Tutuklamanın devamı kararlarının kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verilmemesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkı ihlali (AİHS mad. 5/1)
AİHM’ye göre, organize suçlar dâhil bir kişinin gözaltı süresi dört günü geçemez. Yasal gözaltı süresi dolmadan, gözaltındaki kişi derhal bağımsız ve tarafsız bir hâkim huzuruna çıkarılmak zorundadır. Ancak tutuklamaya sevk edilen kişi serbest bırakılmazsa, tutuklamanın devamına ilişkin kararlar da kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir hâkim tarafından verilmek zorundadır. Bu nitelikler “hâkim” kavramının ayrılmaz parçasını oluşturur; onlar olmadan hiçbir organ mahkeme olarak adlandırılamaz. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir kişi, “hâkim” sıfatının kullanılmasını dahi hak etmez (Beaumartin/Fransa). Dolayısıyla, Sözleşmeye göre bir kişinin gözaltına alındıktan sonra derhal bir hâkim önüne çıkarılması (AİHS mad. 5/3) yeterli olmayıp, tutukluluğun devamına da ancak AİHS’nin 5. maddesi anlamında bir “hâkim” karar verebilir. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir kişi ya da organın tutukluluğun devamına karar vermesi, tutuklamanın devamına yasal dayanak oluşturamaz. Zira 4 günlük azami gözaltı süresinden sonraki her türlü özgürlükten yoksun bırakma, sadece “bağımsız ve tarafsız bir hâkim kararı” ile mümkündür. Bağımsız ve tarafsız olmayan bir kişi, Sözleşme anlamında “hâkim” olarak kabul edilemeyeceği için, bu türden bir kişinin vereceği tutuklamanın devamı kararları, özgürlükten yoksun bırakmaya yasal dayanak olamaz. “Hâkim” olmayan bir kişinin tutuklamanın devamına karar vermesi, Sözleşmenin 5/1 maddesinde izin verilen özgürlükten yoksun bırakma durumlarından hiçbirinin kapsamına girmeyeceği için, birey tamamen illegal bir şekilde hürriyetinden yoksun bırakılmış olur.
İç hukuka göre de, tutuklamanın devamına sadece “hâkim” karar verebilir. Bir hâkimin olmazsa olmaz özelliği bağımsızlık ve tarafsızlık olduğuna göre (AY mad. 9, 138, 140/2), bağımsız ve tarafsız olmayan kişi, velev ki bu sıfata sahip olsun, hâkim olarak nitelendirilemez. Yukarıda belirtilenlerden anlaşılacağı gibi, sulh ceza hâkimliklerinin yürütmeden bağımsız olmadıkları açık olup, doğrudan iktidarın talimatları doğrultusunda karar aldıkları yönünde genel bir kanaat mevcuttur. Aksi durumda, bu hâkimliklerin aldıkları kararların önemlilerinin neredeyse tamamı, nasıl önceden iktidarın kontrol ettiği twitter hesaplarından (örnek olarak bkz. @başkentcii) kamuoyuna açıklanabilir? İktidar, alınacak kararların önemlilerinin neredeyse tamamını nasıl önceden bilebilir?37 Anlaşılacağı gibi, sulh ceza hâkimlikleri bağımsız ve tarafsız olmadıkları için, Anayasa ve CMK açısından da tutuklamanın devamına karar verme niteliğine sahip değildirler.
Başvurucu, gözaltına alındıktan sonra derhal kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir yargı organı önüne çıkarılma hakkına sahip olduğu gibi, tutukluluğun devamının da, doğal hâkim güvencesine sahip, bağımsız ve tarafsız bir yargıç tarafından kararlaştırılmasını isteme hakkına sahiptir (AİHS mad. 5/1). Somut olayda tutukluluğun devamına ilişkin kararlar, belirtilen güvenceden yoksun olan sulh ceza hâkimlikleri tarafından verilmiş olup, karar veren kişi, AİHS anlamında hâkim niteliğine sahip değildir. Bu kişinin verdiği karar, “AİHS ve Anayasa anlamında hâkim kararı” olmadığı için, tutuklamanın devamına yasal dayanak oluşturamaz. Başvurucu hakkında verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararlar, bağımsız ve tarafsız bir hâkim tarafından verilmediği için, başvurucunun tutukluluğunun devamı, AİHS’nin 5/1 maddesindeki istisnalardan hiçbirinin kapsamına girmez. Sözleşme açısından da iç hukuk açısından da tutukluluğun devamı kararları bir “hâkim” tarafından verilmediği için, başvurucu tutuklandığı tarihten serbest kalacağı ana kadar tamamen yasa dışı bir şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılmıştır. Bu nedenle, AİHS’nin 5/1 maddesi ihlal edilmiştir.
Ayrıca bu hak ihlalini gidermek için başvurulacak tek kanun yolu itirazdır. İtiraz mercii de kararı veren sulh ceza hâkimliğini takip eden (bir sonraki) sulh ceza hâkimliğidir. İtiraz mercii de başka bir sulh ceza hâkimliği olduğundan, itiraz mercii de, kanunla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız mahkeme niteliklerine sahip değildir. Bu nedenle, söz konusu hukuk dışılığı ikinci derecede (itiraz aşamasında) giderme imkânı da mevcut değildir.
Tutukluluğun hukuka uygunluğunu denetleyecek, kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkemeye başvuru hakkının ihlali (AİHS mad. 5/4)
AİHS’nin 5/4 maddesi anlamında, tutukluluğun hukuka uygunluğunu denetleyecek mahkeme, “kanunla kurulmuş” (doğal hâkim güvencesi) (Lavents/Letonya, 28.11.2002, No. 58442/00, par. 81-82), “bağımsızlık ve tarafsızlık” (D.N./İsviçre, 29.03.2001, No. 27154/95, par. 42) bir mahkeme olmak zorundadır. Diğer bir ifade ile, tutuklu bir kişinin tahliye talepleri ile itiraz taleplerini inceleyecek organ, kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir yargı organı olmak zorundadır.
Yukarıda Sözleşmenin 5/3 maddesine ilişkin bölümde belirtildiği gibi, sulh ceza hâkimlikleri bir bütün olarak kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız mahkeme niteliğine sahip değildir. Bu hâkimliklerin verdikleri kararlara karşı yapılacak itiraz talepleri ile tüm tahliye talepleri de diğer bir sulh ceza hâkimliği tarafından karara bağlandığı için, Sözleşmenin 5/4 maddesi anlamında tahliye talebi ve itiraz incelemelerini yapan hâkimlik de, yukarıda belirtilen aynı gerekçelerle, doğal hâkimlik güvencesinden ve bağımsızlık ve tarafsızlık teminatlarından yoksundur. Tekrardan kaçınmak için, bu hususta yukarıda belirtilenlere gönderme yapmakla yetiniyoruz (s. 1-18).
Sonuç olarak, başvurucunun tahliye talepleri ile itirazları, kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir yargı organı tarafından karara bağlanmadığı için, somut olayda Sözleşmenin 5/4 maddesi ihlal edilmiştir. Tutukluluğun hukuka uygunluğunu denetleyecek yegâne iç başvuru yolu olan sulh ceza hâkimlikleri önündeki tahliye talebi ve itiraz yolu, kanunla önceden kurulmuş, bağımsızlık ve tarafsızlık güvencelerinden yoksun olduğu için Sözleşmenin 5/4 maddesi ihlal edilmiştir.
Sonuç olarak başvurucunun tahliye talepleri ile itiraz talepleri, kanunla önceden kurulmuş (Lavents/Letonya), bağımsız ve tarafsız bir mahkeme (D.N./İsviçre) tarafından incelenmediği için, Sözleşmenin 5/4 maddesi açıkça ihlal edilmiştir.
15 Ağustos 2016
1 Bu rapor, AKPM’nin 22 Haziran 2016 tarihli oturumunda bazı değişikliklerle kabul edilmiştir (Resolution 2121(2016). Bkz. http://assembly.coe.int/nw/xml/XRef/Xref-XML2HTML-en.asp?fileid=22957&lang=en
10 Önceden tutukluluk incelemesinde itiraz mercii Asliye Ceza Mahkemeleri iken, “proje” adı verilen yasal değişiklik sonrası, itiraz mercii de, karar veren hâkimlikten sonraki sulh ceza hâkimliği olmuştur.
37 4 Mart 2016 tarihinde @baskentcii isimli, iktidarın kontrol ettiği herkesçe bilinen twitter hesabı, sabah saat 09.26’da Zaman Gazetesi’ne el konulacağını yazmış, aynı gün öğleden sonra İstanbul 6. Sulh ceza hâkimliği söz konusu gazeteye kayyım atamıştır. Bu türden örnekler yüzlerle ifade edilebilir.