Abdullah Öcalan’ın son durumu? (Adalet-Dışişleri)
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümlü Abdullah Öcalan'ı hiçbir kötü muamelede bulunmamıştır. Bu durum, hükümlüyü 2010 ve 2013 yıllarında iki defa ziyaret eden CPT raporlarında da sabittir. Hükümlüye tecrit uygulanmamaktadır. Yanında bulunan 3 hükümlüyle her gün 2 saat sohbet imkanı vardır.
MR. SERHAT DEMİRAL, GENDARMARIE
-
Raporunuzda “hücre cezası” askeri bir disiplin tedbiri olarak kayıtlı. Bunun maksimum süresi nedir? STK’lara göre 20 güne kadar çıkabiliyor. BM standartlarında 15 günden fazla olamaz. Bu kuralı değiştirmeyi düşünüyor musunuz? (Jandarma)
Turk Sılahlı Kuvvetlerınde etkın bır dısıplın sıstemının tesısı muhafazası ve ıdamesıne ılıskın duzenleme yapmak maksadıyla, Subat 2013 tarıhınde Turk Sılahlı Kuvvetlerı Dısıplın Kanunu kabul edilmiştir.
Bu kanunla oda hapsı gıbı dısıplın amırlerıce verılen hurrıyetı baglayıcı cezalar kaldırılmıs, savunma ve ıtırazlar ıcın kesın ve orantılı sureler konulmus, ıtırazın ıncelenmesı husussunda daha etkılı basvuru yolu duzenlenmıstır.
Askeri mahkemeler tarafından verilen cezalarin uygulanmasi, Askeri Mahkemelerin Kurulusu ve Yargilama Usulu Kanunu`nun 244`uncu maddesine gore, 5275 sayili Ceza ve Guvenlik Tedbirlerinin Infazi Hakkindaki Kanun kapsaminda yerine getirilmektedir. Askeri yargıya ilişkin ayrı bir ceza infaz yasası bulunmamaktadır.
5275 sayili Ceza ve Guvenlik Tedbirlerinin Infazi Hakkindaki Kanunun 44`uncu maddesinde hucre hapsi cezasi duzenlenmistir. Maddede hucre cezasi 1-10 gune kadar ve 11-20 gune kadar olmak uzere iki asamali olarak duzenlenmistir. 11-20 gune kadar olan hucre cezalari isyan cikarmak, adam oldurma, firar etmek gibi cok istisnai durumlar icin duzenlenmistir. Bu tur durumlarda amac bir nevi aslinda hukumluyu de korumaktir.
-
Askerdeki ölüm/istismar olaylarına ilişkin soruşturmalar başlatılıyor mu? Uğur Kantar vakasıyla ilgili güncel durum. Askeri değil de sivil mahkemelerde yargılanmaları için çalışma var mı? (Jandarma)
Askerde meydana gelen basta olum olaylari olmak uzere tum olaylar icin hem disiplin amirlerince idari sorusturma hem de askeri savcilar tarafindan adli sorusturmalar yurutulmektedir. Ozellikle askeri mahkemelerin bulunmadigi bolgelerde meydana gelen olaylarda gecikmesinde sakinca bulunan haller kapsaminda sorusturma islemleri askeri savciliklar tarafindan, sivil savcilar vasıtasıyla da yaptirilabilmektedir.
Ayrica olum olayi sonrasinda Genelkurmay Baskanligi tarafindan, ilgili birlige uzman psikologlar ve sorusturma heyetleri gorevlendirilmekte ve olayin derinlemesine arastirilmasi saglanmaktadir.
-
Askeri mahkemelerde sivillerin yargılanmaması gerekir. Hangi şartlarda askeri mahkemelerde yargılama yapılıyor? (Jandarma)
353 Sayili Askeri Mahkemelerin Kurulusu ve Yargilama Usulu Hakkindaki Kanunun 13`uncu maddesinde 2006 yilinda yapilan degisiklikle; baris zamaninda sivil sahislarin Askeri Ceza Kanunu’na tabi suçlarında (Askeri Ceza Kanunun 55,56,57,58,59,61,63,64,75,79,80,81,93,94,95,114,131’inci maddeleri) yargilanmasi adli yargi mahkemeleri tarafindan, Askeri Ceza Kanunu hukumleri uygulanmak suretiyle yapılacağı düzenlendiğinden, sivil mahkemelerde yapılmaktadır. Bunlar dışında sivil sahislarin yargilanmasi askeri mahkemelerde yapilmamaktadir.
