MEKTUP 8 Tarih:15 Zil-kade 1329
1-Söylediklerimizin iyi anlaşılmaması
2-Asra bağlanmanın yanlışlıgı
3-İki kıymetli nesne (sekaleyn) hadisi.
4-Hadisin mütevâtir oluşu.
5-Peygamber soyuna bağlanma- yanların dalâleti.
6-Onların Nuh gemisine benzetilmesi; İhtilafa düşmemenin teminatı otarak gösterilmesi.
7-Burada Ehli Beyt'ten maksat nedir.
8-Onları Nuh gemisine benzetmenin izâhı.
1-Biz açıklamalarda bulunurken Peygabmerin (s.a.a) sözle rinden şâhitler getimıeyi ihmal etmedik. Daha ilk mektubumuzda yalnız Ehl-i Beyt'e tâbi olmanın icabettiğine işaret etmiş ve açık olarak şöyle demiştik: Resülüllah (s.a.a) onlan Kur'axıla birleştirmiş ve kurtuluş gemisi olarak tanıtmıştır. Buna şâhit olarak size sahih sürınetlerden - Her türlü eleştirilerden uzakşâhitler getirnıiştik ve "Siz sarâhate lûzum kalmaksızın, îmâ ve kinâye ile anlayan, izâhat yerine işâretle iktifâ eden şahıslardansınız." demiştik.
2-Demekki-işaret ettiklerimizin hükmüne göre imamlarımızın sözleri hasımlarına karşı huccet mahıyetindedir.
Onun için bu meselede o sözlerı delil olarak göstemıenin devir ile ilgisi olduğu söylenemez.
3-Işte size daha önce bahsettiğimiı Peygamber efendimizin, cehâlet ve gafletten uyanmayanlara hitaben söylediği sözlerin beyânı:
' Ey insanlar! Size bıraktıklanmı benimserseniz hiç bir zaman doğnı yoldan sapmazsınız; bunlar Allah Kitabı ve Ehl-i Beytimdir." (1) Başka bir demecinde de şöyle huyurmuştu:
Size bıraktıklanma bağlanırsanız, benden sonra hiç bir zaman dalâlete düşmezsiniz. Bunlar, gökten yere kadar bir ip gibi uzanmış olan Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beytimdir; Cerınetteki havuzumdan içmek için bana gelinceye dek birbirlerinden ayrıl-mazlar....' Peygaxııberin (s.a.a) bu sözleri çeşitli yerlerde ve muhtelif şekilde söylediğini bütün "Sahih"ler yazar.
Vedâ haccı dönüşünde "Gadîru Humm" denilen yere varınca orada mola verıneyi emreder. Ve kendisine ağaç dallarından yüksek bir küme yaparlar. Üzerine çıkar ve sayılan yüzbin talımin edilen kişiye herkesin duyacağı bir şekilde şöyle hitap eder:
"Kendimi, çağırılıp icâbet etmiş gibi görüyorum; onun için diyorum ki: Size iki değeri biçilmeı nesne.bırakıyorum, havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirinden aynlmazlar. Bunlar Allah'ın kitabı ve Ehl-i Beytimdir" Ve şöyle devam eder: "Benim mevlâm Cenab-ı Allahtır. Ben de bütün mü'minlerin mevlâsıyım......"Sonra Hz. Ali'nin elini tutup kaldırararak: "Ben kimin mevlâsı isem bu da onun mevâsıdır, Allahım ona dost olana dost ol, düşman olana düşma ol...." Hadisin sonuna kadar... (2)
4-"İkci değeri biçilmez nesne" hadisine bağlı kalmanın vacip olduğuna hükmeden sahih hadisler mütevâtirdir. İirmiden fazla sahabiden nakledilmiş hadisler birbirini desteklemektedir.
Peygamber (s.a.a) bu sözleri çeşitli yerlerde tekrar etmiştir. Bir defa duyduğunuz gibi Gadîru Humm Günü, bir defada Tâif'ten dönerken, bır kere de Medine'de minberinden bir kez de mübârek odasında hasta iken; odanın sahabilerle dolu olduğu bir anda der ki; "Ey insanlar! Ben aniden kabzolunup gidebilirm. Siıe daha önce de söylemiştim; size Allah'ın kitabını ve Ehl-i Beytimi bırakıyorum" Sonra Hz. Ali' nin elini tutup yukarı kaldırarak: "Işte Ali Kur'anla beraberdir, Kuran da Ali ile beraberdir; havuz'un başında'yanıma gelinceye kadar birbirinden aynlmazlar." Hadis... ( 3 ) Sünni ülemâsının çoğu bu hadislerin doğru olduğunu tasdik eder.
Hatta İbn Hacer, iki değeıi biçilmez (Sakaleyn) hadisini zikrederken şöyle der: "Bil ki bu iki nesneye tuturınıa hadisinin birçok yollan vardır; Bunlar yirmiden fazla sahâbiden vârıd' olmuştur" Ve der ki: "Bunların on bir tanesi birbirine benzer ve çok yaygındır. Bu yolların bazılan, bu sözleri veda Haccında Arafat'ta söylediğini naklederler. Bazıları Medine'de hasta yatağında, bazılan Gadiru Humm Günü, bazılan da TâiFten döndüğünde hutbe okurken." Ve sözlerinin sonuna gelirken derki: "Fakat böyle de olsa bunlar birbirlerine katiyen aykırı değildir. Zira Peygabmer (s.a.a) bu sözlerini muhtelif yerlerde, Kur'anın ve Ehl-ı Beytin ehemmiyetini vurgulamak içın tekrar etmiştir." (4) Allah ve Resülünün nezdinde Kuı'anın seviyesinde tutulmak, Ehl-i Beyt için erişilmez bir mevki sayılmaya yetcrlidir elbette... Şu halde bu mevki, onlara tâbi olmayı şart kılmak için yeLerli bir sebep sayılması gerekir. Zira hiç bir müslüman Allah'ın kitabının yerine başkasını kabul etmez. Öyle ise onun muâdili olan Ehl-i Beyte başkalarını nasıl tercih eder?
5-Anlaşılan odur ki her ikisine beraber tutunmayan dalâlete düşmektedir. Bunu Tabarâni'nin tahric ettiği şu hadis te'yid edıyor: "Her ikisinin önüne geçmeyin helâk olursunuz, onların gerısinde kalmayın, kalırsanız yine helâk olursunuz; onlara (-Ehl-i Beyte-) Birşey öğretmeye kalkmayın, zira onlar siz.den daha bilgilıdirler." İbn Hacer dıyor ki: "Onların önüne geçme yin helâk olursunuz, gerilerinde de kalmayın yine helâk olursunuz; onlara birşey öğretmeye kalkışmayın zira onlar sizden daha bilgilidirler sözleri, onlardan biri yüksek rütbelere ve dînî vazifelere layık gürülürse, bu onların başkalarından üstün olduklarına delâlet eder." İlânihaye...
6-Ehl-i Beyte tâbi olmanın her müslümanın boynunun borcu olduğunu Peygamberin (s.a.a) bu sözleri kanıtlamıyor mu?
"Ehl-İ Beytimın aranızdaki misali Nuh gemisi gibidir, ona binen kurtulur binmeyen ise batar." Ve bu sözleri: "Ehl-i Beytimin içinizdeki misalı, tıpkı İsrailoğullarının "Hitta" kapısı gibidir. O kapıdan geçenin, Allah günahlarını affeder." İine hu sözleıi; "İıldızlar, yeryüzündeki insanların batmaması için bir güvencedir, benim Ehl-i Beytim ise ümmetimin ihtilafa düşmemesinin güvencesidir. Herhangi bir Arap kabilesi onlara muhâlefet ederse, İblis'in hizbinden sayılır." Bu, ümmetin muhakkak onlara tâbi olup muhâlefet etmemesi için yapılabilecek en açık tavsiyedir. İnsanların bütün lisanlarında bu gerçeği kanıtlayacak, bundan daha açık ibâreli bir hadisin bulunacağını sanmıyorum.
7-Burada Ehl-i Beyt ibâresindeki maksat sadece imamlardır. Bu elbetteki hepsini yakınlan ve hısımlanyla kapsamaz. Zira bu rütbe yalnız Allah'ın hüccetleri olarak onun bilhassa emirlerıni, akıl ve nakil hükümlerine dayanarak yerıne getiren kimselere mahsustur. Nitekim bu hadisin manasını, Sünni alimlerin çoğu aynı şekilde kabul etmişlerdir. Bunlardan biri olan İbni Hacer "Savâik"ında şöyle demektedir: "Bazı kişilerın dediğine göre Ehl-i Beytin, "konıyucu" olarak tanımlanan şahısları, muhtemelen onların doğru yolu bulmaya yardımcı olan yıldızlarabenı.eyenulemâlandır.,
Ve diyor ki İbn Hacer; "Zaten Peygamberin hadislerınden an laşılan mânaya göre onlardan birı olan "Mehdi" zuhur ettiği zaman, Hz. Isa arkasmda namaz kılacak, Deccal'da onun zamanında katledilecek...." Başka bir yerde de şu hadisi zikrediyor; "Resûlüllaha (s.a.a) sorarlar: Onlardan sonra insanların bekâsına ne denir? Der ki; Bel kemiği kınlan bir eşeğin bekâsı gibidir."(6)
8-Siıde biliyorsunuz ki Nuh gemisine benzetmekteki mâna şudur: Onlara sığınıp, dinin fürû ve usûlünü, onların İmamlarından alan kimse, ateşin azabından kurtulur; sığınmayan ise, tufan günü bir dağa çıkıp Allah'ın emrinden kaçmak isteyene benzer. Tabi ki birincisi ateşte, ikincisi ise suda boğulmuştur..
"Hıtta" kapısına benzetilmeleıine gelince şöyle yonımlamak lazım: Cenab-ı Allah bu kapıdan, kendi celal ve azametine boyun eğerek tevâıü ile gimıeyi mağfiret sebebi kabul ettiği için, Peygamber (s.a.a) bu ümmetin Ehl-i Beyte itâat etmesini mağfiret sebebi saymış, dolayısıyla onlara itâati bu kapıya benzetmiştir... Herhalde ibn Hacer'de bu benzetmeyi. benımsetmek istiyor ki şöyle diyor: "Onlan Nuh gemisine benzetmenin mânası, onlara bu şerefi bahşedene şükür etmek gâyesiyle, onlan sevip ta'zim eden ve imamlarının yolundan giden herkes, muhâlefetlerin ıulmetinden kurtulur; bundan gerı kalan ise, nimeti inkâr etme denizinde batar, azgınlık çölünde helâk olur... Hıtta kapısı ise, yani ona benzetılmelerinin manası, Cenab-ı Allah bu -Eriha veya Kudüs- kapısından istiğfar ve tevâzü ile girıneyi mağfirete-nâil olmak için bir sebep olarak tanımlamıştır. Bunu eşanlamda da bu ümmete, Ehl-i beyti sevmenin sebep olacağını açıklamıştır." (7)
Onlara tâbi olmanın vâcip olduğu hususu sahih kitaplarında mütevâtirdir. Bilhassa o mübârek soyun yolundan süre gelmiş hadisler pek çoktur. Sıkıcı olmasından korkmasaydık bu hadisleri sonuna kadar incelemekte kalemimizin dızginini serbest bırakırdık. Fakat yinede bu zikrettiklerimiz, maksadımızı anlatmaya yeterli gelıuiştirsanınm. Vesselam.
DİPNOT
1) Bu hadisi Hakim, "müstedrik" kitabında C. 3; S 109 zikreder ve " bu hadis doğrudur" der. Ayzrıca zehebi de doğru olduğunu tasdik eder.
2) Bu hadisi Tirmfzi ve Nesâi câbirden aktarmışlardır;
Onlardan nakleden müttekl Hindi ise "Kenzul-ummal,
kitabında (C.l; S. 44) zikretmlştir.)
3) İbn Hacer'in, "Savâiku muhrika" kitabında (Fasıl. 2; Bâb. 9 S. 75) bak...
4) İbn Hacer'in Sava'iklnde dördüncü âet'l (Onların peşinden gldln onlar sorumludur) tefsirine bakın (Fasıl. 1; Bab.l1; Sayfa 89)
5) İbn Hacer'in Savâk'lnde, "Peyzgamber'in vassiyeti,
babındaki (S.135) şu hadise bakın ve ona sorun; neden acaba din usullelnde Eş'ariyl, fırûda ise dört mezhep sahibini onlara tercih etmiştir? Ve soruın!.., Neden Hâricilerden Amran bin Hattan glbilerl Hadis'te, Murcl'lerden muâtil bin Süleyzmanı Tefsirde ve Halifelik ve niyâbette Peyzgaygamberin kardeşt ve vasi'sini geriyze ltip başkalarını ilertsine aldığını ve hatta rezil kimselerln çocuklarını neden Peygamberin (s.a.a) gocuklarından yzeğ tuttuğunu sorun... Peki, bahsettlğimiz mertebe ve vazifelerde peyzgamber soyzuna yzüz çevirip, onlara muhâlif kimselerinpeşindengidenblrşahıs acaba'sakaleyzn"hadisine ve kurtuluş gemisi Ehl-l Beyzte ne dereceye kadar bağlı kaldığı söyzlenebllir?..
6-"Savâik"in 143. sayfasında Peygabmerin (s.a.a) kendtsindeıı sonra Ehl-i Beyzt'tn gördükleri zulme delâlet eden sözlerine hk... Biz de İbn Hacer'e soruyoruz: Ehl-i Beyl Ulemâsının makamı bu ise, doğru yolu bırakıp nereye gidiyorsunuz?
7)-Bu adamın sözlerini tekrar gözden gegirin ve lütfen bana söyleyin! Neden Dinin muhtelif fürû ve kaidelerinde, Usul ve Fıkıh kaidelerinde,.ICttap ve Sürınet ilminin her hususunda, ahlak ve âdapta onların yolundan ayrılmayı tercih etmiştir?
Haksız olarak bize'karşr yapmış alduğu hucumlardan dolayı, Allah onu affetsin.
Dostları ilə paylaş: |