rz'nin III. cildinde, bu belgenin büyük bir ihtimalle mevcut olduğunu, ancak metinde görülen üslubun ve kelimelerin 15. yy'a ait olamayacağını, söz konusu temliknanıenin 19. yy'da aslından istinsah edildiğini iddia etmektedir. Adı geçen şeyhlerin vefat tarihleri ile mescit-zaviyenin tesis tarihi tam olarak tespit edilememektedir. 134i/ 1925 tarihli Esâ-mi-i Tekâyâ Defteri'ndeki kayıtta bani olarak Şeyh Ali Efendi'nin adı verilmektedir. Ağabey olduğu anlaşılan Şeyh Mehmed Geylanî'nin daha önce -muhtemelen T. Öz'ün türbenin yapım tarihi olarak verdiği 1453'te, fetihten az sonra-vefat ettiği, kardeşinin inşaatı tamamlattığı, vakfiyeyi de düzenlediği tahmin edilebilir.
Söz konusu yapı, banisinden ötürü "Şeyh Mehmed Geylanî Mescidi", ayrıca 1850'lere kadar etrafını saran ve buradaki caddeye de adını vermiş olan arpacı dükkânlarından dolayı "Arpacılar Mescidi" adlarıyla da anılmaktadır. Çeşitli tarihlerde bu çevreyi etkileyen yangınlarda ortadan kalkıp tekrar ihya edildiği bilinmektedir. Bugünkü yapı II. Mah-mud (hd 1808-1839) tarafından 12467 1830'da inşa ettirilmiş, 1970'lerde de e-saslı bir onarım geçirmiştir. Halen cami olarak kullanılmaktadır.
Kurulduğu yıllarda Kadirîliğe bağlı olduğu tahmin edilebilen bu mescit-za-viyenin daha sonraki dönemlerde tarikat faaliyetine ilişkin yönü karanlıkta kalmaktadır. Hadîka'da "...imameti ve hitabeti ve meşihatı evladına neslen ba' de nesi meşruttur" denilmekte, banilerin vefatından sonra bir müddet onların neslinden gelen ve imam-hatiplik görevini de üstlenen şeyhlerin burada hizmet ettiği anlaşılmaktadır. İstanbul tekkelerinin dökümünü içeren belgeler arasında yalnızca BOA'da. bulunan ve A. Çetin tarafından yayımlanmış olan 11997 1784 tarihli listede "Bahçekapısı haricinde Bursa Tekkesi Şeyhi Mustafa Efendi" kaydına rastlanmaktadır. Buradan 18. yy' m son çeyreğinde tekkenin faal olduğu anlaşılmakta, şeyhinin adı öğrenilmekte, ancak hangi tarikata bağlı olduğu açıklık kazanmamaktadır. II. Mahmud'un ihyası ile tekkelerin kapatılması arasında geçen yaklaşık yüz yıllık süre içinde hiçbir belgede bu tekkenin zikredilme-mesi 1830-1831'den itibaren yapının yalnızca cami olarak kullanıldığım kanıtlamaktadır.
Bursa Tekkesi
Mescidi'nde
girişin
bulunduğu
doğu
cephesinden
bir görünüm.
M. Baha Tanman,
1985
Halen binanın arsası, doğuda Arpacılar Caddesi, diğer yönlerde de üzerlerinde işhanlannın bulunduğu parsellerle kuşatılmıştır. İki katlı ve dikdörtgen tabanlı (16x17,50 m) olan yapı arsanın tamamını işgal eder. Kuzey yönünde yapıya bitişik olan ve son onarımda ortadan kaldırılan imam meşrutasının yerinde önceleri tekkenin selamlık ve harem birimlerinin bulunduğu tahmin edilebilir. Aslında zemin kat kagir, üst kat ahşap olarak inşa edilmiştir. Son onarımda üst kat duvarları da kagire dönüştürülmüş, ancak caddeye bakan cephe yine ahşap malzeme ile kaplanmış, bu arada zemin katın cadde üzerindeki duvarlarına traver-ten taşından bir kaplama yapılmıştır.
Zemin katın Arpacılar Caddesi üzerindeki kesiminde, güneyden kuzeye doğru üç adet dükkân, cümle kapısı ve banilerin sandukalarını barındıran küçük türbe bölümü yer alır. Bursa Tekkesi Mescidi'nin en ilginç yönü zemin kattaki bu türbenin üzerinde binanın devam etmesidir. Hemen daima tarikat yapılarında karşılaşılan, cami ve mescit tasarımında hiç alışılmamış olan bu yerleşim, binanın tekke olarak da kullanıldığı dönemden günümüze intikal edebilmiş yegâne özelliğini oluşturur. Türbe, basık kemerli ve demir parmaklıklı bir niyaz penceresi ile caddeye, bir kapı ve küçük bir pencere ile de giriş bölümüne açılmaktadır.
Dikdörtgen açıklıklı cümle kapısının üzerinde 1246/1830 tarihli ihya kitabesi bulunur. Manzum kitabenin, Şair Rasih'e ait olan on beyitlik metni Yesarîzade Mustafa İzzet Efendi'nin (ö. 1849) nefis ta'liki ile yazılmıştır. Cümle kapısından küçük bir taşlığa girilmekte, buradan hem türbeye geçilmekte hem de fevkani mescide çıkılmaktadır. Mescidin, sağır olan kuzey duvarı boyunca iki katlı mahfiller uzanmaktadır. Batı duvarında sekiz, mihrap duvarında da iki pencere vardır. Caddeye bakan doğu duvarında ise üç adet, basık kemerli büyük pencere ile daha küçük boyutlu üç tane dikdörtgen pencere sıralanır. Bu duvarın kuzey kesiminde, fevkani mahfili aydınlatan iki ufak pencere ile "mükebbire" niteliğindeki ezan okuma balkonu yer alır. Ahşap mescitlerin ve tekkelerin bir-
çoğunda görülen ve bu yapıların kendilerine özgü tasarım unsurlarından olan söz konusu balkon son onarım sırasında iptal edilmiştir. Diğer taraftan mescit tavanının merkezindeki beyzi göbek, mihrabı çevreleyen defne yapraklı süsleme kuşağı, doğu cephesi üzerindeki yivli pilastrlar gibi, II. Mahmud dönemi ampir üslubunu(-») yansıtan bütün ayrıntılar da bu arada tarihe karışmıştır. Günümüzde bu üsluptan geriye kalmış tek ayrıntı doğu cephesini taçlandıran üçgen alınlıktır.
Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 240; Çetin, Tekkeler, 584; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, I, 118-119, no. 172; Ziya, İstanbul ve Boğaziçi, I, 326-327; İSTA, II, 1052-1053; Öz, istanbul Camileri, I, 3; Ayverdi, Fatih III, 501; M. O. Bayrak, İstanbul'da Gömülü Meşhur Adamlar, ist., 1979, s. 119
M. BAHA TANMAN
Dostları ilə paylaş: |