DöRDÜNCÜ BÖLÜM



Yüklə 205,56 Kb.
səhifə3/3
tarix15.09.2018
ölçüsü205,56 Kb.
#82014
1   2   3




Tablo 4-4 Çin ile 3 Büyük Gelişmiş Ekonomi arasındaki ticaret, 2003 (milyar dolar)

Ürün tipi

Çin’in 3 Büyüğe İhracatı

Çin’in 3 Büyükten İthalatı

Kimyasallar

8.57

20.08

Elektrikli olmayan makineler

9.00

31.81

Giyim eşyaları

25.36

0.32

Öteki tüketici malları

46.80

14.58

Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü



Dünya verileriyle yapılan sınamalar Daha yakın tarihlerde, iktisatçılar çok sayıda ülkeye [ait] verileri kullanarak Heckscher-Ohlin modelini sınamayı dene-diler. Harry P. Bowen, Edward E. Leamer ve Leo Sveikauskas'ın yaptığı önemli bir yeni çalışma13, mallarla yapılan ticaretin aslında üretim faktörlerinin ticaretini yapmanın dolaylı bir yolu olduğuna dair daha önce söz etmiş olduğumuz düşünceye dayanır. Ki buna göre, bir ülkenin ihraç ve ithal ürünlerinde içerilmiş olan üretim faktörlerini hesap edecek olsaydık, bu ülkenin nispeten bolca donatılmış olduğu üretim faktörlerinin ihracatçısı ve nispeten daha kıt donatılmış olduğu üretim faktörlerinin ithalatçısı olduğunu görürdük.

Tablo 4-3 Bowen ve arkadaşlarının kilit sınamalarından birini gösterir. Bu yazarlar, 27 ülkelik ve 12 faktörlük bir örnek için, her bir ülkenin her bir föktörden [sahip olduğu] donanımın [o faktörün] dünya arzına oranını hesapladılar. Daha sonra, bu oranları, her bir ülkenin dünya gelirindeki payıyla karşılaştırdılar. Eğer faktör nispetleri teorisi doğru olsaydı, bir ülke her zaman faktör payının gelir payını aştığı faktörleri ihraç ve faktör payının gelir payının altında kaldığı faktörleri ithal edecekti. Gerçekte, faktörlerin neredeyse üçte ikisinde, ticaretin, gözlemlenen yılların yüzde yetmişinin daha azında öngörülen yönde aktı[ğı bulundu]. Bu sonuç Leontief paradoksunu daha geniş bir düzlemde teyit eder [gibi yorumlanabilir]: - [şöyle ki] ticaret [her zaman] Ohlin teorisinin öngördüğü yönde akmamaktadır.


Güney-Kuzey Ticareti Sınaması Uluslararası ticaretin genel paterni saf Hecksher-Ohlin modeli tarafından çok iyi açıklanabiliyor gibi görünmese de mamullerdeki Kuzey-Güney ticareti, (Güney-Kuzey ticareti ve gelir bölüşümü üzerine olgusal araştırmamızın zaten belirttiği gibi) teoriye çok daha iyi uyuyormuş gibi görünmektedir. Meselâ, Çin’in “3 Büyük” gelişmiş ekonomi (Birleşik Devletler, Japonya ve Avrupa Birliği) ile ticaretinin bazı öğelerini gösteren Tablo 4-4 ü dikkate alalım.

Açıkça 3 Büyüklerin Çin’den ithal ettikleri mallar karşılığında ihraç ettiklerinden çok farklıdır. Ve ayrıca açıktır ki, 3 Büyüklerin ihracatı kimyasallar ya da makineler gibi karmaşık, beceri yoğun ürünler olma eğilimi sergilerken Çin ihracatı, hala büyük bir ölçüde, giyim eşyaları gibi emek-yoğun ürünlerden oluşur. Bu nedenle kişi Hecksher-Ohlin modelinin Kuzey-Güney ticaretine uygulandığında, [uyumun] uluslar arası ticaretin bütünündekinden bir hayli daha iyi göründüğünü söyleyebilir. Ve bu çalışmaların çoğunda doğru çıkmaktadır14. Her şeye rağmen bu bulgular Kuzey-Güney mamuller ticareti toplam dünya ticaretinin yüzde 10’u ettiği için Hecksher-Ohlin modelinin pek işe yaramadığı gözlemi ile çelişmez.