(54’üncü madde; Vatan Aleyhine Cürümler, 55’inci madde harp hıyaneti, 56`ıncı madde milli müdafaaya hıyanet, 57’inci madde, milli müdafaa aleyhine sair hareketler, 58`inci madde, milli mukavemeti kırmak, 59’uncu madde milli müdafaa vasıtaların tahrip, 61’inci madde seferberliği geciktirmek ve ihlal etmek, 63’üncü madde, yoklama kaçağı, bakaya, saklı ,firar, 64`üncü madde, yedek subay ve askeri memurların çağrılıp gelmemesi,75`inci madde, asker kaçaklarına yardım etmek, 79’uncu madde kendini askerliğe yaramayacak hale getirmek, 80’inci madde başkalarını askerliğe yaramayacak hale getirmek, 81’inci madde askerlikten kurtulmak için hile yapmak,93’üncü madde Askeri şahıslardan birini amire veya mafevka karşı itaatsizliğe mukavemete, fiilen taarruza sevk ve tahrik, 94’üncü madde, Birden ziyade askeri şahısları hep birlikte amire veya mafevka itaatsizliğe veya mukavemete veyahut fiilen taarruza sevk ve tahrik,114’üncü madde erleri kanuna aykırı olarak hizmetçiliğe verme, 131’inci madde Eşyayı ve malları çalan, satan, rehine veren ve alanlar )
IN REPLY TO QUESTIONS ON VIOLENCE AGAINST WOMEN LET ME NOW GIVE THE FLOOR TO MR. MUSTAFA ÇADIR FROM THE MINISTRY OF FAMILY AND SOCIAL POLICIES
-
Devlet tarafından verilen koruma kararına rağmen ölen kadınlar hakkında bilgi. +Koruma kararı reddedildikten sonra şiddete uğrayan ve öldürülen kadınlar hakkında bilgi. İhmali olanlara ilişkin soruşturma / disiplin cezası açıldı mı? Kadınlara destek için yapılan çalışmalar.
Aile içi şiddet ve namus cinayetine ilişkin sayısal veriler. (ASPB)
2015 yılında koruyucu ve/veya önleyici tedbir kararı olan 18 şiddet mağduru kadın ani gelişen olaylar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Ölen kadınlar, ani gelişen olaylar nedeniyle kolluk birimlerine ulaşamdan hayatını kaybetmişlerdir.
5 olayda da şüpheliler eylemi gerçekleştirdikten sonra intihar etmişlerdir.
Koruma isteyen tüm kadınlara koruma kanunu kapsamında, herhangi bir belge ve delil aranmaksızın koruma verilmektedir. Koruma çağrı üzerine koruma şeklinde verilmektedir.
Ayrıca ihmali olanlarla ilgili adli ve idari soruşturma açılmaktadır.
Türkiye olarak kadına yönelik şiddetle mücadele alanında yasal düzenlemeler, farkındalık yaratma ve eğitim çalışmaları, koruyucu ve destekleyici hizmetlerin geliştirilmesi; şiddet mağdurlarının güçlendirilmesi, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonu artırma, başlıkları altında çok boyutlu ve tüm tarafların katkısı ile kararlılıkla çalışmalar “Şiddete Sıfır Tolerans” ilkesi çerçevesinde sürdürülmektedir.
İstanbul Sözleşme hükümleri gözetilerek hazırlanan, reform niteliğinde önemli düzenlemeler içeren ve 8 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6284 Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” ile mevcut yasal altyapı daha da güçlendirilerek, kadına yönelik şiddetle mücadele bir üst seviyeye taşınmıştır.
Şiddetle mücadelede kanunların etkin biçimde uygulanması için düzenli olarak değerlendirilmesi gerekli yasal ve idari düzenlemelerin yapılması son derece önemlidir. Bu kapsamda;
6284 sayılı Kanunun etkisi ve etkinliğini ve şiddeti önlemedeki başarısını değerlendirmek üzere 2014-2015 yıllarında “6284 sayılı Kanunun Uygulanmasına Yönelik Etki Analizi Araştırması” gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları çerçevesinde 6284 sayılı kanunun uygulanmasında tespit edilen sorunların giderilmesine yönelik çalışmalar devam etmekte olup ayrıca tespit edilen çözüm önerilerine ilişkin Kadına Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı”nın 2016-2019’a hedef ve faaliyetlere yer verilmiştir.
Dün gerçekleştirilen oturumda vurgulandığı üzere “Kadına Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı”nın 2016-2019 yılları için güncellenmesine yönelik çalışmalar tamamlanmış olup, imza süreçlerinin tamamlanmasını müteakip yürürlüğe girecektir. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2016-2019 ile; Yasal düzenlemelerin yapılması ve etkinliğinin arttırılması, Farkındalık Yaratma ve Zihniyet Dönüşümünün Sağlanması Koruyucu ve önleyici hizmet sunumu ve şiddet mağdurlarının güçlenmesi, Sağlık hizmetlerinin düzenlenmesi ve uygulanması, Kurumlararası işbirliği ve politika geliştirme, olmak üzere 5 temel alanda iyileştirmeler hedeflenmektedir.
