Enerji yapilarinin planlanmasinda ve yapilaşmasinda karşilaşilan sorunlar


DSİ – Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü



Yüklə 281,65 Kb.
səhifə2/6
tarix28.11.2017
ölçüsü281,65 Kb.
#33228
1   2   3   4   5   6

DSİ – Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

EİE – Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü

EPDK – Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

TEİAŞ – Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü


EÜAŞ Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü

TÜGEM Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü

TAEK Türkiye Atom Enerjisi Kurumu

TÜİK – Türkiye İstatistik Kurumu


TEK – Türkiye Elektrik Kurumu

ÇED – Çevresel Etki Değerlendirmesi

HES – Hidroelektrik Enerji Santralleri


RESRüzgar Enerji Santralleri

YEK Yenilenebilir Enerji Kaynağı

KWh – Kilowatt Saat

KW - Kilowatt



GİRİŞ

Rapor kapsamında enerji yapılarının yer seçiminde yaşadıkları dar boğazların incelenmesi ve araştırılması amaçlanmaktadır. Türkiye’de enerji yapıları ile ilgili süreçler ve bu süreçlerde yaşanan problemler ele alınarak, konuya ilişkin sorunlar tespit edilmiş ve çözüm önerileri geliştirilmiştir.




09.06.2010 tarihinde düzenlenen Teknik Komite toplantısında, “Enerji yapılarının planlanmasında ve yapılaşmasında karşılaşılan sorunların irdelenmesi” konusu kabul edilmiş olup, 7. eylem maddesi olarak 2010 Yatırım Yeri Teknik Komitesi Eylem Planına dahil edilmiştir.

Bu bağlamda, 12.10.2010 tarihinde bir toplantı düzenlenmiştir. Toplantı sonrasında, komite üyelerinden konuya ilişkin süreç ve süreçte yaşanan problemler ile çözüm önerilerini içeren rapor yazılı olarak istenilmiştir.




Rapora, Başbakanlık (Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı), Maliye Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü), Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik ve Taahhüt Anonim Şirketi Gen. Müd., Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (Küçük Sanatlar ve Sanayi Bölgeleri ve Siteleri Genel Müdürlüğü), Kültür ve Turizm Bakanlığı (Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü), Sağlık Bakanlığı (Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türk Sanayici ve İşadamları Derneği katkı sağlamıştır.

  1. ENERJİ YAPILARI

Enerji kaynakları başlıca 2 gruba ayrılırlar:



  1. Yenilenebilen (tükenmeyen) enerji kaynakları,

  2. Yenilenemeyen  (tükenen) enerji kaynakları.

Yenilenebilen (tükenmeyen) enerji kaynakları; rüzgar, su (hidrolik), güneş, jeotermal, gel-git, deniz akıntıları ve dalga enerjileridir. Yenilenemeyen  (tükenen) enerji kaynakları: Fosil (kömür, linyit, petrol, doğal gaz), organik (odun, biogaz vb) ve inorganik (radyoaktif nükleer yakıt) kaynaklarıdır.







Enerji Yapıları

Kaynak veya Yakıtı

1

Güneş Enerjisi Santrali

Güneş

2

Rüzgar Enerjisi Santrali

Rüzgar

3

Dalga Enerjisi Santrali

Okyanus ve Denizler

4

Biyokütle Enerjisi Santrali

Biyolojik Artıklar

5

Jeotermal Enerjisi Santrali

Yer altı suları

6

Hidroelektrik Enerji Santrali

Nehirler

7

Hidrojen Enerjisi Santrali

Su ve Hidroksitler

8

Nükleer Enerji Santrali

Radyoaktif maddeler

9

Termik Santral

Yakacaklar

I.A. HİDROELEKTRİK ENERJİ SANTRALİ




  • Suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesi ile sağlanan bir enerjidir. Ülkemizdeki mevcut yağış miktarları ve akarsularımızın durumu göz önüne alındığında bu enerji kaynağından güvenilir olarak tam kapasite ile yararlanma oranımız ancak % 65 olabilecektir.




