SAHNE 12 (Işık yanar.)
(Aslan Kral tahtına kurulmuş, yanında da ailesi vardır.)
Aslan Kral: Eee, anlatın bakalım. Nereden gelir nereye gidersiniz?
Şükran: Efendim, dilerseniz ben izah edeyim. Biz doğa aşığı insanlarız. İnanır mısınız? İnsanistan’da duvarlar adamın üzerine üzerine geliyor. Biz de yeter artık! Bizim de nefes almaya hakkımız var, deyip çıktık buraya geldik.
Aslan 2: Nefes almaya gelmişlermiş. Hıh, laf! Bunca yolu sırf piknik yapmak için mi geldiniz?
Rıfkı: Elbette hayır. Biz aynı zamanda hayvanların dünyasını anlatan bir belgesel film çekmek istiyoruz. Tabi kralımızın da izni olursa.
Aslan 3: Nereden öğrendiniz böyle boyalı lafları? Bak bak gözü nasıl da yere bakıyor. Gözü yere yakın olandan korkacaksın arkadaş.
Aslan Kral: Dur bir kızım, ayıp oluyor. Onlar bizim konuğumuz. Hanım, gidin bir ceylan avlayın da gelin. Misafirlerimizi ağırlamak isterim.
Şükran: Yalnız ben vejeteryanım. Yani otobur.
Aslan Kral: İyi ya, hanımefendiye de brokoli toplayın. (Aslanlar çıkarlar.)
Rıfkı: Bizi mahcup ediyorsunuz kral hazretleri. Bu iyiliklerinizi nasıl ödeyeceğiz, bilemiyoruz.
Aslan Kral: Lafı bile olmaz. Siz ki bizim hayatımızdaki filme almak için onca yol gelmişsiniz. Neyse varın biraz dinlenin. Benim yapılacak bazı işlerim var. Eee, ormanı başıboş bırakmaya gelmez. Akşama yemekte görüşürüz. (Çıkar.)
Hepsi: (Ayağa kalkarlar.) Saygılarımızla (Işık söner.)
SAHNE 13 (Işık yanar.)
(Aslan Kral hayvanlarla toplantı halindedir. Bazı evrakları incelemektedir.)
Aslan Kral: Havuç sayısında ciddi azalma var. Ne demek oluyor bu?
Eşek: Kralım, bildiğiniz üzere küresel bir tohum krizi dünyayı kasıp kavuruyor. Tohum stoklarımız oldukça azaldı. Bu yüzden kemer sıkma politikasını uygulamamız şart.
Aslan Kral: Duydun mu tavşan? Biraz daha az havuç tüketeceksiniz.
Tavşan: Aman kralım yapmayın. Çoluk çocuk ne yaparız sonra?
Aslan Kral: Onu habire ürerken düşünecektiniz. Doğum kontrolü diye bir şey var canım.
Tavşan: Bizi öldürün daha iyi kralım.
Aslan Kral : Hımm. Aslında fena fikir değil. Tüm yırtıcılara haber salınsın. Bir müddet tüm avlara ara verilip tavşan avlansın. Bu krizi ancak bu şekilde atlatabiliriz.
Tavşan: Ama kralım?
Aslan Kral: Konu kapanmıştır. (kağıtları inceler.) Dur bakalım başka neler varmış… Akbabalara yiyecek bir şeyler bırakılmıyormuş. Anlat bakalım baba, bu işin aslı nedir?
Akbaba: Kralım, bilirsiniz bizler nerede bir av partisi olsa partinin sonunu sabırla bekler, herkes çekilince de kalanlarla da biz idare ederiz.
Aslan Kral: Yahu lafı dolandırmadan söyle, sadede gel.
Akbaba: Hemen kralım. Uzun zamandır bu kurala uyulmuyor. Bazı yırtıcılar (Sırtlana bakarak.) kemiklerde dâhil olmak üzere ne var ne yok silip süpürüyorlar. Eee biz ne yapalım şimdi? Bu yaştan sonra otla çöple mi beslenelim?
Sırtlan: (Alaylı) İyi ya işte, kolesterolden eser kalmaz.
