Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə71/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   81

Hulusi Akar ve MİT Cevapları


Araştırma komisyonu çalışmalarının başından itibaren muhalefet üyeleri tarafından komisyon gündemine her fırsatta getirilmesine rağmen komisyon tarafından yazılı sorular gönderilerek geçiştirilen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, komisyon raporunun açıklanmasının ardından gönderdiği cevaplarda628 buraya kadar tespit edilen ve izaha muhtaç olduğu vurgulanan konulardan herhangi birini aydınlığa kavuşturacak bir cevap vermemiştir. Akar’ın cevapları bununla da kalmayıp, darbe istihbaratına sahip olduklarına ilişkin bir karmaşaya denk düşmüştür. Akar verdiği cevaplardan bir tanesinde darbeden haberdar olup olmadıkları konusunda şu ifadeleri kullanmıştır:

“Bu ihbar (Binbaşı O. K.’nın MİT’e giderek askerlerin Hakan Fidan’ı kaçıracağı ihbarı) en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir.” 

Bu durumda anlaşılan MİT’e ihbarda bulunan binbaşıdan en azından Genelkurmay ve MİT haberdardır ve kendi beyanlarına göre bu ihbarın gerekleri yerine getirilmiştir. Fakat bu durumda, büyük bir katliamla sonuçlanan 15 Temmuz gecesi bu gereklerin ne olduğu ve ne kadarının yerine getirildiği bir muamma haline gelmektedir. MİT’e yapıldığı iddia edilen ihbarın saati neredeyse tüm kayıtlarda 14:30 sularında görünmektedir. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Temmuz 2016 tarihli CNN International yayınında darbeden haberdar olduğu saati 20:00 olarak beyan etmiştir. Darbe girişimi sırasında Marmaris'ten ayrılarak uçakla İstanbul'a geldiği saatlerde verdiği bir beyanda ise "Öğleden sonra bir hareketlilik mevcuttu" demiştir. Daha sonra 20 Temmuz tarihli El Cezire yayınında ise kendisini haberdar edenin eniştesi olduğunu söylemiştir. İzleyen süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Temmuz 2016 günü Reuters’e yaptığı açıklamada ise bambaşka bir ifade kullanarak saat 4, 4 buçuk civarı kendisin arayan eniştesinin, Beylerbeyi civarında hareketlilik olduğunu, köprüye girişlerin engellendiğini söylediğini aktarmıştır. Bu durumda MİT ve Genelkurmay’ın, bugüne dek yapılan ihbarlar ve ikazları dikkate almamış olması durumunda dahi, sadece 15 Temmuz günü aldıkları istihbaratın gereği olarak Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmedikleri ortaya çıkmaktadır. Bu duruma karşılık olarak yapılan açıklamalar ise bir darbe istihbaratı değil, MİT müsteşarı Hakan Fidan’a dönük bir operasyon istihbaratı edinildiğidir. Ancak tüm otoritelerce ifade edildiği üzere eldeki maddi göstergelerle birlikte düşünüldüğünde MİT müsteşarına askeri helikopterlerle yapılacak bir operasyonun darbe dışında herhangi bir açıklamasının olamayacağı ifade edilmemektedir. Bu nedenle “önceden yapılan hazırlıkla darbenin akameti uğratıldığı” ve “istihbaratın darbeye ilişkin olmadığı” tezleri birbiriyle çelişmektedir.

Buna karşılık Hulusi Akar’ın cevaplarında yer alan şu ifadeler de dikkat çekmektedir:


“MİT’ten gelen istihbaratta darbe söz konusu olmayıp MİT Müsteşarına karşı yapılacağı iddia edilen bir operasyon ile ilgiliydi. Ancak son zamanlarda adam kaçırma, suikast gibi bazı kişilere operasyon yapılacağı hakkında duyumlar alınmaktaydı. Bu duyumlarla ihbar konusu olay birlikte değerlendirildiğinde daha büyük bir planlama olabileceği şüphesiyle yukarıda belirtilen tedbirler alınmıştır. Kara Pilot Binbaşının ‘O gece bir faaliyet olacağını ve MİT Müsteşarının alınacağını’ bildirdiği…” Konuşmalar sonrasında ihbar edilen olayın daha büyük bir planın parçası olabileceği mütalaa edildi.” 

