Kurân’ın Kuşatıcılığı
Çok eskiden beri dini metinlerin, başta semavi kitapların dikkat çektiği alanlar bilim adamları arasında üzerinde durulan bir konu olagelmiştir. Kurân-ı Kerim hakkında da özellikle bu meseleyi dile getirmiş ayetlerde “Kurân’ın her şeyin açıklayıcısı olduğu”1071 ifadesinin bulunuyor olması Müslüman âlimlerinin teveccühünü ona yöneltmiş, bu konuda çeşitli yorum ve görüşler ortaya atılmıştır. Bu görüşlerin tümünün beyanı, onların eleştiri ve incelenmesi ve her birisinin tefsirdeki rolü bu bahsin uhdesi dışındadır. Fakat bu hususta bizim dikkate aldığımız konu, bu meselenin Kurân tefsirindeki umde ve esasî etkisidir. Kurân’ın kapsayıcılığı konusunda kabul edilen her görüşün ayetlerin birçoğunun tefsirinde ciddi etkisi olmakta, müfessirin anlayış sınırlarını ve ayetler hakkındaki ince ayrıntılara dalışını mahdut veya geniş yelpazeli kılmakta ve onun ayetten anladığı şeye özel bir şekil vermektedir.
Örneğin; dini beyanların kapsama alanını yalnızca manevi konular ve insanın Allah ile irtibatı olarak görenler toplumsal, iktisadi veya hukuk düzeni ile ilgili olan ayetlerin ruhunu, insanın Allah ile irtibatını sağlayacak şekilde yönlendirip tefsir ederler. Diğer meseleler tamamen Allah’ın maksadı dışında kalır veya ayrıntı ve cüz’i bir konu sayılır ki Kurân onları beyan etme sadedinde değildir. Sadece o konunun aslını çok genel ve mücmel olarak Allah’a nispet etmek ve Allah’ın muradı olarak telakki etmek mümkün olur. Neticede onları, başka ayetlerin tevcih veya tefsirinde kullanmak, onları diğer bazı ayetlerin zahiri manasının önüne geçirmek ilahi ayetleri anlamada yanlış bir iş sayılacaktır.
Ama Kurân’ın kapsayıcılığının, toplumsal düzenleri açıklama sadedinde ve en azından bu düzenlere ait genel kuralları şeffaf ve açık şekilde ortaya koyan bir hadde olduğuna inanan biri, söz konusu ayetleri birçok ayet ve rivayetleri anlamada mihver ve referans olarak görecektir. Bu ayetlerden teveccühe şayan birçok nükteleri istifade edecektir.
Örnek olarak; bu görüşte olan bir müfessir, “Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik.”1072 ayetini dikkate alarak şu iddiada bulunabilir: Kurân ayetlerinden, ilahi kanunların adaletle sonuçlanmamasını gerektirecek her türlü mana yanlıştır. Şayet bir ayetin zahiri manası böyle bir sonuç verirse tevil edilmeli ve zahiri anlamından (başka bir manaya) çevrilmelidir.
Dostları ilə paylaş: |