Bunun ötesinde, bir takım şemaları önümüze koyarak, örgüt biçimimizi bu şemalara uydurma kaygısıyla hareket edemeyiz. Bu son derece dar ve mekanik bir yaklaşım olur. Söz konusu olan işçi ilişkileri üzerinden gerçekleşen bir çevre örgütlenmesiyse, burada herhangi bir kaygı gözetmeden, amaca en uygun biçim hangisiyse, bunu denemekte herhangi bir mahsur yoktur. Önemli olan, bu noktada da seçici olabilmek ve ileriye çıkma potansiyeli taşıyabilen güçlere yönelik yoğun bir çaba gösterebilmektir.
İkinci olarak kadro sorunlarına ilişkin bir hususu belirtmek istiyorum. 3. Genel Konferans metinlerimizde, “Kadro sorununun ortak temelleri” ara başlıklı bölümde, kadro sorunlarına ilişkin beş temel saptama var. İlkinde şunlar söyleniyor: “İlk olarak, şu önemle vurgulanmalıdır ki, bugün artık somut pratik çalışmamız da bize insan kazandırıyor olmakla birlikte, kadrosal güçlerimizin esas kaynağı, hala da genel ideolojik-politik etkilenme olmayı sürdürmektedir. Bu da, kazanılan güçlerin kaynağının, geleneksel devrimcilik anlayışından, sınıf devrimciliği anlayışı ve pratiğine geçiş gibi bir temel problemin örgüt çapında tüm önemini hala da koruduğunu gösterir." (EKİM 3. Genel Konferansı Siyasal ve Örgütsel Değerlendirmeler, Eksen Yayıncılık, s.172-(123)173 -Red.)