1- Hz. Ali (a.s) İslam’ın hayrı için hakkının elinden alınmasına göz yumdu ve ses çıkarmadı. O Hazret’in bu konudaki sözleri dikkate alındığında aşağıda zikredeceğimiz sebepler ortaya çıkmaktadır: a) Müslümanlar arasında kargaşa. b) Mürtetlerin oluşturduğu tehlike. c) Peygamber (s.a.a) Ehl-i Beyt’inin korunması.
2- Sakife’den sonra Şii sahabelerden oluşan seçkin bir grup, özel bir siyasi duruş sergilemişler, gerek ferdi gerekse toplu olarak Hz. Ali (a.s)’nin hakkaniyetini savunmuşlardır. İlk defa Hz. Fatıma (s.a)’nın evinde toplanan bu grup mescitte Ebu Bekir’den açıklama istemiş ve yirmi beş yıl süresince Hz. Ali (a.s)’yi gerçek halife olarak tanıtmışlardır.
Yedinci Ders Soruları
1. Emire’l-Mümininin suskunluğunun sebebini yazın.
2. Sakife olayından sonra Şia hangi aşamadaydı?
SEKİZİNCİ DERS Şii Sahabeler
Daha önce de belirttiğimiz üzere Hz. Ali (a.s)’nin izinden gidenlere Şia diyen ilk kimse, İslam dininin kurucusu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)’dır. Resul-i Ekrem (s.a.a)’in zamanında sahabelerden bir grup Ali’nin Şia’sı olarak tanınıyorlardı. (Ehl-i Sünnet âlimlerinden) Muhammed Kürd Ali, Hutatu’ş-Şam’da şöyle yazar:
“Resul-i Ekrem (s.a.a)’in asrında sahabenin büyüklerinden bir grup Ali (a.s)’ye olan sevgi ve muhabbetleriyle meşhur olmuşlardı. Örneğin Selman bu şahsiyetlerdendi. O şöyle derdi: Biz Peygamber (s.a.a)’e Müslümanların hayrını istemek, Ali’yi sevmek ve ona itaat etmek üzere biat ettik. Ebu Said Hudri de bu kimselerdendi. O da şöyle derdi: “Bize beş şey emredildi. Halk dört tanesine amel etti bir tanesini terk etti.” Dört şeyin ne olduğunu sorduklarında, “namaz, zekât, ramazan ayı orucu ve hac” diye yanıtladı. “Peki, terk ettikleri şey neydi?” diye sorduklarındaysa, “Ali b. Ebi Talip’in velayetidir (hükmetme yetkisi)” diye cevap verdi. Halk, “acaba bu da diğerleri gibi farz mıdır?” diye sorunca da, “evet farzdır” cevabını verdi. Ebuzer Gaffari, Ammar Yasir, Huzeyfe b. Yeman, Huzeyme b. Sabit Zü’ş-Şahadeteyn, Ebu Eyüp Ensari, Halit b. Sait, Kays b. Sa’d”1 Şii olan sahabelerdi. İbn-i Ebi’l-Hadid’de ilk Şiiler hakkında şunları yazar:
“Ali’nin en üstün kimse olduğu sözü, sahabe ve tabiinin büyük bir bölümünün kabul ettiği çok eski bir sözdür. Sahabeden Ammar, Mikdad, Ebuzer, Selman, Cabir, Übeyy b. Kab, Huzeyfe, Büreyde, Ebu Eyüp, Sehl b. Hanif, Osman b. Hanif, Ebu’l-Heysem b. Teyyihan, Huzeyme b. Sabit, Ebu’t-Tufeyl Amir b. Vâsile, Abbas b. Abdulmüttalib, Beni Haşim ve Beni Müttalib’in tamamı Şiiydi. Zübeyr de başlangıçta Hz. Ali (a.s)’nin önceliğine inananlardı. Beni Ümeyye’den de Halit b. Sait ve Ömer b. Abdülaziz gibi bazıları bunu kabul edenlerdendi.1
Seyyit Ali Han Şirazi, Ed-Derecatü’r-Rafia fi Tabakati’ş-Şia’sında bir bölümü Şii sahabelere ayırmıştır. Bu bölümde önce Beni Haşim’i sonra da diğer Şii sahabeleri zikretmiştir. Beni Haşim’den olan Şii sahabeleri konu alan kısımda şu isimleri zikretmiştir:
“Ebu Talip, Abbas b. Abdülmüttalib, Abdullah b. Abbas, Fazl b. Abbas, Ubeydullah b. Abbas, Kasım b. Abbas, Abdurrahman b. Abbas, Temam b. Abbas, Akil b. Ebi Talip, Ebu Süfyan b. Haris b. Abdülmüttalib, Nevfel b. Haris b. Abdülmüttalib, Abdullah b. Zübeyir b. Abdülmüttalib, Abdullah b. Cafer, Avn b. Cafer, Muhammed b. Cafer, Rabîa b. Haris b. Abdülmüttalib, Tufeyl b. Haris b. Abdülmüttalib, Mugeyre b. Nevfel b. Haris b. Abdülmüttalib, Abbas b. Utbe b. Ebi Leheb, Abdülmüttalip b. Rabîa b. Haris b. Abdülmüttalib, Cafer b. Ebi Süfyan b. Haris b. Abdülmüttalib.2
Seyyit Ali Han Şirazi, Beni Haşim’den olmayan Şii sahabeler ile ilgili ikinci bölümde de şu isimleri zikrediyor:
“Ömer b. Ebi Seleme, Selman Farisi, Mikdad b. Esved, Ebuzer Gaffari, Ammar b. Yasir, Huzeyfe b. Yeman, Huzeyme b. Samit, Eba Eyüp Ensari, Ebu’l-Heysem Malik b. Teyyihan, Ubeyy b. Kab, Sad b. Ubade, Kays b. Sad, Sad b. Sad b. Ubade, Ebu Kutade Ensari, Adiy b. Hatem, Ubade b. Samit, Bilal b. Ribah, Ebu’l-Hamra, Ebu Rafi, Haşim b. Utabe b. Ebi Vakkas, Osman b. Huneyf, Sehl b. Huneyf, Hekim b. Cebeletü’l-Advi, Halit b. Said b. As, Velid b. Cabir b. Tuleymu’t-Tai, Sad b. Malik b. Sinan, Bera b. Malik Ensari, İbn-i Hüseyb el-Eslemi, Kab b. Amr Ensari, Rufae b. Rafi el-Ensari, Malik b. Rabîa Saidi, Ukbe b. Ömer b. Sa’lebe Ensari, Hind b. Ebi Hale Temimi, Cude b. Hubeyre, Ebu Umre el-Ensari, Mesud b. Avs, Nuzle b. Ubeyd, Ebu Bereze Eslemi, Mirdas b. Malik Eslemi, Mesud b. Şidad Fehrî, Abdullah b. Bedil Huzai, Hucr b. Adiyy el-Kindi, Amr b. el-Himaki’l-Huzai, Usame b. Zeyd, Ebu Leyla Ensari, Zeyd b. Erkam, Bera b. Azib Evsi.”1
Ricali Berki’nin yazarı da, sahabeden olan, Ali (a.s) Şiilerini ve dostlarını, kitabının bir kısmında şöyle belirtmiştir: “Selman, Mikdad, Ebuzer, Ammar. Bu dört kişiden sonra, Ebu Leyla, Şubeyr, Ebu Umre Ensari, Ebu Sinan Ensari. Bu dört kişiden sonra, Cabir b. Abdullah Ensari, ismi Sad b. Malik Hazreci olan Ebu Sait Ensari, Ebu Eyup Ensari Hazreci, Ubeyy b. Kab Ensari, Bureyde b. Huseyb Eslemi, lakabı Sefinet-u Rakib-i Esed olan Abdurrrahman b. Kays, Abdullah b. Selam, Abbas b. Abdülmüttalib, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Cafer, Mugeyre b. Nevfel b. Haris b. Abdülmüttalib, Ensar’dan sayılan Huzeyfetü’l-Yeman, Usame b. Zeyd, Enes b. Malik, Ebu’l-Hamra, Bera b. Azib Ensari, Arefe Ezdi.2
Bazı Şii âlim ve rical bilginleri, Şii sahabelerin bu sayılanlardan daha fazla olduklarına inanırlar. Örneğin Şeyh Müfit, Medine’de Hz. Ali (a.s)’ye biat eden, özellikle savaşlar da onun yanında olan bütün sahabelerin Şii ve Hz. Ali (a.s)’nin imametine itikadı olanlar zümresinden olduklarına inanır. Cemel savaşında sahabeden 1500 kişi vardı.3
Rical-i Keşşi’de şöyle geçer:
“Bunlar hak yoluna dönüp Emire’l-Müminin (a.s)’in İmametine inan ilk sahabelerdendir: Ebu’l-Heysem Teyyihan, Ebu Eyüp, Huzeyme b. Samit, Cabir b. Abdullah, Zeyd b. Erkam, Ebu Sait Sehl b. Hanif, Bera b. Malik, Osman b. Hanif, Ubade b. Samit. Bunlardan sonra Kays b. Sad, Adiyy b. Hatem, Amr b. Himak, İmran b. Hasin, Bureyde Eslemi ve “büyük bir topluluk” diye tabir ettiği bir grup.4
Merhum Mir Damad, Rical-i Keşşi’nin Talika’sında, bu büyük topluluğu “Sahabenin büyüklerinden ve tabiinin seçkinlerinden birçoğu”1 olarak açıklıyor.
Seyyit Ali Şirazi de şöyle demiştir:
“Hz. Peygamber (s.a.a)’in sahabelerinin büyük çoğunluğu, Emire’l-Müminin (a.s)’in imametine geri dönmüşlerdi. Onları saymak bizim imkânımız dâhilinde değil. Haberleri nakledenler sahabenin çoğunun Hz. Ali (a.s)’nin savaşlarında onun yanında olduğunu söylemişlerdir.2
Muhammed b. Ebi Bekir, Muaviye’ye yazdığı bir mektupta Peygamber (s.a.a)’in ashabının Hz. Ali (a.s)’nin yanında yer almasını, onun hakkaniyetinin delillerinden biri olarak zikretmiştir.3
Muhammed b. Huzeyfe Hz. Ali (a.s)’nin vefalı dostlarından ve Muaviye’nin dayısının oğluydu. Hz. Ali (a.s)’ye olan sevgisi yüzünden ömrü yıllarca Muaviye’nin zindanında geçmiş ve orada vefat etmiştir. Muaviye’yle yaptığı bir konuşmada şöyle der:
“Seni ilk tanıdığım zamandan beri gerek cahiliyet, gerekse İslam dönemimde hiç değişmedin ve İslam sana hiç bir şey kazandırmadı. Ali’yi sevdiğimden dolayı beni azarlaman bunun göstergesidir. Oysa Ensar ve Muhacirlerin bütün zahitleri, dindarları onun (a.s) yanında ve münafıklar ve tuleka4 da senin yanındadır.5
Gerçi Hz. Ali (a.s)’nin yanında bulunanların hepsi Şii sayılmazdı, resmi halife olduğu için onun yanındaydılar. Bu söz sahabenin haricinde Hz. Ali (a.s)’nin yanında bulunanlar için denirse doğrudur; ama onunla birlikte olan sahabeler için değil. Çünkü Hz. Ali (a.s) sürekli, doğruluğunu ispat etmek için onlardan yardım istiyordu. Suleym b. Kays şöyle naklediyor:
“Emire’l-Müminin Sıffin’de minbere çıktı. Muhacirler ve Ensar da dâhil olmak üzere orduda bulunan bütün halk minberin önünde toplandı. Hz. Ali (a.s) Allah’a hamt ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu: Ey insanlar! Benim fazilet ve menkıbelerim sayılamayacak kadar çok. Ben şununla yetineceğim. Allah Resulüne “Önde gidenler öncüdürler. İşte bunlardır Allah’a en yakın olanlar”1ayeti hakkında sorulduğunda şöyle buyurdular: Allah bu ayeti enbiya ve onların vasileri hakkında nazil etti. Ben peygamberlerin en üstünüyüm, benim vasim Ali b. Ebi Talip de vasilerin en üstünüdür.” Bu esnada çoğunluğu Ensar’dan olan aynı zamanda Bedir’de de bulunmuş olan yetmiş sahabe ayağa kalktı ve Allah Resulü’nden böyle duyduklarına dair şahadette bulundu ve “Öyledir” dedi.2
Dostları ilə paylaş: |