Ülke coğrafi yönden üç büyük bölgeye ayrılır:
a. Kuzey Almanya Ovaları
b. Merkezî Almanya
c. Güney Almanya
1- Ülke coğrafi yönden kuzey, merkez ve güney olmak üzere üç büyük bölgeye ayrılır.
2- Nüfusu 82. 1 milyondur.
3- Sanayi ürünleri üretimi ülke ekonomisinin temelini teşkil eder.
4- Ulusal gelirin yarıdan fazlası sanayi sektöründen elde edilir.
5- Ruhr sanayi havzası, sadece Almanya'nın değil, bütün Avrupa'nın başta gelen sanayi merkezidir.
6- Sanayinin gelişmesinde Ruhr, Saar, Aachen'daki nitelikli kömür yataklarının önemli etkisi olmuştur.
7- Enerji gereksinimi nükleer santrallerle giderilmeye çalışılır.
8- Hemen bütün sanayi kolları faaliyet gösterir.
9- Dünyanın en önemli demir-çelik üreticilerindendir.
10- Yılda beş milyon motorlu taşıtın üretildiği otomotiv sanayi çok gelişmiştir.
11- Dünyanın ikinci büyük kimya sanayine sahiptir.
12- Tekstil, elektronik ve gemi inşa dallarında dünya ölçeğinde önemlidir.
13- Sanayi alanındaki büyük gelişmeye karşın, ülkede tarımsal faaliyetler ikinci planda kalmıştır.
14- Kullanılabilir toprakların 2/3’ü tarımsal faaliyetlere ayrılmasına, modern metotlarla yüksek verim alınmasına rağmen, yetiştirilen tarımsal ürünler ülke ihtiyacını karşılayamamaktadır.
15- Başlıca tarım sahaları iç havzalar ile eski Doğu Almanya topraklarıdır
16- Çavdar ve patates daha ziyade Kuzey Almanya’da yetiştirilir. Buğday ve şeker pancarı ise iç havzalar ile lös toprakların bulunduğu yerlerde üretilir.
17. Ayrıca kentlerin ihtiyacına yönelik olarak hemen her şehrin yakın çevresinde sebze meyve üretimine yönelik bahçe ziraatı ve mandıracılık gelişmiştir
18- Sıcaklık değerleri daha yüksek olanGüney Almanya’da bağcılık ve tütün üretimi de yapılmaktadır.
19- Kuzey AlmanyaOvaları ve güneyde Alpin otlakları hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı kesimlerdir.
20- Hayvancılık daha çok büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine dayanır ve mandıracılık şeklinde yürütülür.
21- Yıllık 42 milyon m3’lük üretimi ile Almanya, Avrupa’nın önemli kereste üreticilerindendir.
22- Almanya, Avrupa’daki merkezi konumuyla yük ve yolcu trafiğinde uluslararası bir kavşak durumundadır. Ülke içi yollar genel olarak doğu-batı yönünden ziyade, kuzey-güney güzergâhındaki hatlar biçimindedir. Bunda ülkenin coğrafi konumunun da rolü büyüktür.
23- Almanya, su yollarından en fazla yararlanan ülkelerin başında gelir. Ana arterler, batı-doğu doğrultusunda akan Tuna nehri dışında yine kuzey-güney doğrultuludur.
24- Su yolu ulaşımının temelini Ren ve Elbe akarsuları oluşturur.
25- Weser, Ems ve Tuna ırmakları da ulaşıma elverişlidir. Ayrıca bu ırmaklar, kanal sistemleri ile birbirlerine bağlanmıştır.
GELİŞEMEMİŞ BİR ÜLKE : NİJERYA
NIJERYA
Ülke kimlik Kartı
Resmî Adı : Nijerya Federal Cumhuriyeti
Başkenti : Abuja (Eski başkenti Lagos)
Toplam Yüzölçümü : 923.769 km2
Toplam Nüfusu : 146,3 milyon (2008)
Resmî Dili : Ingilizce
Yönetim Biçimi : Federal Cumhuriyet
Para Birimi : Nijerya Nairası
GELIŞEMEMIŞ BIR ÜLKE : NIJERYA
Nijerya’nın Genel Özellikleri
1. Doğal Konumu
1- Güney kıyısı Gine Körfezi’nde yer alan Nijerya, Benin, Nijer, Kamerun ve Çad ile komşu olan bir Orta Afrika ülkesidir.
2-Nijerya genel olarak kuzey topraklarını içine alan platolar ile güney yarısını kapsayan geniş ovalık alanlardan meydana gelmiştir.
3- Ortalama yükseltisi 1000 m olan kuzey plato sahası Nijer Nehri ve kolları tarafından parçalanmıştır.
4- Bir başka yüksek alan ise doğuda Kamerun ile sınır oluşturan, yükseltisi yer yer 2000 m’yi aşan Kamerun Dağlarıdır
5- Ülke ayrıca kuzeydoğu uçta kapalı bir havza içinde yer alan Çad Gölü’ne doğru, yarı kurak ve kumlu düzlük sahaları barındırır.
6- 4°-14° kuzey paralelleri arasında bulunan Nijerya’da ekvatoral ve subekvatoral karakterli iklim özellikleri görülür.
7- Ülkenin güneyi denizden karaya doğru esen nemli ve sıcak güneybatı musonlarının etkisi altındadır.
8- Burada yıl içerisinde pek fazla değişim göstermeyen sıcaklık değerleri 22-32°C arasındadır.
9- Yağış ortalaması ise 2500 mm’dir. Bu değer bazı kesimlerde 4000 mm’yi bulur.
10- Kuzeye doğru gidildikçe muson ikliminin etkisi azalır. Kuzeyde Sahra’dan gelen kuru hava kütlelerinin ve karasal iklimin etkisi hissedilir. Bu nedenle kışaylarında 10°C’a kadar düşen sıcaklık ortalamaları yazın 38°C’a kadar yükselir. Yıllık 500 mm’ye kadar yağış düşer.
11- Ülkenin kuzey-güney doğrultusunda iklimlerdeki değişime bağlı olarak bitki örtüsü farklılık gösterir.
12- Kıyı şeridi ve Nijer Nehri deltası boyunca mangrov ormanları, nemli tropikal ormanları, savanlar ve stepler görülmektedir.
13- Ülkenin en büyük akarsuları Nijer ve onun ana kolu durumundaki Benue’dir.
14- Nijer ve Benue, ülkenin ortasında âdeta büyük bir ‘Y’ çizdikten sonra kıyıda pek çok kola ayrılarak Atlas okyanusuna dökülür.
2. Beşerî ve Ekonomik Özellikler
1- Afrika kıtasının en kalabalık ülkesi Nijerya’dır
2- Nüfus, bölgeler arasında dengeli dağılmamıştır.
3- Nüfus yoğunluğu güney ve batı kesimlerde artar. Km2 ye 142 kişi düşer.
4- Lagos, bugün 8 milyon kişilik nüfusu ile Orta Afrika’nın en büyük şehirlerinden biridir. Başkent ülke ortasında kurulan Abuja şehridir. Diğer önemli kentler ise Ibadan ve Kano’dur.
5- Nijerya nüfusunun büyük çoğunluğu geçimini tarımdan sağlar.
6- Nijerya kendi buğday ve pirinç ihtiyacını tam olarak karşılamasa da özellikle palmiye yağı, kakao (Fotoğraf 9), kauçuk, pamuk, yer fıstığı, soya fasulyesi, şeker kamışı üretim ve ihracatında dünya birincisi,
7- Kakao ve fıstık üretimde ise dünya ikincisidir.
8- Kauçuk üretiminde dünya yedincisidir.
9- Nijerya küçükbaş hayvan sayısı bakımından dünya ülkeleri arasında on birinci sıradadır.
10- Göçebe hayvancılığın gelişmiş olduğu ülkede en çok keçi, koyun ve sığır yetiştirilir.
11- Balıkçılık da giderek gelişmektedir.
12- Ülkenin en önemli yer altı zenginliği 1966 yılında keşfedilen, Nijer deltası doğusundaki zengin petrol ve doğal gaz yataklarıdır.
13- Nijerya Afrika petrol rezervlerinin 1/3’üne sahiptir.
14- Ülke ihracatının % 90’dan fazlasını ham petrol oluşturur.
15- Petrol dışında kuzeydeki Jos platosundan çıkarılan kalay ve kolumbit de ülke dışına satılır. Kolumbitin dünyadaki başlıca üreticisi Nijerya’dır.
16- Ülkede sanayi hızla gelişmekle birlikte hâlâ küçük ölçeklidir.
17- Başlıca sanayi kolları dokumacılık, gıda ürünlerini işleme ve petrole dayalıdır.
18- Sanayi kuruluşlarının çoğu Lagos ve yakın çevresinde toplanmıştır.
19- Nijerya’da ulaşım ağı oldukça gelişmiştir. Orta ve Kuzey Nijerya’da genelde kuzey-güney doğrultulu olan kara yolu hatları, güneyde daha karmaşık bir görünümdedir.
Nijerya Neden Gelişememiştir?
1- Nijerya’nın bağımsızlığını kazandığı 1960 yılında tarım GSYIH’nın önemli bir kısmını oluşturmakta ve millî gelirin ana kaynağını teşkil etmekteydi. Daha sonra petrolün bulunması ve ekonomik olarak kullanılması tarım ve geleneksel sanayinin olumsuz etkilenmesine yol açmıştır.
2- Altyapının yetersizliği, enerji azlığı, düşük tüketici gelirleri ve petrol dışı sanayi ürünlerindeki düşük kapasite kullanımı, ekonomik faaliyetleri engellemektedir.
3- Ekonomideki düzelmeye rağmen, petrol sektörü dışındaki yatırımlar çok düşük düzeyde kalmaktadır.
4- Nijerya’nın 1981 yılında 13 milyar dolar olan dış borcu, 1990’ların başında 30 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Petrol fiyatlarındaki artış ve dalgalanma aniden artan Nijerya’nın dış borçlarını ödeme konusunda sıkıntı yaşamasına neden olmuştur.
5- Nijerya dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer almaktadır. 2002 yılında satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelir 860 dolardır.
ALMANYA
Nüfusun Istihdam yapısı : Tarım (% 2,3), Sanayi (% 30,8), Hizmetler (% 66,9)
Ortalama Yıllık Doğum Oranı : %o8,5
Ortalama Yıllık Ölüm Oranı : %o 10,5
Ortalama Yaşam Süresi : Erkekler 78 yıl, kadınlar 83 yıl (2009)
Okuryazar Oranı : Yetişkin nüfusun % 99
Sehirsel Nüfus Oranı : % 87
Kırsal Nüfus Oranı : % 13
Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
: 0-14 Yaş grubu % 16
: 15-64 Yaş grubu % 68
: 65 yaş ve üzeri % 16
Çocuk Ölüm Oranı : %o 5,2
NİJERYA
Nüfusun İstihdam Yapısı : Tarım (% 70), Sanayi (% 10), Hizmetler (% 20)
Ortalama Yıllık Doğum Oranı : %o 42
Ortalama Yıllık Ölüm Oranı : %o 13
Ortalama Yaşam Süresi : Erkekler 54, kadınlar 57 yıl
Okuryazar Oranı : % 61
Şehirsel Nüfus Oranı : % 43
Kırsal Nüfus Oranı : % 57
Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı
: 0-14 yaş grubu% 44
: 15-64 yaş grubu % 53
: 65 yaş ve üzeri % 3
Çocuk Ölüm Oranı : %o 72
DOĞAL KAYNAKLARIN VERİMLİLİĞİ
Doğal Kaynakların Uluslararası İlişkilere Etkileri:
Maden, petrol, doğalgaz, su, orman, tarım gibi doğa kaynaklar, tarih boyunca toplumların kalkınmasında önemli rol oynamıştır.
Dünya nüfusunsun artması ve toplumsal ihtiyaçların çeşitlenmesi doğal kaynaklara olan talebi hızla artırmıştır.
Ülkeler bu kaynaklara farklı miktarlarda sahiptirler.
Bazı ülkeler doğal kaynaklarını kullanarak ekonomik yönden gelişmişlerdir. Örneğin: Kanada, İsveç ve Norveç gibi.
Afrika ve Orta Doğu ülkeleri çeşitli sebeplerle doğal kaynaklarından yeterince yararlanamamışlardır.
Orta Doğu, Afrika, Güney Amerika’da bulunan ülkelerin doğal kaynakları bazı ülkeler tarafından sömürülmektedir.
Uluslar arası ilişkilerde doğal kaynaklara sahip olma ve bu kaynakları kontrol etme giderek önem kazanmaktadır.
Orta Asya ve Afrika'daki pek çok ülkenin sınırlarının bugünkü şekliyle oluşturulmasının nedeni zengin doğal kaynaklara sahip olmalarıdır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ulusal bağımsızlıklarını ilân ettikleri halde ekonomik alanda bağımsızlıklarını edememişlerdir.
ENERJİ TAŞIMACILIĞI
Enerji Nakil Hatlarının stratejik önemi:
19. yüzyıldan itibaren petrol, kömür gibi enerji kaynaklarına sahip olmak, bunların üretimini elde tutmak ve dağıtımını denetim altında tutmak büyük devletlerin temel amaçları arasında olmuştur. İletişim çağının tüm araçları enerjiye endekslenmiştir. bu bakımdan enerjinin kişi başına yıllık tüketimi de ülkelerin gelişmişlik ölçütü olarak görülmektedir. Bundan dolayı enerjinin temini ve taşınması önem arz etmektedir.
Petrol büyük ölçüde düşük maliyetle deniz yoluyla taşınabilirken, doğal gazın önce sıvılaştırılması, tüketilmeden önce de tekrar gaz haline getirilmesi gerekmektedir. Bu oldukça yüksek bir maliyet gerektirdiğinden doğal gazın boru hatları taşınmasının zorunlu hale getirmiştir.
Petrolün büyük kısmının tankerlerle taşınması uluslar arası su yollarının önemini artırmıştır.
HAZAR BÖLGESİ ENERJİ KAYNAKLARI
Hazar Bölgesi tarih boyunca hem ticari açıdan, hem de askeri açıdan ön plâna çıkmıştır. Günümüzde ise bu bölge zengin enerji kaynakları nedeniyle dünya gündemindedir. Hazar Havzası'ndaki enerji kaynakları, Orta Doğu'nun zengin yataklarına bir alternatif olarak görülmektedir.
Hazar bölgesinde yer alan Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan'ın sahip olduğu petrol rezervlerinin 250 milyar varil olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktar, bugünkü dünya rezervlerinin %25'ine karşılık gelmektedir. Hazar Bölgesi'ndeki petrol ve doğal gaz boru hatlarının büyük bölümü Sovyetler Birliği döneminde inşa edildiğinden, günümüzde Hazar ve Orta Asya petrol ve gazının dünya piyasalarına ulaşmasının yolu Rusya topraklarından geçmektedir.
Kazakistan ve Azerbaycan petrolünü, Türkmenistan ise doğal gazını aşağıda belirtilen üç önemli hatla dünya piyasalarına ulaştırmaktadır.
Bu hatlar şunlardır:
1- Tengiz (Kazakistan-Novorossisk (Rusya)
2- Atirau (Rusya)-Şamara (Rusya)
3- Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı (Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye), 1730 km uzunluğunda ve yıllık 50 milyon ton taşıma kapasitesine sahiptir.
Bu boru hatlarının 2010 yılı itibariyle tahmin edilen petrol ihracatını gerçekleştirmede yetersiz olacağı görülmektedir. Bu nedenle Hazar bölgesindeki petrol ve doğal gazı taşıyacak yeni projeler ortaya çıkmıştır.
1- Nabucco Doğal Gaz Boru Hattı
2- Kazakistan- Çin Doğal Gaz Boru Hattı
3- Bakü-Tiflis-Erzurum-Ankara Doğal Gaz Boru Hattı
4- Kazakistan-Türkmenistan-İran Petrol Boru Hattı
YENİ ENERJİ KORİDORLARI HANGİLERİ OLACAK
Hazar ve Orta Asya ülkelerinden batıya uzanan hatlar Türkiye'yi enerji koridoru haline getiriyor. Ülkemiz petrol ve doğal Gaz kaynakları bakımından önemli sayılabilecek rezervlere sahip olmamakla birlikte, bu kaynaklara sahip ülkelerle sınır komşusudur. Dünya enerji sevkiyatında çok önemli bir yeri olan Ümit Burnu ile Hürmüz Boğazı'na alternatif olabilecek en güvenli ve en kısa yol Türkiye üzerinden geçmektedir. Bu anlamda Türkiye kaynaklara sahip ülkelerle, sanayileşmiş batı ülkeleri arasında doğal enerji köprüsü durumundadır. Bu nedenle Türkiye jeopolitik anlamda kilit ülkedir.
Bakü- Tiflis-Ceyhan boru hattı, Irak-Türkiye petrol boru hattı ve Samsun-Ceyhan boru hattı büyük kapasiteye sahiptir. Boğazlardan geçen petrol de göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda dünya petrol arzının %6,7'lik bölümünün Türkiye'den transit geçeceği hesap edilmektedir.
GÜNÜMÜZÜN UYANAN DEVİ ÇİN
Çin son yıllarda Fransa ve İngiltere'yi geçerek dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri oldu. 5 yılda ticaret hacmini artırıp, gelirini 1,7 trilyon dolara çıkardı. Japonya'yı da geride bırakarak dünyanın en fazla döviz rezervine sahip ülkesi haline geldi.
ÇİN'İN YÜKSELİŞE GEÇMESİNİN BAŞLICA NEDENLERİ
1- Yabancı yatırımcılara büyük kolaylıklar sağlaması
2- Ucuz iş gücü nedeniyle dünya devlerinin üretimlerini Çin'e kaydırmaları
3- 1978'den sonra gümrük vergilerinin kademeli olarak azaltılması ve bu durumun Çinlilerin teknoloji transferi yapmaları için fırsat yaratması
4- İthal ürünleri örnek alıp kendi üretim bantlarını genişletmeleri
5- Ar-Ge çalışmalarına ayrılan payın 30,5 milyar dolara çıkarılması
6- Belirlenen bölgelerde üretime uygun olarak faaliyet gösteren firmalardan gelir vergisinin yarı yarıya azaltılması
7- Yolsuzluk, kaçakçılık ve dolandırıcılıkla ilgili suçlara ağır cezalar uygulanması
8- Alt yapıya önemli miktarda pay ayrılması
SICAK ÇATIŞMA BÖLGELERİ
Uluslar Arası Çatışma Nedenleri:
Temelinde ekonomik, siyasi nedenler olan uluslar arası çatışmaların en güzel örneği I. ve II. Dünya Savaşlarıdır. Günümüzde de farklı nedenlere bağlı olarak dünyanın çeşitli alanlarında sıcak çatışmalar sürmektedir. Orta Doğu, Kafkasya, Orta Asya, Orta ve Kuzey Afrika bu alanlara örnek olarak verilebilir.
Uluslar arası sıcak çatışmalara neden olan unsurlar Doğal, beşeri ve ekonomik olmak üzere çeşitlidir.
Doğal Unsurlar Beşeri ve Ekonomik Unsurlar
1- Su kaynaklarının paylaşımı 1- Ekonomik sorunlar
2- Toprak paylaşımı 2- Sınır sorunları
3- Yer altı zenginliklerinin paylaşımı 3- Siyasi ve ekonomik farklılıklar
4- Enerji kaynaklarının paylaşımı 4- Geçmişe dayanan sorunlar
5- Bağımsızlık istekleri
6- Önemli ulaşım yollarının kontrolü
Sıcak Çatışma Bölgesi : Orta Doğu
Orta Doğu’da tarihten günümüze gelen sorunlara baktığımızda öne çıkan üç sorun vardır:
ØPetrol Sorunu
ØSu Sorunu
Ø Etnik ve mezhepsel sorunlar
Ç E V R E V E T O P L U M
Doğal Çevremizin Sınırlılığı
Tarih boyunca insanlar doğal kaynakların sınırsız olabileceğini düşünmüşlerdir.
Bu da insanların uzun yıllar boyunca doğal kaynakları bilinçsizce kullanmasına yol açmıştır.
İhtiyaçların çeşitlenmesi, tüketime bağlı olarak doğa ve insan arasındaki dengeyi doğanın aleyhine bozmuş, doğal çevrenin tahribatıyla birlikte zamanla açlık ve fakirlik hızla ilerlemiş ve ekolojik dengede bozulmalar meydana gelmiştir
Bilim insanları sınırlı olan doğal kaynakların artan dünya nüfusu sonucu hızla tükendiğini ve çeşitliliğin azaldığını alternatif kaynaklar bulunmadığı takdirde büyük çevre sorunları yaşanacağını ifade etmektedir.
Çevre sorunlarına ve nüfus artışına bağlı olarak yakın gelecekte insanlar beslenme sorunuyla karşı karşıya gelebilirler.
Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde doğal kaynak kullanımından meydana gelen ekolojik sorunlar daha fazladır.
Bu grupta yer alan ülkelerde nüfus hızla artmaktadır.
Buna bağlı olarak nüfusu besleyebilmek ve yaşam standardını yükseltebilmek için, aşırı ve bilinçsiz doğal kaynak kullanımına dayanan bir ekonomik kalkınma modeli uygulamaktadırlar.
Sonuçta doğal kaynaklar kullanılamaz hâle gelmektedir.
Günümüzde ekolojik dengeyi bozan en önemli faktörlerden biri doğal kaynakların insanlar tarafından bilinçsizce tüketilmesidir.
Bu duruma Aral Gölü’ndeki suyun pamuk tarımı için aşırı derecede kullanılmasıyla gölün suyunun azalması ve göl ile yakın çevresindeki ekosisteminin bozulması örnek olarak verilebilir.
Çayır, mera ve yaylaların aşırı otlatma sonucu bitki örtüsünün yok edilmesine bağlı olarak doğal yapıda bozulmalar meydana gelmektedir.
Aşırı otlatma nedeniyle Palandöken ve Kargapazarı dağlarında bitki örtüsü tahrip edilmiş, buna bağlı olarak da böcek türleri azalmıştır.
Aşırı otlatma özellikle kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde tabii bitki örtüsünü azaltan en önemli faktördür.
Toprak ve Orman Sınırlılığı
Toprak, üzerinde tüm canlıların barınıp yaşadığı ve beslenmesi için gerekli ürünlerin yetiştiği canlı bir varlıktır ve yaşamın kaynağıdır.
Toprak; hava, su ve diğer doğal kaynaklar gibi insan yaşamı için önem taşıyan kısıtlı bir değerdir .
Toprak doğal değişim döngüsü içinde atıkların emilmesini sağlayan bir filtre olma özelliği yanında organizmalar için yaşam alanı, madenler ve suyun saklanması içinde bir depo görevi görür.
Sosyoekonomik faaliyetler için mekânsal bir temel oluşturan toprak tarihî ve kültürel mirasımızın da üzerinde yer aldığı bir unsur olarak yararlı birçok özelliğe sahiptir.
Toprağın doğal oluşum sürecini değiştirmek olanaksız olduğu gibi, teknolojik usullerle yapay olarak üretilmesi de mümkün değildir.
Dünya nüfusunun artışı ve bununla birlikte beslenme ve konut gibi gereksinimlerin giderek artması, ekolojik dengenin her geçen gün bozulmasına neden olmaktadır
Sağlıklı bir ormanda ömrünü dolduran ağaçlar zamanla çürüyerek devrilir ve orman içinde kısmi boşluklar oluştururlar.
İnsanların yaptığı tahribatın aksine doğal düzenin bir parçası olan bu boşluklar, ormanların yenilenerek hayatta kalmalarını sağlayan bir sistemdir.
İnsanlar tarafından tahrip edilen yağmur ormanları yenilenememektedir. Bu bakımdan türce zengin orman örtüsü yerine tek türe dayalı düşük kaliteli ormanlar oluşmaktadır.
Şehirleşmenin Sınırları Ne Olmalı?
Şehirleşme ve şehirlerin çevresine doğru genişlemesi, tarım alanlarını ve doğal yaşam alanlarını tehdit etmektedir.
Plansız şehirleşme sonucu pek çok canlı türü yok olmaktadır.
