Ebû hayyâN el-end£lusî



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə36/42
tarix15.01.2019
ölçüsü1,08 Mb.
#96538
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   42

EBÛ REYHANE

Ebû Reyhâne Şem'ûn b. Zeyd el-Ezdî Sahâbî.

Babasının adını Yezîd olarak kayde­denler, hatta adının Abdullah b. Nadr olduğunu söyleyenler de bulunmaktadır. Ensârî ve Kureşî nisbeleriyle de anı­lan Ebû Reyhâne'nin bazı kaynaklarda aslen Medinelİ ve Benî Kurayza kabile­sinden olduğu, Kureşî nisbesini Kureyş-liler'den birinin himayesine girmesi se­bebiyle aldığı, diğer bazı kaynaklarda ise Mekkeli olduğu ve bir Medineli'nin hima­yesine girdiği ileri sürülmektedir. Ebû Reyhâne Ehl-i Suffe'ye mensup olup Hz. Peygamber'in kölesi, kızı Reyhâne de onun câriyesiydi.

Bizzat anlattığına göre Ebü Reyhâne Hz. Peygamber'le beraber gittiği bir gaz­vede çok soğuk bir gecede konakladık­ları zaman Resûlullah kimin nöbet tut­mak istediğini sordu. Ensardan biri bu görevi üstlenince Resûl-i Ekrem ona adı­nı sordu ve kendisine dua etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in duasını almak için Ebû Reyhâne de nöbet tutmak is­tediğini belirtti. Karanlıkta Ebû Reyhâ-ne'yi göremeyen Resûl-i Ekrem adını so­rarak ona da dua etti ve Allah yolunda nöbet tutan gözü cehennemin yakma­yacağını Söyledi.562 Sordukları bir soru üzeri­ne güzel şeylere sahip olmayı arzu et­menin kibirle ilgisi bulunmadığını Hz. Peygamber'den öğrenen dört kişi arasında onun da adı geçmektedir.563 Ebû Reyhâne Hz. Ömer devrin­de Dımaşk'ın fethine katıldı (14/635) ve Kudüs'e yerleşti. Ebû Dâvüd ve Nesâî’nin sünenlerinde rivayet edildiğine göre Kudüs'te (İliyâ) halka vaaz edip kıssalar anlatırdı. Onun Mısır'a gittiği, Meyyâfâ-rikin ve Askalân'daki sınır bölgesinde mücahid olarak bulunduğu da rivayet edilmektedir. Ebû Reyhâne'nin vefat ta­rihi belli değildir.

Ebû Reyhâne'nin sadece beş rivayeti olup bunlar dört sünenle Ahmed b. Han-bel'in el-Müsned'inde (IV, 133-135) yer almaktadır. Kendisinden Ebû Ali Sümâ-me b. Şüfey, Ebü'l-Husayn Heysem b. Şüfey, Mücâhid b. Cebr, Şehr b. Havşeb, ayrıca Şamlı ve Mısırlı muhaddisler riva­yette bulunmuşlardır.

İbadete aşırı derecede düşkün olması ve zâhidâne bir hayat yaşamasıyla tanı­nan Ebû Reyhâne'nin kerametlerine dair kaynaklarda çeşitli menkıbeler anlatılır.



Bibliyografya:

Müsned, !V, 133-135; Ebû Dâvûd, "Libâs", 8; Nesâî. uZmet", 20; İbn Sa'd. et-Tabakât, VII, 425; Buhârî. et-Târîhu'l-kebîr, IV, 264; Dûlâbî. el-Künâ ue'l-esmâ3, Haydarâbâd 1322, s. 30; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ue't-ta'dîl, IV, 388; Ebü Nuaym, Hilye, İl, 28-29; İbn Abdülber. et-İstî'âb, II, 162-163; İV, 71; Hatîb, el-Esmâ'ul-mübhe-me(nşr. İzzeddin Ali es-Seyyid), Kahire 1405/ 1984, s. 369-371: İbnü'l-Esîr. Üsdü'l-ğâbe (Ben-na), II, 529-530; III, 391; VI, 119; İbn Hacer, el-İşûbe, 11, 156-157; IV, 73; a.mlf.. Tehzîbü't-Teh-zlb, IV, 365-366; XI, 98; Bedrân, Tehztbü Tâ-rîhi Dımaşk, VI, 342-343; VVensinck, el-Mu'cem,Vlîl, 120.



EBU REYYE

(1889-1970) Mısırlı yazar. .

15 Aralık 1889'da Kahire'de doğdu. Asıl adı Mahmûd'dur. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamakla beraber Ezher Üniversitesi"nde öğrenim gördüğü, Reşîd Rızâ'nın kurduğu Medresetü'd-dave ve'l-irşâd adlı iki yıllık enstitüyü bitirdiği, daha sonra Kahire'deki bazı ya­bancı okullarda görev aldığı bilinmek­tedir. İslâmî muhitlerde fazla tanınma­makla beraber 1945 yılında er-Risâle dergisinin 633. sayısında yayımladığı "el-Hadîşü'l-Muhammedî" adlı makalesiyle dikkatleri üzerine çekti. Onun önce bu makalede, daha sonra Edvâ3 "ale's-sünneü'l-Muhammediyye adlı eserinde or­taya koyduğu hadis ve sünnete dair şüp­heci fikirleriyle genel olarak sahabe, özel­likle de Ebû Hüreyre hakkındaki itham­larına karşı yazılan reddiyeler kendisini meşhur etti. İddiaları üzerinde onunla görüşmek ve kaynaklarını birlikte de­ğerlendirmek isteyen ilim adamlarıyla bir araya gelmekten genellikle kaçındı. 1958'e kadar Kahire'ye komşu olan Man-sûre'de oturan Ebû Reyye. bu tarihten ölümüne kadar564 Nil bo­yundaki Cîze'de yaşadı.

Şiî müellif Seyyid Murtazâ er-Rezâvî"-nin belirttiğine göre Ebû Reyye yazıla­rında Ehl-i beyti savunmuş, Hams ve mi3e şahâbîmuhtelik adlı kitabın565 müellifi Iraklı Şiî âlim Murta­zâ el-Askerî'nin Hz. Âişe aleyhinde ka­leme aldığı Ehâdîşü ümmi'l-mü'minîn 'Â'işe adlı eserine mukaddime yazmış, kendisinin İmam Şâfıîve Ebû Hanîfe'den daha âlim olduğunu iddia ederek dört mezhepten hiçbirine mensup olmadığı­nı söylemiştir. Ayrıca Ebû Hüreyre'nin birçok hadis uydurduğunu ileri sürmüş ve şarkiyatçıların Ehl-i sünnet kitapla­rında buldukları hurafelere ve İsrâili-yat'a dayanarak İslâmiyet'i kötüledikle-ri konusunda Rezâvî gibi düşündüğünü belirtmiştir.566

Sünnetin çelişkili ifadeler taşıdığını, râviler tarafından tahrif edildiğini, sa­hih diye adlandırılan hadislerin, hatta hasen rivayetlerin son derece az oldu­ğunu, esasen sahihtik denen şeyin râvi-lerin iddiasından ibaret bulunduğunu, gerçek âlimlerin bu önemli konu ile uğ­raşmayı, son derece katı ve değişmez kurallara dayanan muhaddislere bırak­tıklarını İleri sürmekte, araştırmaları sı­rasında Hz. Peygamber'in -Kur"an'ın ya­zılmasında olduğu gibi- hadislerin yazıl­ması için kâtipler görevlendirmediği ger­çeğini farkettiğini söylemektedir.

Ebû Reyye'nin hadislerin güvenilir bir şekilde zamanımıza gelmediği kanaati­ne, ileri sürdüğünün aksine araştırma­ları sonucunda varmadığını ve bu araş­tırmalarını hadisler etrafında birtakım şüpheler uyandırmak maksadıyla yaptı­ğını gösteren önemli deliller vardır. Bun­lardan biri, herhangi bir konuda eserle­rinden nakiller yaptığı bazı âlimlerin o konuda kendisi gibi düşündükleri kana­atini uyandırmaya çalışmasıdır. Meselâ Hz. Ömer'in İbn Mes'ûd, Ebü'd-Derdâ ve Ebû Mûsâ el-Ensârfyi çok hadis rivayet etmeleri sebebiyle hapsettiği yolunda­ki rivayeti, Edvâ cale's-sünnetli-Mu­hammedi yye'nin ilk baskılarında İbn Hazm'ın el-İhkâm'mûan nakletmiş ve bu rivayeti İbn Hazm'ın da kabul ettiği­ni gösteren ifadeler kullanmıştır. Ken­disine yazılan reddiyelerde, İbn Hazm'ın bu haberi naklettikten sonra onu ağır İfadelerle tenkit ettiği, Hz. Ömer'in böy­le bir şey yapmadığını ispatladığı belir­tilince kitabın daha sonraki baskıların­da, bu asılsız rivayeti onu tenkit etme­ye gerek görmeden nakleden ZehebFden alıp kaydetmiş ve İbn Hazm'dan hiç söz etmemiştir.

Peşin hükümlü olduğunu gösteren hu­suslardan biri de yaptığı nakilleri kana­atini doğrulayacak şekilde tahrif ederek almasıdır. Ebû Hüreyre'nin yalancı olduğunu ispat etmeye çalışırken sahâ-bîlerin de bu kanaati taşıdığını göster­mek amacıyla ei-Bidâye ve'n-nihâye'den567, "Zübeyrb.Avvâm onun hadislerini duyunca doğru söyledi, yalan söyledi' dedi" cümlesini almış, kita­bın Türkçe tercümesinde bu ifade. "Zü-beyr onun hadislerini duydukça doğ­ru söylemiş, yalan söylemiş' derdi" şek­linde daha ithamkâr şekilde çevrilmiş­tir. Halbuki rivayetin devamından anla­şılacağı üzere Zübeyr b. Avvâm'a oğlu Urve, "Doğru söyledi, yalan söyledi" ifa­desiyle neyi kastettiğini sormuş, Zübeyr de Ebû Hüreyre'nin bu rivayetleri Hz. Peygamber'den duyduğu hususunda hiç­bir şüphesi bulunmamakla beraber riva­yetlerin bir kısmını yerli yerinde ifade ettiğini, bir kısmını ise yerli yerinde ifa­de edemediğini söylemiştir. Burada kul­lanılan "kezebe" sözünün yalanla itham anlamı taşımadığı, "yanıldı, hata etti" mânasında kullanıldığı açıktır. Ebû Rey­ye, Ye'cûc ve Me'cûc'e dair bir rivayeti sebebiyle İbn Kesîr'in Ebü Hüreyre'yi tenkit ettiğini ileri sürerken de aynı yo­lu takip etmiştir. İbn Kesîr, Ebü Hürey­re'nin Kâ'b el-Ahbâr ile bir arada fazla bulunması sebebiyle bu haberi ondan rivayet etmiş olabileceğini söylemiş, Ebû Reyye onun bu sözünü iktibasla yetine­rek568 İbn Kesîr'i Ebû Hüreyre aley­hine kullanmak istemiştir. Halbuki İbn Kesîr devamında, bu rivayeti Ebû Hürey-re'den duyan bazı râvilerin onun hadis olduğunu zannedip Hz. Peygamber'e nis-bet ettiklerini belirtmiş569 ve Ebû Hüreyre'yi savunmuştur. Ebû Reyye'nin bazan da nakilde bulun­duğu metindeki en Önemli kelimeyi at­lamak suretiyle istediği sonucu çıkarma­ya çalıştığı görülmektedir. Nitekim Hz. Ömer'in, Kâ'b el-Ahbâr'ı eski milletlerle ilgili haberleri {el-hadîs ani'l-evvel) riva­yet etmekten menettiğine dair cümle­sinden "ani'l-evvel" ifadesini çıkarmış, böylece Kâ'b'ın Hz. Ömer tarafından ha­dis rivayet etmekten tamamen alıkonul­duğunu ileri sürmüştür.570 Ebû Rey­ye'nin Kâ'b el-Ahbâr'ı, İslâmiyet'i içeriden yıkmak maksadıyla Hz. Ömer devrinde kurulan ve öncelikle halifeyi şehid eden gizli teşkilâtın ileri gelen bir üyesi ola­rak göstermesinin de571 bir dayanağı yoktur.572

Şahîh-i Buhârive Şahîh-i Müslim'­de yer alan güvenilir rivayetleri uydurma oldukları iddiasıyla kıyasıya tenkit eder­ken, kendisinin kullandığı kaynaklarda bile başkaları tarafından uydurulup Ebû Hüreyre'ye nisbet edildiği açıkça belir­tilmiş olan rivayetleri, Emevîler'i ve özel­likle Muâviye'yi desteklemek için Ebû Hüreyre'nin uydurduğunu ileri sürmesi, onun bu konularda Ön yargılı oluşunun bir başka delilidir.573



Eserleri



1- Edvâ cole's-sünneti'l-Mu­hammediyye ev diîâc cani'l-hadîs.574 Saha­be, hadis ve hadis rivayeti, mevzu hadis­ler, hadislerde İsrâiliyat ve mesîhiyat, Ebû Hüreyre'nin durumu, hadislerin ted-vîni, hadis ilimleri, hadislerin kısımları, tanınmış hadis kitaplarının musannifle­ri, haber-İ vâhidler gibi konuların ele alındığı eserin genel özelliği, hadisler ve muhaddisler hakkında Ehl-i sünnet âlim­lerinin kanaatlerinin aksine görüşler ileri sürerek şüphe uyandırmak ve onlara güveni sarsmaktır. İslâm âlimleri, Ebû Reyye'nin bu kitabını tenkit maksadıyla çeşitli eserler kaleme almışlardır. Bun­lar arasında Abdurrahman b. Yahya el-Muallimî el-Yemânfnin el-Envûrü'1-kâ-şiîe Hmâ fî kitabi Edvâ3 'ale's-sünne-ti'l-Muhammediyye mine'z-zeîeî ve't-tadlîl ve'1-mücâzefe575,Muhammed Abdürrezzâk Hamza'nın Zulümâtü Ebî Reyye emâme Edvâ'i's-sünneti'î-Muhammediyye576, Muhammed Ebû Şehbe'nin Difâ' ani's-sünne ve reddü şübehi'l-müsteşrikin ve küttâbi'l - mu'âşırîn577 adlı eserleri zikredilebilir. Ebû Reyye kitabını Mısır Kültür Bakan-lığı'nın isteği özerine Kışşatü'l-hadîşi'î-Muhammedî adıyla özetlemiş, fakat Ez-her âlimlerinden Muhammed Ebû Zehre'nin eserde İslâm dinine aykırı husus­lar bulunduğunu belirtmesi üzerine ba­sımı engellenmiştir.578 Kitabın Muharrem Tan tarafından Muhammedi Sünnetin Ay­dınlatılması (1988) adıyla yapılan Türk­çe tercümesinde müellifin fikrî silsilesi­ne uyulmadığı, keyfî takdim ve tehirler yapıldığı, hatta bir kısım yerlerin tercü­me edilmediği görülmektedir.

2- Şeyhu'l-madîre Ebû Hüreyre (Kahire, ts.). Bu eser, Siî âlim Abdülhüseyin Şerefeddin el-MÛsevTnin Ebû Hüreyre579 adlı kitabının bir kopyasından iba­rettir. Her iki yazann da Ebû Hüreyre'-ye dair doğru bilgi vermek yerine her fırsatta onu, Emevîler ve özellikle Muâ-viye lehinde hadis uyduran bir yalancı olduğunu ileri sürerek küçük düşürme­yi hedef aldıkları görülmektedir. Ebû Reyye'nin yukarıda adı geçen kitabına yazılan reddiyelerde bu eserin muhte­vası tenkit edilmekle beraber onun için müstakil reddiyeler de kaleme alınmış­tır.580

3- Dînullâhi vâ-hid 'aîâ eîsineti cemîci'r-rusül.581 Yayım­landığı zaman İslâmî çevrelerin tepkisi­ne yol açan eserde, Ehl-i kitap diye ad­landırılan yahudi ve hıristiyanların kâfir ve müşrik sayılmaması gerektiği, Yahu­dilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık ile di­ğer bütün dinlerin esasının bir olduğu görüşü savunulmaktadır.

4- Cemâlüddîn el-Efğânî.582 Efgânî'nin ısla­hatçılığını ortaya koymak amacıyla ka­leme alınmıştır. Müellifin, Efgânî hak­kında Şayhatü Cemâliddîn el-Efğanî adlt bir eser daha yazdığı belirtilmekte­dir.583 Ebû Reyye'nin ayrıca, bir kısmı yayımlanma­yan eAlî ve mâ lâkâhu nün ashabı Re-sûlillâh, es-Seyyid el-Bedevî, Hayâ-tü'l'kurâ, Resâ'iJü'r-Râfi'îadlı kitap­ları kaleme aldığı zikredilmektedir.584

Bibliyografya:

Mahmüd Ebû Reyye, Edvâ1 'ale's-sünneti'I-Muhammediyye, Beyrut, ts. (Müessesetü'l-A'le-mî li'I-matbuat], s. 54, 147-149, 165, 194-224; İbnü'l-Cevzî. el-Meuzû'ât (nşr. Abdurrahman Muhammed Osman), Medine 1386/1966, II, 16-22; İbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'ân, V, 194; a.mlf. et-Bidâye, VIII, 109; Süyûtf. et-Le'âli'1-maşnÛ.'a fi'l-ehâdîşi'l-mevzû'a. Kahire, ts. (Mektebe-tü't-Tİcâriyyetil-kübrâ), I, 417-421; Zekeriyyâ Ali Yûsuf. DifS." 'ani't-hadîsi n-nebevi, Kahire 1972, s. 117-131; Seyyid Murtazâ er-Rezâvî, Ma'a ricâli'l-fıkr fil-Kihire, Kahire 1394/1974, s. 288-307; Mustafa es-Sibâî, es-Sünne ve me-kSnetühâ fi't-teşrt'i'l-İslSmî, Dımaşk 1398/ 1978, s. 291-362; AbdülmüıTim Salih Ali el-İzzî, Difâ 'an Ebî Hüreyre, Beyrut 1402/1981; Abdurrahman b. Yahya el-Muallimî, el-Enuâ-ru t-kâşife ti-mâ fî kitabi Edvâ1 'ale's-sünneti't-Muhammediyye mine'z-zelel ve't-tadlîl ve'l-mücâzefe, Beyrut 1403/1983; Muhammed Ebû Şehbe. Hadis Müdafaası (trc. Mehmet Görmez -Mehmet Emin Özafşar), Ankara 1990; Ali Me-rad, "Un penseur musulman â l'heure de l'cecıımenisme: Mahmûd Abû Rayya (1889-1970)", islamochristiana, IV, Roma 1978, s. 151-163; Sabahattin Yıldırım. "Ebû Reyye ve Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması", Kitap Dergisi, sy. 54, İstanbul 1991, s. 56-59; Meh­met Emin Özafşar - Mehmet Görmez, "Ebu Reyye ve Kitabı Üzerine", İslâmî Araştırma­lar, V/l, Ankara 1991, s. 63-72; Zekeriya Güler, "Ebû Reyye'nin Advâ ale's-sünne en-Nebe-viyye Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme', SU İlahiyat Fakültesi Dergisi, IV, Konya 1991, s. 187-201.




Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin