Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə70/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   81

CHP Soruşturma Önergesi 2007


AKP iktidarı süresinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Aralık 2013 tarihinde sarf ettiği “Ne istediler de vermedik?” sözlerinden de anlaşılabileceği üzere, FETÖ her ne kadar yarım asırlık bir örgüt olarak karşımıza çıksa da operasyonel kuvvetini ve nüfuzunu katlayan önemli yapıtaşları AKP iktidarı döneminde inşa edilmiştir. FETÖ için imkan ve kabiliyet yaratan uygulamaların haricinde, FETÖ ile mücadelenin önüne geçen mekanizmalar da yine bu dönemde büyük bir dirençle işletilmiştir. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 15 Şubat 2007 tarihinde dönemim Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin İçişler Bakanı Abdülkadir Aksu haklarında emniyet teşkilatında hukuk dışı gizli kadrolaşmaya göz yumarak keyfî uygulamalara yol açtığı, görevinin gereklerini yerine getirmeyerek asayiş olaylarına neden olduğu ve yönetim zafiyeti oluşturduğu, bazı asayiş olaylarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda suç delillerine ve adil yargılamaya yönelik hükümlere muhalefet ettiği iddiasıyla verdiği soruşturma önergesi624 27 Şubat 2007 tarihinde meclis genel kurulunda 321 oy ile reddedilmiştir.

Soruşturma önergesinde devlet kurumlarında kadrolaşan cemaat tipi yapılanmanın manipüle ettiği olaylar arasında Hablemitoğlu cinayeti, yasadışı telefon dinleme olayları, Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırı, Danıştay saldırısı, Atabeyler operasyonu, Rahip Santora ve Hrant Dink cinayeti gibi olaylar sayılmıştır ve aynı vakalar 10 yıl sonra darbe çatı iddianamesinde de FETÖ kadrolarınca yürütülen operasyonlar arasında sayılmıştır. Altı çizilmesi gereken husus, AKP iktidarı döneminde bir işbirliği kapsamında tasarlanan yasal düzenlemelere ek olarak, FETÖ’nün korunmasına dönük dirençtir.


          1. Askeri Bilirkişi Raporu


TSK’da bir darbe hazırlığına ilişkin herhangi bir istihbaratın olup olmadığına dönük tartışmaları akla getiren önemli bulgulardan bir tanesi de darbe çatı iddianamesinde yer yer atıf yapılan askeri bilirkişi raporunda625 bahsi geçen Ahmet Zeki Üçok’un, 30 Nisan 2014 tarihli Genelkurmay Askeri Savcılık ifadesidir. Bilirkişi raporunun birinci bölümünde, “5 no.lu dosya” başlığı altında bahsi geçen ifade tutanağında Üçok tarafından savcılığa sunulduğu iddia edilen paralel yapılanmanın TSK mensupları listesinin ifadede olmadığı tespiti yapılmıştır. Bu durumda Üçok’un ifadesinde yer alması gereken bu listenin kaybedildiği ortaya çıkmaktadır. Bu listedeki isimlerin bugün görülen yargılamalarda yer alıp almadığı, liste hakkında o dönem ne gibi tedbirler alındığı meçhuldür. Ahmet Zeki Üçok’un 25 Temmuz 2016 tarihinde verdiği mülakattan626 anlaşıldığı üzere, listeye ilişkin herhangi bir işlem yapılmamıştır:

“Yaşar Büyükanıt, 1986 yılında Kuleli Askeri Lisesi Komutanı’yken askeri lise sınavlarında yaklaşık 250 öğrenci, Türkçe sorularını tam yapıyor. Yapılan inceleme sonucu soruların Cemaat tarafından çalındığı ve bu öğrencilere verildiği tespit ediliyor. Bu öğrencilerin 50-60 kadarı atılıyor. Geri kalanını “Kazanırız” diye atmıyorlar. Bunların hepsi ifadelerle sabitti. 94 devresinin Fethullah’ın “altın devresi” olduğunu ortaya koymuştuk. O dönem hazırladığım liste maalesef bugün tulum çıkardı, ciddiye alınsaydım darbe olmazdı.”

Dahası bugün dahi bu listenin, bilirkişi heyetinin tespitleri neticesinde ortaya çıktığı üzere kaybedilmesi ile ilgili de bir araştırma yapılması durumunda, TSK içinde kripto FETÖ’cülerin ortaya çıkartılması mümkün görünmektedir. Böylelikle 2009 yılında bir yapılanmaya dikkati çeken Üçok’un başına gelenlere bakıldığında o tarih aralığında yapılacak basit bir havuz medyası analizi ile siyasal iktidar bakımından FETÖ’nün izlerini görmek zor olmayacaktır.

TSK içindeki paralel yapılanmayı ilk kez 2009 yılında ortaya koyan eski Hava Kuvvetleri Savcısı Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, Kayseri’de bir hava üssünde bilgisayar sistemine sahte belge yerleştirdikten sonra suçüstü yakalanan Cemaatçi astsubayları sorgulayan ve haklarında geniş kapsamlı bir soruşturma başlatmış, Balyoz davası kapsamında “hipnozla işkence” suçlamasıyla 18 yılla yargılanmış ve 4 yıl 9 ay cezaevinde kalmıştır. Albay Üçok hakkında tam 46 adli ve idari soruşturma açılmış, kendisi 4 kez tutuklanmıştır. Milli Savunma Bakanlığı tarafından hakkında verilen disiplin cezaları nedeniyle birinci sınıf hâkimliği elinden alınmıştır.

Üçok, dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in "Benim hiç haberim yoktu FETÖ'cülerden, bir ihbar gelmedi hiç" şeklindeki sözlerine cevaben kendi ifadeleri ile "Genelkurmay Başkanı yalan söylememeli. Necdet Özel'e 3 kez FETÖ'cü listesi verdim. Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanlığı yaptığı dönemde 21 Nisan 2014, 30 Nisan 2014, 13 Temmuz 2014 tarihlerinde, 3 defa Askeri Savcılığa gidip ifade vermişliğim var. O tarihlerde 'F List' dediğimiz Fethullahçı listesini bizzat savcıya verdim. Aynı listeyi Ankara, İzmir, İstanbul Cumhuriyet Savcılıklarına verdim” diyerek 29 Temmuz 2011 yılında FETÖ kadrolaşmaları karşısında aldıkları kararla istifa eden Işık Koşaner ve kuvvet komutanları ardından TSK tarihinde benzeri yaşanmamış bir şekilde Genelkurmay Başkanlığı’na getirilen Necdet Özel’in, yaşananlara karşı dönemin iktidarı ile benzer bir kayıtsızlık içinde olduğunu da böylece göstermektedir.

Bilirkişi raporu tespitlerine devamla, yine birinci bölümünde yer alan
“4 No.lu dosya” başlığı altında Mehmet Partigöç tarafından yapıldığı ortaya koyulan Nisan/Mart 2016 tarihli yasadışı dinlemelere değinilmiştir. Dolayısıyla TSK içindeki etkinliğine ilişkin muhtelif listeler ve ikazlar olmasına karşın Partigöç’ün paralel faaliyetleri darbe tarihine çok yakın bir tarihe kadar sürmüştür. Öyle ki Partigöç’e ilişkin olarak aynı bilirkişi raporu, kendisinin öğrencilik yıllarında irticai faaliyetlerden işlem gördüğünün bilgisini de içermektedir. Bu bakımdan yukarıda ifade edildiği gibi TSK’da yönetmelik değişiklikleri ile ihraç nedeni olmaktan çıkartılan irticai faaliyetlerin nasıl sonuçlandığı bakımından ciddi bulgular ortaya çıkmaktadır ve tam da bu nedenle bu yönetmeliklerin tasarlandığı kurulların ortaya çıkartılması yaşamsal önem arz etmektedir. Askeri bilirkişi raporunun büyük bir ciddiyetle ortaya koyduğu diğer bir konu ise dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in şahsında, Genelkurmay Başkanlığı’nın yadsınamayacak kayıtsızlığıdır. Raporun ikinci bölümünde “Dosya No:2” başlığında anılan önemli bir bilgi notuna atıfla, dönemin genelkurmay başkanlığına sunulan kapsamlı paralel yapı notlarının ve tespitlerinin altı çizilmektedir.

Buna göre TSK’ya girişte kadrolaşma 4 kaynaktan sağlanmaktadır:



- “Askeri Liseler: Lise seviyesinde eğitim vermektedir. Bu okulların stratejik öneminin okulu kazananların üniversite veya yüksek okul seviyesindeki okula kaynak oluşturması değerlendirilmektedir.”

- “Meslek Yüksekokulları: Sivilden lise mezunu öğrenci alımı yaptığı ve 2 yıl eğitimin ardından Astsubay Çavuş rütbesi ile mezun olunduğunu.”

- “Harp Okulları GATA: KHO karacı, HHO havacı, DHO denizci, GATA tabip subay yetiştirmektedir. Harp okulları 4 GATA 6 yıl eğitim vermektedir.”

- “Sivilden personel temini: TSK’nın ihtiyaç duyduğu mühendis, öğretmen, hukukçu vb. branşlarda, son yıllarda muharip sınıflardan sivil üniversitelerinin ilgili bölümünden mezun olduktan sonra teğmen rütbesiyle TSK’ya katılmaktadır”

TSK personel alımının temel olarak 4 kaynaktan olduğu değerlendirilmekle birlikte genelde ÖSYM tarafından yapılan sınavdan alınan baraj puan sonrasında mülakat ve sağlık muayenesiyle alım yapıldığı değerlendirilmektedir. Örgütün bu basamakların hepsinde kadrolaşmak için her türlü usulsüzlüğe başvurduğu değerlendirilmektedir. Soru verme ve kayırmanın medyaya yansıyan bir çok haberle aşikar olduğu bilinmektedir.”

Dönemin genelkurmay başkanına 30 Ocak 2015 tarihinde ulaştığı tespit edilen ve “Ayrıca Cumhurbaşkanı yaverleri ve koruma görevlisi TSK personelinin çoğunluğunun bu örgüte üye olmaları nedeniyle süratle değiştirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir” ifadelerinin yer verildiği bilgi notundan hareketle, askeri bilirkişi raporunun vardığı netice ise maddi bulgular ve olgularla temellendirilen durum karşısındaki vahim kayıtsızlığı şu ifadeler ile gözler önüne ermektedir:

“Raporla ilgili değerlendirmeler: Yukarıda bahsedilen raporun YAŞ 2014 sonrasında hazırlandığı, FEÖT/PDY’nin TSK içerisinde adım adım nasıl yapılandığına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu. FETÖ terör örgütünde 15 Temmuz tarihinde girişilen darbe teşebbüsüne kalkışanların birçoğunun isimlerinin bilgi notunda yer aldığı, bu bilgi notunun muhtemelen Ocak 2015 ayında genelkurmay başkanlığına ulaştığı. Dönemin genelkurmay başkanı tarafından 30 Ocak 2015 tarihinde görüldüğü ve önemli görülen yerlerin altının kırmızı kalem ile çizildiği, çeşitli yerlere araştırma ve tetkik hususunda talimatların düşüldüğü, bu iddialar ile ilgili Ocak 2015’ten darbe tarihine kadar ne işlemler yapıldığının, personelinin mensubu oldukları kuvvet komutanlıklarına sorulmasının uygun olduğu. Bu belge neticesinde başlatılan herhangi bir idari veya adli soruşturma evrakı tespit edilememiştir. Çok ciddi itham ve iddialar içeren bu evrak ne maksatla soruşturmasız bırakıldığı ilgili personele sorulmalıdır. Bu bilgi notunun General Amiral Şube Müdürlüğüne nasıl ulaştığının 2015 yılında Genelkurmay personel başkanlığında görevli olan general amiral şube müdürü, personel plan yönetim daire başkanı ve personel başkanı olarak görev yapan şahıslara sorulmanın uygun olacağı.”

