212
SAFIYE KESGİN
din duygusuna sahip olan insanoğlu, ‘bir arada huzurlu ve mutlu bir şekilde
yaşama kurallarını yani ahlaki yaşamını da büyük oranda din temelli kurallar-
la gerçekleştirmiştir. Şu da belirtilmelidir ki dinle temellendirme derken akıl
da ahlak alanından tamamen dışlanmıştır, denilemez.
Çünkü temel ilkeleri
veren din, bu ilkelerin uygulamasına yönelik tekil uygulamaları üretebilme,
yenilikler karşısında ilkelerden hareketle yeni ilkelere ulaşma sorumluluğunu
insan aklına vermiştir.
6
Eğitim tarihimize baktığımızda din eğitiminin örgün eğitim kurumlarından
çıkarıldığı istisnai dönem
7
dışarıda tutulursa hemen her zaman belli dersler
aracılığıyla dinle temellendirilmiş bir ahlak anlayışına ahlak eğitiminde yer
verildiği söylenebilir. Dolayısıyla ahlak eğitimiyle ilişkili diğer alanlar, vic-
dan eğitimi,
karakter-kişilik eğitimi, bireyselleşme-toplumsallaşma
eğitimi
8
de din eğitimi ve din temelli ahlak eğitimiyle ile ilişkili olmuştur. Bu ilişki-
ler ağına baktığımızda her birinin bir diğeriyle karşılıklı bir ilişki içerisinde
olduğunu görürüz. Diğer bir anlatımla aralarında tek taraflı bir neden sonuç
ilişkisinden söz edilemez. Öğrencinin karakterinin oluşması, vicdanının ge-
lişmesi, bireyselliğini fark etmesi ve toplumun bir ferdi olarak yaşayabilme
becerisini kazanabilmesinde okulda verilen her dersin belli oranda katkısının
olması beklenir. Ancak özellikle inançlı bir insan için ahlaki yaşamını en çok
etkileyen unsur dindir. Dinin kendi özelliğinden kaynaklanan yapısı
gereği
din eğitimi yapılırken ahlak eğitiminin dışarıda bırakılması da imkânsız gibi-
dir. Çünkü dinin üç temel sacayağından biri olan ahlak, zaten iman ve ibadetin
hedefidir. Başka bir deyişle bireyin sahip olduğu inançların ve uygulamaya
çalıştığı ibadetlerin inanç sahibini ahlaklı kılması beklenir.
Dostları ilə paylaş: