Faturaların sahte olduğunun, kesin ve somut tespitlerle ortaya konulması gerektiği hk (Danıştay 9.Dairesinin Esas No:2006/1722, Karar No:2007/1933)
Faturaların gerçek alım-satıma dayalı olup olmadığının belirlenmesi yönünden, sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri araştırılıp ödeme şekillerinin, ticari yaşam gözlemlerine ve teamüle uygunluğunun değerlendirilmesi gerekir. (Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi’nin 18/06/2001 tarih ve E:2001/6048, K:2001/6948)
Diğer taraftan Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan KDV Uygulama Genel Tebliğinın E-Özel Esaslar bölümünde düzenlendiği üzere göre bir faturanın sahte fatura olarak değerlendirilebilmesi için bazı tespitlerin yapılması şarttır.
Buna göre;
- İnceleme dönemi veya incelemeye konu dönemlere ilişkin yoklamalar yapılmak suretiyle mükellefin gerçek bir faaliyetinin bulunup bulunmadığı (ilgili dönem mahalle muhtarı, site yöneticisi ve/veya çevredekilerin mükellefin eylem tarihindeki durumuna ilişkin ifadeleri vb.),
- Belgeye konu mal hareketinin gerçekte olup olmadığının fiili veya kaydi envanter ya da randıman incelemesi, karşıt inceleme ve tespit, nakliye, ödeme/tahsilat vb. kanıtlarla tespiti,
- Ticari ilişkisinin olup olmadığı hususu ve ticari ilişkide bulunduğu firmalar,
- Ortaklık yapısı ve ortaklara ilişkin analizler,
- Muhasebecisine yönelik tespitler,
- Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan, hakkında inceleme yapılanlara ve ticari ilişkide bulundukları mükelleflere ilişkin bilgiler,
- Sahte belge ticareti varsa komisyon geliri elde edilip edilmediği,
- Mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilip getirilmediği gibi hususlar.
Bunlar vergi inceleme raporuna bağlanmaksızın ya da tespit edilmeksizin bir belgenin sahte olduğu ileri sürülemez.
Yukarıda yer verdiğimiz hususlar bakımından İK Akademi’nin düzenlemiş olduğu faturaların sahte olduğu iddialarını değerlendirdiğimizde öncelikle ifade etmemiz gerekir ki, yukarıda açıkça ortaya koyduğumuz üzere, İK Akademi AŞ’nin faaliyette bulunduğuna ve maden tesisi inşaatı hizmetini gerçekten ifa ettiğine hiçbir şüphe yoktur. Ayrıca İK Akademi bu hizmeti ifa edebilmek amacıyla 54 şirketten taşeronluk hizmeti almış, bunlarla ilgili sözleşme imzalamış ve bedelleri banka üzerinden ödemiştir.
İK Akademinin düzenlemiş olduğu faturaların sahte olduğunun iddia edildiği vergi tekniği raporunda İK akademinin faaliyette olduğuna, maden tesisi inşaatının yapıldığına, taşeronların İK Akademi’ye mal teslimi ve hizmet ifasında bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bütün bedellerin banka üzerinden ödendiği de raporda ifade edilmektedir. Diğer taraftan, İK Akademi vergi ödevlerini düzenli olarak yerine getirmiş, beyannamelerini vermiş ve tahakkuk eden vergileri süresinde ödemiştir. Sonuç olarak, vergi tekniği raporunda ve vergi suçu raporunda, Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan KDV Genel Tebliğinde ayrıntılı bir şekilde sıralanan hususların hiçbiriyle ilgili İK Akademi aleyhine bir tespite yer verilememiştir. Hal böyle iken, İK Akademi tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğunu ileri sürülmesinin temelsiz olduğuna şüphe yoktur.
Vergi müfettişi tarafından yazılan raporlarda, faturaların sahte olduğu iddiası Himmetdede Altın Madeni Tesisi inşaatı için tamamen kurgu olan bir ihale yapıldığı, işin aslında Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılmasına rağmen İK Akademi A.Ş. üzerinden faturalandırıldığı argümanına dayandırılmaktadır. Bu argümanı da işin sevk ve idaresinin esasında Koza Altın İşletmeleri AŞ personeli tarafından yapıldığına dair göstergelerle desteklemeye çalışmıştır.
Örneğin, vergi müfettişi raporunda İK Akademi ile Koza Altın arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için özel bir bölüme yer vermiştir (2.5.1). Bu iki kurumun Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından ilişkili şirketler olduğu zaten açık bir husus olup tartışmasızdır. Bunu ortaya koymak için özel bir çaba sarf edilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak, ilişkili şirket olmalarının işin gerçekte hizmetin alıcısı şirket tarafından yapıldığının bir göstergesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kurumlar Vergisi Kanununa göre birbiriyle ilişkili olma kriterleri çok geniş olup ilişkili şirket sayısı son derece fazladır. Bu şirketler de birbirlerine ilişkisiz şirketler gibi iş yaptırabilmektedir. İki şirket ilişkili olunca birinin yapacağı işin örtülü bir şekilde diğeri tarafından yapılacağı akla gelmemektedir.
