CÜVEYNÎ, RÜKNÜ’L-İSLÂM
Ebû Muhammed Rüknü'l-îslâm Abdullah b. Yûsuf b. Abdillâh el-Cüveynî (0.438/1047) Şafiî fakihi ve müfessir.
İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynînin babasıdır. Nîşâbur yakınlarındaki Cüveyn'-de doğdu. Babasından edebiyat okudu; ardından Nîşâbur'a giderek Ebü't-Tay-yib Sehl b. Muhammed es-Su'lûkî'den fıkıh tahsili yaptı. Daha sonra Merv'de Abdullah b. Ahmed el-Kaffal el-Merve-zFnin fıkıh derslerine devam ederek icazet aldı. Hocası Kaffâl el-Mervezî'den başka Adnan b. Muhammed ed-Dabbî, Ebû Nuaym Abdülmelik b. Hasan, İbn Mahmiş ve Ebü'l-Hüseyin b. Bişrân"dan da hadis dinleyen Cüveynrden oğlu İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî, Sehl b. İsmail, Ali b. Ahmed el-Medînî ve başkaları rivayette bulunmuşlardır. 407 (1016-17) yılında Merv'den tekrar Nîşâbur'a döndü. Burada ders okuttu, fetva ve ilmî münazara meclisleri kurarak birçok ilim adamının yetişmesine vesile oldu. Zamanında Şâfıî mezhebinin önde gelen âlimlerinden biri olan ve çoğu fıkha dair olmak üzere çeşitli eserler yazan Cüveynî Zilkade 438'de461 Nîşâ-bur'da vefat etti.
Eserleri:
el-Cemc ve'1-îark, el-Vesâ’il fî furûkı'l-mesâ'il, Mevkıfü'1-imâm ve'1-memûm462. Kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Muhtaşar, et-Tebşıra, et-Tezkire, Silsiletü'l- vâsıl, Şerhu'r-risale, et-Tefsîrü'l-kebîr, el-Muhît Cüveynrnin herhangi bir mezhebe bağlı kalmaksızın doğrudan hadislere dayanarak yazmaya başladığı bir fıkıh kitabı olan son eser, bazı bölümlerini gören meşhur hadis âlimi Ahmed b. Hüseyin el-BeyhakTnin tenkit mahiyetinde bir risale kaleme alması üzerine463 yazımından vazgeçilerek tamamlanmamıştır.
Bibliyografya:
İbn Asâkir, Tebyînü kezibi'1-müfteri, s. 257-258; Yâkût, Mu'cemü'l-büldân, II. 192; İbnü'l-Esîr. el-Lübab, I, 315; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 47-48; Zehebî, AUâmü'n-nübelâ3, XVII, 617-618; Sübkî, Tabakât, V, 73-93; İbn Kesîr, el-Bi-dâye, XII, 55; İbn Tağriberdî. en-Nücûmü'z-zâ-hire, V, 42; Dâvûdî, Tabakâtü'I-müfessirtn, I, 253-254; Keşfuz-zunûn, I, 339, 385, 445, 601; II, 996, 1258, 1621, 1626, 1910; Brockelmann. GAL, I, 482; SuppL, I, 667; a.mlf.. "Cüveynî", İA, III, 249; Hediyyetü'l-'ârmn, 1, 451; Ziriklî, el-Aclâm, IV, 290-291; Kehhâle. Mu'cemü'l-mü'eitifînl, 165; Bilmen. Tefsir Tarihi, I, 414-416; J. Schacht, "al-Djuwayni", El2 (İng.), II, 605.
CÜVEYNÎ, ŞEMSEDDİN
Şemsüddîn Muhammed b. Muhammed (0.683/1284) İlhanlı devlet adamı.
Ünlü tarihçi ve devlet adamı Alâeddin Atâ Melik Cüveynî'nin kardeşi olup çocukluğu, öğrenimi ve gençliği hakkında hiçbir bilgi yoktur. Hülâgû tarafından 661'de (1263) sâhib - dîvânlığa getirildi. Cüveynî bu görevine Abaka Han döneminde de (1265-1282) devam etti ve ülkeyi büyük bir basan ile yönetti. Karamanoğulları'nın desteğiyle başlayan Cimri (Alâeddin Siyavuş) ayaklanmasını bastırmak, Moğollar'a ait gelirleri gözden geçirmek, yıkılan yerleri onarmak, güvenlik ve huzuru sağlamak üzere Abaka tarafından 676da (1277) Anadolu'ya gönderildi. Büyük yetkilerle donatılan ve yanında bir miktar Moğol askeri bulunan Cüveynî, Kara man oğullan'nın sebep olduğu ayaklanmayı Selçuklu ordusuyla birlikte bastırdı: Lârende'den Akdeniz'e kadar yayılmış olan, Karamanoğuİlan'na bağlı Türkler'in çoğunu esir etti ve sürülerini ele geçirdi. Ancak kışın bastırması üzerine Niğde yolu üzerinde bulunan Kazova kışlağına çekildi. Burada kaldığı sürece Sinop, Kastamonu gibi şehirlerin yöneticilerine hediyeler ve mektuplar göndererek onları devlete bağlı kalmaya çağırdı. Bu arada halkı ezen ağır vergi ve salmaları kaldırttı, herkesten gücüne göre vergi aldı. Saltanat için Erzincan ve yöresinden alınan şer'î hisseyi diğer incü vergileri seviyesine indirdi. Başka yerlerden sağladığı gelirleri karşılık göstermek suretiyle Selçuklular'ın İlhanlilar'a olan borçlarını hafifletti. Selçuklu Sultanı III. Gıyâseddin Keyhusrev'i (1266-1284) ve Sâhib Ata'yı henüz yakalanmamış olan Cimri üzerine gönderdi. Cimri'nin ortadan kaldırılma-smdaki önemli rolü sebebiyle Ebû Bekir b. Zekî el-Mutetabbİb onun için uzunca bir Arapça tehniyetnâme (tebrik mektubu) yazmıştır.
Anadolu'daki işleri düzene koyan Cü-veynf. oğlu Şerefeddin Harun'u nâib olarak bırakıp Abaka'nın yanma döndü. Abaka, uzun yıllar Cüveynî kardeşlerin hizmetinde çalışmış olan Mecdülmülk-i Yez-dryi müşrifü'l-memâlik (devlet müfettişi) tayin etmek suretiyle devlet yönetiminde bir değişiklik yaptı ve resmî evrakın sol köşesinde Mecdülmülk'ün, sağ köşesinde de Cüveynî'nin mühürlerinin yer almasını emretti. Ancak çok geçmeden bu iki devlet adamının arası açıldı. Mec-dülmülk Abaka nezdinde Cüveynî aleyhine iftira ve tezvire başvurdu. CüveynF-yi Mısırlılarla ilişki kurup onları ülkeyi ele geçirmeye davet etmekle, kardeşi Alâeddin Atâ Melik'i de Fırat ve Dicle arasında bağımsız bir devlet kurmak niyetinde olmakla suçladı. Ancak yapılan soruşturma sonunda her iki kardeşin de suçsuzluğu anlaşılarak görevlerinde bırakıldılar. Fakat Mecdülmülk çok geçmeden yeniden her iki kardeş aleyhinde iftiralarda bulundu ve onları hapsettirmeyi başardı. Ancak Abaka'nın ölümü (680/ 1282) onların kurtulmalarını sağladı. Diğer taht iddiacısı Argun'u bertaraf edip Abaka'nın yerine geçen ve Müslümanlığı kabul eden ilk Moğol hanı olan Ah-med Teküder Cüveynî kardeşleri eski görevlerine iade etti. Çok geçmeden Ah-med'in devrilip Argun Han'ın tahta geçmesi üzerine Cüveynî, eski hükümdann yakın adamlarından olduğu için Argun Han tarafından cezalandırılacağı endişesiyle Hindistan'a kaçmak üzere İsfahan'dan Kum'a gitti. Oradan da hükümdar nezdinde kendisine şefaatte bulunması için eski dostu ve hükümdann yakını Emîr Buka'nın yanına gitti 1683/ 1284). Argun onu affetti ve Emîr Buka'nın yanına vezir olarak verdi. Ancak Emîr Buka ve etrafındakiler Cüveynî'nin eski gücünü yeniden kazanabileceğinden korktukları için Argun'a, Abaka'yı onun zehirlediğini ve mallarını çaldığını söylediler. Bunun üzerine Cüveynî hapse atıldı ve kurtulabilmesi için kendisinden hiçbir zaman sağlayamayacağı miktarda para İstendi. Nihayet Kazvin ve Zencan arasında Ahar kasabası civarında öldürüldü464. Sadece onun Öldürülmesiyle yetinilmeyip bütün Cüveynî ailesinin kökü kazındı. Nitekim sonradan Mes'ûd ve Ferecullah adlı çocuklarını Tebriz'de (689/1290), babasının naibi olarak Rum (Anadolu) emîrliği görevini yürüten Nevruz adlı oğlunu da elçiler göndererek Anadolu'da öl-dürttüler. Cüveynî. kardeşi Alâeddin ve altı çocuğunun mezarları Tebriz civarında Çerendâb adı verilen yerdedir. Cimri ayaklanmasından sonra Anadolu'da babasının naibi olarak kalan Şerefeddin Harun ise amcası Alâeddin Atâ Melik'in öldürülmesinden sonra Bağdat ve İrâk-ı Arab valisi olmuştur. Halife Müsta'sım -Billâh'ın torunu ile evlenen Harun da düşmanlarının iftiraları sonucunda öldürülmüştür (685/1286).
Başta edebiyat olmak üzere çeşitli ilim dallarında çok iyi yetiştiği anlaşılan Şem-seddin Cüveynî iyi bir yöneticiydi. Vezirlik yaptığı süre içinde kapısı daima dilek sahiplerine açık kalmış, âdil bir vergi sistemi uygulamış ve ülkede kanun egemenliğini sağlamıştır. İdareciliği yanında din, ilim ve sanat erbabını korumada gösterdiği duyarlık ve gelirlerinin büyük bir bölümünü bu yolda harcaması ile de ün yapmıştır. Nitekim bu meziyetlerinden ötürü Sa'dî-i Şîrâzî ve Hü-mâm-İ Tebrîzî gibi şairler onu öven şiirler yazdıkları gibi Nasîrûddîn-i Tûsî, Fah-reddîn-İ İrâkî ve Safiyüddin el-Urme-vî de yazdıkları eserleri ona ithaf etmişlerdir.
Yüksek seviyede bir münşi olarak tanınan Cüveynfnin Münşe'ât'mın bir bölümü İstanbul Üniversitesi Kütüphane-si'nde bulunmaktadır465. Aynı zamanda şair olan Cuveynî'nin şiirlerinden Arapça bazı parçalar İbn Bîbf-nin el-Evâmirü'l-calâ3iYye'sinüe yer almaktadır (s. 710-714). Gürcistan'daki fetihlerle ilgili olarak Farsça "Fetihnâ-me-i Elburz" da yine İbn Bîbî tarafından adı geçen eser içinde (s. 714-717) nakledilmiştir.
Bibliyografya:
İbn Bîbî, el-Euâmirü'l-'alâ'iyye, s. 710-717; Ebû Bekir İbnü'z-Zekî. Rauzatülkûttâb ve ha-dîkatul-elbâb466, Ankara 1972, s. 217-229; Aksarâyî. Mûsâmeretul-ahbâr, s. 96, 140, 143, 144; Mûstevfi. Târihi Cüzide (Nevâî), s. 546, 595; Hândmîr. Düstûrü'luüzerâ467, Kahire 1980, s. 337-358; Brovme. LHP, ili, 20-24; B. Spuler. İran Moğollan, s. 75, 78-98, 308, 311, 322, 338-339, 348; Osman Turan. Selçuklular Zamanında Türkiye Tarihi, İstanbul 1984, s. 551-552, 567-568, 573, 588; M- Fuad Köprülü, 'Cü-veyni", M, III, 255-259; B. Spuler, "Diuwaym” El2 11, 622-623.
Dostları ilə paylaş: |