SPK’nın iddialarına konu olan ve iddianamede örnek belge olarak yer alan yansıtılması uygun görülmeyen harcamalar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
İDDİANAME
SAYFA NOSU
|
FATURA MAHİYETİ
|
TUTARI (TL)
|
289
|
Yemek bedeli
|
840,00
|
289
|
yemek bedeli
|
280,00
|
291
|
giyecek
|
341,00
|
291
|
giyecek
|
6.255,00
|
292
|
seyahat
|
98.721,86
|
292
|
seyahat
|
210.854,50
|
295
|
trafik ceza
|
343,00
|
295
|
trafik ceza
|
356,00
|
296
|
Taksi ücreti
|
23,00
|
296
|
taksi ücreti
|
20,00
|
297
|
Bağış
|
3.900,00
|
297
|
bağış
|
346.920,00
|
298
|
konaklama
|
15.598,04
|
298
|
veteriner hizmetleri
|
1.719,00
|
298
|
zahire
|
2.092,00
|
299
|
altın
|
2.631,13
|
299
|
bilezik
|
3.110,00
|
299
|
altın
|
1.675,00
|
Toplam
|
695.679,53
|
Yansıtılan Gider
|
24.214.295,57
|
İddianamede somut olarak yer alan ve yansıtılması uygun
görülmeyen gider toplamının yansıtılan toplam gidere oranı
|
0,03
|
Tablonun incelemesinde görüleceği üzere söz konusu harcamaların toplamı 695.679,53 TL dir. Bu tutarın toplam yansıtılan gider toplamı olan 24.214.295,57 TL ye oranı ise 0,03 olarak hesaplanmıştır. Müvekkilimin hiçbir bilgisi olmadan tamamiyle bu konuyla ilgili istihdam edilen personelin şahsi yorumları nedeniyle kayıtlara alınan, anlaşmalı yeminli mali müşavirin denetim ve incelemesinden geçmesinden sonra bağlı ortaklıklara yansıtılan bu giderler emsal gösterilerek toplamda 20.372.770,73 TL müşterek giderin emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri ve ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olması gösterilerek yansıtılmaması sonucuna varılması, SPK iddialarının her hangi bir hukuki dayanaktan yoksun olduğunu göstermektedir.
Ayrıca holdinglerde müşterek giderlerin yansıtılmasına ilişkin aşağıda birkaç Danıştay Kararı da yer almaktadır.
·
“ Danıştay 4. Dairesi
Karar Tarihi : 17.11.1972
Esas No : 1970/1001
Karar No : 1972/6624
“Holding niteliği taşıyan ve esas amacı iştirak ettiği şirketlerin teşkilatlandırılması, murakabesi ve inkişafı olan şirketlerin yaptığı giderlerin masraf yazılması caizdir.”
Danıştay 4. Dairesi
Karar Tarihi : 20.11.1989
Esas No: 1988/5411
Karar No: 1989/4343
“Aynı Holding bünyesinde yer alan şirketler arasında finans kaynaklarını Holding amacı doğrultusunda işbirliği içinde kullanmak örtülü kazanç dağıtma sayılmaz.”
Danıştay 4. Dairesi
Karar Tarihi : 25.12.1989
Esas No: 1987/4593
Karar No : 1989/4393
“Sermaye şirketlerinin Holding bünyesinde toplanmalarının amacı, yönetim, sermaye ve denetim açısından birleşmek suretiyle hem finans ve yönetim yapılarını güçlendirmek ve hem de bu suretle ticari hayatta ve ticari organizasyonlara daha güçlü katılımı sağlamaktır. Durum böyle olunca aynı Holding bünyesinde yer alan şirketler arasında finans kaynaklarını Holding amacı doğrultusunda işbirliği içinde kullanmak, finans ihtiyacı karşılanan şirketlerin vergi kaybına neden olmamaları halinde örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilmez.”
Danıştay 4. Dairesi
Karar Tarihi : 27.03.1990
Esas No: 1987/367
Karar No : 1990/1087
“Holding kuruluş amacı doğrultusunda şirketlerin kendi bünyelerinde çözemedikleri sorunlara Holding’in imkanlarıyla ve kadrosuyla çözüm getirilerek bağlı kuruluşların işlerinin yürütülmesi ve daha rasyonel çalışma imkanı sağlanarak para ve bütçe kaynakları genişletilip gelişmelerine hız kazandırılması amacıyla fiilen ve fikren hizmet vermek olup iştirak edilen şirketlere idari, mali ve hukuki yönden hizmet veren Holding tarafından yapılan müşterek genel giderlerin bağlı kuruluşlara pay edilmesinde yasal isabetsizlik yoktur.”
Danıştay 3. Dairesi
Karar Tarihi : 25.01.1988
Esas No: 1987/1688
Karar No: 1988/229
“Bir holding şirketin iştiraki bulunan kuruma verdiği hizmetler nedeniyle düzenlediği ayrıntısız fatura yüksek bulunarak holdinge örtülü kazanç sağlandığı iddiasına dayanan tarhiyat aşağıdaki nedenlerle kaldırılmıştır:
- İnceleme raporunda emsal gösterilen holding şirket tarhiyata uğrayan holdinge göre farklı konumdadır.
- Holding şirketler de neticede ticari kuruluşlardır ve hizmet bedellerini kâr sağlayacak şekilde tayin etmeleri doğaldır.
- Holding şirket söz konusu hizmet bedelini hasılat kaydetmiş, genel planda vergi kaybı meydana gelmemiş olup bu nedenle örtülü kazancın varlığı ileri sürülemez.”
Danıştay 7. Dairesi
Karar Tarihi : 27.01.1994
Esas No: 1991/3700
Karar No: 1994/256
"Yükümlü şirket ile aynı holding bünyesinde bulunan ......... Ltd. Şti. arasındaki cari hesabın finansman temini hizmeti niteliğinde olduğundan bahisle, .............. örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı ileri sürülen şirketin ................ Holdinge bağlı oldukları, bu şirketlerin birisinin lehine hesaplanan faizin diğer şirketin giderini teşkil ettiğinin anlaşılması .............. karşısında, kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulüne imkan bulunmadığı"
gerekçesiyle örtülü kazanç iddiasına dayanan tarhiyat kaldırılmıştır. Bu karara ilişkin olay, aynı zamanda KDV açısından da tarhiyata uğrayan kurumun bankadan aldığı krediyi diğer kuruma kullandırması işlemidir. Karar aynı zamanda KDV tarhiyatının da kaldırılmasını öngörmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da görüleceği üzere Koza Holding A.Ş mevzuata göre kayıtlarında oluşan müşterek giderleri yine kanun koyucunun öngördüğü şekilde fatura düzenlemek suretiyle bağlı şirketlerine yansıtmış, fatura tutarlarını kayıtlarına gelir olarak alarak vergi kaybına yol açmamış bu işlem nedeniyle örtülü kazanç oluşturmamıştır. İddianamede somut belge üzerinden müşterek giderler içerisinde yansıtıldığı ifade edilen ve tabloda mahiyetleri gösterilen toplam 695.679,53 TL’nin yansıtılacak giderler içerisinde yer alması ise her hangi bir art niyetten değil, tamamıyla yanlış yorumdan kaynaklandığı toplam giderler içerisindeki 0,03’lük oranından anlaşılmaktadır. Yasal mevzuata uygun olarak yapılan müşterek giderlerin yansıtılması işlemi iddianamede iddia edildiği üzere bağlı şirketlerin mal varlıklarını azaltmaya yol açmamıştır. Bu nedenle SPK’nın giderlerin yansıtılmasındaki tüm iddiaları her hangi bir hukuki dayanağı olmayan iddialardan ibarettir
-
SAVCILIK SORUŞTURMA AŞAMASINDA VE SONRASINDA KOVUŞTURMA SÜRECİNDE MÜŞTEKİ OLARAK ADI YER ALAN GALİP ÖZTÜRK İLE DAVA KONUSU RAPORLARI HAZIRLATAN VE ONAYLAYAN SPK’NIN BAŞKANI ARASINDAKİ İLİŞKİYE DAİR İDDİANAMEYE DAHİ DÖNÜŞMÜŞ CİDDİ İDDİALAR HAZIRLANAN SPK RAPORLARININ GERÇEK AMACININ FARKLI OLABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR. BU NEDENLE BU HUSUSLARIN SAYIN MAHKEMECE ARAŞTIRILIP İNCELENMESİ GEREKİR.
Galip Öztürk isimli şahıs açıkça Koza İpek grubu üzerindeki emellerini açıkça ortaya koymuş, gerek basın ve sosyal medya gerek kendi şirketinin KAP’a yaptığı açıklama ile Koza İpek grubunu TMSFden almak istediğini kamuoyuna ilan etmiştir.
Nitekim buna dair Metro Ticari ve Mali Yatırımlar Holding A.Ş tarafından KAP'ta yapılan 12.10.2016 tarihli ve "12.10.2016 tarihli Yönetim Kurulu Kararı hakkındaki özel açıklama bildiriminde;
"Yönetim Kurulu 12.10.2016 Saat:17:30 da almış olduğu karar ile TMSF'nin el koyduğu Koza İpek Holding A.Ş.'nin bütün hisselerinin alınması hususunda görüşmelere başlanmak üzere TARA Danışmanlık ve Finansal Projeler Ltd. Şti.'yi Metro Holding A.Ş. adına yetkili kılmıştır." şeklinde açıklamada bulunulmuştur.
Yukarıda ilgili bölümde ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, bu Galip Öztürk isimli şahıs savcılık soruşturması huzurdaki davaya dönüştükten sonra görüldüğü ve iddinamenin başında belirtildiği üzere bu dosyada müşteki olarak ifade vermiş ve müşteki olarak adı zikredilmiştir. Oysa ki ortada bu dava dosyasında kendisini ilgilendiren ve yaptığı şikayet ile ilgili hiç bir konu yokken nasıl olup da adının müşteki olarak yer aldığı anlaşılabilir değildir.