Ayrıca, şiddet mağdurlarının daha etkin şekilde korunması amacıyla “Elektronik Destek Sistemleri” pilot uygulaması 7/24 esasına göre 2 pilot ilde gerçekleştirilmektedir.
Elektronik kelepçe ve mağdur takip ünitesi kullanılarak merkezi sistemden elektronik izlemenin sağlandığı uygulama ile şiddet mağdurunun etkin korunması, tedbir kararlarının ihlali durumunda kolluk kuvvetlerinin anında müdahale etmesi sağlanmaktadır.
Ülkemiz tarafından koruyucu hizmet sunumu ve şiddet mağdurlarının güçlendirilmesi amacıyla önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda;
6284 Sayılı Kanun kapsamında “Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri” kurulmuştur. Bu merkezlerimizde şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetleri tek kapı sistemi ile yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürütmektedir. Nisan 2016 itibariyle 47 ilde hizmet veren ŞÖNİM’lerin 2016 yılı sonuna kadar ülke geneline yaygınlaştırılması planlanmaktadır. 2013-2015 yılları arasında ŞÖNİM’lerden 60.522 kadın, 18.452 çocuk hizmet almıştır.
Son yıllarda kadın konukevlerinin sayılarının ve hizmet kapasitelerinin artırılmasına yönelik olarak da önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
Nisan 2016 tarihi itibari ile 79 ilde ASPB’ye bağlı 2.656 kapasite ile 101 kadın konukevi hizmet vermektedir. Kadın konukevi bulunmayan 2 ilimizde açılış çalışmaları sürdürülmektedir. Ayrıca yerel yönetimlere bağlı 32 kadın konukevi 741 kapasite, STK’lara bağlı 4 kadın konukevi 45 kapasite olmak üzere toplam 137 kadın konukevi 3.442 kapasite ile hizmetlerini sürdürmeye devam etmektedir.
Son 5 yıl içerisinde Kadın konukevlerinin sayısında %95, kapasitesinde ise %150’lik artış sağlanmıştır.
Ayrıca 25 İlk Kabul Birimi şiddet mağdurlarına hizmet sunmaktadır.
Ayrıca Belediye Kanunuda gerçekletirilen değişiklik ile, nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyelere, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açma zorunluluğu getirilmiştir.
Bunun yanı sıra tüm İl Emniyet Müdürlükleri bünyesinde Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği; İl Jandarma Komutanlıkarı bünyesinde ise “Çocuk ve Kadın Kısım Amirliği” kurulmuş olup; kadına yönelik şiddetle mücadele alanında hizmet sunum kapasitesi geliştirilmiştir.
Ayrıca şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma yönelik diğer bir mekanizma ise “Alo-183 Çağrı Hattı”dır. Bu hat, haftanın 7 günü 24 saat, ücretsiz olarak hizmet vermektedir. Ayrıca acil durumlarda vakanın bulunduğu ilin acil müdahale ekip sorumlusuna ve/veya kolluk kuvvetlerine bildirilerek hızlı şekilde müdahale edilmesi sağlanmaktadır.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede ilerleme sağlanabilmesinde konuya ilişkin bilinç ve duyarlılığın artırılması, toplumsal farkındalık sağlanması büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, şiddete maruz kalan kadınlara hizmet sunan kamu kurum/kuruluşlarında çalışan personele yönelik eğitim çalışmaları sürdürülmektedir.
Şiddete maruz kalan kadınlara hizmet sunan kamu kurum/kuruluşlarında çalışan personelin konuya ilişkin farkındalık ve duyarlılığını artırmak amacıyla “Eğitim Protokolleri” imzalanmıştır. Böylece; 71 bin polis, 65 bin sağlık personeli, 47 bin 600 Din görevlisinin eğitimleri gerçekleştirilmiş, 326 Aile Mahkemesi Hâkimi ve Cumhuriyet Savcısının katılımlarıyla seminerler düzenlenmiştir. Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde kadına yönelik şiddetle mücadele eğitim ve seminer çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Milli Savunma Bakanlığı ile yapılan Protokol kapsamında ise her yıl silah altına alınan yaklaşık 450 bin erbaş ve ere yönelik eğitimler devam etmekte olup, 2014 ve 2015 yıllarında toplam 497 bin 802 kişiye eğitim verilmiştir.
Öte yandan, Ülkemizde şiddet mağduru kadınlara verilen hizmetlerin etkinliğinin artırılması çalışmalarımızı da kararlılıkla sürdürmekteyiz. Bu çerçevede, 2014-2016 yıllarını kapsayan Avrupa Birliği desteği ile 10 milyon Avro bütçeli “Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesini” yürütmekteyiz.
Proje ile kolluk görevlileri, yargı mensupları, sosyal hizmet çalışanları gibi hizmet sunuculara yönelik cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında eğitim programları düzenlenerek toplamda 1.275 kişiye eğitimler verilmektedir. Söz konusu eğitimlerle nihai olarak 35 bin sağlık çalışanına, 140 bin emniyet görevlisine ulaşılması hedeflenmektedir.
Yasal ve kurumsal düzenlemeler, farkındalık artırma çalışmaları, eğitim faaliyetleri gibi birçok alanı kapsayan şiddetle mücadele çalışmalarımızı bütüncül ve disiplinler-arası bir yaklaşımla sürdüreceğiz.
MR. MUSTAFA KEMAL ÇETİN / MINISTRY OF HEALTH
-
Tek başına muayene yapmak isteyen doktorların cezalandırıldığına dair iddialar var, görüşünüz nedir? Burhan Birel vakası hakkında bilgi. (Sağlık).
Ülkemizde sağlık çalışanlarının tutuklanma ve gözaltına alınmasına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Tabiatıyla suç işleyen kişi mesleğine bakılmaksızın cezai yaptırımlara tabi olması hukuk devleti olmanın doğal bir sonucudur.
-
İstanbul Protokolü kurallarına uyulmakta mıdır? (Adalet/Sağlık/İçişleri, İyi uygulama örnekleri, eğitim, genelge vs.) İstanbul Protokolü’nün uygulanması hakkında bilgi veriniz. Raporunuzda kayıtlı eğitim faaliyetlerinden yararlanılan kişiler kimlerdir? Bu eğitimlerin sonuçları nelerdir? (Sağlık)
İstanbul Protokolü kurallarına uyulması konusunda hassasiyet gösterilmesi hususuna işaret eden ve bakanlığımızca hazırlanarak taşra Cumhuriyet savcılıklarına gönderilmiş olan ve işkence ve kötü muamele soruşturmalarında dikkat edilecek hususları belirten ayrıntılı genelgemiz bulunmaktadır.
Şimdi ise sizlere İstanbul Protokolü konusunda bilgi sunmak isterim. Buna göre, 2005-2007 yılları arası Adli Tıp uzmanları ile beraber Bakanlığımıza bağlı hekimlerin eğitimi yapılmış 2010 yılında Aile hekimliğinin Ülkemizde geçilmesi ile beraber Aile Hekimlerinin Uzaktan eğitim modülü oluşturularak tüm aile hekimlerinin anılan eğitimi alması zorunlu hale getirilmiştir. Anılan eğitim modülünün Adli Tıp Modülüne İstanbul Protokolü ve Minesota protokolü eklenerek gerekli eğitimler verilmiş ve halen aktif olarak eğitimler devam etmektedir.
-
İzinsiz sağlık hizmeti sunumu neden suç haline getirildi ? (Sağlık)
Konuya ilişkin düzenleme 3359 sayılı Kanunda yer almakta olup söz konusu düzenlemede Ocak 2014 tarihinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre, Sağlık hizmeti sunumu ile ilgili tüm iş ve işlemler Sağlık Bakanlığınca denetlenir. Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç, ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Söz konusu değişikliğin gerekçesinde ise güdülen amaç olarak düzenlemenin önceki halinde her turlu saglik hizmet sunumunu Bakanlik iznine tabi kilmiş ancak izinsiz hizmet sunumu için cezai müeyyide konulmamis olduğu, dolayısıyla uyulmaması halinde bir yaptırım öngörülmesi gerektiğinden sözü edilen düzenlemenin yapıldığı belirtilmektedir.
-
İşkenceyi tespit eden doktor kime ve nasıl bildirimde bulunuyor. Sonradan baskı ile karşılaşıyor mu? (Sağlık)
Konu ile ilgili olarak; Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğine göre tıbbî muayene ve tedavi, Adlî Tıp Kurumu veya resmî sağlık kuruluşlarınca yapılır .
Öte yandan, Hekimlik Mesleğinin icrasına dair Kanunumuz uyarınca hekimlerimiz açısından, mesleki tıbbi etik ilkeleri, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından insan hakları ve insan haysiyetinin korunması sözleşmesi, Hasta Hakları Yönetmeliği, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu ve Turk Ceza Kanunu gereği, mesleğini bağımsız insan hakları evrensel ilkeleri yapmak zorunluluğu bulunmaktadır.
Ayrıca Ulusal Mevzuatımız tam olarak stanbul Protokolune uygun hale getirilmiştir. Genelge uyarınca, kişiye verilen raporlar gizlilik riayeti esastır. Anayasamız uyarınca bir hukuk devleti olan ülkemizde kolluk dahil herkesi yasalarımız bağlamakta olup, bu baglamda sonradan saglik mensubuna baski kurulmasi hukuken mumkun değildir.
Dostları ilə paylaş: |