İLMİ NÜCÛM 404
İLMÂM
Şiirde başka şairlerden yapılan mâna intihali.405
el-İLMÂM
İbn Dakikul'îd'în (ö. 702/1302) ahkâm hadislerini ihtiva eden eseri.
Tam adı el-İlmâm bi-ehâdîşi'1-ahkâm olan eserde hadis imamlarından en az birisi tarafından güvenilir kabuledilen râ-vilerin rivayet ettiği ve hadis hafızlarının ya da müctehid fakihlerin sahih saydığı 1632 406 hadis bir araya getirilmiştir. Hadislerin senedinde sadece sahâbî râviler zikredilmiş. "Kitâbü't-Tahâre"den başlamak üzere hemen bütün fıkıh bablarına yer verilmiştir. İbn Da-kikulTd, titiz bir çalışma ile kaleme aldığını belirtiyorsa da müstensihlerden, ayrıca eserini temize çekmeden vefat eden müellifin pek düzgün olmayan yazısından kaynaklanan bazı hatalara dikkat çekilmiştir.407
Eser, el-İlmâm bi-ehâdîşi'1-ahkâm adıyla önce Muhammed Saîd el-Mevlevî tarafından notlar eklenerek 408 daha sonra çeşitli nüshaları ve bu neşir dikkate alınmak suretiyle Hüseyin İsmail el-Cemel tarafından 409 yayımlanmış, bu neşirde hadislerin kaynaklan gösterilmiş ve muhtelif nüshalarda yer alan farklı rivayetler esere ilâve edilmiştir.
Ahkâm hadisleri konusunda daha önce yazılanların en genişi olan ve zaman zaman hadislerin sıhhatini tesbit hususunda kaynak olarak gösterilen el-İlmâm üzerine muhtelif şerh ve ihtisar çalışmaları yapılmış olup bunlardan müellifin Şerhu'l-İlmâm bi-ehâdîşi'l-ahkâm sadece ilk altı hadisin geniş bir şerhinden ibarettir.410 Geri kalan kısmının mevcut olup olmadığı tesbit edilemeyen bu şerhte râvilerin biyografileri, hadislerin hangi kaynaklarda geçtiği, kelimelerinin dil yönünden açıklaması ve fıkhı meseleler üzerinde durulmuştur. Yine müellifin henüz müsvedde halinde iken kaybolduğu söylenen yirmi veya yirmi beş cilt hacmindeki el-İmâm adlı kitabının el-İlmâm'm şerhi olduğu ileri sürülmüş-se de eserin ilk cildini ihtiva eden bazı yazmaların incelenmesi sonunda bunun müstakil bir çalışma olduğu anlaşılmıştır.411 Kaynaklarda el-İlmâm'ı İbn Nâsırüddin'in de şerhettiği kaydedilmektedir.
İbn Dakikülld'in talebesi Kutbüddin el-Halebî eseri el-İhümâm bi-telhîşi Kitâ-bi'1-İîmâm adıyla ihtisar etmiş 412 çalışmasında müellifin bazı hatalarını düzeltmiş, hadislerin kaynaklarını tesbit etmiş ve eserde bulunmayan bir kısım rivayetleri eklemiştir. İbn Balabân'ın Telhîşü'l-İlmâm iî ehâdîşi'l-ahkâm 413 adlı muhtasarının bir nüshası Halep'te bulunmaktadır.414 Şemsed-din İbn Abdülhâdî'nin el-Muharrer adıyla kaleme aldığı muhtasar ise önce Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Müzeynî'nin tashihleriyle el-Muharrer fi'1-hadîş fî beyâni'l-ahkâmi'ş-şerciyye 415 daha sonra Yûsuf Abdurrahman el-Maraşlî ve diğerleri tarafından el-Muharrer fi'1-hadîş 416 adıyla yayımlanmıştır. Cemâleddin Yûsuf b. Hasan el-Hamevî bu ihtisarı esas alarak eseri şerhetmiştir.
Bibliyografya :
İbn Dakikul'îd, el-İlmâm bi-ehadişi'l-ahkâm (nşr. Hüseyin İsmail el-Cemel), Riyad 1414/1994; ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 17-32; a.mlf., Şerhu'l-İlmâm{nşr. Abdü\azîzb. Muhammed es-Saîd), Riyad 1418/1997, neşredenin girişi, I, 3-26; a.mlf., et-lktirâh /î beyâni'l-ıştılâh (nşr. Kah-lân Abdurrahman ed-Dûrî), Bağdad 1402/1982, neşredenin girişi, s. 112-123; Sübkî, Tabakât (Tanâhî), IX, 212, 246; Keşfü'z-zunûn, I, 158; Brockelmann, GAL, II, 75; SuppL, II, 66; Kettânî, er-Risâtetü 'l-müstetrafe(Özbek), s. 383; Muhammed Râmiz Abdülfettâh Mustafa el-Uzeyzî, İbn Dakikt'l-cİd:cAşruhû, hayâtühû, 'ulûmû.-hû ue eşeruhû ft'l-ftkh, Amman 1988, s. 144-146; Celâleddin Ahmed en-Nûrî, "eİ-İmâm İbn Dakiki'l-'îd: Hayâtühû ve âşâruh", e(-6a*şü7-İslâmî, XXXVII/4, Leknev 1412/1992, s. 80-85.
İLME'L-YAKİN
Kesinlik açısından ilk basamakta bulunan doğru bilgiyi ifade eden bir tabir.
Sözlükte "bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek" anlamına gelen İlim ile "gerçeğe uygun kesin hüküm, inanç veya bilgi" mâ-nasındaki yakın kelimelerinden meydana gelen terkip, "kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi" diye tanımlanabilir. İlme'l-yakîn tabiri Kur'an'da sadece bir yerde geçmekte 417 ve insanların ölümle ilgili bilgilerini şuurlu ve sürekli hale getirmeleri durumunda boş şeylerle övünüp ebedî saadetlerini ihmal etmeyeceklerini belirtmektedir. Âlimler, ilme'l-yakinin kesin bilginin ilk basamağını oluşturup doğru bilgi ifade etmesine rağmen dış tecrübeye dayanan ay-ne'l-yakin ile iç tecrübeye dayanarak bizzat yaşanan hakka'l-yakin basamaklarının zihne gelen tereddütleri gidermede daha güçlü olduğu hususunda birleşmişler ve ilme'l-yakinin bu güce sahip bulunmadığını söylemişlerdir. Bununla birlikte Gazzâlî, yanlış olma ihtimali taşımayan kesin zihnî bilgilerin tecrübeye dayanan bilgilerden daha güvenilir olduğunu ileri sürmüştür. Bazı âlimlerse ilme'l-yakini istidlal yoluyla üretilen bilgileri ifade eden bir terim olarak kabul etmişlerdir.418 Ancak hem ilim hem yakin kavramı "gerçeğe uygun kesin bilgi" anlamına geldiğinden ilme'l-yakinin kesin olmama ihtimali bulunan her istidlali bilgiyi kapsadığını söylemek isabetli görünmemektedir.
Sûfîlere göre ilme'l-yakin. aklî ve naklî ilimleri delilleriyle bilen âlimlerin bulunduğu bilgi derecesini ifade eder. Ayne'l-yakin ve hakka'l-yakin ise derecelerine göre mükâşefe ve müşahedeye mazhar olan peygamberlerle velîlerin bulunduğu bilgi mertebelerini oluşturur. Kuşeyrî ilme'l-yakin seviyesinde olanlara "erbâb-ı ukül". ayne'I-yakîn derecesinde bulunanlara "ashâb-ı ulûm" ve hakka'l-yakin mertebesine yükselenlere de "ashâb-ı maârif" adını verir.
Sonuç olarak her üç bilgi derecesi de gerçeğe uygunluk niteliği taşıdığı için bunların ifade ettikleri bilgilerin objektif mahiyeti açısından bir fark bulunmadığını, ancak insanda oluşması yönünden değişiklik arzettiğini söylemek mümkündür. Elmalılı Muhammed Hamdi'nin her üç bilgi derecesi için ilme'l-yakin tabirinin kullanılabileceğini belirtmesi bu hususa dikkat çekmeye yönelik olmalıdır. Sûfîlerin ilme'l-yakini âlimlere, ayne'l-yakin ve hakka'f-yakini sadece peygamberlerle velîlere tahsis etmesi isabetli değildir, çünkü İslâm düşüncesine mal olan bu üç bilgi derecesi vahiy ve İlhama Konu teşkil etmeyen bütün bilgiler için geçerlidir.
Bibliyografya :
et-Ta'rîfât, "'ilim" md.; Tehânevî, Keşşaf, II, 1814;Kuşeyrî, er-Rİsâle,], 266;Hücvîrî, Keşfü'l-mahcüb (nşr. İs'ad Abdülhâdî Kındîl), Beyrut 1980, s. 626; Gazzâlî. el-Münlçtz mine'd-datâl (nşr AhmedCalindehrî), Lahor 1971, s.4-5;İbn Haldun, Şifâ'ü's-sâ'İl, s. 45; Ebü'l-Bekâ, el-Kül-liyyât, s. 67, 979-980; İzmirli, Yeni llm-i Kelâm, I, 68; a.mlf., Fenn-i Menâhic, İstanbul 1329, s. 57-58; Elmalılı. Hak Dini, VI, 4726; VIII, 6056; el-Mu'cemü 'ş-şûtı, s. 1251 -1252; Cemîl Salîbâ. el-Mu'cemü'l-felsefi, Beyrut 1982, II, 588-589.
Dostları ilə paylaş: |