Eksen yayincilik



Yüklə 2,14 Mb.
səhifə45/110
tarix01.08.2018
ölçüsü2,14 Mb.
#64732
növüYazı
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   110

*Komünist örgüt, dine karşı ideolojik mücadelenin her dönem ve kesintisiz bir biçimde yürütülmesini bir görev, bir prensip sorunu olarak görür. Bu böyle olmakla birlikte, işin bu cephesi, komünist örgütün dine karşı mücadelesinin tek ya da temel unsuru değildir. Komünistler, topluma vurulmuş olan dinsel boyunduruğun belli nesnel-toplumsal etmenler üzerinde yükseldiğini, ve dolayısıyla kitleler üzerindeki dinsel boyunduruğun zayıflatılıp yokedilmesinin temel yolunun da buradan, bu nesnel-toplumsal nedenlerin ortadan kaldırılmasından geçtiğini savunurlar. Kitlelerin dikkatini bu nesnel-toplumsal faktörlerin ortadan kaldırılması sorunu üzerinde toplamak, komünistlerin dine karşı yürüttükleri mücadelenin ana çizgisini oluşturur.

Gerek burjuva aydınlanmacı anlayış, gerekse din sorununa yönelik anarşizan yaklaşımlar, dine karşı mücadeleyi soyut bir ideolojik-felsefi mücadele sorununa indirgerler. Dini, onu besleyen nesnel-toplumsal etmenlerden bağımsız ele aldıkları için, dine karşı mücadeleyi de bu temelden kopuk olarak yürütürler. Oysa komünistler, bu nesnel-toplumsal koşullar ortadan kaldırılmadan dinsel düşünceyi kalıcı tarzda geriletip yok etmenin mümkün olmadığı, bu faktörlerin de ancak sınıf mücadelesi aracılığıyla kaldırılabileceği temel gerçeğinden hareket ederler. Bu temel(82)yaklaşım biçimine bağlı olarak, dine karşı ideolojik mücadeleyi bu nesnel faktörlerin yok edilmesi amacına tabi kılarlar.

*Dini besleyip geliştiren koşullar, yalnızca geleneksel toplumsal ilişkiler değildir. Modern kapitalist ilişkilerin hakim olduğu koşullarda bu geleneksel ilişkiler daha da tali plandadır. Bu koşullar altında dinsel düşünüşün beslendiği kaynak, bizzat başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin yaşadığı baskı ve sefalet koşullarıdır. Bu baskı ve sefaletin kaynağı ise kapitalizmin “kör güçleri”nden başka bir şey değildir. Dinsel inanışı besleyen, işçi ve emekçi yığınlarının bu “kör güçleri” kavrayıp bilince çıkaramamaları, dolayısıyla kendilerini büyük ölçüde çaresiz ve güçsüz hissetmeleridir.

Geniş işçi ve emekçi yığınları, eğer kendi acı ve sefaletlerinin gerçek sınıfsal-toplumsal nedenlerini kavrayamazlarsa, bu kesimler üzerindeki dinsel boyunduruk da sürüp gidecektir. Geniş işçi ve emekçi yığınlar sözkonusu olduğunda ise, bu nesnel-sınıfsal nedenler ancak somut sınıf mücadelesi aracığıyla değiştirilip, o ölçüde kavranabilir. Bu olmadan, yani geniş yığınlar, dinsel boyunduruğu koşullayan faktörlere karşı somut sınıf mücadelesine çekilmeden, hiç bir soyut eğitsel çaba dini kitlelerin beyninden söküp atamayacaktır. Demek oluyor ki, emekçi yığınları dinsel boyunduruktan kurtarma savaşının başarısı, herşeyden önce, bu yığınların somut sınıf savaşı pratiği içine çekilebilmiş olmasını gerekli kılar. Buradan çıkacak dolaysız sonuç ise, dine karşı mücadele hedefine bağlı olmalıdır. Bu hedeften koparılmış, bu hedefi sakatlayan bir din karşıtı mücadele, komünist yaklaşımın tümüyle dışındadır ve mücadele edilmesi gereken bir yaklaşımdır.

*Dine karşı yürütülen ideolojik mücadelenin nasıl bir çizgiye oturması gerektiğini de, bu mücadelenin önceliklerini de yukarıdaki temel yaklaşım belirler. Dine karşı yürütülen ideolojik mücadelede, dinin çelişkilerini, felsefi tutarsızlıklarını, bilim dışı karakterini sergilemek kuşkusuz ki gerekli ve zorunludur. İşin bu cephesi yürütülen ideolojik mücadelenin asal unsurlarından biri olmak durumundadır. Ne var ki, ideolojik mücadele ne yalnızca bundan ibarettir, ne de bu yürütülmesi gereken ideolojik mü(83)cadelenin oturması gereken temel eksendir.

Komünistlerin dinsel düşünceye karşı yürütecekleri ideolojik mücadelenin ana eksenini, egemen ve sömürücü sınıfların niçin dine sarıldıklarını, sınıfsal gerçekler ve çıkarlar ekseninde teşhir etme çabası oluşturur. Bu sınıfların “ikiyüzlü dindarlıklarını” kitleler şahsında açığa çıkarıp teşhir etmek, bu anlamda dinin ve dinsel kurumların ne tür bir sınıfsal işleve sahip olduklarını somut ilişkilerden kalkarak işçilere emekçilere gösterebilmek ideolojik mücadelenin ana görevidir. Komünistler dine karşı ideolojik mücadelelerini bu iki cephede birden doğru bir öncelikle ve birbirine uyumlu bir tarzda yürütürler.

*Dine karşı mücadele sorunu kendi içinde soyut bir tarzda ele alınamayacağı gibi, dine karşı mücadeleyi sınıf mücadelesinin diğer temel sorunlarını karartacak bir tarzda öne çıkarmak da doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Zira böyle bir davranış, kaçınılmaz olarak dikkatleri sınıfsal sorun ve bölünmelerden, dinsel sorun ve bölünmelere kaydıracaktır. Böyle bir yaklaşım, sınıf mücadelesini sekteye uğratarak kitlelerin dinsel boyunduruktan kurtarılmaları hedefi bakımından tam tersi bir sonuç doğurur. Burjuvazinin dinsel önyargıları ve ayrımları kışkırtarak emekçileri mücadeleden alıkoyma, paralize etme politikasına verilmiş bir desteğe dönüşür. Buradan çıkarılacak sonuç, dinsel baskı ve ayrımcılığa kayıtsız kalmak, sınıfın birliği adına bu tür baskıları ve ayrımcı politikaları görmemezlikten gelmek değildir. Yalnızca dine karşı mücadele sorununu partinin birincil propaganda ve ajitasyon konusu haline getirmemektir. Dine karşı mücadele sorununu diğer temel sorunları karartacak, sekteye uğratacak tarzda ele almak kadar bu sorunların üstünden atlamak da, sonuç olarak burjuvazinin paralizasyon politikasına destek vermek olacaktır. Zira burjuvazinin dinsel önyargı ve ayrımları kullanarak sınıf mücadelesini paralize etmesinin önüne geçebilmek, laik düşünüşün sınıf ve emekçi kitleler içinde kökleşmiş olmasıyla mümkündür. Bunu sağlamak başka şeylerin yanı sıra, bu doğrultuda yürütülecek sürekli ve etkili propagandaya da bağlıdır.

*Şu ana kadar genel çerçevesini çizdiğimiz ilkesel-politik(84)yaklaşımın doğal bir uzantısı olarak, komünist hareket “ateizme” programında yer vermez, ateizmi bir üyelik kriteri olarak görmez. Partinin kapısı, salt eski dinsel önyargılarından kurtulamamış olduğu için mücadeleci işçilere kapalı tutulmaz. Komünistler, parti örgütlenmesi içinde mücadeleci ileri işçilerin bu tür önyargılardan daha kolay kurtulacağını düşünürler. Bu nedenle bu tür işçilerin partiye üye olmasına prensip olarak olumlu yaklaşılır. Ne var ki bu yaklaşım, partinin kendi içinde dinsel propaganda yürütme özgürlüğünü tanıdığı anlamına gelmez. Komünistler parti örgütü sözkonusu olduğunda dinsel inancı “kişisel, özel bir sorun” olarak görmezler. Komünist örgüt kendi içinde bu tür eğilimler oluşmasına hiç bir biçimde hoşgörülü yaklaşmaz.


Yüklə 2,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   41   42   43   44   45   46   47   48   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin