4.3.Özdemir Antimuan AŞ Hakkında Düzenlenen Vergi Suçu Raporunda Koza Altın İşletmeleri AŞ Hakkındaki Rapor Delil Olarak Gösterilmiştir. Vergi Suçu Raporunda, Özdemir Antimuan AŞ tarafından toplam tutarı sadece 92.550,40 TL olan üç adet faturanın sahte olarak düzenlenmesine makul bir gerekçe bulunamadığından, diğer bir ifadeyle ticari icaplara aykırı olduğu son derece açık olan iddia temellendirilemediğinden, Koza Altın İşletmeleri AŞ hakkında da aynı iddia ile vergi suçu raporu yazıldığı verisi bu rapora dâhil edilerek iddia desteklenmeye çalışılmıştır. Toplamda sadece 4 sayfa olan Vergi Suçu Raporunda bir paragrafta Koza Altın İşletmeleri AŞ hakkında düzenlenen 26.09.2016 tarihli ve 2016-A-1707/35 sayılı Vergi Tekniği Raporunda, adı geçen şirketin Vakfa gıda maddeleri teslim etmediği halde teslim etmiş gibi sahte fatura düzenlediği ifade edilmektedir. Sonraki paragrafta ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 01.09.2016 tarihli ve 75-73/36 sayılı raporunda yer alan; şirket tarafından ihtiyaç sahiplerine teslim edilmesi şartı ile bağışlanan gıda maddelerinin vakıf tarafından teslim edilmediğinin tespit edilmesi, gıda teslim tutanaklarında Ayvatlar Muhtarı Hasan Hüseyin ATAŞ’in imzası bulunmasına rağmen bu tutanakların gerçeği yansıtmadığının tespit edilmesi, şirket gibi incelemeye sevk edilen ve şirketin ilişkili kurumu olan Koza Altın İşletmeleri AŞ’nin gıda bankacılığı kapsamında Vakfa gerçek bir teslim olmadığı halde böyle bir teslim varmış gibi sahte belge düzenlediği hususları bir arada değerlendirildiğinde denilmiş ve sonuç olarak “Şirketin 2012 hesap döneminde düzenlemiş olduğu 3 adet faturanın sahte belge olduğu değerlendirilmiştir.” denilmektedir.
Açıkça görüldüğü üzere vergi müfettişi Özdemir Antimuan AŞ tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğu kanaatine ulaşırken ilişkili kurum olan Koza Altın AŞ hakkında da aynı iddiaları içeren rapor yazılmış olmasını da delil olarak almıştır. Öncelikle, Koza altın hakkındaki husus henüz bir iddianın ötesine geçemeyen bir durumdur. Gerçekliği hiçbir şekilde tespit edilmemiş olan bir iddianın başka bir iddiayı temellendirmek için kullanılması başlı başına hukuka aykırıdır. Kaldı ki, bir an için bu iddianın kesinleştiğini kabul etsek dahi, grup şirketinde bir fiilin işlenmesi diğer bir grup şirketinde aynı fiilin mutlaka işlenmiş olması anlamına mı gelecektir?
Ayrıca, raporda dikkat çeken bir husus da “değerlendirilmiştir” ifadesidir. Müvekkillerimiz hakkında düzenlenen iddianameye esas alınan vergi suçu raporunda, suç teşkil eden sahte belge düzenleme fiilinin tespit edildiğinden değil belgelerin sahte olduğunun değerlendirildiğinden bahsedilmektedir. Bu şekilde muğlak bir ifadeyi kullanması, esasında vergi müfettişinin de sahte belge düzenleme fiilinin varlığını tespit edemediğini itirafından öte bir şey değildir. Hâlbuki bir suçun varlığı iddia ediliyorsa en azından iddianın kesin olarak dile getirilmiş olması gerekir. İddiasını dahi kesin bir dille ifade edemeyen vergi suçu raporunun hukuken gerekli nitelikleri haiz olmadığı açıktır. Böyle bir vergi suçu raporuna istinaden düzenlenen iddianameye de itibar edilmesi mümkün değildir.