Aslan Kral: Bu saygısızlığı kimin yaptığı şimdi anlaşıldı. Konuş bakalım muhalif sırtlan. Bu yaptığına nasıl bir açıklama getireceksin.
Sırtlan: Bizim sülalede genetik olarak bir kalsiyum eksikliği var. Kemiklerde de ne var? Bul miktarda kalsiyum var. Bizde ne yapıyoruz, sırf sağlımıza kavuşalım diye kemikler dâhil her şeyi yiyoruz. Yoksa akbaba dostlarımızın hakkını gasbetme gibi bir niyetimiz yok.
Akbaba: Ama gasp ediyorsunuz.
Sırtlan: Bana bak! Koparıveririm o kel boynunu, açlık sorununa kesin çözüm olur.
Aslan Kral: (Bağırır.) Kesin artık! Kralın karşısında olduğunuzu hatırlatırım.
Sırtlan: Bu gereksiz bilgiyi zırt pırt hatırlatıyorsun zaten.
Aslan kral: (Kızar.) Sırtlaaan! Sen dua et yırtıcılar arasında centilmenlik anlaşması var. Yoksa leşini şuraya sererdim. Kararımdır! Sırtlanlar avlarının sadece kırmızı kaslı yerlerini yiyecek, sakatat ve kemikler akbabalara bırakılacaktır.
Akbaba: (Eğilir.) Ömrüne bereket kralım.
Sırtlan: Bu saçmalık! Bu yaştan sonra otla çöple mi beslenelim?
Akbaba: İyi ya işte, kolesterolden eser kalmaz. (Kahkaha atarlar.)
Sırtlan: (Kızgın.) Neye mal olursa olsun o tahttan indireceğim seni! Bu sözümü unutma!
Aslan Kral: (Alaylı.) İyi iyi unutmam. (Kahkaha atar.) Son bir dosya daha inceleyelim ondan sonra toplantıyı bitirelim. (Dosyalara bakar.) Bakalım bakalım… Hah şu da önemliymiş bak. Yaprak bitlerinin sayısı hızla atıyormuş. Evet, eşek, dinliyorum seni.
Eşek: Kralım, malumumuz bu yaprak bitleri yaprakların anasını ağlatan mahlûkatlardır. Yaprağın yok olması demek fotosentezin yok olması demektir. Kısacası ormanımız büyük bir tehdit altında.
Aslan Kral: Ne demek tehdit altında? Böcek yiyen canlılar ne iş yaparlar?
Eşek: Böcek yiyen daha büyük böceklerin sayıları az, kurbağalar deseniz yılık izinlerinin bir bölümünü kullanmak üzere göl kenarına indiler. Yarasalar da sadece gece avlanıyorlar efendim.
Aslan Kral: Yahu mutlaka bir çare olmalı. Koskoca orman, bu şuursuz biterin pis boğazları yüzünden yok mu olacak?
Sırtlan: Bir de kral olacaksın. Bir yaprak bitiyle baş edemedin.
Aslan Kral: (Düşünür) Buldum!
Eşek: Ne buldunuz efendim?
Sırtlan: Canım, ne bulacak. Altın mı buldun sayın kral!
Aslan Kral: Hah haa, buna akıl derler oğlum. Yaz bakalım; Bit yiyen böcek nüfusunun hızla artması için tüp böcek yönetimine geçilecek. Tüm kurbağaların yıllık izinleri ikinci bir emre kadar dondurulacak, göl kenarındaki tatilci kurbağalar hemen görev başına dönecek. Her bir yarasaya güneş kremi sürülüp güneş gözlüğü takılıp gündüz de avlanmaları sağlanacak. Nasıl buldunuz?
Eşek: Vallahi kralım, zekânızın varmış olduğu noktalar doğrusu beni ürkütmeye başladı.
Aslan Kral: Eee, bu ormansı yönetmek zekâ ister zekâ! (Sırtlana bakar.) Neyse, akşam hepinizi yemeğe bekliyorum.
Sırtlan: Hayırdır, hangi dağda kurt öldü? Bu davette neyin nesi?
Aslan Kral: Ormanımıza ilk defa insanlar ayakbastı. Belgesel film mi ne çekeceklermiş. Onların şerefine yemek veriyorum. Tanışmış olursunuz. Belki filme sizleri de dahil ederler ha?
