Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə785/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   781   782   783   784   785   786   787   788   ...   899
ÇINAR OLAYI

4-14 Mart 1656 arasında istanbul'da meydana gelen ayaklanma. "Çınar Vak'ası", "Vak'a-i Vakvakiye" de denir.

Eylemler 9 Mayıs 1656'ya kadar sürmüş; kent, uzun tarihinin en korkunç ve etkili ayaklanmalarından olan bu olayın sarsıntısını Köprülü Mehmed Paşa'nm iktidara gelmesinden sonra atlatabilmiştir.

1650'den başlayarak saray ağalarının yönetimdeki güçlerini artırmaları, bundan duyulan hoşnutsuzluk, süren Girit Savaşı'nın getirdiği ağır mali yük ve yeni vergiler, bir ayaklanma için uygun ortamı hazırlamıştı. Zurnazen Mustafa Paşa' nm, elaltmdan kapıkulu askerlerini ayaklanmaya kışkırtması olayı çabuklaştırdı. Genelde ekonomik nedenlere bağlı olarak çıkan diğer ayaklanmalar(->) gibi Çınar Olayı da parasal nedenlere dayandırıldı. Fakat bunun yanında, yönetimin etkinliğini yitirmesi, saray ağalarının tepki uyandıran nüfuzu, kapıkulu askerlerinin disiplinsizliği ile olay korkunç tablolar sergileyerek gelişti. Kent, benzeri görülmedik cinayetlere tanık oldu; yaşam durdu, herkes günlerce evlere kapandı.

IV. Mehmed'in (hd 1648-1687) buhranlı dönemine rastlayan olayın ilk hareketi 27 Şubat 1656'da dağıtılan ulufeden sonra ortaya çıktı. Çok geç ödenen bu ulufede ve bir hafta sonraki yenisinde züyuf akçe denen ve bakır oranı çok yüksek paraların dağıtılması asker arasında tepki uyandırdı. 4 Mart günü, askerin ayaklanacağı duyulunca esnaf dükkânlarını kapattı, cemaat gelmediğinden

camilerde namaz kılmamadı. Devlet a-damları. saraya sığındılar. Yeniçeri, cebeci ve topçu askerleri ise'Etmeydam'n-da toplanmışlardı. Burada, saraya yürüme kararı alındı. Girit'ten dönen ve 9 ulufe almamış olan yeniçeriler, cepheden geldiklerini, aylıklarının hakça ve zamanında dağıtılması gerektiğini, verilen akçelerin 1.000'ine, esnafın 100 halis akçe verdiğini, halkın bu bakır akçelere "çingeneakçesi", "meyhaneakçesi" gibi adlar taktığını ilgililere duyurmak dileğindeydiler. O gün, birer sipahi cilan Rum Hasan Ağa'nın, Şamlı Mehmed Ağa'nın, Galata Voyvodası Karakaş Mehmed'in önderliğinde Atmeydanı'na yürüdüler. Saraya haber gönderip padişaha ihanet edenlerin idamlarını istediler. Saray ağaları, eylemci temsilcilerini padişahla görüştürmediler.