Bilirkişi raporu bahsi geçen bilgi notuna ilişkin, “Bilgi Notu-1 Değerlendirme” başlıklı el yazısı ile yazılmış 3 sayfalık bir değerlendirme notuna dikkati çekmektedir. Raporda bu notun işaret ettiği gereklerin de yerine getirilip getirilmediği bir soru işareti olarak ortaya konmuştur. Diğer bir yandan, raporun son olarak yer verdiği bir mektup ise dikkat çekmektedir. “Hassas Bir Konuda Mektup” adlı bu belgenin de yine FETÖ’nün GATA yapılanmasına dair detaylar içerdiği anlaşılmakla birlikte, bilirkişi heyetinin burada dikkatle altını çizdiği husus, bu belgeye dair yapılan işlemin, onu hazırlayanın kim olduğuna dönük tespit çalışmalarının olduğudur. Bu da FETÖ yapılanmalarını ifşa eden bilgi notlarının ve mektuplarının, örgütün tam destek ile kumpaslar yürüttüğü yılları takiben neden imzasız olduğuna dair bir ipucu vermektedir.

Tüm bu bilgiler ışığında, 11 Ağustos 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Devlet Şeref Madalyası ile onurlandırılan Necdet Özel’in durumu askeri bilirkişi raporunda tespit edilen kayıtsızlığı bakımından çelişkilidir. Kendisinin darbe araştırma komisyonuna yazılı olarak gönderdiği cevaplarda627 beyan ettiğine göre “görevim esnasında yaptırdığım incelemeler neticesinde, adli ve idari soruşturmaların tamamlanmadığı, tamamlanan idari soruşturmalarda da mevcut bilgiler ışığında ilgili personel hakkında yasal bir işlem yapılmasına gerek duyulmadığı değerlendirilmiştir” fakat buna karşılık askeri bilirkişi raporunda herhangi bir resmi bir soruşturma bulgusuna erişilemediğine dikkat çekilmiştir.

Bilirkişi raporunun tespitleri ile davalarına devam olunan darbe çatı davasında verilen kimi ifadeler de bu kayıtsızlıklar bakımından yer yer örtüşmektedir. TSK’da paralel yapılanma ihbarlarına karşın gereken titizlikte çalışmaların yapılmadığına dair beyanatlardan bir tanesi Ankara 17’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesindeki mahkeme salonunda görülen 2 Haziran 2017 tarihli duruşmada ifade veren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın eski Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan’a aittir:


“Kasım 2015’de bize 15 Temmuz benzeri bir darbe olacağı yönünde ihbar geldi. Bu Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ile değerlendirildi ve ‘böyle bir şey olamaz’ denilerek bir kenara konuldu. Şubat 2016’da 4 üst komutanı ve bir karacı generalin darbe hazırlığında olduğu yönünde MİT müsteşarının dönemin Başbakanına rapor sunduğu yönünde bilgi aldım. Komutan bilmeyebilir diye kendisine bir notla arz ettim. Ondan sonra benim açımdan da bu ciddi bir konuya dönüştü ve bunlarla ilgili uluslararası basında çıkan şeyleri komutana arz ettim. Şubat 2016 yılından beri darbe hazırlığında bulunmakta suçlanıyorum. Oysaki ben o tarihten beri uluslararası basından bununla ilgili çıkan bilgileri komutana arz ediyordum.”

Sonuç olarak başta kumpas davaları olarak anılan hadiselerde FETÖ mensuplarının değil, onlara karşı mücadele arayışı içinde olanların yargılanmalarından çıkacak sonuç böylece aşikardır: FETÖ yapılanması vuruş gücünü artıran desteklerle büyürken, yara alacağı hamlelerden de büyük kayıtsızlıklar ve kendilerine sunulan karşı atak imkanları marifeti ile korunmuş ve darbe kalkışmasına cüret edecek operasyonel bir yapıya kavuşmuştur. Bu anlamda örgüt eşzamanlı olarak bir yandan güçlendirilirken bir yandan zayıflatmayı başarmıştır.



Kayıtsızlıkların dikkat çekici boyutlara erdiği dönem her ne kadar bir genelkurmay başkanı dönemine tekabül etse de, sonrasında da önlem alınabilecek manevra alanı, zaman ve bilgiye sahip olunmasına rağmen harekete geçilmemesi hala izaha muhtaçtır. Adı geçen genelkurmay başkanlarının darbe araştırma komisyonuna çağrılmasının önüne geçen komisyon üyelerinin de bu izahat konusunda sorumlulukları olduğu ayan beyan ortadadır.

          1. Yüklə 2,4 Mb.

            Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin