CEBERTÎ, HASAN B. İBRAHİM
Bedrüddîn Hasen b. İbrâhîm b. Hasen el-Akllî el-Cebertî ez-Zeylaî (ö. 1188/1774) Ünlü Mısır müftüsü ve ilim adamı.
1110'da (1698-99) Kahire'de doğdu ve burada yetişti. Habeşistan'ın Cebert bölgesine mensup bir ulemâ ailesinden-dir. Bir aylıkken babasını kaybeden Cebertî, annesi Abdülvehhâb Efendi ed-Delcrnin kızı Süteyte'nin yanında büyüdü. Daha sonra dedeleri gibi Ezher'de bu aileye ait bulunan Cebertî revakına yerleşerek tahsiline devam etti. On üç yaşında tanıştığı Hanefî fukahasından Şeyh Sürünbülâlî'nin oğlu Hasan b. Hasan eş-Şürünbülâlî'ntn derslerine katılarak icazet aldı (1123/1711). Hocasının ölümünden sonra Seyyid Ali ed-Darîr es-Sîvâsî ile Muhammed b. Abdüiazîz ez-Ziyâdr-den fıkıh, Sabbâg lakabıyla bilinen Ahmed b. Mustafa el-İskenderî'den akaid, tefsir, hadis, îd en-Nemresî'den cebir. geometri, matematik, Ahmed el-İmâdf-den hadis. Hasan b. Ali el-Medâbigî'den de edebiyat okudu. Böylece Ezher ve Si-nâniyye medreselerinde dinî ve aklî ilimler tahsil eden Cebertî büyük bir gayret göstererek akranları arasında temayüz etti.
1144 (1731) yılından itibaren özellikle ilgi duyduğu matematik, cebir, geometri, mantık ve coğrafya alanlarında bilgisini artırmak amacıyla Muhammed en-Necâhî ve Hüsâmeddin el-Hindî gibi âlimlerden ders aldı. Sudan'ın ilmü'l-hurûf alanında yetişmiş ünlü âlimi Muhammed el-Füllânî el-Kişnâvî ile beraber kalarak onun ölümüne kadar kendisinden istifade etti. Hacca gittiğinde Mekke ve Medine'de oturan âlimlerden Ahmed b. Muhammed en-Nahlî, Abdullah b. Salim el-Basrî, Ebü'l-Hasan es-Sindîve Muhammed Hayât es-Sindî ile görüşerek onlardan icazet aldı. Cemâleddin Yûsuf el-Kilârcî. Ramazan el-Hânkî es-Seftî. Ezher hocalarından Ahmed el-Cevherî, dayısının oğlu Ahmed ed-Delcî, Ahmed er-Râşidî. İbrahim Halebî, Süleyman b, Ahmed el-Fiştâlî el-Fâsî Cebertî'nin karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduğu âlimlerden sadece birkaçıdır. Kendisine Özel bir değer veren Kutub Abdülhâlik b. Vefa başına Vefâİyye tacını giydirmiş ve ona "Ebü't-Tedânî" künyesini vermiştir. Hat sanatıyla da meşgul olan Cebertî Abdullah Efendi el-Enîs ile Hasan Efendi ez-Ziyâî'den sülüs ve nesih, Hintli nakkaş Ahmed Efendi'den de ta'lik meş-ketti ve icazet aidi; ayrıca divanî de öğrenen Cebertî çok İyi Türkçe ve Farsça biliyordu.
Yetiştirdiği çok sayıdaki öğrencilerinin en ünlüleri oğlu Abdurrahman el-Cebertî. Muhammed b. İsmail en-Neferâ-vî, Abdurrahman el-Arîşî, Muhammed b. Ali es-Sabbân ve Muhammed el-Emîr'-dir. Bunlardan başka Ali b. Ahmed el-Adevî, İbrahim ez-Zemzemi. Ahmed b. Ahmed es-Sücâî. Hasan el-Cedâvî, Ahmed b. Yûnus el-Huleyff, Muhammed b. Ahmed el-Cevherî, Salim el-Kayrevânî ve Cezayir müftüsü Muhammed Efendi gibi Anadolu, Dağıstan, Şam, Hicaz ve Kuzey Afrika'dan gelen birçok tanınmış bilgin de onun öğrencisi olmuştur. Oğlu Abdurrahman'in bildirdiğine göre Avrupa ülkelerinden gelen bazı öğrenciler de kendisinden geometri dersi almışlardır.
Son günlerinde hastalığı sebebiyle sokağa çıkamadığından yanm yüzyıldan beri Ezher'de okuttuğu derslerini evinde vermeye devam eden Cebertî, 1188 yılı Safer ayı başlarında138 vefat etti; Ezher'de kılınan cenaze namazından sonra Türbetüssahrâ'da Hatîb eş-Şirbînî ve Şemseddin el-Bâbilfnin mezarları civarında seleflerinin yanına defnedildi.
Orta boylu, beyaz tenli, iri gözlü, gür sakallı ve heybetli bir kimse olan Cebertî ziyaretçilerini bizzat karşılar, onlara kendisi hizmet ederdi. Zengin bir kadın olan büyükannesinin yardımları sebebiyle maddî durumu iyi idi. Bir ara ticaretle de uğraşmış ve özellikle bu sayede yirmi yıl süreyle evinde barındırdığı bazı öğrencilerinin bütün ihtiyaçlarını karşılamıştı. Hayatı boyunca yatağına uzanıp yatmadığı söylenen Cebertî çoğunlukla yaslandığı yerde uyur, gece ibadetlerini terketmez, bütün davranışlarında sünnete uymaya çalışır, ilim dışındaki bütün meşgaleleri boş şeyler olarak kabul ederdi. Dünyalık için hiç kimseye kin beslemez, öğrencilerine karşı bir hocadan çok arkadaş gibi davranır, kendisine aşırı saygı gösterilmesine ve elinin öpülme-sine razı olmazdı.
Dinî ilimler dışında matematik, astronomi, kimya ve tıp alanlarındaki bilgisiyle XVIII. yüzyıl İslâm kültürünün son temsilcilerinden olan Cebertrnin halkın meselelerini isabetli fetvalarıyla çözmesi, ilim çevrelerinde ve halk arasında haklı bir şöhrete kavuşmasına sebep olmuştur. Devlet erkânı nazarında da itibar sahibiydi; özellikle Hekimoğlu Ali Paşa ve Koca Râgıb Paşa'nın ona derin saygı besledikleri ve sık sık ziyaretine gittikleri bilinmektedir. Cebertî'nin, birçoğu Osmanlı ve Mısır devlet adamları ile Tunus ve Cezayir paşalarının hediye ettikleri kıymetli kitaplardan meydana gelen zengin bir kütüphanesi ve çeşitli ilmî âletlerden oluşan bir koleksiyonu vardı. Ancak ödünç vermede çok cömert davrandığından bunların büyük bir kısmı kaybolmuştur; bugün sadece bazıları Dârül-kütübi'l-Mısriyye'de (Dârü'l-kü-tübi'l-kavmiyye) muhafaza edilmektedir.
Üç ayrı evi ve her birinde hizmetçi ve cariyelerle beraber birer hanımı bulunan Cebertrnin söylendiğine göre sayılan kırkı bulan çocuklarından sadece Ab-durrahman el-Cebertî hayatta kalmış, diğerleri küçük yaşta ölmüşlerdir.
Eserleri:
Kendi icadı olan yön tayini ve açı-meyil ölçme aletleriyle derece pergeli ve bir de tarih tablosu bulunan Cebertî, özellikle üzerinde durduğu bazı araştırmaları dışında kitap yazmaya pek önem vermemiştir. Kaleme aldığı yirmiden fazla risalenin başlıcalan şunlardır:
1- el-Akvâlü'î-mucribe can ahvâii'l-eşribe. Hanefî mezhebine göre içilmesi haram ve caiz olan içecekler hakkındadır; bugüne kadar yayımlanmış tek eseri budur.139
2- Bulûğu'1-âmâl fî keyîiyyeti'l-istikbâl. Kıble ve kıble tayiniyle ilgili fıkhî meselelere dairdir.
