Erikson (1963; 1968)’un psiko-sosyal gelişim kuramında kimlik duygusunun kazanımı ergenlik döneminde gerçekleşen bir gelişimsel kazanım olduğu düşünülmekteydi
Erikson (1963; 1968)’un psiko-sosyal gelişim kuramında kimlik duygusunun kazanımı ergenlik döneminde gerçekleşen bir gelişimsel kazanım olduğu düşünülmekteydi.
Erikson (1963; 1968)’un psiko-sosyal gelişim kuramında kimlik duygusunun kazanımı ergenlik döneminde gerçekleşen bir gelişimsel kazanım olduğu düşünülmekteydi.
Günümüzde ise ergenlik değişen toplumsal, sosyal ve ekonomik koşullar doğrultusunda süre olarak daha uzayan ve kendi içinde ayrışan bir gelişimsel dönem haline gelmiştir.
Yetişkinliğe geçiş sürecinin uzaması, “beliren yetişkinlik” (emerging adulthood) kuramının da (Arnett, 2000, 2001) temel savlarından biri olmuş ve gencin kimliği konusundaki arayışlarının bu dönemin en önemli özelliği olduğu belirtilmiştir.
Ergenlerden kimlik duygusunu kazanma ve genç yetişkinliğe geçiş sürecinde artık eskisi gibi hızlı davranmaları beklenmemektedir. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde artan eğitim süresi, üniversite eğitimi alan nüfusun artışı, ekonomik koşulların iyileşmesi, evlenme ve çocuk sahibi olma yaşının yükselmesi ile beraber gençlerin yetişkin bir birey haline gelme süreleri de uzamış ve artık ergenlikten genç yetişkinliğe geçiş yaşı 10’lu yaşların sonlarından 30’lu yaşlara kadar çıkmıştır (Arnett, 1998; 2000; 2001; 2005).
Ülkemizde de benzer bir durumun var olduğu görülmektedir; yükseköğretim mezunu insan sayısı 1980’den 2004 yılına olan süre içinde 10 kat artmıştır (T. C. Baskabanlık Türkiye İstatistik Kurumu, 2007a). Artan eğitim süresine paralel olarak ilk evlenme yaşı da artarak erkeklerde 26.1 ve kadınlarda 22.8’e yükselmiştir (T. C. Baskabanlık Türkiye İstatistik Kurumu, 2007b).
Ülkemizde de benzer bir durumun var olduğu görülmektedir; yükseköğretim mezunu insan sayısı 1980’den 2004 yılına olan süre içinde 10 kat artmıştır (T. C. Baskabanlık Türkiye İstatistik Kurumu, 2007a). Artan eğitim süresine paralel olarak ilk evlenme yaşı da artarak erkeklerde 26.1 ve kadınlarda 22.8’e yükselmiştir (T. C. Baskabanlık Türkiye İstatistik Kurumu, 2007b).
Üniversite eğitimi alma oranı ve süresi arttıkça yetişkinliğe geçiş süresi de uzamakta ve gençler ilgileri, yetenekleri, istekleri ve kimlikleri konusunda kendilerini daha iyi tanıma, değerlendirebilme ve yetişkin rollerine hazırlanma fırsatı bulmaktadırlar. Arnett (2005)’e göre ergen, geliştirmekte olduğu kimliği ile ilgili keşiflerinin önemli bir kısmını bu uzayan yetişkinliğe geçiş sürecinde gerçekleştirmektedir. Bu dönemde gençlerin büyük bir kısmı ya eğitim amacıyla ailelerinden ayrılmakta ya da daha sonrasında iş bulmak amacıyla şehir değiştirmektedirler. Bu durum onların özerklik kazanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Önce sizlerin cevaplarınızı alalım ve betimsel olarak inceleyelim….
Önce sizlerin cevaplarınızı alalım ve betimsel olarak inceleyelim….
Arnett’in araştırma bulgularına göre üniversite öğrencilerinin %70’ten fazlası yetişkin olmayı:
Kendi davranışlarının sonuçlarına katlanabilecek sorumluluğa sahip olma
Kendi inanç ve değerleri konusundaki kararları kendi verme
Ebeveynleri ile eş düzeyde bir yetişkin gibi ilişki kurabilme
şeklinde tarif etmişlerdir
Ekonomik bağımsızlığı elde etme, tam zamanlı bir işe sahip olma, üniversiteyi bitirme, evlenme, çocuk sahibi olma vb. gibi yanıtlar da verilmektedir.
Ancak verilecek yanıtların kültüre göre ve farklı sosyo-ekonomik seviyeye göre de farklılıklar taşıyacağı beklenmektedir. Bu dersimizin sonunda sizlere bu konuda ufak bir uygulama da yaptırtacağız
Fiziksel anlamda en üst noktalara 30 yaş altında ulaşılmaktadır. Fiziksel performansın zirve yaptığı yaşlar 19-26 yaşlar arasıdır. Sadece normal insanlarda değil atletlerde de bu durum böyledir. Atletler de bu yaşlarda daha hızlı koşarlar, daha yükseğe zıplayabilirler ve daha ağır yükler kaldırabilirler.
Fiziksel anlamda en üst noktalara 30 yaş altında ulaşılmaktadır. Fiziksel performansın zirve yaptığı yaşlar 19-26 yaşlar arasıdır. Sadece normal insanlarda değil atletlerde de bu durum böyledir. Atletler de bu yaşlarda daha hızlı koşarlar, daha yükseğe zıplayabilirler ve daha ağır yükler kaldırabilirler.
Olimpiyatlarda madalya kazanan yetişkinlerin yaşlarını inceleyen araştırmacılar spor dallarına ve cinsiyete göre bir takım farklılıklar bulmuş olmakla birlikte genellikle 19-26 yaş arasındaki fiziksel performans son derece yüksektir.
Fiziksel performans açısından genç yetişkinliğin başlarında gözlenen bu zirve genç yetişkinin sağlık durumuna da olumlu yönde katkıda bulunmaktadır. Bu yaşlarda daha az kronik sağlık problemleri ve soğuk algınlığı vb. rahatsızlıklar görülmektedir.
Ayrıca aile ortamından ayrılmış olmanın verdiği rahatlıkla sigaraya bağlama, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi davranışlarda artış olduğunu gösteren boylamsal çalışmalar (Johnston ve ark., 1987, 1995) da mevcuttur.
Ayrıca aile ortamından ayrılmış olmanın verdiği rahatlıkla sigaraya bağlama, alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi davranışlarda artış olduğunu gösteren boylamsal çalışmalar (Johnston ve ark., 1987, 1995) da mevcuttur.
Bu dönemdeki beslenme alışkanlıkları, madde ve sigara kullanımı, yaşam tarzı gibi faktörlerin ilerideki yetişkinlik ve yaşlılık yıllarına olan yansımaları hakkında yeterince bilinçli davranmayabilmektedirler.
Kahvaltı etmeme, öğün aksatma, düzenli olarak yememe, aşırı derecede yemek yeme, fiziksel egzersiz yapmama, sigara ve alkol kullanımı genç yetişkinin sağlığını riske sokmakta ve ilerleyen yaşlarını sağlıklı bir biçimde geçirememesine neden olmaktadır.
Kas gücünde ve fiziksel performansta düşüşler 30 yaş civarında başlamaktadır. Sarkan gerdanlar, dışarı fırlayan göbekler ilk kez bu yaşlarda kendisini gösterir.
Kas gücünde ve fiziksel performansta düşüşler 30 yaş civarında başlamaktadır. Sarkan gerdanlar, dışarı fırlayan göbekler ilk kez bu yaşlarda kendisini gösterir.
30 yaşlarındaki bir genç yetişkinin “dün bir saat tenis oynadım her tarafım ağrıyor, oysa birkaç yıl önce gün boyu tenis oynasam yorulmazdım” diye yakındığına tanık olabiliriz.
Bu dönemde duyusal sistemde son derece az değişim olmaktadır. Görme, işitme duyuları ergenlikte tavan yapmakla birlikte genç yetişkinliğin sonlarına doğru çok az da olsa düşüşe geçmektedir. Yakını görme ve işitmede azalma genellikle 40’lı yaşlara doğru yavaş yavaş başlamaktadır.
25-30 yaş arasında bedende yağlanma artmaktadır
Günümüzde insanlar yemek yemek ve yemek yemekten kaçınmak konusunda çok fazla düşünmekte ve konuşmaktadırlar
Günümüzde insanlar yemek yemek ve yemek yemekten kaçınmak konusunda çok fazla düşünmekte ve konuşmaktadırlar
Obezite ise hem kalıtımsal, hem fizyolojik, hem zihinsel, hem de çevresel faktörlerden etkilenen oldukça karmaşık bir rahatsızlıktır
Obezitesi olan çocukların %70’inin anne ya da babasında da aynı rahatsızlık bulunmaktadır
Basal metabolizma hızı da ergenliğim sonlarından itibaren hızla düşüyor ve bu durum kilo vermeyi de engelliyor
Sosyo-kültürel faktörler de obeziteyi arttırıcı ya da azaltıcı rol oynayabiliyor. Satılan gıdalar, o gıdaların içindeki şeker ve yağ oranları önemli
Diyet gıda sektörü de obezite nedeniyle önemli ve çok büyük paraların döndüğü bir sektör olmuş durumda özellikle de A.B.D.’de (kadınların %40’ı ve erkeklerin de %37’si genellikle diyet yaptıklarını belirtiyorlar)
Bilinçsiz ve diyetisyen eşliğinde yapılmayan diyetler bir takım kronik ve psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkışına sebep olabiliyor
Düzenli olarak yapılan egzersiz kalp krizi geçirme riskini 2/3 oranında azaltmaktadır
Düzenli olarak yapılan egzersiz kalp krizi geçirme riskini 2/3 oranında azaltmaktadır
Düzenli yapılan egzersizlerle haftada en az 2000 kalori kadar yakılması sağlık için çok önemli. 25 dak yüzmek ya da koşmak 300 kalori, ya da saatte 4 mil hızda 45 dak yürümek, 30 dak aerobik yapmak
Egzersiz yapmak kaygı bozukluklarını ve depresyonu da azaltıcı, insanın ruh sağlığını düzenleyici bir etkiye sahip
Günlük faaliyetlerde de kalori yakıyoruz (20 dak seks 110 kalori, 20 dak çocuklarla oynamak 106 kalori, 45 dak dans etmek 324 kalori)
Alkol, uyuşturucu, sigara, esrar gibi maddelerin kullanımında genellikle başlangıçta az bir doz etkili olmakta algıları ve hazzı etkilemektedir. Ancak ilerleyen zaman içinde kullanılan maddenin dozu aynı etkiyi yaratmaya yetmemeye başlamaktadır ve doz arttırılır.
Alkol, uyuşturucu, sigara, esrar gibi maddelerin kullanımında genellikle başlangıçta az bir doz etkili olmakta algıları ve hazzı etkilemektedir. Ancak ilerleyen zaman içinde kullanılan maddenin dozu aynı etkiyi yaratmaya yetmemeye başlamaktadır ve doz arttırılır.
Fiziksel bağımlılığın oluşmuş olduğunu o maddeyi kullanmadan duramama, güçlü bir yoksunluk hissetme gibi semptomlardan anlayabiliriz
Alkol en sıklıkla kullanılan psikoaktif maddedir. Alkolizme bağlı ölümle genellikle insan ölümlerinde ilk sıralardaki nedenlerden birini oluşturmaktadır
Alkolizmde genetik yatkınlık faktörü kadar sosyo-kültürel yaşantılar da etkilidir
Adsız alkolikler grubu (ülkemizde de var, Ankarada bir şubeleri var ve alkolikler ile bundan etkilenen aile fertlerine destek oluyorlar “Adım ……, ben bir alkoliğim” diye başlayan ve bireyin gruba kendini anlattığı seanslar düzenliyorlar
Genç yetişkin için yaşamının bu döneminde cinsellik, romantik ilişkiler ve karşı cinsle kurulan bağlanma yaşantıları büyük önem taşımaktadır
Genç yetişkin için yaşamının bu döneminde cinsellik, romantik ilişkiler ve karşı cinsle kurulan bağlanma yaşantıları büyük önem taşımaktadır
Oldukça tabu bir konu olarak algılanabilen cinsellik çok boyutlu bir özelliğe sahiptir (psikologlar, seksologlar, tıp doktorları, sosyologlar, antropologlar bu alanda araştırmalar yapmaktadırlar)
Oldukça tabu bir konu olarak algılanabilen cinsellik çok boyutlu bir özelliğe sahiptir (psikologlar, seksologlar, tıp doktorları, sosyologlar, antropologlar bu alanda araştırmalar yapmaktadırlar)
Yapılan anket çalışmaları genellikle evlilerin ve düzenli bir ilişkisi olan yetişkinlerin daha sıklıkla seks yaptığını ortaya koymaktadır. Orgazm sıklığı da bu grupta daha fazladır.
Michael (1994)’in araştırma bulgularına göre katılımcıların üçte biri haftada iki ya da ikiden fazla, üçte biri ayda birkaç kez ve diğer üçte birlik kısım ise yılda birkaç kez seviştiklerini ya da hiç sevişmediklerini belirtmişlerdir.
Partner değiştirme sıklığı erkeklerde daha fazla bulunmuştur. Bunun temel nedeni toplumdaki kadın-erkek rollerine ilişkin algılar ve cinsel davranışı evlilik ilişkisi içinde sınırlamaya yönelik sosyal öğrenmelerdir
Seksüel yönelim (heteroseksüellik, homoseksüellik, biseksüellik) genetik, hormonal, bilişsel ve çevresel faktörlerin bir bileşeni olarak kabul edilmektedir.
Seksüel yönelim (heteroseksüellik, homoseksüellik, biseksüellik) genetik, hormonal, bilişsel ve çevresel faktörlerin bir bileşeni olarak kabul edilmektedir.
Dolayısıyla homoseksüelliğin nedenini açıklamakta farklı görüşler mevcuttur. Ancak homoseksüel çiftler tarafından büyütülen çocukların heteroseksüel çiftler tarafından yetiştirilenlere göre cinsel yönelim açısından farklılık göstermedikleri gözlenmiştir
Gay ve lezbiyenler üzerine çalışmalar yapan araştırmacılar hem gay/lezbiyen hem de heteroseksüel kültürüyle etkileşim içinde olan ve bunu dengeleyebilen bireylerin psikolojik anlamda daha olumlu yönde etkilendiklerini bulmuşlardır
Homofobi, eşcinsellere ya da eşcinselliğe karşı duyulan irrasyonel nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılık.
Homofobi, eşcinsellere ya da eşcinselliğe karşı duyulan irrasyonel nefret, korku, hoşnutsuzluk ya da ayrımcılık.
Her 48 saatte bir, eşcinsel bir kişinin, homofobiyle bağlantılı şiddete maruz kalarak öldürüldüğü tahmin edilmektedir.Uluslararası Af Örgütü'ne göre yaklaşık 70 ülkede eşcinsellere zulmedilmektedir ve sekiz ülkede eşcinsellere idam cezası verilmektedir.
Türkiye'de eşcinsellik kanunen yasak değildir ancak homofobi oldukça yaygındır. tarafından yapılan bir ankete göre "Eşcinsellik, toplum tarafından kabul edilmesi gereken bir hayat biçimi mi?" sorusuna halkın %14'ü evet demiştir. %57'si hayır demiş, geri kalanı soruyu cevaplamadı). Bu oran gelişmiş ülkelere göre çok düşüktür ve Ortadoğu'da da İsrail (%38 evet)ve Lübnan'dan (%18 evet) sonra gelmektedir.
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in 2009 yılında hazırladığı "Radikalizm ve Aşırıcılık" adlı araştırması kapsamında 34 ilde 1715 kişiye sorulan "Kiminle komşu olmak istemezsiniz?" sorusuna katılımcıların %87'si "eşcinsel" kişiler olarak yanıt vermiştir.
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in 2009 yılında hazırladığı "Radikalizm ve Aşırıcılık" adlı araştırması kapsamında 34 ilde 1715 kişiye sorulan "Kiminle komşu olmak istemezsiniz?" sorusuna katılımcıların %87'si "eşcinsel" kişiler olarak yanıt vermiştir.
Türkiye'de de eşcinsellik genel olarak normal dışı ve kabul edilemez olarak algılanmaktadır. Bazı eşcinseller toplumsal baskı nedeniyle, ailelerinden dışlanmakta, işlerini kaybetmekte, toplumun düşmanca davranışlarına maruz kalmakta ve baskı görmektedir.
Bu önyargılı tutum ve davranışlar nedeniyle Türkiye'de birçok eşcinsel birey, aile içinde, ilişkilerinde ve kendi cinsel tercihini bilen arkadaşları içinde huzursuz hissetmektedirler.
Bu yaşantılar bireylerin, depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunları heteroseksüellere oranla daha fazla yaşamalarına neden olmaktadır (Wikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Homofobi)
Ülkemizde cinsel bozukluklar, bu bozuklukların tedavisi, cinsel eğitim üzerine çalışan kurum sayısı oldukça azdır. Yukarıdaki web adresinden bu konudaki uzmanlara, yapılan araştırmalara ulaşma konusunda bilgi alabilirsiniz
Ülkemizde cinsel bozukluklar, bu bozuklukların tedavisi, cinsel eğitim üzerine çalışan kurum sayısı oldukça azdır. Yukarıdaki web adresinden bu konudaki uzmanlara, yapılan araştırmalara ulaşma konusunda bilgi alabilirsiniz
Buradaki bilgilendirme dosyalarını ücretsiz olarak bilgisayarınıza indirerek okumanız mümkün.
Ülkemizde hala gençlerimize cinsel konularda eğitim verilmemektedir. Bazı üniversitelerin medikososyal birimleri onlar üniversiteye başladıkları ilk yıl korunma yöntemleri konusunda konferans vermektedirler. Birçok orta öğretim kurumunda ergenliğe geçiş konusundaki bilgilendirmeler bile hala din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerince yapılamaktadır.
Piaget ergenlerin ve yetişkinlerin aynı bilişsel özelliklere sahip olduklarını düşünmektedir.
Piaget ergenlerin ve yetişkinlerin aynı bilişsel özelliklere sahip olduklarını düşünmektedir.
Diğer bazı gelişim psikologları ise yetişkinlik dönemine kadar formel (soyut) işlemsel düşünmenin oluşmadığını ileri sürmektedirler.
Genç yetişkinler hipotezler oluşturma, planlama ve problemi çözme gibi bilişsel yeterlilikler açısından ergenlerle benzeşmekle birlikte tüm bu beceriler açısından ergenlere kıyasla çok daha profesyoneldirler.
Bazı gelişim psikologları ergenlerdeki saf mantıksal akıl yürütme ve aşırı iyimser bakışın genç yetişkinlikle birlikte daha azaldığını ileri sürmektedirler. Genç yetişkinler daha mantıklı, çok yönlü ve pragmatik bir biçimde sorunlara yaklaşabilmektedirler.
Bu dönemde bilişsel yetenekler oldukça iyi durumdadır. Ancak birçok değişkeni ele alan genç yetişkin olaylara daha ayağı yere basan ve yarar-zarar analizini dikkate alan bir biçimde yaklaşırlar. Örneğin bir mimar bir binayı çizerken çevresel koşulları, kullanılacak malzemenin fiyatını vb. birçok şeyi düşünmektedirler.
K. Warner SCHAIE’nin Bilişsel Gelişimi Dönemlere Göre Açıklayışı
K. Warner SCHAIE’nin Bilişsel Gelişimi Dönemlere Göre Açıklayışı
Ergenlik Formel işlemsel dönem
Genç yetişkinlik Başarma dönemi (var olan bilişsel yeterliliklerin kariyer, aile kurma, bilgi edinme gibi uzun vadeli amaçlar doğrultusunda yönlendirilmesi
Yetişkinlik Sorumluluk ve idare edicilik (yöneticilik) dönemi (oluşturulan ailenin gereksinimlerinin sağlanması, toplum içindeki ilişkiler, iş yerindeki yönetim ve daha karmaşık sosyal ilişkilerin yönetimi)
Yetişkinliğin ileri yılları-Yaşlılık Yeniden bütünleyicilikaşaması (var olan enerjinin kişi için önemli olan, anlama sahip alanlara yönlendirilmesi) Bu yaşlarda artık onlar için “Hangisi daha iyidir komünizm mi kapitalizm mi?” gibi soyut düşünce sorularının yerine “Yaşamın amacı nedir?”, “Ölümden sonra ne vardır?” gibi sorular ve yanıtları önem kazanır.
Ünlü ve başarılı bir çok bilim insanı, sanatçı üzerinde yapılan boylamsal araştırmalar alanlara göre bir parça değişmekle birlikte genellikle insanların 50’li yaşlarında oldukça yaratıcı ve özgün yapıtlar ortaya koyduklarını göstermektedir.
Ünlü ve başarılı bir çok bilim insanı, sanatçı üzerinde yapılan boylamsal araştırmalar alanlara göre bir parça değişmekle birlikte genellikle insanların 50’li yaşlarında oldukça yaratıcı ve özgün yapıtlar ortaya koyduklarını göstermektedir.
Bunun yanı sıra 30’lu yaşlarda yani genç yetişkinlik döneminin orta ve sonlarında da oldukça yaratıcı yapıtlar ve çalışmalar ortaya koyan kimseler vardır.
Genellikle 20’li yaşlar yaratıcılığın daha düşük olduğu yaşlardır. Bunun nedeni meslek yaşamında ve yaşamın genelinde olan deneyim eksikliği, meslek ve aile ortamında kendini kanıtlamaya çalışma ile meşgul olma olarak görülebilir. Olgunluk, olayları neden yaptığını bilebilme, olayın özünde ne olduğunu arama isteği yaş ilerledikçe artmakta ve yetişkin daha yaratıcı fikirler ortaya koyabilmektedir.
Kariyer gelişimi ve iş hayatına atılma genç yetişkinlik dönemi için oldukça kritik bir evredir.
Kariyer gelişimi ve iş hayatına atılma genç yetişkinlik dönemi için oldukça kritik bir evredir.
Artık genç yetişkin bir öğrenci olma statüsünden sıyrılarak bir meslek elemanı/çalışan haline gelir. Bu dönemde işsiz kalmamak da çok önemli elbette. Dünyada ve ülkemizde artan işsizlik oranları gençleri de oldukça kaygılandırmakta ve iş sahibi olamamak onların benlik saygılarını düşürmekte ve depresyona yol açmaktadır.
İş hayatına atıldığı ilk yıllar genç yetişkin için pek de kolay geçmemektedir. Başlangıçta kazancı az olabilir, ev geçindirmek, iş hayatında kendini kanıtlamak açısından zorluklar çekebilir.
11 yaşına kadar çocuk 1. aşamadadır, sınırsız meslek seçeneğinin var olduğunu düşünür
Donald SUPER’in Kariyer Gelişimi Kuramı
Donald SUPER’in Kariyer Gelişimi Kuramı
Bireyin geliştirdiği benlik kavramının onun kariyer gelişiminde de merkezi role sahip olduğunu belirtmiştir
14-18 yaş: Kritalizasyon. Kendi genel benlik kavramları ile ilişkilendirilmiş kariyer düşünceleri
18-22 yaş: Belirleme. Kariyer seçeneklerini daraltma ve bir yöne kanalize olma
21-24 yaş: Yerine getirme. Eğitimin bitmesi ve işe atılma.
25-35 yaş: Dengeleme. Kariyer gelişimi açısından daha belirgin kararların alınması
35 üstü:Sağlamlaştırma. Kariyerinde daha üst seviyeye ulaşma ve uzmanlaşma.
John HOLLAND (1987) kişilerin seçtikleri mesleklerle kişilik türleri arasında uyum olması gerektiğini belirtmiştir. Seçtiği meslek ve kişilik özellikleri arasında uyum bulunmayan kişilerin iş doyumlarının, o meslekte devam etme sürelerinin ve başarılarının daha düşük olacağını belirtmiştir.
John HOLLAND (1987) kişilerin seçtikleri mesleklerle kişilik türleri arasında uyum olması gerektiğini belirtmiştir. Seçtiği meslek ve kişilik özellikleri arasında uyum bulunmayan kişilerin iş doyumlarının, o meslekte devam etme sürelerinin ve başarılarının daha düşük olacağını belirtmiştir.
Realistik, araştırmacı, artistik, sosyal, girişimci ve geleneksel
Realistik tipte kişiler için daha az sosyal, tek başına olup zorlu çalışmalar yapabileceği daha teknik işler (örn: ziraatçılık, kamyon soförlüğü, mühendislik, pilotluk vb)
Araştırmacı tip için de sosyal işler yerine çok fazla duygusal durumlarla karşılaşmadığı, düşünce ile uğraşılan işler, yüksek eğitim seviyesi gereken (örn: yazarlık, akademisyenlik, felsefecilik)
Sosyal tip daha çok insanlarla bir arada çalışmayı onlara yönelik yardım sunabilecekleri meslekleri (psikologluk, sosyologluk, sosyal hizmet uzmanlığı, eğitimcilik vb)
Sosyal tip daha çok insanlarla bir arada çalışmayı onlara yönelik yardım sunabilecekleri meslekleri (psikologluk, sosyologluk, sosyal hizmet uzmanlığı, eğitimcilik vb)
Girişimci tip insanlarla ilgilidir özellikle de girişimcilikle ilgili bir görev söz konusuysa. Belli amaçlara ulaşmak için çevresindekileri ikna edebilir ve yönlendirir. (politikacılar, satış görevlileri, yöneticiler vb)
Geleneksel tip ise detay gerektiren ve iyi yapılandırılmış görevlerde başarılı olurlar. Sayılarla ilgilenme, düzenleme vb işlerden hoşlanırlar (örn: sekreterlik, bankacılık, arşivcilik vb)
1. Meslek seçimi ve işe başlama: İşe başlama ile birlikte bir çok yeni sorumluluk ve rol genç yetişkini beklemektedir. Uyum süreci söz konusu. İş hayatının bu ilk yıllarında hayal kırıklıkları, uyum problemleri de yaşayabiliyor. İş bırakma ve yeni bir işe girme çabaları olabiliyor, beklentiler yüksek
1. Meslek seçimi ve işe başlama: İşe başlama ile birlikte bir çok yeni sorumluluk ve rol genç yetişkini beklemektedir. Uyum süreci söz konusu. İş hayatının bu ilk yıllarında hayal kırıklıkları, uyum problemleri de yaşayabiliyor. İş bırakma ve yeni bir işe girme çabaları olabiliyor, beklentiler yüksek
2. İşe Alışma/uyum: mesleki kimliğini kazanma, işin gerektirdiği faaliyetleri yapmaya alışma, daha pratiklik kazanma, farklı çalışma yönlerini seçebileceği gibi, tek bir yön (uğraş alanı) belirleyip o yönde gitmeyi de tercih edebilir (30 lu yaşlar)
3. Sürdürme/ muhafaza etme: İş yaşamına iyice alışma, başarılı olma, zorlanmadan ustalıkla işlerin üstesinden gelme
4. Emeklilik: İş hayatının son bulması ancak hala deneyimlerinden faydalandırma, hobilere sahip olma.
Etkilenme, Aşk ve yakın ilişkiler yaşamın bu döneminde büyük bir önem kazanıyor.
Etkilenme, Aşk ve yakın ilişkiler yaşamın bu döneminde büyük bir önem kazanıyor.
Size nasıl kadınlar/erkekler çekici gelir? Yanıtlarınıza bakarak gruplandıralım…
Fiziksel çekicilik, mekansal yakınlık, benzer ilgi/değer/yaşam tarzına sahip olma genellikle yakın ilişkilerin başlamasında etkili oluyor
Sevgi ve aşkı birbirinden ayıran nedir?
İhtiras, seksüel istekler
Sternberg’in Aşk Üçgeninin 3 temel boyutu
Yakınlık Bağılılık
İhtiras Yakınlık Bağlılık
İhtiras Yakınlık Bağlılık
1.Delicesine Aşk var yok/az yok/az
2.Dostça Sevgi yok/az var var
3.Ahmakça Aşk var yok/az var
4.Mükemmel Aşk var var var
Yalnızlık ve tek başınalık arasındaki fark
Yalnızlık ve tek başınalık arasındaki fark
Tek başına olma fiziksel bir durumken, yalnızlık bireysel algılara bağlı olan daha öznel ve duygusal bir durum, bir his
Yalnızlık temelde bireyin toplumsal cinsiyeti, geçmişteki bağlanma yaşantıları, benlik saygısı ve sahip olduğu sosyal becerileriyle yakından ilişkili
Yaşamın erken dönemlerinde yaşanan reddedilme ve kayıp (anne-baba kaybı gibi faktörler) yalnızlık hissini arttıran faktörler
Düşük benlik saygısı ve yeterli sosyal iletişim kurma becerilerine sahip olmama da yalnızlık hissini arttırıyor
Üniversitenin ilk yılı özellikle yalnızlık hissinin fazla olduğu ve uyum güçlüklerinin yaşandığı bir evre
1. Evi terk etme: bekar genç yetişkinlik evresi. Kendisinin finansal ve duygusal sorumluluğunu alma
1. Evi terk etme: bekar genç yetişkinlik evresi. Kendisinin finansal ve duygusal sorumluluğunu alma
2. Evlilik/Birlikte yaşama: Yeni bir sisteme dahil oluş, eşle ilişkiler, arkadaş ilişkileri
3. Ebeveyn oluş/çocuklu aile: Çocuk bakımı, evin idaresi, ebeveynlik rolleri
4. Ergenlere Sahip Aile: Ailenin sınırlarını biraz daha gevşetmesi, ergenin özerkliğini teşvik
5. Orta Yaşlı Ebeveynli Aile: Çocukların özgürleşmesi, iş yaşamına atılmaları, kendi ebeveynlerinin ölümü ile başa çıkma
6. İleri yaşlarda Aile: Fiziksel gerilemelerle başa çıkmaya çalışma, kardeş ya da eş ölümüne uyum sağlamaya çalışmak
Genç yetişkinlik dönemi genellikle evliliklerin gerçekleştiği ve ailelerin kurulduğu bir yaşam dönemi
Yapılan mutsuz evliliklere bakıldığında bunların genellikle evlilikle ilgili çok gerçekçi olmayan beklentiler içeren ilişkiler olduğu bulunmuş
Kadın erkek rollerine ilişkin beklentiler özellikle de kalıplaşmış bazı geleneksel toplumsal rolleri eşten beklemek bir takım çatışmaların doğmasına neden oluyor
Aile sorumluluğunu alabilmek, çocuk yetiştirmedeki yeterlilik, ilişkide olduğu aile fertlerine yakınlık gösterebilmek evlilik yaşantısını da daha sağlıklı kılıyor
Siz eş seçiminde nelere dikkat edersiniz?
Uygulamalı ödevinizde bu defa siz bu soruyu genç yetişkinlere soracaksınız.
Genç yetişkinlik döneminin başlarındaki (20-25 yaş) 10 bekar kişi ile görüşerek
Genç yetişkinlik döneminin başlarındaki (20-25 yaş) 10 bekar kişi ile görüşerek
1. onlara kendilerini yetişkin hissedip hissetmediklerini sorun. Evetse neden evet, hayırsa neden hayır anlatmalarını isteyin.
2. Sizce bir gencin yetişkinliğe geçişinin belirleyicileri nelerdir? Nasıl yetişkin olunur, bunun kriterleri nelerdir? diye sorun
3. Eş seçiminde nelere önem verirsiniz. İlerde seçeceğiniz eş adayında hangi özelliklerin bulunmasını istersiniz diye sorun ve bunları önem derecesine göre sıralatın.
4. yaşamının bu döneminde yaşadığı en temel sorunlar nelerdir sorarak öğrenin ve önem derecesine göre sıralatın
Cinsiyet, yaş, anne ve baba eğitim düzeyi gibi demografik bilgileri de edinin.
Uyarı: Bir önceki ders sunum dosyamızda sizlere belirtilmiş olan “görüşme sırasında uymanız gereken kurallar” kısmını tekrar okuyarak kurallara harfiyen uyunuz.