Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə749/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   745   746   747   748   749   750   751   752   ...   899
ÇATAL ÇEŞMELER

İki ya da üç cepheli, her cephesinde lüleleri bulunan çeşmeler.

İstanbul'da çatal çeşme olarak tanınan birkaç çeşme vardır. Bunlardan en eskisi Edirnekapı ile Topkapı arasında surlara paralel olarak uzanan caddenin Vatan Caddesi ile kesiştiği köşede yer alıyordu. II. Mehmed (Fatih) dönemine (1451-1481) ait olan bu çeşme aslında Tahtakale'de inşa edilmişti ve buradaki Hoca Attar Halil Mescidi'nin bir parçasıydı. Aynı yere kendi camiini yaptırmak isteyen Rüs-tem Paşa, çeşmeyi söktürterek Yenibah-çe'de (Vatan Caddesi) yeniden inşa ettirmiştir. Mescidin avlusunda yer alan 13 basamaklı taş bir merdiven, çeşmenin üstüne doğru yükseliyor ve poligon biçiminde küçük bir şerefeye ulaşıyordu. Bu güzel ve değişik eser ressam Ali Rıza Bey "e de ilham kaynağı olmuştu. Çeşme 1957'de cadde genişletilirken ortadan kaldırılmıştır.

Kayda değer bir başka çeşme, Fatih ile Yenibahçe arasında yer alan Gürcü Mehmed Paşa Çeşmesi'dir. Çeşmenin ya-

Bostancı'daki çatal çeşme. Nazım Timuroğlu, 1994

pim tarihi kitabesine göre 1035/1625'tir. İki sokağın birleştiği köşede yer alan çeşmenin her iki cephesinde sivri kemerli nişler içinde birer lülesi bulunuyordu. Kırkçeşme Suyu'ndan beslenen çeşmenin ilginç yönü, aynı Hoca Attar Halil Mesci-di'nde olduğu gibi, yanındaki Öksüzce Mescidi'nin sadece şerefeden ibaret minaresinin çeşmenin üstünde oluşudur. Mescit 15. yy'm sonları ya da 16. yy'ın başlarında yapıldığına göre minaresi çeşmenin yapımından sonra ilave edilmiş olmalıdır. Mescit 1918'deki büyük Cibali-Fatih yangınında yanmış, geriye minareyle çatal çeşme kalmıştı. Ancak bu yapı da 1950'li yıllarda yok olmuştur.

Başka bir çatal çeşme de Cağaloğlu'n-da, Molla Fenarî Mescidi karşısındaki köşe başındadır ve bu muhite Çatalçeşme denmesine neden olmuştur. Dârüssaade Ağası Abbas Ağa'nm hayratı olan çeşme 1865'te vuku bulan Hocapaşa yangınında yanmış ve II. Abdülhamid döneminde Şehremini Mazhar Paşa eliyle yeni biçimde tekrar yaptırılmıştır. Üzerindeki kitabe 1297/1879 tarihlidir. Çeşmenin belirli bir mimari özelliği yoktur. Kare biçimli az derin girintilerin ortalarında birer ayna taşı ile üzerlerinde lüleler bulunmaktadır. Lülelerin önlerinde birer yalakla, testi yerleştirme sekileri vardır.

Bir başka kayda değer çatal çeşme Bostancı'da Bağdat Caddesi kenarında yer almaktadır. İstanbul-Bağdat kervan yolu üzerinde yolcuların su ihtiyacının karşılanması için yapılmış bu menzil çeşmesinin üzerinde iki kitabe vardır. Kitabeden ve Ayvansarayî'nin Mecmuâ-ı Te-vârih adlı eserinden çeşmenin, İhsan Ağa adıyla tarihi şahsiyeti şimdilik bilinmeyen bir kişi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kitabede inşa tarihi olarak 957/1550 belirtildiğine göre bu çeşme İstanbul'un en eski çeşmelerinden biridir. İkinci kitabede ise çeşmenin 1282/1865' te Hâce Narkerâb Kalfa tarafından tamir ettirildiği yazılıdır. 1946'da çeşmenin taş-

ları numaralanarak sökülmüş ve az geride, 1947 yazında yeniden inşa edilmiştir. Küfeki taşından yapılmış olan çeşme klasik dönem üslubundadır. Sivri kemeri, niş yüzü ve yalakları mermerdendir. Söküldüğü sırada kemeri teşkil eden mermerlerin eski sütun gövdesi parçaları olduğu anlaşılmıştır. Yalaklardan ikisi de eski Bizans lahitleridir. Çeşmenin iki yan cephesinde suyun aktığı birer ağzı ve yalakları vardır. Esas yüzde ise mermer lülenin az yukarısında ve kitabelerin altında bir çift tas yuvası övülmüştür.

Bibi. Ayvansarayî, Hadîka, I, 221; Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, I, 68, 290, II, 454; Ziyaoğlu, Belediye Reisleri, 131-139; Ayverdi, Fatih III, 412; Çeçen, Kırkçeşme, 204, 219; S. Eyice, "İstanbul'da Bazı Cami ve Mescit Minareleri Hakkında", TM, X (1953), s. 247-268; ay, "İstanbul Minareleri", Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, I (1963), s. 61-62; ay, "Bu Şehrin Hikâyesi 1. Vezirin Camii, Atların Mescidi", ts-tanbul, II/3 (1955), s. 24-25; S. Eyice-M. Kemal Özergin, "Istanbul-Şam-Bağdat Yolu Üzerindeki Mimari Eserler", TD, IX/13 (1958), s. 99-100, XVII, s. 127-128.

SEMAVİ EYİCE

ÇATALCA

Trakya kesiminde İstanbul'a E-5 Karayo-lu'nun, Büyükçekmece'nin batısından ayrılan 20 no'lu devlet karayolu ile bağlı yerleşim bölgesi. Yerleşmenin bir başka karayolu bağlantısı ise Kınalı-Sakarya Otoyolu'dur. Sirkeci-Edirne demiryolu hattının 71. km'sinde yer alan Çatalca Tren İstasyonu da 3 km'lik bir karayolu ile ilçe merkezine bağlanır.

1371'de I. Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katılan yerleşme, o döneme kadar Matrai (Metris) adıyla bilinmekteydi. Osmanlıların Çatalburgaz adını verdikleri yerleşmede, Türk ve Rum nüfusun bir arada yaşaması, imar koşullarının yeniden düzenlenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Müslümanlar, Rumların yaşadığı Kaleiçi Mahallesi'nin dışında, sonradan Ferhat Paşa Mahallesi adını alan yeni bir yerleşim kurmuşlardır. Çatalca, III. Murad (1574-1595) ve III. Mehmed (1595-1603) dönemlerinde iki kez sadrazamlık yapan Ferhad Paşa'nm çabalarıyla imar edilmiştir. Şehre su getirilmesini sağlayan Ferhad Paşa, Mimar Sinan'a kendi adıyla a-mlan bir cami de yaptırmıştır.

Evliya Çelebi, 17. yy Çatalca'sının kuzeyden güneye, iki bin adım uzunluğunda; bağlı, bahçeli ve hayat sulu bir belde olduğunu belirtmektedir. Ayrıca şehirde saraylar, l tekke, l han, l hamam ve 270 dükkân bulunduğundan söz etmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ö-nemli bir tarım merkezi de olan Çatalca, İstanbul'a her yıl belirli sayıda koyun göndermekle yükümlü sancaklardan biriydi. Padişah Abdülhamid'in kişisel malı olan 13 çiftlik de Çatalca'da bulunuyordu.

1926'ya kadar bağımsız sancak olan Çatalca bu tarihte geçici olarak kurulan bir vilayet haline getirilmiş, fakat bir yıl sonra yeniden ilçe olarak İstanbul'a bağlanmıştır. Bu dönemde dikkat çeken bir özellik, 1878'e kadar Çatalca sancağında




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   745   746   747   748   749   750   751   752   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin