Parti değildi. Ne değişik bir Ekonomi Düzeni tanıyor, ne belirli bir Sosyal Sınıf bilinci taşıyordu. Milletin, DP çığıyla hızlanan Proleterleşme (çelişik sınıflar çatışması) gidişinden tedirgindi: O gidişin Ekonomik ve Sosyal kaçınılmazlığını bir Politik klişe formülüyle önlemeye çalıştı. Cunta’lardan ve kışkırtıcı elemanlardan gelişigüzel derlenmiş Komite’ye Milli Birlik adını verdi.
Türk Ordusu Hanımlaşamaz
Oysa Birlik, Modern toplum anlayışında Birliksizliğin tâ kendisi oldu. Çünkü Antika toplum anlayışında bir Lonca usta ile çırağı nasıl birlik gösteriyorsa, tıpkı öyle, Paşa ile Subayı birlik göstermek istemişti. Orduda Paşa’lar Ustalar’dı, Albaylar Kalfalar’dı, daha alt subaylar Çırak’tı. Ordu ilişkileri bu Lonca ilişkilerine uygundu. Yetki-Sorumluluk ustadaydı (Paşadaydı). Kalfalar (Albaylar) ancak ustaları kandırabildikleri ölçüde etken olacaklarına inanmışlardı. Çıraklar ne yapsalar, kendi başlarına iseler, isyancı durumuna düşerlerdi.
Bu Antika yapısıyla Silahlı Kuvvetler, kaç Paşa varsa o kadar Bölük’tüler; kaç Albay varsa o kadar Eğilim’diler; kaç subay varsa o kadar Asi’ydiler. Gerçekten Birlik olması için, ister istemez Lonca dışı Modern Toplum Sınıflarından birine uymak zorundaydılar.
19’uncu Yüzyılda o sınıf, egemen Kapitalist sınıfıydı. Ordu bu sınıfın emrinde az çok oturaklı ve tutarlı, kendi siyaset dışı Hiyerarşisi’ni yaşardı. Burjuva Ordusu adını alırdı. Derebeylik yadigârı Toprak ağaları nasıl Kapitalizmde Modern (Büyük Emlak Sahipleri) sınıfı oldularsa, tıpkı öyle, Lonca armağanı Ortaçağ Çeriliği de siyasetten uzak tutularak kapitalist düzeni içinde özel bir Töton Şövalyeleri gibi Silahlı Tarikat halinde saklandı.
20’nci Yüzyılla birlikte, Kapitalist sınıfı, bütünüyle sınıf olarak egemen olmaktan çıktı. Yalnız Finans-Kapital adını alan Tekelci-İratçı bir zümre mutlak güçlülüğe erdi. Toplumda kapitalist sınıfının çoğunluk zümreleri ikinci kerteye atılınca, Burjuva Ordusu sosyal dayanaklarını yitirdi. Artık eski Milli Ordu’nun yerine, Antika çağın aylıklı askerlerini andıran, Sömürge Orduları türedi. Anayurdun Silahlı Kuvvetleri de, bir İmtiyazlı Kast durumuna sokuldu.
Türkiye’de, oldu olasıya tümüyle ülkeye bir genlik getirmiş Kapitalist sınıfının, şartsız kayıtsız egemenliği tanınmadı. 19’uncu Yüzyıl boyunca Kapitalist sınıfının yalnız Kompradorlar zümresi (yani yabancı sermaye ajanları) Türkiye’ye egemendiler. Cumhuriyetle birlikte Kompradorların yerini Finans-Kapitalist zümresi tuttu. Türk Ordusu Birinci Kurtuluş Savaşı’nda Kompradorların dolaylı dolaysız ihanetleriyle dövüştü. Zafer üzerine bir Klasik Burjuva Ordusu olması düz mantıkla beklenebilirdi. Serbest Rekabetçi Kapitalizm çağı geçmişti. Finans-Kapitalin Sömürge Ordusu olması için ise ne ekonomik, ne sosyal şartlar elverişli değildi.
Türkiye’nin Finans-Kapital zümresi, Tarihçil Devrimler gelenekli ve daha dün Milli Kurtuluş savaşı yapmış Türk Ordusu’nu, Kore Savaşı gibi uzak serüvenlerde Sömürge Ordusu yapmayı denedi. Türk askeri, Emperyalist lüks imtiyazı içinde yaşayan Amerikan askerine “Hanım” adını takarak döndü. O basit “Hanım” sözcüğünün çok yanlı derin anlamlarını, Türk olmayan bilemez.
Finans-Kapital Antika “Moskof”, modern “Gomoniz” korkuluğunu var gücü ile sömürerek Türk Ordusu’nu NATO vb.ne katarken “Hanım”laştıracağını umdu. Ekonomice ve Sosyalca bunun olanağı yoktu. Ne Türkiye genlikli, refah bir modern kalkınmış ekonomi temeline sahipti; ne de Finans-Kapital oturaklı ve tutarlı bir kapitalist sınıfının bütünlüğünü ve kendince haklılığını, meşruluğunu temsil ediyordu. O yüzden Türk Ordusu gerek maddesi, gerek ruhuyla, Finans-Kapitalin ne imtiyazlı metropol kastı, ne sömürge aylıklı askeri olamadı.
27 Mayıs bu ekonomik ve sosyal Kritik durumu gidermek yerine büsbütün açığa vurdu. Menderes DP’si, Türk subayını lojman vb. yem borularıyla “evcilleştireceğini” umdu. Aldığı karşılık umut verici olmadı. Demirel AP’si, ORKO438 vb. yem borularıyla DP’nin CIA’dan öğrendiklerini yeniden uygulamaya çabalıyor. Bu, Hacıağa çocuklarını Meclislerde “Transfer” etmek yahut halk oylarını kasaba tezgâhında pazarlamak kadar kolay olacağa hiç benzemiyor.
O zaman Türk Ordusu’na tek yol kalıyor: Halk Ordusu olmak. 27 Mayıs ve sonrası, o çabanın bir denemesidir. Bilince çıkamadığı için kördövüşüne dönmüştür.
Dostları ilə paylaş: |