İslâm Araştırmaları Dergisi, 33 (2015): 39-72
48
Kelâm ilminde dakīk konuların yeri ve rolü ile ilgili olarak şimdiye kadar
rastladığımız en açık ifadeler ise Basra Mu‘tezilîleri’nin meşhur kelâmcısı
Kādî Abdülcebbâr’ın (ö. 415/1025)
el-Muhît bi’t-teklîf isimli eserinde bulun-
maktadır. O, burada Allah’ın varlığı ve birliği (tevhid)
konusunda mükellefin
bilmesi gereken beş esas (usûl) olduğunu belirtmekte ve meseleyi şu şekilde
izah etmektedir:
Bu asıllar ancak, tâli konularla tamamlanır. Dostlarımızın dakīk mesele-
lerde kelâm etmesinin sebebi budur. Çünkü aslın açıklaması, ancak
delili
düzeltmek, suali cevaplandırmak ve şüpheyi ortadan kaldırmak için yapı-
lır. Bu da Allah’ın varlığına delâlet eden hâdislerin ispatı, cisimler ve cisim
dışındakilerin hudûsu hakkında konuşmayı içerir. Dakīk meselelerden
sayılamayacak kadar pek çok konu da buna dahil olur. Örneğin
birisi ci-
simlerin kıdemine sayıların sonsuzluğu ile istidlâl etse, bunu iptal etmek
ancak atom (cüz) ile olur. Yaratıcının varlığını ispat etmek istediğinde
de durum aynıdır. Bu konuda Allah’ın, maddenin
özünü yaratmaya güç
yetiremeyeceğini iddia eden Zekeriyyâ er-Râzî’nin karşısına çıkıp onunla
mükâleme edebilmen gerekir. Aynı şekilde [onun ezelî saydığı] zaman ve
mekân konusunu da onunla tartışabilmen gerekir…
28
Görüldüğü gibi burada Kādî Abdülcebbâr âlemin yaratılışı, cisim, atom,
uzay ve zaman gibi kozmolojik konuları dakīk
konular olarak isimlendir-
mekte; bunların tevhidin esaslarının temellendirilip savunulmasında kulla-
nılan tâli konular olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla onun bu meseleye
yaklaşımı, kendinden önce gelen Câhiz, Hayyât ve İmam Eş‘arî gibi âlimlerle
örtüşmektedir. Öte yandan Kādî Abdülcebbâr “dakīku’l-kelâm” tâbirini
diğer kelâmcıları zikrederken de kullanmaktadır. Örneğin
Fazlü’l-i‘tizâl ve
Dostları ilə paylaş: