Uygulama Planı 4.4.1 Genel
Aydın Tekstil Fabrikası’nın endüstriyel ve evsel atık sularının arıtılması için bir arıtma sistemi tasarımı yapılmıştır. Endüstriyel kaynaklı atık suyun arıtılması amacı ile kimyasal arıtma sistemi tasarlanırken, evsel atık suların arıtılması için biyolojik arıtma sistemi projelendirilmiştir. Üretimden kaynaklanan endüstriyel atık suda var olan katı madde miktarını kimyasal arıtma öncesi azaltmak amacı ile ön çökeltme tankı tasarlanmıştır. Ön çökeltme tankı hacmi dolayısıyla aynı zamanda bir dengeleme tankı işlevini de yerine getirebilecektir. Kimyasal arıtma birimlerinden koagülasyon tankında, koagülant maddeler hızlı karıştırmaya tabi tutulurken, flokülasyon tankında yavaş karıştırma işlemiyle koagülant yardımcı maddeler floklaşma işlemine katkıda bulunacaklardır. Koagülasyon-flokülasyon işlemleri sonucu oluşan kimyasal flokların çökeltme tankında çökelme işlemine tabi tutulması tasarlanmıştır. Çökeltme işlemi sonrası oluşan durulmuş kısım ise pH’ı kontrol edildikten ve filtrelendikten sonra alıcı ortama verilecek veya üretimde tekrar kullanılabilecektir.
Evsel atık suyun arıtılması amacıyla havalandırma, çökeltme ve filtreleme sistemi tasarlanmıştır. Havalandırma tanklarında blower ile sağlanan hava ile atık suda biyolojik çözünme gerçekleştirilecektir. Biyolojik aktivite sonucu oluşan bakteriyel floklar çökeltme tanklarında çökelme işlemine tabi tutulacaktır. Son çökeltme işlemi sonrası durulmuş kısım filtrelendikten sonra fabrikada bahçe sulamada veya üretimde tekrar kullanılabilecektir.
4.4.2 Tesis Maliyeti ve Muhasebesi
Arıtma tesisi, tesisin yapılma tarihinin şartlarında 134.120.000 TL’ye mal olmuştur. Muhasebeleştirmesinde ise alınan mallar sabit kıymet olarak gösterilmiştir. Genelde tesisin yapılmasında birden bire bir oluşum değil zamanla yeni parçalar konularak oluşturulan bir sistem özelliğindedir.
4.4.3 Projenin Yasal Dayanağı
Aydın Tekstil Fabrikası’nın Aydın’daki üretim tesislerinin kurulma aşamasında resmi makamlara yapılan başvuru neticesinde tesis arazisinin, konum itibariyle kuzey kısmının orta mesafeli koruma alanı içinde kaldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle içme ve kullanma suyu temin edilen kaynakların kirlenmeye karşı korunması hakkındaki protokol hükümlerine göre tesisin tamamıyla orta mesafeli koruma alanı içinde kurulması ve aynı zamanda atık suların hiçbir kirlenmeye neden olmayacak şekilde arıtıldıktan sonra uzaklaştırılmasının öngörülmesi zorunluluğuna bağlı olarak şirket, arıtma tesisini kurmuş ve işletmeye başlamıştır.
4.5 Bazı Yabancı Şirketlerin Çevreyle İlgili İlkeleri ( Code of Conduct)
4.5.1 Ericsson Davranış Şekilleri ve Çevresel Zorunluluklar
Telekominikasyon endüstrisinde dünya çapında lider olarak Ericson toplumsal ve ahlaki şekilde sorumluluk duyarak davranmanın önemli olduğuna inanmaktadır. Ericson üretimde, ürünlerin sağlanmasında ve bütün dünyadaki servislerinde yer alan insanları önemsemektedir. Böylece önemli olan şeyin bir marka olan Ericson ismini daima saygı, uygun çalışma koşulları ve çevre dostu iş uygulamalarıyla birleştirilmesidir. Ericson bunu Global Compact Un anlayışıyla ifade etmektedir. Bu taahütü uygulamak için çalışanlarının, ürün sağlayıcılarının ve diğer işten etkilenen bölümleri için daha net bir hale getiriyor. Bununla davranış ilkelerini belgelendiriyor.
Uluslar arası bir şirket olarak Ericson bu kurallara uyuyor ve saygı gösteriyor. Bunu çalıştığı bütün ülkelerde uygulamaktadır.
Ericson servis sağlayıcılarının kabul edilmiş çevre kanunlarına uyulmasını zorunlu kılmaktadır. Ericson, çevresel isteklerine tamamıyla uyulması ve üretilen malların düzenli bir üretim kontrolünden geçilmesini ister. Çevreye zarar verebilecek üretim ya da işlerden kaçınır.
4.5.2 Nokia’nın Davranış Şekilleri
Nokia’nın çevreye karşı davranış ilkelerinin sorumlulukları arasında geri dönüşümlü ürünleri üretmeye yönelik düşünce temeline dayanır. Amaç geri dönüşümlü ürünlerin üretimi esnasında çevreye zarar verebilecek sonuçları azaltmaktır. Bu Nokia’nın kendi kontrol çalışmaları ve kendi servis şebekeleri tarafından yapılır. Nokia herhangi bir iş amacı için ve aynı zamanda insanları, tabiatı ve doğadaki diğer canlıları rahatsız edebilecek bir kaynaktan yapılan tehlikeli işlenmemiş materyalleri kullanmaz. Yasal olmayan dağıtımları ya da uygulama metotlarını kullanmamaya özen göstermektedir.
4.5.3 British Havayolu’nun Davranış İlkeleri
British Havayolu çevrenin ve toplumun güvenliği ve sağlığı için davranış ilkelerini oluşturur. Bu ilkeler sosyal ve çevresel raporları oluşturur. British Havayolu onun çevresel ve sosyal performansını yükseltmek için büyük bir çaba harcamaktadır.
Bunlar aşağıdaki ilkelerin uygulanmasıyla başarılacaktır:
-
Amaç kendi ekonomilerini, çevresel ve sosyal performansı arttırmaktır. Kendi kontrol sistemlerinde aynı zamanda ticari kararlarında çevresel ve sosyal faktörleri de dahil etmektir.
-
Açık bir şekilde amaç ve hedefleri belirtmek ve bununla birlikte çevre ve toplumla ilgili basımları dağıtmaktır.
-
Yeterli bir şekilde doğal kaynakları kullanmak ve zararlı artıkları çevreyi korumak için yok etmeyi amaçlamaktadır.
-
Çevre ve toplumla ilgili maddelerin önemini arttırmaktır.
-
Bu maddelerden çalışanlarının, servis sağlayıcıların ve diğer müşterilerin farkında olmasını sağlamaktır.
-
Hava değişimi gibi olaylardan halka bilgi vermektir.
-
Düzenli kontrollerle kuralların uygulanışını denetlemektir.
-
Bütün bu uygulamalarla çevrenin ve toplumun sağlığı ve güvenliği korunmaktadır.
4.5.4 Dell’in Davranış İlkeleri
-
Dell, iş gücünün farklılığına önem verir. Dell’in çeşitliliğe yaklaşımı kapsamayla, saygıyla ve bir kültürü geliştirmekle tanımlanır. Dell, her işçi için eşit iş olanaklarına sahip prensiplere yer verir ve hiç ayırt etmeden işçilere çevresel bir iş imkanı sağlar.
-
Dell’deki her iş kararı şirket ihtiyaçlarına, iş gerekçelerine ve kişisel niteliklere dayanır. Hiçbir şekilde ırk, din, dil, cinsiyet, yaş gibi özelliklere önem verilmez.
-
İş faaliyetlerinin sona ermesini önlemek ve güvenli bir üretici iş çevresi oluşturmak için, Dell ve bölgesel hareketler zamanı, yeri ve Dell işçilerinin ya da üçüncü şahısların istediği davranışları kısıtlayabilirler.
-
Dell, her işçinin şerefine ve güvenliğine saygı duyar. Şirketin etkili bir operasyonu için ya da kanunlarla gerekli olan kişisel bilgileri toplar ve onları elinden kaçırmaz. Şirketler bu prosedürleri uygulayacaktır.
-
Dikkatli davranmak ve hem çevreye hem de bağlı olduğumuz insanlara saygı duymak gibi sorumluluklarımız vardır. Dell, işçilerimize sağlık ve güvenlik sağlamakla yükümlüdür. Hiç durmadan sağlımızı ve güvenlik sistemlerimizi geliştireceğiz. Böylece endüstri standartlarıyla ve yerel düzenlemelerle tanışmış olacaklar. Her işçi iş yerinin güvenli kurallarını gözden geçirmelidir.
-
İşçilerimizin güvenliği Dell için çok önemlidir. Dell işçileri şiddetten uzak dururlar. Yani onlar tehdit etmemelidirler. Ya da kişi güvenliğini veya başka bir insanın mal varlığını tehdit edecek bir davranışta bulunamazlar. Şiddet veya tehditler direkt olarak Dell güvenliğine bildirilmelidir. Dell sahiplenmeyi yasaklar, Dell çalışanları hiçbir şekilde yaralayıcı eşyalar taşımazlar.
-
Dış dünyada bir işte yer almak ya da ikinci bir iş istiyorsanız böyle bir işte bağlılığınız hiçbir şekilde Dell’in işiyle bir sorun çıkarmaz.
Bir problemden kaçınmak için;
-
Dell ile yarışmak
-
İyi işler sağlamak
-
Dell ile negatif bir şekilde yansıtmak uygun değildir.
-
Bütün bunlara ek olarak, çalışanlar iş yerinde meydana gelen hasarları, güvenli olmayan şartları anında bildirmelidirler. Bütün işlemlerin, muamelelerin kaydedildiğini, sınıflandırıldığını ve özetlendiğini Dell’in izlediği politikaya göre temin ediyoruz.
BÖLÜM 5 SONUÇ
Çevrenin insanların ve tüm canlıların hayatı açısından önemi büyüktür. Canlı hayatın beslenme, solunum, boşaltım gibi canlılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği çevre aynı zamanda canlılar arasında etkileşimin sağlandığı bir yer olarak görülmektedir. Bu anlamıyla çevre, biyolojik hayatın yanında sosyal hayatın da temelini oluşturmaktadır. Çevre canlı hayatın devamı için mutlaka gereklidir.
Bunun yanında canlı hayatın sürekliliğini sürdürebilmesi için çevrenin dengesinin bozulmaması gerekmektedir. Çevrenin dengesi ise ancak temiz ve korunan bir çevre ile sağlanabilmektedir. Çevresel dengenin korunması şu anda insanlığın üzerinde önemle durduğu bir konudur. Çünkü insanlar gelecekte bu konuya kaygıyla bakmakta ve hızlı nüfus artışıyla birlikte zaten kısıtlı olan çevresel kaynakların tükenmesinden korkmaktadırlar.
İlk çağlarda insanlar doğaya karşı savaş vermekte ve bilgisi olmadığı için çoğu zaman bu savaşta mağlup olup doğaya boyun eğmişlerdir. Bunun için insan doğaya pek fazla zarar veremezdi. Fakat zamanla insanlar teknolojik olarak gelişmeye ve nüfus olarak artmaya başladıklarında çevresel kaynakları tahrip etmiş ve bunları düşüncesizce kullanmıştır. Bu çevresel kirlilikler genel anlamıyla su, toprak, hava, orman ve yeşillik vb... gibi çevresel kaynakların kirlenmesiyle meydana gelmiştir.
Özellikle sanayi devriminden sonra sanayileşen ülkelerde sanayileşmenin etkisi ile ve hızla artan dünya nüfusunun artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çevresel kaynaklar hızla tüketilmiş ve kirletilmiştir. Bu dönemde kirlenmenin en büyük nedeni ise insanların bu konuda bilinçsiz olması ve çevrenin kendini yenileyebileceği fikrinin insanlar ve özellikle işletme yöneticilerinin arasında yaygın oluşudur. Bundan dolayı da insanlar bu konuda uyarılmamış ve faaliyetlerine aynı şekilde devam etmişlerdir.
Fakat özellikle 19. yüzyılın son çeyreğinde çevrenin kendini yenileyemediği ve çevresel kirlenmelerin baş gösterdiği görülmüştür ve toplumun bu konu hakkındaki düşünceleri değişmeye başlamıştır. Çevresel kirlenmelerin insanları tehdit ettiği ve insanların bu konuya ilgilerinin artmasına neden olan ilk olay Londra’daki hava kirliliğinden ötürü 4000 kişinin ölmesi ve binlerce insanın rahatsızlanmasıdır. Bu olayı dünyanın çeşitli yerlerindeki olaylar izlemiştir.
Bu olaylardan sonra insanların bu konuya merakları ve duyarlılıkları artmıştır. Bu konu hakkında çeşitli üniversitelerde çevre kirlenmesini önleme çalışmaları yapılmış ve çeşitli örgütler kurulmuştur. Ayrıca ülkelerdeki hükümetler vatandaşlarını bu konuda eğitmek için eğitim programları hazırlamışlardır. Bununla kalmayıp çevre koruma yasaları çıkarmışlardır. Sivil toplum örgütleri de bu konuda halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmuşlar ve insanları eğitmişlerdir.
Çevrenin kirlenmesinde önemli rol sahibi olan işletmeler, insanların bu konuya önem vermesiyle çevre korumasına özen göstermek zorunda kalmışlar ve bunu bir rekabet aracı olarak görmüşlerdir. Böylece işletmeler arasında çevre kirliliği kontrolü tüketicinin meydana getirdiği bir otomatik kontrole bağlanmıştır. Ve işletmelerin aldıkları çevre dostu sembolleri ve sıfatları tüketicilerin tercih sebepleri olmaya başlamıştır. Ve bunun üzerine işletmeler yavaş yavaş çevresel kaynakların korunumu için önlemler almakta ve bunu tüketiciye göstermek için çevre muhasebesi tutmaya başlamıştır.
Aydın ilinde de çevre kirliliği çok fazla olmamakla birlikte tamamen yok denilmez. Aydın’daki kirlilik en fazla B.Menderes’e atılan atıklardan kaynaklanmaktadır. Bunun dışında işletmelerden ve ev bacalarından çıkan gazların oluşturduğu hava kirliliği de kirlilik olarak sayılabilir. Fakat Aydın’daki sanayi faaliyetlerinin çok fazla olmamasından dolayı bu kirlilik insanları rahatsız edecek seviyelere çıkamamaktadır.
Bu çalışmada işletmelerden kaynaklanan çevresel kirlenmeleri engellemek amacıyla bir model projesi hazırlanmıştır. Bu model projesinde örnek işletme olarak Aydın Tekstil Fabrikası alındı. Ve fabrikadan atılan atıkların çevreye verdikleri zararları azaltmak amacıyla ve çevreye bırakılan atıkların yeniden kullanımını sağlayarak maddi tasarruf sağlamak amacıyla çeşitli çözüm önerileri getirildi. Ve bunların maliyetleri hesaplandı.
Sonuç olarak dünyamız sanayiinin gelişmesiyle ve aşırı nüfus artışıyla fark edilir bir hale gelen çevre kirliliğine karşı geç de olsa önlem almaya başlamıştır. Çevre kirliliğini önlemek için yapılan bu kadar çalışmalara ve yasal önlemlere rağmen çevreyi halen herkesin istediği gibi kullanabileceği bir obje olarak gören insanlar da vardır. Alınan yasal önlemler ve cezai yaptırımların artmasıyla bu tip düşünen insanların sayısı zamanla azalmaktadır.
Çevre kirliliği konusunda en iyi ve etkili çözüm ise cezai yaptırımların yanında eğitim seviyesinin arttırılarak bu konunun eğitim müfredatına bir ders olarak alınmasıdır. Böylece kişilerin bu konular hakkındaki yanlış düşüncelerinin önüne önceden geçilmiş olacaktır.
Dünyamız sanayi devriminden itibaren hızla çevresel kaynaklarını kaybetmeye başlamıştır. Ve ancak 1875’li yıllardan sonra bunun farkına varılmıştır. Fakat bu tarihten itibaren sorunun küresel boyutta incelenmesi epey süre almıştır. Böylece bu sorunun küresel bir sorun olduğunu algılayamayan ülkeler sanayi çalışmalarına devam etmekte ve bu konuyu önemsememişlerdir. Bu konunun tüm dünyayı ilgilendiren bir konu olduğu ise ilk kez Stockholm Konferansı’nda bildirilmiş ve bundan sonra konu hakkındaki çalışmalar arttırılmıştır.
Dünya çapında bu konu hakkında çeşitli çalışmalar yapılsa da yine de bu çalışmalar ve önlemler yetersiz kalmaktadır. Bunun nedeni ise çevrenin her yerde olması yani dünya üzerindeki her yeri kapsamasıdır. Ve bunun kontrolü çok zor olmaktadır. Ve bununla birlikte çevre kirliliği eski hızında olmasa da artmaktadır. Bu kirlenme gelişmiş ülkelerde tamamen azalmış durumda fakat gelişmekte olan ülkelerde gelişmek için yapılan düzensiz yerleşim ve bilinçsiz çevresel kaynak kullanımından ötürü hızla devam etmektedir.
Dünyamız bu kirlenmelerin bir sonucu olan küresel etkilerini göstermeye başlamıştır. Kirlenmeler sonucu oluşan küresel etkilerin arasında en tehlikelileri sıcaklıkların artması, buzulların erimesi ve dolayısıyla deniz suyu seviyelerinin yükselmesi, ozonun delinerek ultraviyole ışınların dünyamıza ulaşması olarak söylenebilir.
Gelecekte bu olayların sonucu olarak deniz seviyeleri yükselerek, seviyesi düşük olan bazı yerleri sular altında bırakabilir. Bunun dışında ozonun delinmesiyle ultraviyole ışınlar insanlar ve diğer canlılar üzerinde kanserojen etki yapıp ölümlere neden olmaktadır. Bu işe engel olunamadığı takdirde insanlığın geleceği tehlikededir.
Dostları ilə paylaş: |