Bu durumda erişilen istihbaratın “darbeye ilişkin olmamakla birlikte darbe hazırlığı gibi değerlendirildiği” ortaya çıkmaktadır. Ancak bu senaryoya göre de Ani Müdahale Mangaları ile kışla içlerini, Hazır Kıtaları ile de kışla harici yerlerde olası durumlarda en seri manevra kabiliyeti bakımından hazırlıklı olması gereken TSK’da bu seçeneklerin de kullanılmadığı görülmektedir. Dahası, ilgili komutanlıklarca askerler ile halkın karşılaşmasının önüne geçebilecek basit emirler de verilmemiştir. Bu durumda görülüyor ki, bir yandan askerin kışlayı terk etmesini önleyecek emir verilmemiş bir yandan da halk Cumhurbaşkanı çağrısı ve salalar ile sokağa çıkartılmıştır. Bu anlamda TSK’nın yapması beklenen şeyi Diyanet bir karşı hamle olarak gerçekleştirmiştir.

Konuya ilişkin olarak Özel Kuvvetler Komutanı Korg. Zekai Aksakallı’nın yazılı olarak verdiği tanık ifadesi de dikkat çekmektedir:

TSK’da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında mesaiye devam eder. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz 2016’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı.”

Darbe istihbaratına ilişkin tartışmaların karmaşıklaştığını teyit eden hususlardan en önemlisi ihbarı yapan binbaşının savcılık ifadesidir. Dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak, Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen ve bir katibin isminin olduğu ifade tutanağında, pilot binbaşının adı ve imzası yer almazken tutanağa göre, Binbaşı O.K., MİT’e yaptığı ihbarı şöyle anlatmaktadır:

11 Temmuz'dan itibaren ailemle Akçay tatil kampındaydık. 13 Temmuz'da Tabur Komutanım Binbaşı Deniz Aldemir aradı, cuma günü görevde olmam gerektiğini söyledi. Deniz Aldemir’in arabasındaydık. ‘Telefonu kapat’ dedi. Radyonun sesini yükseltti. ‘Senin hizmetten olduğunu biliyorum, bu akşam faaliyetimiz var, ben Cooger helikopteriyle Hakan Fidan’ı (MİT Müsteşarı) alacağım, sen Murat Bolat’la uçacaksın, çok kan akacak’ dedi. Vatan aleyhine bir şey yapılacağını anladım. Aklıma MİT geldi. Saat 13.55 gibi nizamiyeden çıktım. Deniz Binbaşı’ya mesaj attım. ‘Ben uçamam’ dedim. Taksiyle 14.20 gibi MİT’e vardık. Kapıdaki görevliye ‘MİT’e TSK içindeki paralelcilerle alakalı bilgi vermek için geldim’ dedim. Saat 15.00 civarı iki kişi geldi. Anlattım. Tedirgin oldular. Bana ne olabileceğini sordular. Ben de büyük bir faaliyet olabileceğini hatta ‘darbe faaliyeti olabileceğini’ söyledim. ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne’ diye sordular. Ben de ‘çok kan akacak’ dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını kendilerine söyledim. ‘Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum. Benim (MİT'le) irtibatım bu olayla başlamıştır. Ertesi gün MİT'ten beni aradılar, ‘Güvenlik için seni birkaç gün misafir edelim' dediler. Yarım saat sonra bir ekip gelip beni aldı.

Bu ifadelere karşılık ihbarın yapıldığı andan MİT Müsteşarı Fidan’ın Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrıldığı saate kadar yaşananların anlatıldığı ve darbe araştırma komisyonu raporu ile eş zamanlı olarak açıklanan MİT’in 15 Temmuz raporunda629,

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde istihbarat toplanamadığı için darbe girişiminin tarihi konusunda net bir bilgiye ulaşılamadığı” ifade edilmiştir.



          1. Yüklə 2,4 Mb.

            Dostları ilə paylaş:
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin