“أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ/Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı sert ve onurludurlar…”1033 ayetinde tazmin gerçekleşmiştir. Zira “zelle” fiili “lam” harfi ile müteaddi olmalıdır. “Zelle lehu” denilmektedir. Fakat bu ayette şefkat manasını zımnına aldığı için “ala” harfi ile müteaddi olmuştur. Yani müminlere karşı son derece şefkatli ve mütevazidirler.
“عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ/Bir kaynak ki Allah’ın kulları ondan içerler…”1034 ayetinde de tazmin gerçekleşmiştir. Zira “yeşrabu” fiili “min” harfi ile müteaddi olur. Fakat burada “ba” harfi ile müteaddi olduğunu görüyoruz. Çünkü “yerva/sirab olurlar” manasını zımnında bulundurmaktadır.1035
Nahiv İlmi
Müfessirin ihtiyaç duyduğu ve Kurân-ı Kerim’i anlamada temel rollerden birisini ifa eden büyük öneme haiz edebi ilimlerden birisi de nahiv ilmidir. Bu ilim, kelimelerin yalnızca bireysel heyetine nazır olan lügat ve sarf ilminin aksine onların terkipsel heyetini incelemekte ve cümle içindeki konumunu belirlemektedir. Nahvin tanımında şöyle denilmiştir: “Arapça kelimelerin terkip anında irab ve bina cihetinden durumlarının anlaşılmasına vesile olan kaideleri bilmektir.”1036
Daha önce de belirtildiği gibi Arap dili en başından bu nahiv kaideleri ve dilbilgisi kuralları üzerine kurulmuştur. Doğal ve fıtri olarak Arap kavmi bu kaidelere riayet etmiştir. Bu kural ve kaideler başlangıçta düzenli bir şekilde tedvin edilip kitap haline getirilmemişti ama zamanla bu kaidelerin tedvin edilmesi için gerekli şartlar oluştu ve bu dile ait metinleri anlamak isteyen herkesin bunları bilmesi bir zarurete dönüştü.
Dostları ilə paylaş: |