  • 1998 yılı sonu itibariyle 125 milyar KWh/yıl olan hidrolik potansiyelin halihazırda mevcut santrallerle %30’u değerlendirilmiş olup, 1998 yılında hidrolik enerji üretimi 42.2 milyar KWh olarak gerçekleşmiştir. İnşa halindeki tüm hidrolik santrallerinin devreye girmesi ile Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin yaklaşık %38’i değerlendirilmiş olacaktır. 2020 yılı itibariyle, ekonomik hidroelektrik potansiyel kurulu güç olarak %84.6 ve ortalama üretim olarak %83.3’ü değerlendirilebilecektir.



Harita 1. Hidroelektrik Potansiyel Haritası

I.B. RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALİ:




  • Endirekt yani çevrime uğramış bir güneş enerjisi olarak tanımlanabilir. Rüzgârdan elde edilecek enerji tamamen rüzgârın hızına ve esme süresine bağlıdır.

  • EİEİ tarafından yapılan rüzgâr enerjisi çalışmalarında Çanakkale Boğazı civarı, Bozcaada, Gökçeada, Sinop, Bandırma, Ayvalık, Dikili, Çeşme, Bodrum, Antakya, Silifke ve Mardin yörelerinin rüzgâr enerjisinden yararlanılabilecek alanlar olduğu tespit edilmiştir.

  • Rüzgârın taşıdığı enerjinin tutularak enerjiye dönüştürülmesi için bir maliyet gerekir. ABD 'de 750 Dolar/KW olan maliyet Avrupa'da 1400 Dolar /KW olabilmektedir. Ekonomik olması için 1000 Dolar/KW olması gerekmektedir. Denizlere kurulan rüzgâr türbinleri ise karadakilere oranla iki kat pahalıya mal olmaktadır.

  • Rüzgâr türbinleri kule şeklinde ve genellikle iki ya da üç kanatlıdır. Çapı metrelerce olabilir, kirlilik yaratmaz ve monte etmesi kolaydır. Kıyıda ya da açıkta bulunabilir ancak üretim rüzgâra bağlıdır.

  • Rüzgâr tribünlerinin kurulumu için ise çok geniş bir alanda imar düzenlemesi yapılması gerekmektedir. Yani bu yerlerin “Enerji Üretim alanı” olarak belirlenmesi gerekmektedir.

  • Bu tribünlerin kuru tarım alanlarında yani sulama suyu bulunmayan, sulu tarım yapılmayan yerlerdeki etkileri ile sulu tarım yapılan yerlerdeki etkileri farklıdır.

  • Yüksek desibel gücündeki ses kaynağı olacak tribünler ise Gürültü Emisyonu İle İlgili Yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde yerleşim alanlarından yeterli uzaklıkta yerleştirilmelidir.

  • Bu tribünlerden üretilecek elektriğin nakil sorunun halletmek için yapılması gereken enerji nakil hatlarının yapımı önünde hiçbir yasal engel yoktur.



Harita 2. Rüzgar Potansiyel Haritası

I.C. GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ




  • Isıtmadan soğutmaya ve elektrik üretiminde kontrollü olarak kullanılabilmektedir. Alternatif olarak gün ışığı doğrudan suyun ısıtılmasında kullanılmaktadır.

  • Güneş enerjisi teknolojileri; termal güneş sistemleri ve fotovoltaik sistemler olarak ikiye ayrılmaktadır.

  • Fotovoltaik (PV) hücreler yardımıyla gün ışığı doğrudan elektriğe çevrilir. Fotovoltaik paneller, pek çok ülkede ev ve işyerlerinin çatılarına monte edilebilmektedir.

  • Başta Almanya ve ABD olmak üzere, pek çok ülkede de daha büyük ölçekte daha geniş kitlelerin kullanımına uygun sistemler inşa edilmektedir.

Santralın tesis edileceği bölgenin, yılda en az 2000 saat güneşlenme süresine ve metrekare başına yıllık l500 KWh'lık bir güneş enerjisi değerine sahip olması gereklidir. Ayrıca, 4 saatlik güneşlenme süresine sahip gün sayısının 150 den az olmaması gereklidir.
Güneş termal güç santrallerinin tasarımında dikkate alınması gereken en önemli parametreler şunlardır;

    • Bölge seçimi

    • Güneş enerjisi ve iklim değerlendirmesi

    • Parametrelerin optimizasyonu

    • Bölge Seçimi

Santralın tesis edileceği ideal bölge seçilirken aşağıdaki kriterler göz önünde bulundurulmalıdır:



    • Yıllık yağış miktarının düşük olması,

    • Bulutsuz ve sissiz bir atmosfere sahip olması,

    • Hava kirliliğin olmaması,

    • Ormanlık ve ağaçlık bölgelerden uzak olması,

    • Rüzgar hızının düşük olması.

Dünyanın en büyük ve maksimum 20 megawattlık bir enerji kapasitesine sahip fotovoltaik güneş enerjisi çiftliği, İspanya’da açılmıştır. Yaklaşık 100 hektar olan bu alan, içinde 120,000 adet güneş paneli barındırarak 20 megawatt elektrik üretebilmekte ve 20.000 eve güç sağlamaktadır.


Harita 3. Güneş Potansiyel Haritası

I.D. JEOTERMAL ENERJİ SANTRALİ


  • Yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş olan ısının oluşturduğu ve sıcaklıkları atmosferik sıcaklığın üzerinde olan sıcak su, buhar ve gazlar olarak tanımlanır.

  • Türkiye jeotermal kaynak bakımından dünyada yedinci sırada yer almaktadır. Yüzey sıcaklığı 40 derecenin üzerinde olan 140 civarında kaynak mevcuttur. Bu kaynakların 136 tanesi merkezi ısıtma, sera ve konut ısıtılmasına ve endüstriyel kullanıma uygun iken sadece 4 tanesinden teknik ve ekonomik açıdan elektrik enerjisinin elde edilebilmesinin mümkün olduğu belirlenmiştir. Tüm kaynaklarımızın değerlendirilmesinin petrol eşdeğerinin 9 milyar dolar/yıl olduğu hesaplanmıştır.

  • İlk jeotermal enerji santrali 1931'de İtalya'daki Larderello'da kurulmuştur. Bugün Larderello'da toplam gücü 351 megawatt olan ve yaklaşık 600 bin nüfuslu bir kenti beslemeye yeterli elektrik üreten bir grup jeotermal enerji santrali bulunmaktadır.

Türkiye’nin ilk jeotermal santrali ise; 1984 yılında, TEK tarafından Denizli-Kızıldere’ de kurulmuştur. Türkiye’de jeotermal enerjiye dayalı bina ve sera ısıtmacılığı da hızla gelişmektedir. Balıkesir-Gönen, Kütahya-Simav, Kırşehir, Kızılcahamam, İzmir-Balçova vb. alanlarda 50 binden fazla konut günümüzde jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır.

Harita 4. Jeotermal Potansiyel Haritası

I.E. NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ


  • Nükleer santralde enerji, istasyonun merkezindeki reaktörün içinde üretilen ısıyla sağlanır. Bu ısı, uranyum atomunun zincirleme reaksiyonu sonucu elde edilir.

  • Nükleer santrallerde Atom çekirdekleri parçalanarak enerji sağlanır. Atomun çıkardığı ısı enerjisi yüksektir, ama çıkardığı radyasyon ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanır ve uzun yıllar radyasyon yayar.

  • 2020 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kurulu gücünün 10 bin MW seviyesine ulaşması hedeflenmektedir.

  • Nükleer enerjinin çevre sorununa hiçbir şekilde çözüm olmadığını bilimsel ve siyasi olarak da savunan grupların (Yeşiller Partisi, Yeşil Barış (Greenpeace), Nükleer Karşıtı Platfom ve Küresel Eylem Grubu) yanı sıra kömüre oranla daha az karbondioksit salınımına sebep olduğu için çevreci olduğunu iddia eden nükleer lobi grupları da mevcuttur.

  • Nükleer enerji santrali yapılması istenilen Sinop ve Akkuyu'da ayrıca yerel bazlı nükleer-karşıtı örgütlenmeler de mevcuttur. Ayrıca 25 km açığından geçen Ecemiş Fayı'da burayı tehdit etmektedir.

  • Üretilen elektriğin ekonomik olabilmesi için santralin kurulduğu yerin bazı özelliklere sahip olması gerekir. Nükleer santraller, hidroelektrik ve kömür yakıtlı santrallerin aksine, teknik olarak her yere kurulabilirler. Ancak üretilen elektriğin ekonomik ve son derece güvenli olabilmesi için santralin kurulduğu yerin bazı özelliklere sahip olması gerekir. Bu özellikler şu ana başlıklar altında toplanabilir:

          • DEPREM RİSKİ: Nükleer santraller kurulurken, yapım maliyetini en aza indirebilmek için, deprem riskinin en düşük olduğu yerler seçilir.

          • TAŞIMA KOŞULLARI: Nükleer santrallerin, 400–500 tona varan ağırlıkta parçaları vardır. Bu parçaların santralin kurulacağı yere taşınması önemli bir sorundur. Coğrafyamız, kara ve demir yollarımız, bu ağırlıktaki parçaların taşınmasına olanak vermezken, taşımacılığa uygun olmayan akarsularımız da bu soruna bir çözüm getirmezler. Bu nedenle Türkiye'ye kurulacak nükleer santrallerin öncelikli olarak deniz kenarında olması, ekonomik olarak büyük yarar sağlayacaktır.

          • SOĞUTUCU GEREKSİNİMİ: Termik santrallerde olduğu gibi nükleer santralde de üretilen ısıyı alabilmek için bir soğutucuya gereksinim duyulur. Bu soğutucu, genellikle akarsu ya da denizden sağlanacak olan "su"dur. Türkiye'deki çoğu akarsuyun debisi bu soğutmayı sağlayacak düzeyde olmadığından nükleer santrallerin deniz kenarında kurulması, en uygun seçeneği oluşturur.

          • METEOROLOJİK KOŞULLAR: Yöreye hakim hava olaylarının bilinmesi, sağlanan güvenliğin korunması ve olası radyolojik etkilerin en aza indirilmesi açısından önemlidir.

I.F. TERMİK SANTRALLER




  • Termik santraller, kömür, akaryakıt veya gaz gibi fosil yakıtların yakılması yoluyla elektrik üretir.

  • Termik santrallerin ürettiği ısının bir bölümü çevreye atılır. Soğutma suyunun sağlandığı kıyı ve ırmak suları birkaç derece ısınır.

  • Aşağıda verilen hususlar termik enerji santrallerinin yer seçimi sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır:

          • Su kaynağı olarak kullanılan besleme alanları veya halkın kullanımında olan baraj gölleri.

          • Alıcı ortama deşarj edilmeden önce atık suların arıtılması gerekliliği.

          • Mevcut hava kalitesi.

          • Nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerin yaşam alanları.

          • Yerleşim merkezlerine yakınlık.

          • Alanın (veya geçiş yollarının) sağlık kuruluşları, okullar ve konutlar gibi alanlara uzaklığı.

          • Deprem ve göçük riski olan alanlar.

          • Jeolojik açıdan sakıncalı alanlar.

          • Çeşitli nedenlerle koruma altındaki alanlar ve askeri bölgeler.

Termik santrallerin hizmet verebilecekleri sanayi bölgelerinde kurulması planlandığında, muhtemel bazı çevresel etkilerin o bölgede yer alan diğer sanayi tesisleri de göz önünde bulundurularak kümülatif bir şekilde değerlendirilmesi gerekebileceği göz önünde tutulmalıdır. Örneğin, seçilmesi planlanan proje yeri civarında hava emisyonlarının yoğun olması, projeden kaynaklanacak hava emisyonlarının daha önemli etkiler yaratmasına sebep olabilir.

Harita 5. Kömür Sahaları ve Potansiyel Kullanım Alanları

I.G. HİDROJEN ENERJİSİ SANTRALİ




  • Doğada bileşikler halinde bol miktarda bulunan hidrojen serbest olarak bulunmadığından doğal bir enerji kaynağı değildir.

  • Bununla birlikte hidrojen birincil enerji kaynakları ile değişik hammaddelerden üretilebilmekte ve üretiminde dönüştürme işlemleri kullanılmaktadır. Bu nedenle elektrikten neredeyse bir asır sonra teknolojinin geliştirdiği ve geleceğin alternatif kaynağı olarak yorumlanan bir enerji taşıyıcısıdır.

  • Geleceğin enerjisi olarak adlandırılan hidrojen, suyun elektrolizi veya ısıl parçalanması ya da kömür veya petrol ürünlerinin parçalanması gibi çeşitli yöntemlerle üretilebilmektedir.

  • Hidrojen karbon içermediği için fosil yakıtların neden olduğu çevresel sorunlar yaratmaz.

  • Isınmadan elektrik üretimine kadar çeşitli alanların ihtiyacına cevap verebilecektir. Gaz ve sıvı halde olacağı için uzun mesafelere taşınabilecek ve iletimde kayıplar olmayacaktır.

  • UNIDO işbirliği ile Türkiye’de Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) projesi ile hidrojen çağına adım atılması hedeflemektedir.

I.H. BİYOKÜTLE ENERJİSİ SANTRALİ




  • Klasik ve modern anlamda olmak üzere iki grupta ele almak mümkündür. Birincisi; konvansiyonel ormanlardan elde edilen yakacak odun ve yine yakacak olarak kullanılan bitki ve hayvan atıkları (tezek gibi) oluşur.
    İkincisi yani modern biyokütle enerjisi ise; enerji ormancılığı ve orman-ağaç endüstrisi atıkları, tarım kesimindeki bitkisel atıklar, kentsel atıklar, tarıma dayalı endüstri atıkları olarak sıralanmaktadır.

  • Günümüzde enerji tarımı adını verdiğimiz bir tarım türü oluşmuştur. Bu tarım türünde C4 adı verilen bitkiler (seker kamışı, mısır, tatlı darı, vb.) yetiştirilmektedir. Bu bitkiler suyu ve karbondioksiti verimli kullanan, kuraklığa dayalı verimi yüksek bitkilerdir.

  • Dünya genelinde biyokütle enerji teknolojileri son derece hızlı gelişmektedir. Örneğin Finlandiya %15, İsveç %9, Amerika %4 oranında biyokütleden üretilen enerjiden faydalanmaktadır.


Harita 6. Biokütle Potansiyel Haritası

I.I. DALGA ENERJİSİ SANTRALİ


  • Deniz dalga enerjisi, deniz sıcaklık gradyent enerjisi, deniz akıntıları enerjisi( boğazlarda) ve med-cezir enerjisi olarak tanımlanabilmektedir.

  • Ülkemiz için üzerinde durulabilecek enerji grubu ise özellikle deniz dalga enerjisidir.

  • Deniz dalga enerjisinin temelinde yine rüzgar enerjisi yatmaktadır. Ülkemizin Marmara hariç olmak üzere açık deniz kıyı uzunluğu 8210 km civarındadır. Bunun turizm, balıkçılık kıyı tesisleri gibi nedenle en fazla beşte birlik kısmı kullanılabilir ve yıllık olarak 18.5 TWh/yıl düzeyinde bir enerji elde edilebilir.

Harita 7. Dalga Potansiyel Haritası




  1. Yüklə 281,65 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin