Gökleri ve yeri bir örnek (model) edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, her şeyi yaratmıştır. O, her şeyi bilendir.
Edip Yüksel Meali
Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Eşi olmadığı halde nasıl olur da çocuğu olur? Herşeyi O yaratmıştır ve O, herşeyi bilendir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. Eşi de olmadığı halde, nasıl olur da çocuğu olur? Her şeyi yaratan O'dur. Ve O, herşeyi bilendir.
Süleyman Ateş Meali
(O) gökleri ve yeri yoktan var edendir. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin bir eşi yoktur, herşeyi O yaratmıştır ve O, herşeyi bilendir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gökleri ve yeri yaratıp donatan Bedî' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun, kendisinin bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her şeyi en iyi şekilde bilen de O'dur!
Yusuf Ali (English)
To Him is due the primal origin of the heavens and the earth:(930) How can He have a son when He hath no consort? He created all things, and He hath full knowledge of all things. *
M. Pickthall (English)
The Originator of the heavens and the earth! How can He have a child, when there is for Him no consort, when He created all things and is Aware of all things?
Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.
Edip Yüksel Meali
Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.
Süleyman Ateş Meali
Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sahibi), herşeyi haber alandır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.
Yusuf Ali (English)
No vision can grasp Him, but His grasp is over all vision: He is above all comprehension,(931) yet is acquainted with all things. *
M. Pickthall (English)
Vision comprehendeth Him not, but He comprehendeth (all) vision. He is the Subtile, the Aware.
En’âm Suresi 104
قَدْ
doğrusu
جَاءَكُمْ
size geldi
بَصَائِرُ
basiretler
مِنْ رَبِّكُمْۖ
Rabbinizden
فَمَنْ
artık kim
أَبْصَرَ
görürse
فَلِنَفْسِهِۖ
yararı kendisine
وَمَنْ
kim de
عَمِيَ
kör olursa
فَعَلَيْهَاۚ
zararı kendisinedir
وَمَا أَنَا
ben değilim
عَلَيْكُمْ
sizin üzerinize
بِحَفِيظٍ
bekçi
Türkçe Transcript (*)
Kad câekum besâ-iru min rabbikum(s) femen ebsara felinefsih(i)(s) vemen ‘amiye fe’aleyhâ(c) vemâ enâ ‘aleykum bihafîz(in)
Ali Bulaç Meali
Gerçek şu ki size Rabbinizden basiretler gelmiştir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici değilim.
Edip Yüksel Meali
Rabbinizden size aydınlatıcı bilgiler gelmiş bulunuyor. Kim görürse kendi yararına, kim körlük ederse kendi zararınadır. Ben üzerinize bekçi değilim.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Muhakkak size Rabbinizden basiretler (kalb gözleri) geldi. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de körlük ederse zararı kendisinedir. Ben sizin bekçiniz değilim!
Süleyman Ateş Meali
Doğrusu size Rabbinizden basiretler geldi. Artık kim (gerçeği) görürse yararı kendisine, kim de (gerçeğe karşı) kör olursa zararı kendisinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.
Yusuf Ali (English)
"Now have come to you, from your Lord, proofs (to open your eyes): if any will see, it will be for (the good of) his own soul; if any will be blind, it will be to his own (harm): I am not (here) to watch over your doings."(932) *
M. Pickthall (English)
Proofs have come unto you from your Lord, so whoso seeth, it is for his own good, and whoso is blind is blind to his own hurt. And I am not a keeper over you.
İşte biz, ayetleri çeşitli biçimlerde böyle açıklıyoruz. Öyle ki sana: 'Sen ders almışsın' desinler ve biz de bilen bir topluluğa onu açıkça göstermiş olalım.
Edip Yüksel Meali
"Sen ders almışsın," demeleri için ve bilen bir topluma açıklamak için ayetleri böyle sergiliyoruz.