Kayıp Ticaret Vakası Etkili bir makalede, Daniel Trefler15 Hecksher Ohlin modeli ile ilgili daha önce gözden kaçmış ampirik bir soruna işaret etti. Eğer kişi malların ticaretinin dolaylı yoldan üretim faktörleri ticareti yapmanın bir yolu olduğunu düşünülürse, bu düşüncenin bu ticaretin sadece yönünü değil hacmini de tahminen hesaplayabilmeği gerektiğine dikkat çekti. [Ne var ki] genel olarak faktör ticareti, Hecksher-Ohlin modelinin tahmin ettiğinden çok daha küçük bir hacimde ortaya çıkmaktadır.

[Modele göre olması gerekenle gerçekte olan arasındaki] bu farkın nedeninin büyük bir kısmı, zengin ve fakir uluslar arasında büyük ölçekli emek ticareti hakkında doğrulanmamış bu anlamda yanlış (false) bir öngörüden kaynaklanır. Bir yanda Birleşik Devletleri, öte yanda Çin’i düşünün. Birleşik Devletler dünya gelirinin yaklaşık yüzde 25’ine ama dünyadaki işçi sayısının sadece yaklaşık yüzde 5’ine sahiptir; bu yüzden basit bir faktör-nispetleri hikayesi ABD’nin ticarette içerilen emek ithalatının muazzam, meselâ ulusun kendi emek gücünün dört katı gibi bir şey olacağını ima edecektir. Gerçekte, ABD ticaretinin faktör içeriği hesapları sadece küçük bir net emek ithalatı gösterir. Ters yönden baktığımızda, Çin dünya gelirinin yüzde 3’ünden azına ama dünya işçilerinin yüzde 15’ine sahiptir; bu nedenle emeğinin çoğunu ticaret yoluyla “satmalıdır” – ama satmaz.

Pek çok ticaret iktisatçısı şimdi sadece Hecksher-Ohlin modelinin teknolojilerin ülkeler arasında aynı olduğu varsayımı kaldırılarak bu bulmacanın çözülebileceğine inanır [hale gelmişlerdir]. Meselenin bu çözümün işleyiş şekli kabaca şöyledir: Eğer Birleşik Devletler’deki işçiler Çin’dekilerden çok daha fazla etkili iseler, o zaman Birleşik Devletler’deki “etkili” (effective) emek arzı Çin’le kıyaslandığında ham verinin belirttiğinden çok daha fazladır – ve bu nedenle, emek-bol Çin ve emek-kıt Amerika arasındaki beklenen ticaret hacmi, [buna] karşılık gelecek şekilde daha azdır. Daha önce işaret ettiğimiz gibi, ülkeler arasında teknolojik farklar faktör-fiyat eşitlenmesinin doğrulanmasındaki dramatik başarısızlığın da bir sebebidir, ki bu Tablo 4-1de belgelenir.


Tablo 4-5 Tahmini olarak hesaplanmış teknolojik etkililik, 1983 (Birleşik Devletler = 1)

Ülke

Bangladeş

0.03

Tayland

0.17

Hong Kong

0.40

Japonya

0.70

Batı Almanya

0.78

Kaynak: Trefler, American Economic Review (December 1995), p. 1037.

Eğer kişi, çalışmayı [kolaylaştırmak için] ülkeler arasında teknolojik farkların basit bir katsayısal biçimde – yani veri bir girdi seti Çin’de Birleşik Devletlerde yaptığının δ katı kadar üretir, ki burada δ 1den küçük bir sayıdır biçiminde – olduğu varsayımını yaparsa, faktör ticareti hakkındaki verileri farklı ülkelerde üretimin nispî etkililiğini tahmini olarak hesaplayabilmek için kullanılmak mümkün olur. Tablo 4-5 bir ülkeler örneklemi için Trefler’in tahmini hesaplarını gösterir; bu veriler gerçekten de teknolojik farkların çok büyük olduğunu işaret eder.

Fakat her ne durum olursa olsun, teknolojinin ülkeden ülkeye değiştiği sonucuna bir kere varırsak teknolojinin bütün endüstriler arasında aynı olduğunu niye varsaymamız gereksin ki? Neden bunun yerine farklı ülkelerin [kendilerine] özgü uzmanlık alanlarına sahip olduğunu, mesela İngilizlerin yazılımda iyi olduğunu, İtalyanların mobilyacılıkta, Amerikalıların aksiyon filmlerinde ve benzeri ulusların benzeri konularda iyi olduğunu? varsaymayalım ki? Bu durumda uluslar arası ticaretin paterni faktör donanımları tarafından olduğu kadar bu farklı teknolojik kapasiteler tarafından da belirlenebilir.
Sınamaların İma Ettikleri
Faktör nispetleri teorisinin sınamalarının karışık sonuçları uluslararası iktisatçıları zor durumda bırakmaktadır. Üçüncü Bölüm'de, ampirik kanıtların Rikardo-vari modelin ülkelerin emeklerinin özellikle üretken olduğu malları ihraç edeceğine dair öngörüsünü genel olarak desteklediğini gördük. Ne var ki, uluslararası iktisatçıların çoğu Rikardo modelini, uluslararası ticaret hakkında temel bir model olarak iş görmek açısından çok sınırlı saymaktadır. [Rikardo modelinin aksine], Heckscher-Ohlin modeli, gelir bölüşümü ve ticaretin paterni meselelerini eş-zamanlı olarak ele alma imkânı verdiği için, uzun bir süreden beri ticaret teorisinde merkezî bir yer işgal etmiştir. Böylece, saf Heckscher-Ohlin modeline karşı şimdi güçlü kanıtlar olduğu halde, ticareti en iyi öngören model başka amaçlar açısından fazlasıyla sınırlayıcıdır.

Hecksher-Ohlin modeli uluslar arası ticaretin gerçek paternini açıklamada umulabilecek olandan daha az başarılı olsa da ticaretin etkilerini anlamak için, özellikle gelirin bölüşümü üstündeki etkilerini anlamak için hayati önemi olan bir model olarak kalır. Gerçekten de mamullerde Kuzey-Güney ticaretinin büyümesi –ki bu Kuzey’in ithalatının faktör yoğunluğunun ihracatından çok farklı olduğu bir ticarettir - faktör nispetleri yaklaşımını uluslar arası ticaret politikası hakkındaki pratik tartışmaların merkezine yerleştirmiştir.


Yazarların MyEconLab başlıklı Web alanları

Bu ders için Hecksher-Ohlin Modeli kritik bir kavramdır. MyEconLab Pratik Testleri ve Çalışma Planı, çalışma gayretinize odaklanmanıza yardımcı olarak, bu önemli materyale hakim olmanıza yardımcı olabilir. Talimatlar için sayfa 47 ye bakın ve sonra www.myeconlab.com/krugman adresine girin.


ÖZET
ANAHTAR TERİMLER
PROBLEMLER
EK OKUMALAR

DÖRDÜNCÜ BÖLÜME EK
Faktör Fiyatları, Mal Fiyatları ve Girdi Tercihleri
Bu bölümün ana kısmında doğru olan ama dikkatle türetilmemiş iki iddiada bulunduk. İlki Şekil 4-5 te içerilen her bir endüstride istihdam edilen arazi ve emeğin oranının w/r ücret-rant oranına eşit olduğu iddiasıydı. İkincisi Şekil 4-6 da içerilen malların PK/PG nispî fiyatları ile ücret-rant oranı arasında bire bir bir ilişki olduğu iddiasıydı. Bu ek kısaca her iki önermeyi kanıtlar.
Teknik Seçimi
Şekil 4 Ek-1, yine bir birim gıda üretmek için emek ve arazi girdisi arasındaki bu 'trade-off'u sergiler –eğri II de gösterilen gıda üretimi için birim eş-ürün eğrisi (isoquant). Bununla birlikte birkaç tane, aynı miktara mal olan emek ve arazi girdilerinin bileşimi olan eş-maliyet doğrusunu da resimler.

Bir eş-maliyet eğrisi aşağıdaki gibi inşa edilebilir: Veri bir L miktarında emek satın almanın maliyeti wL dir; veri bir T miktarında arazi satın almanın maliyeti rT dir. Öyleyse aLG birim emek ve aTG birim arazi kullanarak bir birim gıda üretilebilirse bu birimin toplam maliyeti, K,


K= w aLG + r aTG
dir.

aLG ve aTG nin aynı maliyete sahip tüm kombinasyonlarını gösteren bir doğrunun denklemi
aTG = K/r – (w/r) aLG
yani –w/r eğimine sahip düz bir çizgidir.
BURADA ŞEKİL 4-Ek 1 VAR !
Şekil 4 Ek-1

Optimal Arazi-Emek Oranının Seçilmesi

Maliyetleri en azlaştırmak için, bir üretici mümkün olan en düşük eş maliyet eğrisini elde etmelidir; bu, birim eş-ürün eğrisinin (II eğrisi) üstündeki eğimin eksi ücret-arazi oranına w/r eşit olduğu noktayı seçmek demektir.


BURADA ŞEKİL 4-Ek 2 VAR !
Şekil 4 Ek-2

Ücret Rant Oranının Değişmesi

w/r oranındaki bir artış en düşük-maliyetli girdi bileşimini seçimi 1 noktasından 2 noktasına kayar; yani daha yüksek arazi-emek oranı seçimine yol açar.


Şekil her biri farklı maliyet düzeylerine karşılık gelen bu türden bir grup doğruyu gösterir; orijinden daha uzak doğrular daha yüksek toplam maliyetleri gösterir. Bir üretici eğri II ile gösterilen teknolojik ‘trade-off’ veri iken mümkün olan en düşük maliyeti seçecektir. Burada bu II nin eş-maliyet doğrusuna teğet ve II nin eğiminin –w/r ye eşit olduğu 1 noktasıdır. (Eğer bu sonuçlar ekonominin eğrisi eksi PK/PG olan üretim olanakları sınırı üzerinde bir noktada üreteceği[ni söyleyen] Şekil 3-5teki önermenin benzeri gibi geliyorsa, haklısınız: devrede olan aynı ilkedir.

Şimdi iki farklı faktör fiyat oranı için arazi-emek oranı seçimini karşılaştırın. Şekil 4 Ek-2 de düşük bir nispî emek fiyatı, (w/r)1, ve yüksek bir nispî bir emek fiyatı, (w/r)2 veri iken girdi seçimini gösteririz. Önceki durumda girdi seçimi 1de sonraki durumda ise 2 dedir. Yani emeğin daha yüksek nispî fiyatı, Şekil 4-5 te varsaydığımız gibi daha yüksek bir arazi-emek oranı seçimine yol açar.


BURADA ŞEKİL 4-Ek 3 VAR !
Şekil 4Ek-3

Ücret-Rant Oranının Belirlenmesi

KK ve GG eş ürün eğrileri, sırayla, bir dolarlık kumaş ve gıda üretmek için lazım olan girdileri gösterir. Fiyatın üretim maliyetine eşit olması gerektiği için her bir malın girdileri de bir dolara mal olmak zorundadır; bu ücret-rant oranının her iki eşürün eğrisine teğet olan bir doğrunun eğiminin eksilisine eşit olmak zorundadır.
Malların fiyatları ve faktörlerin fiyatları
Şimdi malların fiyatları ile faktörlerin fiyatları arasındaki ilişkiye döneriz. Bu soruna yaklaşmanın birkaç tane [birbirine] denk yolu vardır; burada 1930larda Abba Lerner tarafından sunulan analizi takip ederiz.

Şekil 4 Ek-3 hem kumaş hem de gıda üretimindeki arazi ve emek girdilerini gösterir. Önceki şekillerde bir birim mal üretmek için gereken girdileri göstermiştik. Bununla birlikte bu şekilde her maldan bir dolar değerinde üretmek için gereken girdileri gösteriyoruz. (Aslında herhangi bir dolar miktarı işe yarar; her iki mal için de aynı olduğu sürece). Bu nedenle kumaş için eşürün eğrisi, KK, 1/PK birim kadar kumaş üretme imkânı veren girdi bileşimlerini gösterir; gıda için eş-ürün eğrisi, GG, 1/PG birim gıda üretmek imkanı veren girdi bileşimlerini gösterir. Çizildiği haliyle gıda üretiminin arazi-yoğun olduğuna dikkat ediniz: Herhangi bir veri w/r için gıda üretimi kumaş üretiminden daha yüksek bir arazi-emek oranı kullanacaktır.

Eğer ekonomi her iki maldan da üretirse her bir maldan bir dolar değerinde miktar üretmenin maliyeti aslında, bir dolar olmalıdır. Özellikle her iki maldan bir dolarlık üretmenin maliyeti eşit olmak zorundadır. Ne var ki, bu sonuç ancak her iki malın üretiminin minimum-maliyet noktası aynı eş-maliyet doğrusu üstündeyse mümkündür. Bu yüzden, iki eş-ürün eğrisine de tam teğet [olan] gösterilmiş doğrunun eğimi (eksi) ücret-rant w/r oranına eşit olmak zorundadır.
BURADA ŞEKİL 4-Ek 4 VAR !
Şekil 4Ek-4

Kumaşın fiyatında bir artış

Kumaşın fiyatı artarsa şimdi daha küçük bir çıktı bir dolar eder; öyleyse KK2, KK1 ile yer değiştirir. İma edilen ücret-rant oranı bu nedenle (w/r)1 den (w/r)2 ye çıkar.


Son olarak, şimdi, kumaşın fiyatındaki bir artışın ücret-rant oranı üstündeki etkilerini düşünün. Eğer kumaşın fiyatı artarsa bir dolar değerinde kumaş üretmek için daha az metre kumaş gerekir. Bu yüzden bir dolarlık kumaşa denk gelen eşürün eğrisi içe kayar. Şekil 4 Ek-4te KK1 orijinal eşürün eğrisi olarak gösterilmiştir, yeni eşürün eğrisi ise KK2 ile gösterilmiştir.

Bir kez daha her iki eşürüne eğrisine teğet bir doğru çizmeliyiz; bu doğrunun eğimi eksi değerli ücret-rant oranıdır. Eş maliyet eğrisinin artan dikliğinden (eğim = -(w/r)2) yeni w/r nin öncekinden daha yüksek olduğu hemen bellidir: kumaşın daha yüksek bir nispî fiyatı daha yüksek bir ücret-rant oranı ima eder.



1 Çev. Notu. ‘trade-off’ kategorisinin Türkçe karşılığını bir iki kelime ile ifade etmek zordur. Bu kategori ‘bir şeyin bir başka şeyle değiştirilmesi, bir şey elde etmek istenilirse öteki şeyden fedakarlık yapılmasını’ işaret eder. İngilizce’deki kategori, anlamlı ve yeteri kısalıkta bir türkçe karşılık akla gelmediği sürece Türkçe metinde de kullanılacaktır.

2 Optimal arazi-emek oranı seçimi bu bölümün ekinde daha uzun bir şekilde incelenmektedir.

3 involve

4 Mal fiyatları ile faktör fiyatları arasındaki ilişki Wolfgang Stolper ve Paul Samuelson’un klasik bir makalesinde, “Protection and real wages”, Review of Economic Studies 9 (1941), s. 58-73 de netleştirilmişti ve bu nedenden ötürü Stolper-Samuelson etkisi olarak bilinir.

5 Bazı okurlar OKK ve OGG nin kutunun içinde kesişmesinin gerekmediğini fark edebilir. Bu durumda ne olur? Yanıt, bu durumda ekonominin mallardan sadece birini üretmede uzmanlaşacağı ve bütün arazisini ve emeğini bu malı üretmek için kullanacağıdır. Şekil 4-6 ve Şekil 4-7 de gösterilmiş olan malların fiyatları ile faktörlerin fiyatları arasındaki ilişkinin ekonominin her iki malı da ürettiği varsayımına dayandığını hatırlayalım.

6Kaynak değişmelerinin üretim üzerindeki bu sapmalı etkisi, Polonyalı iktisatçı T.M. Rybczynski'nin bir makalesinde [(1955) "Factor endowments and relative commodity prices", Economica, 22, s.336-41] ele alınmıştı. Bu nedenle Rybczynski etkisi diye bilinir.

7 Tüketimin değer olarak üretime eşitlendiği (ya da, aynı şekilde, ithalatın değer olarak ihracata eşitlendiği) kısıt ülkeler birbirinden borç alabildiğin de ya da birbirine borç verebildiğinde geçerli değildir. Şimdilik bu olanakların mevcut olmadığını ve bütçe kısıtının (denklem (4-6)) geçerli olduğunu varsayıyoruz. Uluslar arası borç alma ve verme bir ekonominin zaman içinde tüketiminin borçlarını yabancı alacaklılara ödeme gerekliliği nedeniyle yine de kısıtlı olduğunu gösteren Bölüm 7de incelenmiştir.

8 Çeviren notu. Newly Industrialising Economies.

9 Gelir bölüşümü üstünde ticaretin etkisi tartışmalarındaki önemli başlıklar arasında Robert Lawrence and Matthew Slaughter, “Trade and U.S. Wages: Giant Sucking Sound or Small Hiccup?” Brookings Papers on Economic Activity 1: 1993; Jeffrey Sachs and Howard Shatz, “Trade and Jobs in U.S. Manufacturing” Brookings Papers on Economic Activity 1: 1994; and Adrian Wood North-South Trade, Employment and Income Equality, Oxford: Clarendon, 1994. Bu tartışma ve ilgili konular üstüne bir inceleme için bakınız Robert Lawrence Single World, Divided Nations: Globalization and OECD Labor Markets, Paris, OECD, 1995.

10 Ticaretin bir ekonominin tercihlerini genişlettiği için yararlı olduğu argümanı bu resimden çok daha geneldir. Ayrıntılı bir tartışma için bak. Paul Samuelson “The gains from international trade once again”, Economic Journal 72 (1962), s. 820-9.

11Bak. Leontief (1953) "Domestic production and foreign trade: the American capi-tal position re-examined," Proceedings of the American Philosophical Society, s.331-49.

12Yakın tarihli çalışmalar, l970’li yılların başlarına gelindiğinde,Leontief paradoksunun ortadan kalktığını işaret etmektedir. Mesela, bak. Robert M. Stern ve Keith E. Maskus (1981) “Determinants of the structure of US foreign trade, 1958-1976”, Journal of International Economics, c. 11. Ne var ki, bu çalışmalar, ABD ihracatının açıklanmasında beşeri sermayenini öneminin devam etmekte olduğunu gösterir.

13Bak. Bowen, Leamer ve Sveikauskas (1987) "Multicountry, multifactor tests of the factor abundance theory", American Economic Review.

14 Bakın Adrian Wood, “Give Hecksher-Ohlin a Chance!” Weltwirtschafliches Archiv 130 (January 1994)

15 Daniel Trefler, “The Case of Missing Trade and Other Mysteries,” American Economic Review, 85 (December 1995)




Yüklə 205,56 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin