EkonomiK İŞler başkanliği mart 2018 raporu



Yüklə 55,45 Kb.
tarix01.08.2018
ölçüsü55,45 Kb.
#65150

07.04.2018 macbook:users:macbook:desktop:bbb.pdf
EKONOMİK İŞLER BAŞKANLIĞI MART 2018 RAPORU

2019 Yılı Mart ayında yapılacak Yerel Yönetimlerin seçimlerine yaklaşık 1 yıl kaldı. Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de, eğer seçimler erkene alınmaz ise, 19 aylık bir süre kaldı. Ülkemizin pek çok sorunu sıkıntısı var. Bir yandan yurt dışında Suriye’de, Afrin’de “Zeytin Dalı” operasyonu, Irak’da DEAŞ ve PKK’ya karşı operasyonlar sürdürülürken diğer yandan yurt içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde PKK Terör örgütü ve DEAŞ terör örgütüne karşı operasyonlar sürdürülüyor. PDY ile ilgili operasyonlar ise yurt sathında devam ediyor.

Ülke Ekonomisi tehlike sinyalleri veriyor. Borçlar (dış borç, iç borç ve toplam borç) artıyor. Döviz fiyatları yükseliyor. Dolar 4 TL’yi geçti. (06.04.2018’de 4.05 TL) Avro 5 TL’ye yaklaştı. (06.04.2018’de 4.95 TL) Akaryakıt (benzin ve motorin) fiyatları sürekli yükseliyor. Dış ticaret açığı ve cari açık her geçen ay artıyor. Faiz oranı yükseliyor. Bütçeden yapılan faiz ödemeleri artıyor. Enflasyon (TÜFE) kontrol edilemiyor, çift haneli rakamlarda seyrediyor. İşsizlik sorunu bir türlü çözülemiyor ve işsizlik oranı çift haneli rakamlarda seyrediyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Moodys, Ülkemizin kredi notunu bir derece daha düşürdü. Hasılı ülke ekonomisi iyi değil.

Hükümet tarım sektöründeki ve ekonomideki sıkıntıları fark etmeye başlamış olacak ki, bir yandan bitkisel üretim yapan çiftçilere mazot desteğini % 50’ye çıkardığını açıklıyor, diğer yandan hayvancılık yapan üreticilerin sorunlarını çözmek için çalışmalar yapıyor. İktidar satılığa çıkardığı 14 Şeker fabrikasının 2’sini (Niğde Bor ve Kırşehir Şeker fabrikalarını) sattı, diğerlerini önümüzdeki günlerde satacak. Şeker pancarı yetiştiricileri ve şeker fabrikalarında çalışan işçiler ile fabrikaların bulunduğu bölgelerdeki halk huzursuz. Hasılı ülkenin ve milletimizin sorunları çok.

Halkımız bu sorunlar altında kıvranırken AK Parti ve MHP seçim derdine düşmüş. Her iki parti de umudunu seçim ittifakına bağlamış. “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Parlamentoda görüşülerek kabul edildi ve Resmi Gazetede yayımlandı. Ana Muhalefet partisini, CHP’yi derseniz, o da iktidardan farksız. Ülkenin sorunlarını sıkıntılarını dile getirip çözüm önerileri sunacağı yerde AK Parti’nin sataşmalarına cevap vermekle meşgul. Bu durumda görev bize, milli görüşçülere düşüyor. Ülkemizin sorunlarının, sıkıntılarının giderilmesi için bizim yönetime gelmemiz gerekiyor. Bunun için de Ülkenin sorunlarını, sıkıntılarını milletimize anlatıp onların desteğini, oyunu almamız gerekiyor.

Ekonomik İşler Başkanlığı olarak Teşkilatlarımıza çalışmalarında yardımcı olmak üzere her ay raporlarımızı hazırlıyoruz. Aynı raporu partimizin web sitesine (www.saadet.org.tr ana sayfa Raporlar) de koyuyoruz. Çalışmak bizden muvaffakiyet Yüce Allah’tan.




  1. İşsizlik. TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre, Kasım 2017’de % 10.3 olan işsizlik oranı Aralık 2017’de % 10.4 olmuştur. Yani işsizlik oranında az da olsa artma vardır ve işsizlik oranı çift haneli rakamlarda seyretmeye devam etmektedir. Sayısal olarak 3.291.000 insanımız işsizdir. İşsiz sayısının çok daha az ve işsizlik oranının da çok daha düşük düzeyde olması gerekmektedir. Yıllardan beri işsizlik oranı yüksek düzeyde seyrediyor. Bu durum iyiye değildir. Dileğimiz bu ülkede yaşayan her insanımızın iş bulup çalışması ve dolayısıyla işsizlik oranının düşük olmasıdır.

Kasım 2017’de % 19.3 olan Genç nüfustaki (15-24 yaş grubu) işsizlik oranı Aralık 2017’de % 19.2 olmuştur. Aralık 2016’da % 24.0 olan genç nüfustaki işsizlik oranı Aralık 2017’de % 19.2 olmuştur. Bir yıl öncesi ile mukayese edildiğinde genç nüfustaki işsizlik oranı düşmüştür. Ama, hala ülkemizde her beş gençten biri işsizdir. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin işsizlik oranı % 23.1 olmuştur.

  1. Enflasyon (TÜFE). 2018 yılının Mart ayında aylık enflasyon % 0.99, yıllık enflasyon da % 10.23 olarak gerçekleşti. Senenin ilk üç ayında enflasyon % 2.77 oldu. Yıllık enflasyon da yine çift haneli rakamlarda seyrediyor. Enflasyondaki artış dar ve sabit gelirli insanlarımızı sıkıntıya sokmaktadır. İktidar enflasyon konusundaki hedefini maalesef geçmiş yıllarda tutturamamıştı. Dileğimiz 2017 yılında % 6.5 olarak belirlenen enflasyon hedefinin tutturulabilmesi idi. Ama 2017’de yıllık enflasyon % 11.92 oldu ve hedef tutturulamadı.

İktidar tarafından 2017 yılındaki % 11.92 olan enflasyonun (TÜFE) 2018 yılında % 7’ye düşürülmesi programlanmış. Bize göre bu hesabın gerçekleşmesi çok zor…! Ama bekleyip göreceğiz. AK Parti iktidarı ekonomide verdiği her sözü revize ediyor. İnşaallah bu defa 2018 yılı için verdiği % 7’lik enflasyon hedefini tutturabilir, revize etmez diyoruz. Temennimiz bu. Ama bu şartlarda bizim temennimizin olması da iktidarın hedefi tutturabilmesi de çok zor. Zira Akaryakıta sürekli zam geliyor. Döviz fiyatları artıyor. Elektriğe sürekli zam geliyor. Canlı hayvan, et, buğday, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi gıda maddelerinin bir çoğu ithal ediliyor ve fiyatları sürekli yükseliyor.

Tüketiciyi yakından ilgilendirdiği için, biz daha çok TÜFE üzerinde duruyoruz. Mart 2018’de Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) göre enflasyon % 1.54 oldu. Yıllık ÜFE’de % 14.28 gibi yüksek bir düzeyde gerçekleşti. Daha önceki raporlarımızda belirttiğimiz gibi, ÜFE’nin yüksek olması müteakip aylarda TÜFE’nin de yüksek seyretmesine sebep olmaktadır. Bunun anlamı halkımız önümüzdeki bir kaç ay daha yüksek enflasyon (TÜFE) ile yaşayacaktır.




  1. Büyüme. TÜİK tarafından 2017 yılı GSYH’nın 4. çeyrek rakamları yeni hesaplama yöntemine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak % 7.3 olarak açıklandı. 3. çeyrekteki % 11.1’lik büyüme rakamı 4. çeyrekte % 7.3 olarak gerçekleşti. Yıllık büyüme hızı da % 7.4 oldu. Biz, Aralık 2017’deki raporumuzda üçüncü çeyrekteki % 11.1’lik büyüme hızının baz etkisinden ileri geldiğini belirtmiş ve şöyle bir açıklama yapmıştık. “… Zira bilindiği üzere mukayeseler yıllık çeyrek değerler üzerinden yapılmaktadır. Geçen sene 15 Temmuz 2016’da yaşanan başarısız darbe teşebbüsü sonrası Türk ekonomisi 3. çeyrekte % 0.8 küçülmüştü. Geçen sene aynı çeyrekte ekonomi küçüldüğü için bu sene normal seyrinde ilerleyen ekonomi olduğundan fazla büyümüş olarak görülmektedir. Yani baz etkisi söz konusudur. Mesela geçen sene (2016) 3. çeyrekte ekonomi % 5 büyümüş olsa idi bu sene (2017) 3. çeyrekte ekonomi % 5-6 kadar büyümüş olacaktı ki, bu da 2017 yılının 1. ve 2. çeyrek rakamlarından çok da farklı değildir. Eğer baz etkisinden değil de 2017 yılında yaşanan olumlu gelişmelerden dolayı ivme kazanan ekonominin 3. çeyrekte % 11.1 büyüdüğünü söylüyorlarsa bu ivmenin 2017 yılının 4. çeyreğinde de devam etmesi ve ekonominin 4. çeyrekte de % 11 düzeyinde belki de daha fazla büyümesi gerekir. 4. çeyrek açıklandığında her şey görülecek. Temennimiz 4. çeyrekte % 11’lik büyümenin devam etmesidir. Ama beklentimiz böyle değildir”. Nitekim 4. çeyrekte Türk ekonomisi % 7.3 büyüdü. Bu büyüme oranı ve yıllık % 7.4’lük büyüme oranı da azımsanacak bir büyüme değildir. Ancak bu büyüme borca ve tüketime dayalı bir büyümedir. Şu hususu da dikkate almak gerekir. TL bazında yıllık % 7.4 büyüme kaydedilirken dolar bazında ekonomi küçülmüştür. 2016 yılında dolar bazında cari fiyatlarla 862 milyar 744 milyon olan GSYH 2017 yılında 851 milyar 046 milyon dolara düşmüştür. Yani GSYH 2016 yılına göre 2017 yılında 11 milyar 698 milyon dolar azalmıştır. Tabii bu durum kişi başına düşen GSYH miktarının da düşmesine sebep olmuştur. 2016 yılında 10.807 dolar olan kişi başına GSYH 2017 yılında 10.597 dolara düşmüştür. Yani aslında insanlarımız 2017 yılında bir önceki yıla göre fakirleşmiştir.



  1. Faiz. 2017 yılında bütçeden faize 56.7 milyar TL ödeme yapılmış idi. 2018 yılının ilk iki ayında (Ocak-Şubat) da bütçeden 12.7 milyar TL faiz harcaması yapıldı. 2018 yılının tamamında bütçeden yapılacak faiz harcaması 71.7 milyar TL olarak hedeflenmiştir.

Tahvil piyasasındaki faiz oranı yüksektir. 06.04.2018’de Tahvil piyasasındaki faiz oranı % 14.40 düzeyinde seyretmektedir.

Tabii, TCMB’nın ve tahvil piyasasındaki faiz oranının yüksek olması ticari faizlerdeki faiz oranlarının da yükselmesine sebep olmaktadır. Halen Bankaların uyguladığı ticari faiz oranı % 17-18’in üzerindedir. Bu faiz oranı ile esnafın, iş adamının iş kurup çalışması, hatta mevcut işini sürdürebilmesi çok zor. Bu durumun ortaya çıkardığı sonuç bankaların karlarının artması, vatandaşın ise mağdur edilmesi, ezilmesidir.


  1. Borçlar. Borçlarla ilgili 2017 yılına ait verilerin 4. çeyrek rakamları 30.03.2018’de açıklandı. Ülkemizin 2002 ile 2016 ve 2017 yıllarındaki borç durumu şöyledir:




Yıl


Dış Borç

(Milyar Dolar)



İç Borç

(Milyar TL)


İç Borç*

(Milyar Dolar)


Toplam Borç

(Milyar Dolar)

2002

129.6

155.2


102.6

232.2



2016

408.2

514.7

170.4

578.6



2017

453.2

596.6

163.5**

616.7


*TL olarak verilen iç borç döviz kuruna bölünerek tarafımızdan hesaplanmıştır.

** Dolar kurundaki aşırı yükselmeden dolayı dolar bazında İç Borç bir önceki yıla göre azalmıştır.
Görüldüğü gibi, ülkemizin hem dış borcu hem de iç borcu yıllar itibari ile artmıştır. Toplam borcu da bu artışlara paralel olarak artmıştır. Öyle ki 2002’de 232.2 milyar dolar olan toplam borç miktarı 2016 yılında 578.9 milyar dolara, 2017 yılında da 616.7 milyar dolara yükselmiştir.

İç borçların tamamı kamuya aittir. Dış borçların bir kısmı kamu sektörüne (Merkez Bankası dahil), bir kısmı da özel sektöre aittir. Kamu sektörüne ve özel sektöre ait dış borçların 2002 ile 2016 ve 2017 yıllarındaki durumu şöyledir:





Yıl


Kamu Sektörüne ait

Dış Borç (Milyar Dolar)


Özel Sektöre ait

Dış Borç (Milyar Dolar)



Toplam

Dış Borç (Milyar Dolar)

2002


86.5

43.1

129.6

2016

124.1

284.1

408.2

2017

136.8

316.4

453.2

Görüldüğü gibi, kamu sektörüne ve özel sektöre ait dış borçlar yıllar itibari ile artmıştır. Tabii kamu sektörüne ve özel sektöre ait dış borçlar artınca toplam dış borç miktarı da artmıştır. 2002 yılında 129.6 milyar dolar olan toplam dış borç miktarı 2016 yılı sonunda 408.2 milyar dolara ve 2017 yılı sonunda ise 453.2 milyar dolara ulaşmıştır. Son bir yılda Toplam Dış Borç 45 milyar dolar artmıştır ki bu durum hayra alamet değildir.

Türkiye’nin 2002 ile 2016 ve 2017 yıllarındaki Kamu Brüt İç Borç, Dış Borç ve Toplam Borç durumu da şöyledir:



Yıl


Kamu Brüt İç Borç Stoku (Milyar TL)


Kamu Brüt Dış Borç Stoku (Milyar TL)



Kamu Brüt Toplam Borç Stoku (Milyar TL)

2002


155.2

101.6

256.8

2016

514.7

305.1

819.8

2017

596.6

357.9

954.5

Yıllar itibari ile hem kamu brüt iç borç stoku ve hem de kamu brüt toplam borç stoku arttığı için kamunun brüt toplam borç stoku da artmıştır ve 2002 yılında 256.8 milyar TL olan kamu brüt toplam borç stoku 2016 yılı sonunda 819.8 milyar TL olmuştur. Kamu brüt toplam borç stokunun artışı 2017 yılında da devam etmiş ve yıl sonunda 954.5 milyar TL’ye yükselmiştir. Kamu Brüt Toplam Borç Stokunun son bir yıldaki artışı endişe vericidir. Zira son bir yılda Kamu Brüt Toplam Borç Stokundaki artış 134.7 (954.5 - 819.8 = 134.7) milyar TL’dir.



  1. Dış Ticaret. TÜİK tarafından 2018 yılının Şubat ayına ait dış ticaret verileri açıklandı. Bu verilere göre, 2018 yılının ilk iki ayında 2017 yılının aynı aylarına göre ihracat % 9.8 ithalat ise % 28.8 artmıştır. Bunu 2018 yılının ilk iki ayında “2017 yılı Ocak ayına göre ihracatta artış, ithalatta ise patlama düzeyinde yükselme vardır” diye ifade edebiliriz. Dış ticaret açığı ve cari açık ise yıllardan beri yüksek seyrini sürdürmektedir. Türkiye’nin 2002 ile 2016 ve 2017 yıllarındaki dış ticaret durumuyla cari açık durumu ve 2018 yılının ilk ayındaki dış ticaret rakamları ile Ocak 2018’deki cari açık durumu şöyledir:


Yıl


İhracat

(Milyar Dolar)


İthalat

(Milyar Dolar)



Dış Ticaret Açığı

(Milyar Dolar)


Cari Açık

(Milyar Dolar)

2002

36.1

51.6

-15.5


-0.6

2016

142.5

198.6

-56.1


-33.1


2017

157.0

233.8

-76.8

-47.1

2018 (Ocak-Şubat)

25.6

40.4

-14.8

(Ocak) - 7.1


Gerek 2002’de, gerek 2016’da ve gerekse 2017’de ithalat ihracattan fazladır ve her üç yılda da dış ticaret açığı vardır. Bu durum, bu tarihler (2002-2016) arasındaki diğer yıllar için de söz konusudur. 2016 yılında 56.1 milyar dolar dış ticaret açığı vardır. 2017 yılında ise 76.8 milyar dolarlık dış ticaret açığı vardır ve bu miktar, 2016 yılının dış ticaret açığından 20.7 (76.8 - 56.1 = 20.7) milyar dolar daha fazladır. 2017 yılında ihracatta bir artma vardır ama, ithalattaki artış daha fazladır. 2016 yılında % 71.8 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2017 yılında % 67.2’ye düşmüştür. Bu azalma dış ticaret dengesinin bir yıl öncesine göre kötüleştiğinin işaretidir. Ne yazık ki 2018 yılının ilk iki ayındaki durum da 2017 yılının aynı dönemine göre iyi değildir. 2017 yılının ilk iki ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı % 74.3 iken 2018 yılının ilk iki ayında aynı oran % 63.3’e düşmüştür. Ülkemizin dış ticaret durumundaki bu kötü gidişi durduramayan iktidar yetkilileri ihracat rakamlarını halkımıza söylemekte, ithalat rakamları ile dış ticaret açığını ise söylememektedirler. Yetkililerden ihracattaki artışı duyan, ama ithalattaki artışı ve dış ticaret açığındaki durumu bilmeyen vatandaşımız sevinmektedir. Ancak ülkemizin ekonomisi maalesef iyi değildir.

2002’de 0.6 milyar dolar olan cari açık 2016’da 33.1 milyar dolar gibi oldukça yüksek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Bu iki tarih arasındaki diğer yıllarda da cari açık söz konusudur. 2017 yılındaki cari açık 47.1 milyar dolardır. Cari açığın fazla olması Türk ekonomisinin iyi yönetilmediğinin işaretidir ve bu cari açık 2016 yılındaki cari açıktan 14.0 (47.1 – 33.1=14.0) milyar dolar daha fazladır. Temennimiz cari açığın olmaması, eğer bu yapılamıyorsa azaltılmasıdır. 2018 yılının Ocak ayındaki cari denge durumu maalesef geçmiş yıldan daha kötüdür ve Ocak 2018’de cari açık 7.1 milyar dolardır.

Ülke ekonomileri değerlendirilirken ihracatın fazla olması, ithalatın ise az olması arzu edilir. Dış ticaret açığı ve cari açığın olması arzu edilmez. Hele hele cari açığın çok yüksek olması hiç istenmez. Almanya’nın ekonomisinin güçlü görünmesinin sebebi dış ticaret fazlasının ve cari dengede fazlasının bulunmasındandır. 15 yıldan beri Türkiye’yi yöneten iktidarlar maalesef cari açığı ortadan kaldırıp, cari dengenin sağlanmasında bir türlü başarılı olamıyorlar.




  1. Bütçe Değerlendirmeleri; 2018 yılı Şubat ayı bütçe uygulamaları da açıklandı. Bu ayki raporumuzda 2018 senesinin ilk iki ayı olması münasebetiyle bütçe uygulamaları hakkında fazla detaya girmeden kısa bilgiler sunmak istiyoruz. 2018 yılının ilk iki ayında Yılın tamamı için ayrılan 71.7 milyar TL’lik faiz ödemelerinin 12.7 milyar TL’si harcanmıştır.

Bütçeden yapılacak faiz ödemelerinin 2019 ve 2020 yıllarında daha fazla olacağı planlanmıştır. Faiz ödemeleri nasıl arttırılmasın. Borçlar başlığı altında açıklandığı üzere, 2017 yılında 954.5 milyar TL olan Kamu Brüt Toplam Borç Stoku 677.7 milyar TL olan 2017 yılı Türkiye bütçesinden fazla olduğu gibi, 762.8 milyar TL olarak hazırlanan 2018 yılı Türkiye bütçesinden de fazladır. İktidarı uyarıyoruz. Bu gidiş pek hayra alamet değil. Ama, biz inşallah önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisi iktidarın beklentisinden daha iyi olur diyoruz.
Bütçe Dengesi: 2017 yılının ilk iki ayında 4.6 milyar TL fazlası olan bütçe 2018 yılının aynı döneminde 0.2 milyar TL açık vermiştir. Yani daha senenin 2. ayında bütçe açığı vardır. Yılın tamamındaki bütçe açığı 65.9 milyar TL olarak hedeflenmiştir.

Prof Dr. Latif ÖZTEK

Genel Başkan Yardımcısı

Ekonomik İşler Başkanı



Yüklə 55,45 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin