Finansal sektörün kırılganlığı ve bir bütün olarak ekonomi üzerindeki potansiyel yayılma etkileri ile ilgili giderek artan endişeler mevcuttur. Türkiye’nin finansal sektörü, ekonomideki yavaşlama, kurlardaki oynaklık ve dinamik siyasi bağlam sebebiyle artan istikrar baskıları ile birlikte karşıdan esen rüzgarlar ile mücadele etmektedir. Sektör yapısal ve konjonktürel faktörler sebebiyle özellikle kırılgandır. Yapısal faktörler arasında döviz cinsinden ve kısa vadede tutulan tasarrufların ve borçların seviyesinin yüksek olması, sınır ötesi finansmana olan bağımlılık ve önemli bankaların iş modellerindeki yakınlaşma yer almaktadır. Konjonktürel faktörler arasında artan şirket kaldıraçları, artan şirket-banka ve (şarta bağlı) şirket-devlet risk toplamları ve bankaların aktif kalitelerindeki kötüleşme yer almaktadır. IMF-DB Finansal Sektör Değerlendirmesi (FSA) bankacılık sektöründeki sermaye tamponlarının kısa süreli şoklara karşı dayanıklı olmakla birlikte, daha uzun süreli bir resesyonun bazı bankaları gelecekteki olası küresel likidite kısıtları düşünüldüğünde temin etmesi güç olabilecek ilave sermaye arayışı içerisine itebileceğini göstermiştir. Küresel likidite kısıtlarındaki potansiyel bir artış bu durumu daha da ağırlaştırabilir.
Risk Azaltma: Dünya Bankası Grubu, diyalog, teknik yardım ve olası DPL desteği ve IMF ile yakın koordinasyon yoluyla (Madde IV incelemeleri kapsamında) FSA tavsiyelerini uygulayarak finansal sektör risklerini azaltabilir. Finansal sektörde devam etmekte olan operasyonlar, yeni ortaya çıkan sorunlara karşı gerektiğinde ve uygulanabilir olduğunda yeniden yapılandırılabilir ve yeni kredi hatları açılabilir. Türkiye’nin yüksek dış riski sebebiyle lira üzerindeki baskının artması beklentisi göz önüne alındığında, IFC reel sektör müşterileri, KÖİ yatırımları ve büyük açık döviz pozisyonu olan belediyeler için para birimi takasları sağlayacaktır. Ayrıca, IFC ticari kreditörlerin artan risk garantisi taleplerine cevap verebilmek için MIGA ile yakın bir koordinasyon sağlayacaktır. IFC bankaların düzenlemeye tabi sermayelerini güçlendirmelerini desteklemeye hazır olacaktır.
Koordinasyon sorunları, kurumsal yeniden yapılandırma ve projelerin uygulayıcı kurumlar tarafından zayıf bir şekilde sahiplenilmesi sebebiyle proje uygulamasına yönelik kurumsal kapasite ve sürdürülebilirlik etkilenebilir. Bu risk genel olarak orta dereceli olarak değerlendirilmiştir; ancak bu faktörler yönetim kademeleri arası koordinasyon zorluklarını ağırlaştırabilir, politika yönelimini etkileyebilir ve geçmişte proje uygulamalarını zaman zaman aksatan bir husus olarak yatırımlar ve diğer proje faaliyetleri üzerinde uzlaşıya varılmasında güçlükler yaratabilir.
Risk Azaltma: Dünya Bankası Grubu, projelerinde ve ASA çalışmalarında daha güçlü bir izleme ve koordinasyon için daha yoğun bir kapasite oluşturma yoluyla bu riski azaltacaktır. Dünya Bankası Grubu belirli alanlarda programını genişletmeden önce müşterilerin kararlılığı le ilgili daha açık sinyaller arayacaktır. Bu bağlamda olumlu bir faktör hükümetin kalkınma planını uygulama konusundaki kararlılığının devam etmesidir. Sosyal programların iyileştirilmesi, emeklilik rejiminin uyarlanması ve kırılgan gruplara yönelik fırsatların arttırılması gibi hassas konulardaki mevcut çabaları da bu kararlılığı kanıtlamaktadır. Dünya Bankası Grubu’nun birlikte çalıştığı kurumlar geleneksel olarak güçlü kurumlardır. Ancak, kurumsal riskler son zamanlarda karar vermede tereddütlere yol açmıştır. Aynı zamanda, Dünya Bankası Grubu’nun itibari ve koruma önlemleri alanındaki kılavuz ve politikalarının nasıl değer kattığını ve kalkınma sonuçlarını iyileştirdiğini göstermeye devam etmesi gerekmektedir. Ülke İşbirliği Çerçevesi, programın devam etmekte olan portföyün güçlü alanları üzerinde odaklanacak ve ilave finansman ve takip projeleri sunacak şekilde uyarlanmasına olanak tanıyabilir.