İthal Kelimeler ve Tefsir Üzerindeki Rolleri
Tefsirde dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de ithal kelimeler ve onların manasını göz önünde bulundurmaktır. Her ne kadar Kurân’daki ithal kelimeler konusunda birçok görüş ortaya atılmışsa da,300 görünen o ki vahyin indiği zamanda yaşayan Arapların Arap olmayan diğer milletlerle ticari, kültürel ve sosyal alanlardaki ilişkilerinin bir gereği olarak Kurân’ın indiği dönemde mevcut olan Arapçada ve buna paralel olarak da Kurân beyanlarında bu tür sözcükler kullanılmıştır.
Bu sözü şu şekilde açıklayabiliriz: En zengin dil olsa bile her dil, farklı dili konuşan kavim ve milletlerle bağlantı kurduğunda veya farklı dil ve milletlere özgü bir konu hakkında diyaloga girdiğinde o kavim ve milletlere özgü kelime ve kavramları kullanmak zorundadır. Bu iddia en azından özel isimler ve onlara ait deyimler konusunda inkâr edilemez. Bir dilin farklı dillerle ilişkisi veya farklı dile özgü konularla ilgisi ne kadar fazla olursa onlara ait kelime ve kavramların konuşma ve yazı dilinde kullanımı da o ölçüde artış gösterecektir.
Bu noktayı dikkate alarak şunu söyleyebiliriz: Dünyada hiçbir dil yoktur ki komşu dillerden veya kültürel, ekonomik ve sosyal alanda ilişki kurduğu toplumların dillerinden etkilenmemiş ve onlardan bazı sözcükleri ithal etmemiş olsun. Ediplerden birinin söylediği gibi “Bu durumdan ancak dünyadan soyutlanıp tamamen kendi içine kapanmış, tüm sosyal ve kültürel ilişkilerden kopmuş, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (ki böyle bir şey yok hükmündedir) bir dil kurtulabilir.”301 Elbette zengin edebiyatı olan kültürlerde bazı yabancı kelimeler başlangıçta az da olsa bir değişimle o kültürün edebiyatına ait sözcüklerin arasına giriverir. Buradaki değişimlerde genellikle söz konusu kültüre ait dilin gramer yapısı dikkate alınmaktadır. Sonuç olarak bu kültürlere girmiş olan yabancı kelimeler her ne kadar fazla olsa da onları değiştirmemekle birlikte fesahat ve zenginliğine de herhangi bir zarar vermez.
Arap dili de bu kanundan müstesna değildir. Kurân nazil olmadan önce Arap kavminin farklı milletlerle ticari, kültürel ve sosyal alanda ilişkileri vardı. Bu yüzden farklı dillerden Arapçaya bazı sözcükler girmiştir. Fakat bu sözcüklerin girişiyle ne Arapça farklı bir dile dönüşmüş, ne karışık bir dil halini almış ve ne de fasih Arapça fasih olmayan Arapçaya dönmüştür. Aksine bunun sonucunda Arapça daha çok zenginleşmiş, ağırlığı artmış; mefhum ve maksatları açıklamada daha da güçlenmiştir.
Doğal olarak apaçık Arapça olarak inmiş Kurân-ı Kerim’de de vahyin inişinden önce halk arasında yaygın olan yabancı kökenli ve Arapçalaşmış kelimeler kullanılmıştır. Ayrıca Kurân-ı Kerim geçmiş ümmetler ve Arap olmayan kavimlerle ilgili konulardan çokça sohbet ettiği için onlarla ilgili mevzuları açıklarken o milletlere ait sözcüklerden bir kısmını ve en azından onlara özgü özel isimler ve kavramları kullanmıştır.
Fakat “Kurân’a girmiş olan yabancı kelimeler hangilerdir, acaba onlar Kurân’ın inişinden önce Arapçaya girmiş ve Arapça sözcüklere dönüşmüş kelimeler miydi ya da onların bir kısmı ilk defa mı Kurân’da kullanılmıştır?” konusu farklı bir bölümde tartışılması gereken bir bahistir.
Dostları ilə paylaş: |