Nüfusun temel ihtiyaçları karşılanırken doğal kaynaklar gereken hassasiyet gösterilerek kullanılmalıdır.
Nüfusun artmasının ve şehrin büyümesinin doğaya minimum zarar verebilecek düzeyde sınırlandırılması gereklidir.
Doğanın Bilinçsizce Kullanımı
Günümüzde bilinçsiz ve yasak avlanma yapmak önemli ekolojik sorunları ortaya çıkarmaktadır.
Bu nedenle birçok hayvanın nesli tükenmiştir.
Örneğin, balina, timsah ve balık gibi türlerin aşırı ve bilinçsiz avlanmaları sonucu popülâsyonları azalmış, nesillerini devam ettirmeleri tehlike altına girmiştir.
Bu şekilde bilinçsiz toplamalar dünyada ve ülkemizde doğal ortam için büyük tehdit oluşturmaktadır.
Yine kelebek ve diğer bazı böcek türlerinin faunadan toplanıp ticaretinin yapılması bu türlerin neslinin tükenmesine yol açmaktadır.
Canlı türlerindeki hızlı tükenişin doğurabileceği sonuçların, nükleer bir savaşın etkilerine yakın olabileceğine dikkati çeken bilim çevrelerinin tahminlerine göre, 20-30 yıl içinde dünyadaki canlı türlerinin 1/5'i tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor.
Tarımda kullanılan kimi maddeler bazı canlılar için ölümcül nitelik taşımakta, bu canlıların sonunu getirmektedir.
Sadece tarımda değil günlük hayatta kullandığımız birçok madde doğal yaşamı tehdit etmektedir.
Ormanlar milyonlarca çeşit canlı türünün yuvasıdır. Ormanların zarar görmesi tüm bu canlıların yaşamını, geleceğini ve soyunun devamını etkiler.
Her yıl hektarlarca orman bilinçsiz kullanımdan dolayı yok olmaktadır.
Bu da ormanlarla beraber birçok canlının da yok olmasına sebep olmaktadır.
Su Ürünlerinin Sınırlılığı
Okyanus yaşamı, suda yaşayan en küçük canlılardan balinalara kadar, değişik şekil ve boyutlardan oluşan mükemmel bir düzene sahiptir.
Bugün birçok tür, insanların yaptığı tahribat nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Avlanma için kullanılan araçların teknolojik gücü, doğanın kendini yenileyebilme yeteneğinin çok üzerindedir.
Eğer bu araçların yaptığı tahribatlar, kontrol altına alınamazsa denizler ve denize bağlı yaşayan hayvanlar üzerinde olumsuz etkileri büyük olacaktır.
Dev gemiler, son teknoloji ekipmanlar kullanarak balık sürülerini çok hızlı bir biçimde avlayabiliyorlar.
Bu endüstriyel balıkçılık filoları, okyanusların ekolojik limitlerinin de üzerinde avlanarak kullandıkları avlanma yöntemleri ile birlikte yaşama alanlarını da yok ediyorlar.
Örneğin dip tarama yöntemi mercan resiflerini ve diğer hassas ekosistemleri yok ediyor.
Okyanuslar ve barındırdığı canlılar, küresel ısınma ve iklim değişimi tarafından, geri dönülemez bir biçimde etkilenecek. Örneğin, su sıcaklıklarındaki yükselme çok geniş mercan alanlarının ağarmasına ve ölmesine neden olacaktır.
İnsanın su kaynaklarına en önemli etkilerinden biri de fiziksel ve biyolojik kirliliktir.
Bu kirliliğe yol açan kaynaklardan bazıları; şehirlerin kanalizasyonları, endüstriyel atıklar, patlamalar, denizlere dökülen çöpler, madencilik, zirai pestisitler, kullanılmayan ısı kaynakları ve radyoaktif atıklardır.
Dünyada canlıların yaşam alanı olan biyosfer farklı ekosistemlerden oluşmuştur.
Ekosistemlerin yapı ve işleyişinin bozulması beslenme halkalarının da bozulmasına yol açar. Böylece bazı canlı türleri yok olur.
Dostları ilə paylaş: |