Diğer taraftan yine yukarıda izah edildiği üzere Koza İpek grubu ve tüm halka açık şirketleri kurumsal bir şekilde yönetilmiş, SPK tarafından bugüne kadar yapılan tüm olağan ve olağandışı denetim ve incelemelerin sonunda değil suç herhangi eleştiri konusu bile bulunmamış, SPK tarafından şirket örnek şirket olarak takdim ve takdir edilmiştir.
Ancak 2013 yılında yapılan birçok kadro değişikliği yanında SPK başkanlığı görevine de Vahdettin Ertaş isimli şahıs getirilmiştir. İşte ne zaman SPK yönetimi değişmiş ve SPK başkanlığına gelen Vahdettin Ertaş’tan sonra SPK’nın Koza İpek grubuna ve müvekkillerimize karşı tutumu tamamen değişmiş ve bu sefer hasmane bir tutum içerisine girilmiş, daha önce SPK’nın kendi hazırladıkları raporları bile ketmederek geçmişe yönelik inceleme yapılıp asılsız, temelsiz ve haksız iddalarla bu dava konusu raporları hazırlanmıştır. Bu raporların hazırlanması için SPK’da kurum içi onayı bizatihi SPK başkanı vermiş, hazırlanan raporların nihai onayını da imzasını koymak suretiyle aynı kişi gerçekleştirmiştir.
Galip Öztürk ile Vahdettin Ertaş arasındaki ilişki ise daha önce savcılık tarafından Galip Öztürk’ün oluşturduğu iddia edilen suç örgütü iddiaları ile gündeme gelmiştir. Ayrıca SPK yönetiminin değişmesinin arkasında Galip Öztürk örgüt dosyasının olduğu basında genişçe yer bulmuştur. Nitekim her iki konuda basına yansıyan iddialara göre;
2012 yılında Metro Turizm’in sahibi Öztürk ve 70 sanık hakkında ‘çıkar amaçlı suç örgütü’ kurdukları iddiasıyla açılan davada, şirketin rakiplerini sindirmek için her yola başvurduğu öne sürüldü. İddianamede,Öztürk’ün sermaye piyasası kanununa göre usulsüz yapmış olduğu faaliyetlerinde hakkında inceleme yapılmasını engellemek amacıyla sermaye piyasası kurulu üyeleriyle ilişki kurmaya çalıştığı, bu kapsamda eski SPK üyesi şimdiki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Abdülkerim Emek’in bir örgüt mensubu gibi örgüt lehine çalışma yürüttüğü ileri sürüldü. Emek’in şahsi ilişkilerini de kullanarak SPK üyesi Vahdettin Ertaş ile irtibata geçtiği, bazı hususların Vahdettin Ertaş vasıtasıyla halledildiği, bu amaçla suç örgütünün SPK üyelerine hediyeler gönderdiği ifade edildi.
Ertaş’ın ismi Metro iddianamesinde geçmişti. Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk için hazırlanan iddianamede, Öztürk’ün SPK kararları üzerinde de etkide bulunmaya çalıştığı belirtilmişti. İddianamede, “Öztürk’ün, hakkında inceleme yapılmasını engellemek amacıyla SPK üyeleriyle ilişki kurmaya çalıştığı, bu kapsamda eski SPK üyesi Abdülkerim Emek’in bir örgüt mensubu gibi örgüt lehine çalışma yürüttüğü, Emek’in şahsi ilişkilerini de kullanarak SPK üyesi Vahdettin Ertaş ile irtibata geçtiği, bazı hususların Ertaş vasıtasıyla halledildiği, bu amaçla suç örgütünün SPK üyelerine hediyeler gönderdiği tespit edilmiştir’’ denilmişti.
Buna göre SPK'nın bunca yıl uygun bulduğu hususların geçmişe dönük olarak tekrar incelenip 7 tane rapor hazırlanmasının sebebinin aslında Galip Öztürk ile Vahdettin Ertaş arasındaki ilişkiye dayandığı ileri sürülebilir. SPK'da yönetim değişip Vahdettin Ertaş geldikten sonra raporlar hazırlayıp bu şekilde hem hukuki hem de cezai yönden Koza İpek grubunu zayıflatmayı hedefledikleri, işbirliği içinde hareket ettikleri, geçmişte açılan dava ve aralarındaki kirli ilişkilerin bunun ispatı olduğu, Koza İpek grubu aleyhinde yapılan bir çok suçlamanın temelinin ardında bu haksız SPK raporları olduğu, savcının iddianamesini de büyük oranda bu raporlara dayandırdığı, Galip Öztürk'ün de hiç alakası olmadığı halde dosyaya müşteki olarak girmesinin ve sonraki aşamada da Koza İpek grubunu almaya talip oldumasının bu husus teyit ettiği ifade edilebilir.
Dostları ilə paylaş: |