Draft V. 1 -savunma


ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU VE UNSURLARI



Yüklə 1,43 Mb.
səhifə34/38
tarix07.08.2018
ölçüsü1,43 Mb.
#68511
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU VE UNSURLARI

Özel belgede sahtecilik suçu TCK`nin 207 inci maddesinde “Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlemiştir.


Özel belge; içeriği hukuka ve ahlaka aykırı bulunmayan ve bir kamu görevlisinin görevi nedeniyle düzenlemediği belgelerdir. Başka deyişle, belge vasfını taşıyan ve resmi belgeler dışında kalan yazılı evrak, özel belge olarak kabul edilir.
Özel belgede sahtecilik suçu; özel bir belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek ve kullanmak suretiyle işlenmektedir. Bir özel belgeyi sahte olarak üreme veya gerçek bir özel belgeyi değiştirme şeklindeki seçimlik hareketler bakımından müşterek zorunlu unsur, sahte özel belgenin kullanılmasıdır. Bu unsur, özel belgede sahtecilik suçunu, resmi belgede sahtecilikten ayırmaktadır. Resmi belgede sahtecilik suçunda sahte belgenin kullanılması suçun tamamlanması için zorunlu bulunmayıp, seçenek bir hareket olarak düzenlenmiş iken, özel belgede sahtecilik suçunda kullanma hareketi zorunlu suç öğesidir. Sahte özel belgenin kullanılması, suçun tamamlanması veya oluşması için zorunlu kurucu unsur olarak düzenlenmiştir. Birbirine bağlı şekilde tamamlanması gereken çok (birden fazla) hareketli suçlarda, son hareket yapılmadığı takdirde eylem cezalandırılamaz. Suçun tamamlanması; sahte özel belgenin kullanılması anında gerçekleşmektedir.
Özel belgede sahtecilik suçu yalnızca kasten işlenebilir, taksirle işlenemez. Failin sahte bir özel belge meydana getirdiğini ve kullandığını bilerek ve isteyerek hareket etmesi halinde suça ilişkin manevi unsur gerçekleşir.
Yukarıda da kısaca ifade edildiği gibi resmi belgede sahtecilik suçundan farklı olarak özel belgede sahtecilik suçunun oluşması için kullanılması zorunlu görülmüştür. Her nekadar maddede sahte belgenin üretilmesi de seçimlik hareket gibi görülmekte ise de, bunlar hazırlık hareketi niteliğindedir. Çünkü, sahte özel belgeyi kullanma, suçun kurucu (suça vücut veren) öğe niteliğindedir. Bu nedenle, üzerinde sahte özel belge bulunsa dahi, kullanma girişiminde bulunulmadığı takdirde icra hareketlerine başlanılmamış olduğundan suç teşekkül etmeyecek ve teşebbüs hükümleri de uygulanamayacaktır. Suç, kullanma anında tamamlandığından ani bir suçtur.
  1. İDDİA EDİLEN EYLEMLER

Ankara Kriminal Polis Labaratuvarı’nın 27/11/2015 tarih ve 15-03466 sayılı Uzmanlık Raporuna esas alınarak hazırlanan iddianame incelendiğinde;




  1. Şaban YÖRÜKLÜ’nün incelemeye konu karar defterine şüpheli Cafer Tekin İpek’ in yerine sahte olarak imza atmış olduğu iddiasıyla eylemine uyan TCK’nun 207/1, 43/1 ve 53. maddeleri gereğince

  2. Müvekilim Cafer Tekin İPEK’in ise şirketlere ait karar defterlerine farklı tarihlerde Melek İpek, Hamdi Akın İpek ve Şaban Yörüklü’ nün yerine sahte olarak imza atmış olduğu iddiasıyla TCK ‘ nun 207/1 ( üç kez ) , 43/1 (üç kez) ve 53. maddeleri gereğince

cezalandırılmaları talep edilmiştir.
  1. USULE DAİR SAVUNMAMIZ

  1. Söz konusu soruşturma ile genelde hukuk devleti, hukukun genel ilkeri özelde hukuki güvenlik ve Kanun Önünde Eşitlik ilkesi ve masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Müvekillerimiz siyasi ve ideolojik temelli bir ayrımcılığa marruz bırakılmıştır.

Söz konusu iddianamede yukarıda çok kısa olarak anlatılmaya çalışılan suçun ne suretle işlendiği, yine sahte olarak düzenlendiği iddia edilen özel belgelerin nerede ve nasıl kullanıldığı, bu kullanma neticesinde nasıl bir zararın doğduğu, söz konusu suçun zorunlu maddi ve manevi unsurlarının somut olayda ne şekilde gerçekleştiği hiçbir şekilde ortaya konmamış, Ankara Kriminal Polis Labarotuvarının raporu doğru olarak kabul edilip aynen iddianmaye geçirilmek suretiyle müvekkillerim suçlanmış ve cezalandırılmaları istenmiştir.


Söz konusu bu soruşturma ve soruşturmaya esas alınan raporlar boş arazide define arar gibi, müvekkillerimin iş, sosyal ve özel hayatları didik didik araştırılmış, “onları neyle suçlayabiliriz?”, “nasıl cezalandırırız?” mantığıyla hareket edilmiş, müvekkillerimi topyekûn yok etmeye yönelik bir motivasyonla, taraflı ve sübjektif olarak yürütülerek hazırlanmıştır.
Müvekillerim siyasi ve ideolojik temelli bir ayrımcılığa maruz bırakılmıştır. Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı şekilde müvekkillerimin suçlu olarak ilan edilmeleri ve bu doğrultuda önyargıyla muamele görmeleri nedeniyle "masumiyet karinesi" (lekelenmeme hakkı) de açıkça ihlal edilmiştir. Ayrıca somut olayda müvekkillerim, peşinen siyasi duruş ve görüşlerinden dolayı devlet düşmanı olarak kabul edilmiş, her türlü gayri hukuki ve insani muamale reva görülmüş anayasa ve aysaların korunmasından kasten etkili bir şekilde yararlandırılmamıştır. Bu şartlar altında müvekkillerimin hukuki ve mali güvenlik ilkesinin sonuçlarından yararlandırılmayarak hukuk devleti ve hukukun genel ilkeleri ihlal edilmiştir.
  1. Görev ve yetki itirazı

Bilindiği üzere Anayasa'nın 36'ncı maddesi uyarınca; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir". Hak arama hürriyeti başlıklı bu maddeye 2001 yılındaki Anayasa değişikliği ile adil yargılanma hakkı eklenmiş ve anayasal bir ilke haline ge(tiri)lmiştir. Yine adil yargılanma ilkesi gereğince, "Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamaz". Buna aykırı olarak ve yargı yetkisine sahip "olağanüstü merciiler" kurulamaz (Any. m. 37). "Kanunî hakim güvencesi" kenar başlıklı bu maddede yer alan "doğal yargıç ilkesi" daha genel bir güvence olan adil yargılanma hakkının içinde yer alır.


Bu açıklamalar ışığında müvekkillerim hakkında özel evrakta sahtecilik suçundan dolayı açılması egereken dava normal şatlar altında asliye ceza mahkemelerinde açılması gereken bir davadır. Ancak yetkili ve görevli asiye ceza mahkemesi yerine sonradan olağan üstü şatlar altında, terör suçlarına bakmak üzere kurulmuş ve oluşturulmuş bir ağır ceza mahkemesinde bu davanın açılmış olması Anayasa ve AİHS de düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geleceğinden mevcut mahkemenin CMK 3 ve devamı maddeleri gerereğince GÖREVSİZLİK KARARI vererek davanın yetkili ve görevli asliye ceza mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle Müvekkil hakkında açılmış olan vergi kaçakçılığı suçundan dolayı açılmış olan bu vanaın mevcut dosyadan TEFRİK EDİLEREK GÖREVSİZLİK KARARI İLE YETKİLİ VE GÖREVLİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNİ TALEP ETMEKTEYİZ.

  1. Yüklə 1,43 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin