1- Âlem. bütün parça ve bölümleriyle insan varlığına ve bütün diğer mevcudatın var oluşuna uygun düşecek şekildedir.
2- Bütün parça ve bölümleriyle bir gayeye yönelik olarak mevcut olan her şey ancak yaratıcı bir sebebin eseri olarak var olabilir.
3- Alem de böyle olduğuna göre bir yaratıcısı vardır.705
Muhyiddin İbnü'l-Arabî de ilâhî inayetin sonucu olan "mümkin en iyi âlem" tasavvurunu, imkân alemindeki bütün varlık mertebelerini kendisinde özetleyen "insân-ı kâmil" doktriniyle irtibat-landırmıştır. Ona göre eğer âlem mümkin en eksiksiz şekilde yaratılmamış olsaydı insân-ı kâmilin varlığı âlemdeki bütünlük ve kemal hakkında kusursuz bir mesaj vermemiş olacaktı.706
Modern Bati düşüncesinde gâiyyet fikri, Allah'ın varlığına getirilen teleolojik delil çerçevesinde XVIII. yüzyıldan itibaren sürekli gündemde tutulmuş olup günümüz din felsefesi incelemelerinin de ana konularından birini teşkil etmektedir. XVIII. yüzyılda VVilliam Derham gibi deist filozofların, kâinattaki mimari estetik ve mekanik âhenkten hareketle geliştirdikleri nizam ve gaye delili, ünlü İngiliz filozof David Hume tarafından deneyle doğrulanamayacağı gerekçesiyle şiddetle eleştirilmiştir. Hume'un eleştirilerinin sarsıcı etkisine ve ayrıca Dar-vvin'İn evrim teorisinde öngörülen tesadüf kavramının tehdidine rağmen teleolojik delil çeşitli filozoflarca savunulmuş ve XX. yüzyılda F. R. Tennant707, A. E. Taylor708, Pierre Lecomte du Nouy709 ve Richard Taylor710 gibi filozofların verdiği eserlerle geliştirilmiştir711. Ünlü din felsefecisi Richard Swinburne'un bu delilin çeşitli ifade ediliş tarzları üzerine yaptığı incelemeler aynı zamanda teorik bir katkı görünümündedir.712
Dostları ilə paylaş: |