Sırtlan: Memlekette onca sorun varken davet üstüne davet.
Aslan Kral: Hadi hadi uzatma. Akşama bekliyorum. (Işık söner.)
SAHNE 14 (Işık yanar.)
(İnsanlar ve hayvanlar sofradadır. Aslanın ailesi hizmet etmektedir.)
Rıfkı: Yenge size de zahmet oluyor.
Aslan 1: Afiyet olsun.
Aslan Kral: Eee, ormanı beğendiniz mi?
Şükran: Vallahi buralar cennet gibi. Şehre dönmek hiç içimden gelmiyor.
Sırtlan: Kalın o zaman Şükran Hanım. Kalın da ormanımızın sorunları yakından görün.
Aslan Kral: Buna da hiç yaranılmaz. Siz ona aldırmayın, ben öyle yapıyorum.
Rıfkı: Sırtlanla aranız pek iyi değil sanırım?
Aslan Kral: Bir türlü kendimi sevdiremedim (Kafasına vurur.)
Rıfkı: (Sinsice) Enteresan!
Sırtlan: Çekeceğiniz belgeselde hangi konuları işleyeceksiniz acaba?
Rıfkı: Daha çok av-avcı konusu ağırlıkta olacak. Avcıların izni olursa pek çok av görüntüsünü filme alacağız.
Eşek: İyi de bundan avın ne çıkarı olacak? Çekimin sonunda ölmüş olacak.
Asım: Canım kardeşim söz konusu şöhretse gerisi teferruattır. Rolün iyisi kötüsü olmaz. Hem pek çok sanatçı ödlükten sonra meşhur olmuştur.
Eşek: Yine de içime sinmedi. Keşke sahneler gerçek olmasa. Ne bileyim kanın akması gereken yerlere salça falan sürsek ha? (Kahkaha atarlar.)
Aslan Kral: İlahi eşek, sen bizi güldürdün, Allah da seni güldürsün. Bazen seni o kadar çok seviyorum ki hemen yiyesim geliyor.
Eşek: Aman kralım, eşek eti yenir mi? (Panikler.)
Rıfkı: Yenmez olur mu hiç, bizim oralarda inek eti diye dayarlar ucuz ucuz eşek atını! (Kahkaha atarlar.)
Eşek: Demeee!
Aslan Kral: Korkma korkma. Ben senin gibi akıllı bir eşeği daha nereden bulurum?
Eşek: Oh çok şükür.
Aslan Kral: Hanıım! Aslan sütü nerede kaldı? Boğazımız kurudu. Buz da getir.
Asım: Aslan sütü mü? (Gözü parlar.)
Rıfkı: keşke biraz da kavunla beyaz peynir olsaydı tadından yenmezdi.
Şükran: Rıfkı rica edeceğim ölçülü iç. Sarhoşluğun çekilmez bilirsin.
Aslan 1: Buyruuun, aslan sütünüz geldi. Yarasın.
Rıfkı: Efendim, kadehimi bu geceyi organize eden kralımıza kaldırıyorum. Kralımıza!
Hepsi: Kralımıza!
Rıfkı: (Bir yudum alır, suratı değişir ve ağzındakini püskürtür.) Bu ne lan? Oğlum bu süt ya?
Aslan Kral: Dedik ya koçum aslan sütü diye. (Kahkaha atarlar.)
Şükran: Aman ölçülü iç, sonra fena çarpar. (Kahkaha atarlar.)
Rıfkı: (Şaşkın) Hay Allah, bende sanmıştım ki…
Şükran: Efendim her şey çok çok güzeldi. Ellerinize sağlık. Müsaadenizle biz artık yatmaya gidelim. Malum, yarından itibaren çekimlere başlıyoruz.
Aslan Kral: Siz bilirsiniz. Gidin de iyice bir dinlenin. Gece sivrisinek çok olur. Sivrisinek kovucu ister misiniz?
Asım: Çok iyi olur kralım.
Aslan Kral: Eşek, yanına 3 tane kurbağa al. Her birinin yatağının başına yerleştir.
Eşek: Başüstüne kralım. (Işık söner.)
SAHNE 15 (Işık yanar.)
(İnsanlar yataklarının yanında kendi aralarında konuşurlar.)
Asım: Gördünüz değil mi, aslanla sırtlan birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar.
Rıfkı: Daha iyi ya işte. Bizim de aradığımız bu değil miydi? Bu sırtlan çok hırslı, gözü yükseklerde. Bir o kadar da salak.
Asım: Sırtlan bu işi yürütebilecek kapasitede mi acaba tartışılır abi.
Rıfkı: Umurumda değil. Bizim projelerimiz hayata geçince başarı grafiğinin pek önemi kalmayacak. Yarın harekete geçiyoruz.
Şükran: Bana kalırsa aslan kralda bir şansımızı deneyelim derim.
Rıfkı: Saçmalama, oracıkta boğazlayıverir hepimizi
Şükran: Söylemesini bilirsek hiçbir şey olmaz. Teklifimizi süsleyerek, etrafından dolarak yaparsak en fazla reddeder.
Asım: O zaman daa, rotayı hemen sırtlana çeviririz.
Rıfkı: İşte! Kafası çalışan insan modeli. Öpücem, gel koçum öpücem. (Kahkaha atarlar.)
(Işık söner.)
SAHNE 16 (Işık yanar.)
Rıfkı: Oğlum Asım, kaybolduk galiba.
Asım: Büyük bir ağaç olacaktı, ona sırtımızı verince 50 sonra sola dönüyorduk herhalde abi.
Rıfkı: Serseri! Elini sallasan büyük bir ağaca çarpmıyor. Hangi büyük ağaç? Hepsi birbirine benziyor.
Asım: Abi istermisin yırtıcının biri tepemize çöksün?
Rıfkı: Manyak manyak konuşma, ağzını hayra aç ağzını hayra az (tokatlar)
Asım: Abi Şükran abi varmış mıdır aslan kralın yanına?
Rıfkı: Ohoo, çoktan varmıştır. Şimdi mevzuya girmiştir bile.
Asım: İstermisin aslan kralı ikna etsin?
Rıfkı: Aferin oğlum, hep böyle pozitif şeyler söyle işte Rıfkı abini biraz olsun rahatlat. Eğer Şükran bu işi kıvırsın var ya patron her birimizi kurulacak tesislerde önemli birimlere getirir.
Asım: Abi şu ilerideki maymunlara sırtlanın adresini soralım, belki biliyorlardır.
Rıfkı: Oğlum bunlar etliye sütlüye karışmayan toplumsal olaylara sıfırın altında tepki veren 3 maymuna ne kadar da çok benziyorlar.
Asım: Selam arkadaşlar. Sırtlanı arıyoruz da gördünüz mü acaba?
Maymun 1: (Gözlerini kapar.) görmedim
Asım: Biz yabancı değiliz. Dün ormanınıza gelen insanlarız. Duymadık demeyin sakın!
Maymun 2: (Kulağını kapar.) Duymadım.
Asım: Allah Allah! Neyse bak kardeş, sırtlanın yerini biliyorsan lütfen söyle.
Maymun 3: (Ağzını kapar.) Hımmm, hımmm.
Asım: ne diyor bu?
Maymun 1: Bilmiyorum diyor. (Maymunlar çıkar.)
Asım: Hayda!
Rıfkı: Demiştim oğlum ben sana. Bunlar meşhur 3 maymun. Asım biz bu sırtlanı bulamayacağız sanırım. Bari geri dönebilsek.
Sırtlan: Peki sırtlan sizi bulsa olur mu?
Asım ve Rıfkı: Sırtlaan!
Asım: Seni gökte ararken yerde bulduk.
Sırtlan: Bu kadar çok sevildiğimi bilmiyordum.
Rıfkı: Sevilmez misin sırtlancım ormandaki en aklı başındaki hayvan sensin şerefsizim.
Sırtlan: (Mutlu) Bak şimdi, hay Allah! Eee, hayırdır? Beni yana yakıla neden arıyodunuz?
Rıfkı: Çekimleri parça parça yapıp en sonunda birleştirirken hayvanların önem sırasına göre sıralamayı değiştirebiliyoruz. Belgeselin en önemli aktörü olarak ilk senden başlamak istedik.
Sırtlan: Benim şöhret olmak gibi bir derdim yok. Maksat sizin işiniz görülsün.
Rıfkı: Çok iyi o zaman. Asım, kamerayı hazırla başlıyoruz.
Asım: Hemen ağabeycim. Evet, ben hazırım.
Rıfkı: 3,2,1 action! Evet sevgili seyirciler, doğanın en tehlikeli yırtıcılarından sırtlanla birlikteyiz. Evet sırtlan bize kendinden bahseder misin? Örneğin adın, bu adın bir hikayesi var mı?
Sırtlan: (sinirli) Olmaz mı? Bundan yıllar yıllar önceydi
Büyük büyük dedem yaşlanmaktan çok korkarmış. Yüzündeki kırışıklıklardan çok sıkıldığı bir gün gitmiş suratına botoks yaptırmış. Yalnız , botoksun etkisiyle suratında anlamsız bir sırıtma ifadesi kalmış. Büyük büyük dedemin bu dramı aslan kral için alay konusu olmuş. Büyük büyük dedeme bakıp bakıp ‘ Sırıt lan! Hah hah haaa… Sırıt lan! Ha hah haaa…. ’ der dururmuş. Sırıt lan aşağı sırıt lan yukarı derken bizim adımız sırtlan kalmış. Deyiş o deyiş patlamış gitmiş. Adımı her duyduğumda bu çirkin anı aklıma geliyor. Tüm aslanlardan tiskiniyor, tiskiniyor, tiskiniyorum.
Rıfkı: Anlıyorum efendim, buradan da aslanlar ile sırtlanlar arasındaki husumetin sebebi daha net ortaya çıkıyor. Peki şu anki aslan kral yönetimini nasıl buluyorsunuz?
Sırtlan: Modası geçmiş yöntemlerle ormanı idare etmeye çalışıyor. Neymiş, doğal dengeye dikkat etmek lazımmış. Laf! Artık daha global düşünmek lazım. Çağdaş projeler üretmek lazım.
Rıfkı: Eleştirilerinizde haklı olabilirsiniz. Peki, bir şekilde yönetimi ele geçirseydiniz bu dediğiniz yenilikleri gerçekleştirebilir miydiniz?
Sırtlan: Sen ne diyorsun be. Ormana çağ atlatırdım çağ!
Asım: Kimbilir bakarsın bu ormana bir gün kral olursun.
Rıfkı: Eveeet, bizimle söyleşimize katıldığınız için çok teşekkür ederiz.
Sırtlan: Ne demek, benim içinde iyi oldu. İçimi dökmüş oldum.
Rıfkı: Kestik! (IŞIK SÖNER)
SAHNE 17 (IŞIK YANAR)
Aslan kral: Buyur bakalım Şükran Hanım, benimle konuşmak istediğinizi söylemişsiniz. Sizi dinliyorum.
Şükran: Kralım; malum, belgeselin çekimine bugün başladık. Arkadaşlar şu an çekimdeler. Ben de sizin çekiminiz öncesi kısa bir söyleşi yapıp çekimin daha verimli olabilmesi için geldim.
Aslan kral: Öyle mi? Ne güzel, ne güzel. Çekimin sonu sabırsızlıkla bekliyorum.
Şükran: Emin olun beklediğinize değecek. Evet, başlayalım isterseniz?
Aslan kral: Seni dinliyorum.
Şükran: (boğazını temizler) Kralım, yüzyıllardır bu ormanı aslanlar yönetiyor. Siz de atalarınızdan devraldığınız bu kutsal görevi layıkıyla yerine getiriyorsunuz.
Aslan kral: Teşekkür ederim.
Şükran: Orman için daha da faydalı olmak istersiniz sanırım.
Aslan kral: Bu da soru mu? Burası benim vatanım, bu orman için canımı veririm.
Şükran: Canınızı vermeye gerek yok. Daha cesur kararlar verin yeter.
Aslan kral : Nasıl yani?
Şükran: Bu ormanda aradığınız her şey var. Yiyecek bol, havası temiz , evet bunlar doğru. Ama günümüz dünyası için yeterli değil. Neden daha azıyla yetinesiniz ki?
Aslan kral: Lütfen daha açık konuşur musunuz?
Şükran: Pekala. Şöyle söyleyim, bu ormanda eksik olan şey tesisleşme. Bu ormandaki her şey organik, bunu kabul ediyorum. Ama her şey çok yavaş ilerliyor.Kuracağımız tesisler sayesinde beslenme, barınma, güvenlik gibi sorunları artık siz düşünmeyeceksiniz.
Aslan kral: Ya kim düşünecek, bu ormanın kralı ben değil miyim?
Şükran: Elbette kral sizsiniz. Lakin sizi oldukça yoran, yıpratan konuları sizin yerinize tesislerin müdürleri düşünecekler. Size de keyif yapmak düşecek.
Aslan kral: Yani aslan kral değil, maymun kral olacağım öyle mi?
Şükran: Estağfurullah efendim, o nasıl söz?
Aslan kral: Peki söyle bakalım. Pek çok tesis açılacak diyorsun. Pek çok tesis demek, pek çok insan demek. Pek çok insan demek pek çok kalacak yer demek. Pek çok kalacak yer demek, pek çok ağacın kesilmesi demek. Pek çok ağacın kesilmesi demek, pek çok hayvanın barınma , beslenme, güvenlik sorunu demektir. Bu kadar hayvan ne yapacak?
Şükran: Kralım bunu bilmeyecek ne var? her şeye bir düzen gelecek. Hayvanlar da kendilerine ayrılacak olan lüks tesislerde ikamet edecekler.
Aslan kral: Bu, bu canavarlık. Hayvanları resmen belli bir alana mahkum ediyorsunuz. Ormanın pek çok yerini artık göremeyecekler.
Şükran: Canım onlar da artık buraların babalarının tapulu malı olmadığını anlasınlar. Herkes yerini ve haddini bilsin.
Aslan kral: Çok doğru söylüyorsunuz. Herkes yerini ve haddini bilmeli. Ben bu ormanın kralı olduğum müddetçe bu kepazeliğe izin veremem. Halkım tok ama tutsak olacağına aç ama özgür olsunlar daha iyi. Bu söylediklerinizi duymamış olayım. Belgeselinizi çekin ve ormanımı bir an önce terk edin!
Şükran: Beni yanlış anladınız kralım, size saygımız sonsuz. Siz ne derseniz o olur. Merak etmeyin işlerimizi halleder halletmez ormanınızı terk ederiz. (IŞIK SÖNER)
SAHNE 18 (IŞIK YANAR)
Rıfkı: Anlat bakalım, haberler iyi mi?
Şükran: Maalesef hayır. Aslan kral tam da senin dediğin gibi çıktı. O, son derece sinir bozucu düzeyde dürüst bir hayvan.
Rıfkı: Eee, biz hayvan sarrafıyız kızım. Hayvanın gözünün içine bakıp karakter mr sonucunu anında çıkarırız.
Şükran: Yok ormanın dokusu bozulacakmış, yok hayvanlar esaret altında yaşayamazlarmış.Ay ben boğarım bu aslanı.
Asım: Abi aslında aslan kralın söyledikleri doğru değil mi? Hayvanları resmen bir alana hapsedeceğiz. Karınları tok olsa ne olacak ki?
Rıfkı: Salak salak konuşma. Karınları tok sırtları pek olacak, daha ne istiyorlar. Başlarını sokacakları bir ev tahsis ediyoruz hem de bedava.
Şükran: Sinirlenme sinirlenme . Siz ne yaptınız, sırtlanla görüşebildiniz mi?
Rıfkı: Sırtlanı soruyor Asım, haydi anlatsana.
Asım : Abla sırtlan tam da aradığımız gibi. Ormana kral olabilmek için her şeyi yapar. Hayvanların mutluluğuymuş, ormanın havasıymış hiç umurunda değil.
Şükran : Bak bu iyi haber. O zaman hemen sırtlanla görüşüp harekete geçelim. Aslan bugün yarın bizi ormandan kovar.
Rıfkı: Çağırmıştım zaten, birazdan burada olur.
Asım : Hem sırtlanı tüm ormanın sevdiği biri haline getirmeliyiz, hem de aslanı gözden düşürmeliyiz.
Şükran: Bak sen! Orman havası iyi gelmiş ha?
Rıfkı: Doğal ortamında kendini daha iyi ifade ediyor. (kahkaha atar)
Asım : Benimle uğraşmasan olmaz sanki.
Şükran: Şaka yapıyoruz Asım ‘cığım şaka! Seni sevdiğimizden. Aslan kralı karalayabilecek neler yapabiliriz, bu kadar sevilen birini gözden düşürmek kolay olmayacak.
Rıfkı: Halt etmişsin sen. Ona öyle şeyler yapacağız ki bütün orman kısa bir süre sora ondan nefret edecek.
Adını dahi anmayacak. Asım, bu noktada sana büyük iş düşüyor. Aslanı bir gölge gibi takip edeceksin. Her hareketini kameraya kaydedeceksin. Ama sakın yakalanayım deme helva bana dokunuyor.
Asım: Ne helvası abi?
Rıfkı: Oğlum sen ölünce eşek değil ya Şükran ablan bir helva kavurur elbet. (kahkaha atar)
Şükran : Korkutma çocuğu. Merak etme Asım, aslan krala yakalanmadan onun hakkında bilgiler toplayıp sağ salim geleceksin.
Asım: Sağol abla. Evelallah bu zor görevin üstesinden geleceğim.
Rıfkı: Aferin! Seninle gurur duyuyorum koçum benim. Haydi bakalım yolun açık olsun. (Asım çıkar) Şükran, sen sırtlana git kendisini destekleyeceğimizi söyle. Ben de orman sakinlerine mini bir konferans vereyim. Sırtlan denilen o içi boş tenekeyi iyice parlatalım ki millet altın sansın. ( IŞIK SÖNER)
SAHNE 19 (IŞIK YANAR)
Anlatıcı: Size bu insanları gözüm hiç tutmadı demiştim değil mi? Hatırladınız mı? İnsanlar o ormanda olduğu sürece kralın aslan ya da sırtlan oluşunun pek de bir önemi yok. Yeni kral bir kukladan ibaret olacak. Kuklanın ipleri ise insanların elinde. İzlediğiniz çizgi filmlerdeki iyi kalpli süper kahraman her zaman kötüleri yener . Hiçbir kere de süper kahraman yenilsin , kötü kalpli canavar kazansın dediğiniz oldu mu? Ya da bir sinema filminde dünyayı işgal eden uzaylıların insanları yenmesini istediniz mi ? Cevabınız evet mi? Eğer cevabınız evetse endişelenmeyin. Siz kötü biri değilsiniz. Her insanın bilinç altında bir zalim vardır. Önemli olan bu zalimin bulunduğu yerden dışarı çıkmasına izin vermemektir. Neyse biz yine ormanımıza dönelim. Ormanda işler iyi gitmiyor. Kara bulutlar etrafı çepeçevre sarmış. Bu çember kırılacak mı bilinmez ama bildiğim tek şey, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır.
( IŞIK SÖNER)
SAHNE 20 (IŞIK YANAR)
Rıfkı: Dostlarım, bugün burada toplanmamızın nedenini merak ediyorsunuz değil mi?
Piton : Herhalde merak ediyoruz uzatma da ne söyleyeceksen söyle.
Rıfkı: Biliyorum dostlarım, hepinizin bir uğraşı var ve şu an alıkonulmaktasınız. İşte ben de tam bununla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.1gün içerisinde yaptığınız işleri gözünüzün önüne getirin. Beslenme , barınma ve hayatta kalma. Üçü de gayet zor işler değil mi? Sen! (tavşanı gösterir) Şöyle gönül rahatlığıyla kaç kez havuç yiyebildin? Daha havucunu ısıramadan yırtıcının biri şah damarını parçalayabilir. Senin evim dediğin o çukur kaç kere aşırı yağıştan ya da büyük bir hayvanın üzerinden geçmesi sonucu yıkıldı?
Tavşan: Çok doğru. Karnımı doyururken devamlı yenilme korkusundan bıktım.
Yaptığım evlerin ise haddi hesabı yok.
Dostları ilə paylaş: |