Bunun yanında, Müfettiş İK Akademi’nin muhasebesinin Koza Altın İşletmeleri A.Ş. ve Koza Holding A.Ş. içerisinde tutulmasını, Koza Altın’ın bazı yeni ve eski personelinin Himmetdede projesinde çalışmasını argümanını destekleyici olarak raporuna dâhil etmiştir.
Koza Altın’ın bir takım personelinin transfer olmak suretiyle İK Akademi’de işe başlaması ve Himmetdede projesinde çalışmasının işlerin aslında Koza Altın AŞ tarafından yapıldığına delil olarak gösterilmesini anlamak mümkün değildir. Grup şirketlerinde çalışan bir kişi resmi olarak başka bir grup şirketine transfer olabilir. Nitekim Koza grubunun diğer şirketlerinde çalışan personel de raporda ifade edildiği üzere İK Akademi’ye transfer olmuştur ve Himmetdede projesinde istihdam edilmişlerdir.
Vergi Tekniği Raporunda konuyla ilgili “Himmetdede tesisi inşaatı İK Akademi A.Ş. tarafından üstlenince, bu kişiler Koza Grubu şirketlerinden İK Akademi A.Ş.’ye transfer olmuşlardır.” denilmektedir. Diğer bir ifadeyle vergi müfettişi personelin İK Akademi’ye transfer olduğunu kendisi ifade etmektedir. Ancak diğer taraftan, İK Akademi’ye transfer olan ve Himmetdede projesi işlerini İK Akademi bünyesinde deruhte eden personelin varlığını da işlerin aslında Koza Altın tarafından yürütüldüğünün delili olduğunu ileri sürerek kendi içinde çelişkiye düşmektedir.
Nitekim Vergi Tekniği Raporunda da yer verildiği üzere İK Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Hasırcıoğlu konuyla ilgili “Himmetdede Altın Madeni Tesisi Projesine ilişkin alımlar ve sözleşmelerle ilgili herhangi bir bilgim yoktur. İpek Üniversitesi ve İncek Projelerinde ise fiili olarak işe başladığım 2013 yılının ortalarından itibaren sözleşme süreçleri Koza Grup ile İK Akademi’nin tedarik ve satın alma birimleri tarafından yürütülmüştür. Koza Holding personeli olan Nejat KAYA’nın İK Akademi’ye satın alma müdürü olarak geçişi sonrasında sözleşmeler ve satın almalar İK Akademi tarafından organize edilmiştir. Bu neden ile firmalar nasıl belirlendi kim belirledi bilmiyorum.”
Görüldüğü üzere daha önce Koza personeli olan KAYA, İK Akademi’de resmi istihdam edilmeye başlanmış ve bundan sonra sözleşmeler ve satın almalar İK Akademi tarafından organize edilmiştir.
Grup şirketlerinin mevcut personelinin İK Akademi’nin bazı işlerini deruhte etmesi ise yine ticari hayatın icaplarına uygundur. Ticari hayatta grup şirketleri birbirlerinin işlerini ifa edebilmekte, bunun için kendi personellerini diğer şirketin işlerini ifa etmeleri için görevlendirebilmektedir. Burada eleştirilebilecek tek husus, grup şirketinin bunun karşılığında bir bedel almaması olacaktır ki bu da vergi suçu değil vergi kabahati teşkil eden bir fiildir. Dolayısıyla normalde bedel karşılığı yapılması gereken personel desteğinin bedelsiz olarak yapılması sebebiyle işin aslında Koza Altın tarafından yapıldığı iddiası temelsiz olmaktadır.
Bir an için gerçekten de işin sevk ve idaresinin Koza Altın tarafından yapıldığını kabul etsek bile, bu durum İK Akademi tarafından Koza Altın’a bir inşaat yapılmadığı, dolayısıyla buna dair düzenlenen faturaların sahte olduğu anlamına gelmez. Ortada gerçekten faal olan bir şirket (İK), bu şirketin taşeronları, inşa edilen bir tesis, bankacılık sistemi üzerinden geçen ödemeler vardır. İK Akademi asıl yüklenici sıfatıyla piyasada taşeronlarla sözleşmeler yapmış, onlardan mal ve hizmet tedarik etmiş, onlara ödemeler yapmıştır. İşin bedelini de kendisinin sözleşme imzaladığı Koza Altın’dan tahsil etmiştir. Koza Altın şirketinin yapılan işlere müdahil olması, işin İK Akademi tarafından yapıldığı gerçeğini ve işe dair faturada düzenleyen tarafın İK Akademi olması gerektiğini değiştirmeyecektir.