Eski ile yeninin, Divan şiiri ile Tanzimat nazmının yan yana yaşadığı bu dönem, alışkanlıklarla yenilik heveslerinin bileşimine çalışılan bir çabanın izlerini taşır
Eski ile yeninin, Divan şiiri ile Tanzimat nazmının yan yana yaşadığı bu dönem, alışkanlıklarla yenilik heveslerinin bileşimine çalışılan bir çabanın izlerini taşır.
ZİYA PAŞA
Ziya Paşa, bütün kimliği ve kişiliğiyle, ömrünün sınırları ve davranışlarıyla, keskin dönemeçlerdeki vazgeçişleri ve
birbirini inkâr eden girişimleriyle... Tanzimat devrini en iyi belirleyen bir kararsızlığın temsilcisidir.
Âli Paşa'ya karşı aldığı tavır onun bütün kişiliğini damgalayacaktır.
ZİYA PAŞA
Aile bakımından bir desteğe dâyanamamanın eksikliğini
Ziya Bey, saraya yaranmakta bulacağını sanır;
zeki, haris ve acelecidir.
ZİYA PAŞA
Bilgisinin ve yeteneğinin ödeneğini çabucak ister. Kıbrıs (1861) ve Amasya (1863) mutasarrıflıkları, umut ettiği mevkileri kendisine sağlamadığı için genel bir kırgınlık içindedir.
ZİYA PAŞA
Devlet memurluğu ile gazete yazarlığını birlikte sürdürmek ister; dengenin Babıâli Paşalarına kaydığını görünce Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısını kabul ederek Paris'e kaçar (1867).
ZİYA PAŞA
Ne var ki Namık Kemal'in Magosa'da bulunduğu sıralarda Ziya Paşa, padişah hizmetinde ve yüksek mevkilerdedir:
Cheruel ve Lavallee'den Engizisyon Tarihi çevirisi (1882), Moliere'den manzum Tartuffe çevirisi (Riyanın Encamı, 1881),
ZİYA PAŞA
Terkib-i Bend (İsviçre, 1870), Rousseau'dan Emile çevirisi (1870), Âli Paşa'yı yermek için düzenlediği Zafernâme (1868),
ZİYA PAŞA
Edebiyattan çok politikaya adanan kişiliğiyle
bütün bu çalışmaları
o alandaki uğraşına basamak yapmak ister.
ZİYA PAŞA
Eski doğu nâzımlığının bütün kolay yollarına başvuran Ziya Paşa, toplumun ortak kanılarını tutucu bir taraflılıkla beyitler haline getirir.
ZİYA PAŞA
Halka öğüt verme, yol gösterme konusunda kendinde hak bulur. Böylece beyitlerinin bir çoğu atasözü gibi dillerde dolaşacaktır.
ZİYA PAŞA
Birçok kaynaklar hariciye nazırlığına çok yaklaşan Ziya Paşa'nın sadrazamlığa göz diktiğini söylerler.
ZİYA PAŞA
Kendisine engel saydığı Âli Paşa ile sonuna kadar uğraşır ve yurt sorunlarını hep ona bağlı kinlerle hınçların ardından görür.
ZİYA PAŞA
Bütün dertlerin kişi değişikliğiyle, Âli Paşa’nın uzaklaştırılmasıyla çözüleceğine inanan bencil ve temelsiz iyi adam teorisi (Rüya),
ZİYA PAŞA
aşırı övgü yoluyla yerginin son sınırına varmayı hedef tutan manzum-mensur mizahı (Zafernâme),
ZİYA PAŞA
önsözünde edebiyatımıza genel bir bakış bulunan antolojisi (Hârâbat ve Mukaddimesi), değerini ve etkisini yüceltmeye yaramaz.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
“Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi' “
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi' “
«Şiir ve İnşa» (Şiir ve Nesir), Ziya Paşa'nın Londra'daki Hürriyet gazetesinde (7 eylül 1868) yayınlanan uzun bir makalesidir.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi' “
Şiiri, «kelâm-ı mevzun = vezinli söz» diye tanımlayarak başlayan yazı, «şiir her kavimde tabiîdir» yargısına dayanarak Osmanlı şiirinin ne olduğunu araştırır.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Divan şiirini,
Arap-Fars dil ve edebiyatının
çok açık bir taklidi olduğu için suçlar:
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
«..Acaba bizim mensup olduğumuz milletin
bir lisanı ve şiiri var mıdır
ve bunu ıslah kabil midir?
diye asla mülâhaza etmemişlerdir»
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
içinde üçte bir oranında Türkçe kelime bulunmayan münşeat eserlerini de anan Ziya Paşa, yazının amacını yitirdiğini belirtir: «..garibi şurası ki böyle anlaşılamayacak ibare yazabilmek hüsn-i kitabetten addolunuyor».
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Sonra bu durumun tarihçesini örneklerle açıklayan yazar, o günkü Türkçe’nin öğretilmesinin hemen hemen imkânsız olduğunu ispatlayarak, şiirimizle nesrimizin geriliğinden yakınır:
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
«..Vah bize! Yazık bize!
Bu hale göre bizim millette tabiî hal üzre ne şiir
ve ne de inşâ var
demek olur».
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Hemen ardından yazısının
ana fikrini koyar:
«Hayır, bizim tabii olan
şiir ve inşamız
taşra halkıyla İstanbul ahalisinin avamı beyninde
hâlâ durmaktadır.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Millî bir edebiyat için
Halk kaynağına ve diline başvurmak gereğini belirtip
bu alandaki ihmallerin kısa zamanda giderilebileceğini açıklar;
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
kendi kuşağının zor yazışını,
dil güçlüklerini örneklerle anarak şu son yargıya ulaşır: «Bu fenalığı def için tabiata ittiba' etmeli».
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Namık Kemal Magosa sürgünü iken Ziya Paşa önemli görevlerdedir ve bir divan edebiyatı antolojisi hazırlayarak başına manzum bir önsöz koyar (1874, Hârâbat, üç cilt, Arap, Fars,Türk şiir antolojisi).
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Divan şiirimizin tarihine toplu bir bakış olan bu önsöz,
«Şiir ve İnşa»daki düşüncelerin hemen hemen tersidir; halk şiiri küçümsenir ve Ziya Paşa kendi şiirlerine bol yer verirken Namık Kemal'i unutmuş görünür.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Divan edebiyatının açık bir propagandası saydığı bu dönek çalışmadan ötürü Namık Kemal, iki eleştirisi ile esere karşı çıkacak, arkadaşının tutarsız davranışını suçlayacaktır.
ZİYA PAŞA “Şiir ve İnşa» makalesiyle Hârâbat Mukaddimesi“
Kişisel çıkarlarını sürdürme amacıyla Ziya Paşa'nın ileri geçmişinden geri dönen bu tutumu, onun bütün dengesizliğini gösterir.
TERKİB-İ BEND
«Bent» denilen bölümlerden oluşur. Bentler, «hane» ve «vasıta> oda verilen bölümlerin birleşmesiyle kurulur.
TERKİB-İ BEND
Uyak şeması:
Aa-ba-ca-da-ea-(hane)
Ff (vasıta beyti)
Gg-hg-ıg-jg-kg-(hane)
hh (vasıta beyti)
TERKİB-İ BEND
Hâne, en az beş, en çok on beyittir. Vasıta ise ayrı bir beyitten ibarettir.
TERKİB-İ BEND
Böylece kurulan bentlerin beş-on tanesi birleşerek terkib-i bent nazım biçimini oluşturur.
TERCİ-İ BEND
Vasıta beyti, terkib-i bentteki gibi her bent sonunda değişmeyip de bir nakarat olarak yinelenirse, manzum terci-i bent
adını alır.
TERKİB-İ BEND
Uyak şeması:
Aa-ba-ca-da-ea-(hane)
Ff (vasıta beyti-nakarat)
Gg-hg-ıg-jg-kg-(hane)
Ff (vasıta beyti-nakarat)
TERKİB-İ BEND -TERCİ-İ BEND
Terkib-i bent ve terci-i bent, dinsel, düşünsel konuları işler.
TERKİB-İ BEND -TERCİ-İ BEND
Ayrıca toplumsal eleştiriye yönelik olanları da vardır, (örneğin 16. yüzyıl ozanı Bağdatlı Ruhi'nin terkib-i bendi, zamanının toplumsal yaşamını, bu yaşama egemen olan dinsel bağnazlığı eleştiren bir manzumedir.)