Hatime bölümünde Kabe ve çevresinde bulunan makamların Mısır ziraına göre ölçüleri verilmektedir.140
3- Ref'u'l-işkâl bi-zuhuri'-'aşr fi'l-'aşr fî ğölibi'l-eşkâl. Havuz sularına ait fıkhî hükümlerden bahseder.141
4- Işlâhu'l-isfâr 'an vücûhi ba'zı muhadderâti'd-Dürn'l-muhtâr. Muham-med b. Abdullah et-Timurtaşî'nin (o. 1004/1595) eseri Tenvhü'l-ebşâr'a Has-keffnin (ö. 1088/1677) şerhi olan ed-Dürrû'l-muhtar üzerinde yapılmış bir çalışmadır.142
5- Risale fil-cevâbi can iuğazin yete calleku bi - vq-cihi'ş-şalât. Tenvîrü'l-ebşâr şerhi ed-Diirrü'l-muhtar in, "Namazın 390 vacibi vardır" ibaresi üzerine sorulan bir soruya cevap olarak yazdığı bu risalede namazın vacipleri ele alınmıştır.143
6- Nüzhetü'l-'ayneyn iî zekâti'l-macdeneyn. Zekâtın kimlere farz olduğu ve kimlere verileceği, altın ve gümüşün nisab miktarı ve zekâtın Benî Hâ-şim'e verilemeyeceği gibi meseleleri konu alan bu risale bir mukaddime, üç bab ve bir hatimeden ibarettir.144
7- el-Veşyü'i-mücmel fi'n-nesebi'l-mühmel.145
8- el-cîkdü'ş-şemîn iîmâ yete'allaku bi'1-mevâzîn. Tartı aletleri ve ağırlık ölçü birimleri hakkında olup son bölümleri muhtelif bölgelerde kullanılan ölçü birimi değerlerini gösteren cetvellere ve bunlara dair açıklamalara ayrılmıştır146. Paris nüshasının bir kısmı147 M. H. Sauvaire tarafından Fransızca'ya tercüme edilmiştir.148
9- er-Risâletü'1-mufsıha 'amma {ftmâ) yete'ailaku bi'1-estıha. Bir mukaddime, üç bab ve bir hatimeden oluşan bir risaledir.149
10- eş-Şeme-râtü'î-mecniyye min ebvâbi'l-Fethiy-ye. Sıbtu'l-Mardînfnin a'mâl-i ceybiyye (sinüs işlemleri) konusundaki er-Risâle-£û'i-/etfıiyye'sinden istifade edilerek yazılmıştır.150
11- en-Nesemötü'1-fey-hiyye cale'r-Risâleti'l-fethiyye. er-Ri-sâletü'l-fethiyye'ye ek olarak yazılmıştır.151
12- Hakâ iku'd-dekâ3ik calâ De-kâ3 iki '1 - hakö3 ik. Sıbtu' 1 - Mardînî' nin Dekâ3iku'1-hakö3ik fî ma'rifeti hisû-bi'd-derec ve'd-dekâ'ik'ı üzerinde yapılan bir çalışmadır.152
13- Cedvelü't-tevkî'at ve mevkı'u cakrabi's-sâca îi'ş-şühû-ri'I-Kıbtıyye.153
14- el-cUcâle 'aiâ a'deli âle.154
15- Risale fî ma'ne'l-heyelâc ve'l-ket-hudâh...155
16- Risale fî macriîeti bu'di'ş-şems "ale's-sathi'l-münharif.156
17- ez-ZılIü'1-menküşu's-sittînî.157
18- Ah-şarü'l-muhtaşarât ccılâ rub'i'I-mukan-tarât.158
Bibliyografya:
Cebertî. 'Acâ'ibul-âşâr, I, 440-466; Serkîs, Mu'cem, I, 674-675; Brockelmann, GAL, II, 217, 404, 472; SuppL, I!, 428, 487; Uâhui-meknûn, II, 640; Hediyyetû'l-'âriftn, I, 300; Kehhâle, Mu'cemü'lmu'ellifın, III, 193-194; el-Kâmû-sü'l-İslâmî, 1, 575; Muhammed Mutf el-Hâfız. Fihrisü mahtütâti Dâri'1-Kütübİ'z-Z.âhiriyye: el-fıkhü'l-Haneft, Dımaşk 1400-1401/1980-81, I, 67, 111, 395-396; II, 245-246, 290; G. Delanoue. Moralistes et politiques musulmanes dans l'Egypte du XIXe siecle (1798-1882), Caire 1982, I, 5-6; Ziriklî. el-A'lâm (Fethullah), 11, 178; D. A. Kİng, Fihrisü'l-mahtQtâti'l-'ilmiyııeti'i-mah-fOza bi-Dân'İKütübi'i-Mışriyye, Kahire 1986, II, 205-206, 258, 316, 505, 571, 603-604, 763-764, 956, 990; Fuat Sezgin, Beitrâge Erschliessung der arabischen Handschriften in Deutschen Bibliotheken159, Frankfurt 1987, 11, 378; M. H. Sauvaire, "Arab met-rology", JRAS, X (1878), s. 253-284.
Dostları ilə paylaş: |