Günümüzde, kırsal kesimde yaşayan kadınlar dünya nüfusunun dörtte birini temsil etmektedir. Kırsal hayatta geçimin sağlanması ve kırsal alanda yaşayan toplulukların güçlendirilmesini geliştirmekte ve/veya sürdürmekte önemli rol oynamaktadırlar. Son yıllarda, Komite kırsal kesimde yaşayan kadınların hakları ve yüzleştikleri zorluklar üzerine özellikle Nihai Yorumlar aracılığıyla önemli miktarda içtihat geliştirmiştir. Birkaç Birleşmiş Milletler(BM) Konferansında kırsal kesimde yaşayan kadınların tarımdaki, kırsal kalkınmadaki, gıda ve beslenmedeki ve yoksulluğu azaltmadaki rolü tanınmıştır.1 Bundan dolayı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde tanındığı gibi kırsal kesimde yaşayan kadınlara daha fazla özel ilgiye ihtiyaç vardır.
Komite kırsal kesimde yaşayan kadınların insan haklarından tam olarak yararlanma hususunda sistematik ve kalıcı engellerle yüzleşmeye devam ettiklerini ve koşulların, birçok durumda, daha kötüye gitmekte olduğunu kabul etmektedir. Birçok devlette, kırsal kesimde yaşayan kadınların hakları ve ihtiyaçları yeterince ele alınmamakta ya da kanun, ulusal ve yerel politika, bütçe ve yatırım stratejilerinin tüm düzeylerinde ihmal edilmektedir. Kırsal kesimde yaşayan kadınların durumunun kanun ve politikalarda ele alındığı ve özel önlemlerin öngörüldüğü durumlarda bile, bu önlem ve kaideler çoğu kez uygulanmamaktadır.
Küresel olarak, birkaç istisnayla, konuyla verilerin mevcut olduğu her bir toplumsal cinsiyet ve kalkınma göstergesinde, kırsal kesimde yaşayan kadınlar kırsal kesimde yaşayan erkeklerden ve kentlerde yaşayan kadın ve erkeklerden daha çok daha kötü durumda gözlenmekte2 ve kırsal kesimde yaşayan kadınlar yoksulluk ve dışlanmayı orantısız ölçüde yaşamaktadır. Arazi ve doğal kaynaklara erişimde sistemik ayrımcılıkla karşılaşmaktadırlar. Toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıyla biçilen roller, hane halkı içinde eşitsizlik, altyapı ve hizmet eksikliği, gıda üretimi ve bakım çalışmaları konusu da dahil nedenlerden dolayı ücretsiz iş külfetinin çoğunu kadınlar yüklenmiştir. Kayıtlı istihdamda bile çoğunlukla emniyetsiz, tehlikeli, düşük ücretli ve sosyal koruma kapsamına girmeyen işlerde çalışmaktadırlar. Eğitimli olmaları daha az olası olmakla birlikte insan ticareti, zorla çalıştırılma, çocuk yaşta ve zorla evlilik ve diğer zararlı uygulamalara maruz kalma riskleri daha yüksektir.3 Hastalık, beslenme bozukluğuna yakalanma ya da önlenebilir hastalıklardan ölme olasılıkları daha yüksektir ve sağlık hizmetlerine erişim açısından özellikle dezavantajlılardır.
Kırsal kesimde yaşayan kadınların, her düzeydeki liderlik ve karar verme pozisyonlarına dışlanmaları daha olasıdır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten orantısız olarak etkilenmekte ve adalete ve etkili hukuki çarelere erişememektedirler. Şüphesiz; kırsal kesim kadınlarının güçlendirilmesinin, kendi kaderini tayin haklarının ve karar alma ve yönetişimde rol almalarının önemi göz ardı edilmemelidir; bu tür bir ihmalle, Devletler kendi ilerlemelerini tehlikeye atmış olurlar.