5 Mart günü yine Etmeydam'nda toplanan askerler, sonuç alıncaya dek dağılmamak için yemin ettiler. Padişahı ayak divanına(->) çağırmayı kararlaştırdılar. Kendilerine, IV. Mehmed'in ertesi gün ayak divanına çıkacağı haberi geldi. 6 Mart günü Alay Köşkü(->) önünde toplandılar. Padişahla ayaklanmacılar arasında elçilik yapanlardan mevkufatçı Kara Abdullah'ın askerleri hafife alması bir anda parçalanmasına yetti. Bu feci olayı padişah da Alay Köşkü'nün penceresinden izlemekteydi. Durumun ciddiyetim kavrayarak askere isteklerim sordu. Öne çıkanlar "Kullarınıza züyuf akçe vermek hazine darlığından ise saray ağalarının bu denli görkemli yaşamaları nasıl oluyor? Cümle işler onların elinde!" dediler. Aldıkları kızıl akçeleri bir peştemal dolusu ortaya attılar. Padişah, öldürülmeleri istenen 31 kişiden kızlarağası ile kapı ağasını hemen boğdurup Sur-ı Sulta-ni'den aşağıya attırdı. Ayaklanmacılar, bunların ayaklarına ip bağlayıp Atmeydanı'na sürüklediler. Bir çınar ağacına başaşağı astılar. Palalarla doğradılar. 7 Mart günü saray kapısında toplandılar. Verdikleri listede yazılı olan valide kethüdasının, Melekî Kadm'ın, Musahip Yusuf Ağa'nın, hasodabaşının, mimar Mustafa Ağa'nın ve diğerlerinin de idamlarını veya kendilerine teslimini istediler. Padişah iki zenci ağayı ve hasoda-başını da boğdurttu. Bunların cesetleri de asilerce sürüklenip yine çınara asıldı. Olanları duyan halk, korkudan evlerine kapanmış, çarşı pazar boşalmıştı. O gün vezirazamlığa getirilen Zurnazen Mustafa Paşa 4 saat sonra azledildi. Şeyhülislamlığa önce Memekzade Mustafa Efendi, ardından Hocazade Mes'ud Efendi atandı. Yeni vezirazam Siyavuş Paşa ise İstanbul'da değildi. Yeniçeri ağası, sek-banbaşı, defterdar da değiştirildi. Kara listeye yazılanların konakları mühürlendi. Kent o kadar ıssızlaştı ki ortalıkta kimse görünmüyordu. 8 Mart günü Etmeydam'nda toplanan ayaklanmacılar, idam edilmesi gerekenlerin çoğunun hâlâ serbest olduğunu bağırmaktaydılar. O gün çavuşbaşı yakalanıp idam edildi ve cesedi çınara asıldı. Kentte tellallar do-

laştıran asiler, firarilerin yerlerini bildirenlere zeametler verileceğini duyurdular. Yakalananlar idam edildiler.

9 Mart günü Melekî Kadın ile 4 adamı aynı akıbete uğradılar. Melekî Ka-dm'a halk arasında "Büyük Sultan" deniyordu. Konağı yağmalandı, serveti müsadere edildi. Çınara asılan cesetlerininderisi yüzüldü, karınları deşildi. Asilerbunların etlerini ve yağlarını doğrayıpağrılara iyi gelir diye satmaktaydılar.

10 Mart günü sipahilere ve yeniçerilere ulufeleri gümüş akçe olarak dağıtıldı.Kızıl akçeler de tedavülden kaldırılıp torbalarla denize atıldı. Yeni yeniçeri ağasıkentte kol gezdi ve dükkânlar açılmayabaşladı. 11 Mart günü Melekî'nin kocasıda idam edildi. Çınardaki cesetler indirilip gömüldü. Yakalanamayan GümrükEmini Hasan Ağa'nın saklandığı Galatasemtinde aranmadık ev bırakılmadı. Ga-lata'da bir çeşme ve bir mektep yaptırmış olan Hasan Ağa da bulunup idam e-dildi. Tutuklama ve idamlar izleyen günlerde de sürdü. 15 Mart günü İstanbul'aulaşan Siyavuş Paşa kentte düzeni sağlamaya çalıştı. Fakat azıtan askerlerin yağmaları önlenemiyordu. Bunlar istanbul'un çevre köy ve kasabalarını da soymaya koyuldular. Rum Hasan Ağa, görkemlibir konağa yerleşmişti. 25 Nisan günüSiyavuş Paşa eceliyle öldü. BoynuyaralıMehmed Paşa vezirazam oldu. 26 Nisangünü bir ferman çıkartılarak yollarda insanlara el sürenlerin, yanında kılıç ve silah bulunduranların, bağıranların, kul(asker) ya da ahali denmeyip cezalandırılacakları duyuruldu. 9 Mayıs l656'daise ayaklanmacı önderleri bir bahane ilesaraya alınıp idam edildi. Kent kapıları 2gün açılmadı ve aramalarda yakalanan20 kişi daha asıldı.

Bu olaylara "Çınar Vak'ası" denmesi öldürülenlerin çınara asılmalarındandır. Öte yandan dönemin din bilginleri, cesetlerin ve başların asıldığı bu ağacı, bir telmih sanatı yaparak cehennemin meyveleri insan başı olan ünlü vakvak ağacına benzetmişler, bu nedenle de olaya "Vak'a-i Vakvakiye" demişlerdir. Bibi. H. D. Andreasyan-F. Ç. Derin, "Çınar Vak'ası-Eremya Çelebi Kömürciyan'a Göre", İstanbul Enstitüsü Dergisi, III, s. 57-83; Si-lahdar Tarihi, I, 26 vd; Tarih-i Naima, VI, 139; J. von Hammer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, X, İst., 1338, s. 251 vd.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   781   782   783   784   785   786   787   788   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin