Bir Amele Bayrami Masali
Sakaci yenicerilerin bocek ilaci kullandiklarini gormus. Cok latifecilermis. Bocek ilaci sIkilanlar ise, bu memleketin haline, sogan dogranmiscasina aglayip aglayip duruyorlarmis.
http://bianet.org/bianet/emek/146302-bir-amele-bayrami-masali?bia_source=newsletter
Bodrum - BIA Haber Merkezi
SAGLIK ICIN MEDYA, MEDYA ICIN SAGLIK
piyasada bulunmayan kanser ilaclari
turk tibbi onkoloji dernegi yonetim kurulu’na kulak veriliyor mu, verilecek mi?
http://bianet.org/bianet/saglik/146306-piyasada-bulunmayan-kanser-ilaclari?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
Doga icin Bitlis'te Bes Minareyi Caldilar
46 farkli muzisyen doganin somurusune karsi Bitlis'te Bes Mimanere'yi calip soyledi.
http://bianet.org/bianet/toplum/146298-doga-icin-bitlis-te-bes-minareyi-caldilar?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
AHMET SAYMADI YAZDI
Kim Marjinal Kim Normal?
1 Mayis’ta polis surekli marjinal gruplardan ve siddetin onlara donuk oldugunu soyledi. BesIktas’ta gaza bogulan KESK mi, CHP mi marjinal ya da Halkevleri mi? Sisli’de toplanmaya baslayan DISK mi, sosyalist orgutler mi?
http://bianet.org/bianet/emek/146301-kim-marjinal-kim-normal?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
Acik Radyo’da Yeni Programlar
Acik Radyo’nun yeni yayin doneminde, Turgut Yuksel ve Omurden Bakachan’in hazirlayacagi Tarama Ucu, Arap Devrimleri’nin muzige etkisini merkezine koyan, Necati Sonmez imzali Humma Min Wahna Min / Onlar Kim, Biz Kimiz gibi programlar yer aliyor.
http://bianet.org/bianet/diger/146304-acik-radyo-da-yeni-programlar?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
TANRIKULU, ERDOGAN’A SORDU
Kullanilan Gaz ve Su Kac Para?
CHP Milletvekili Sezgin Tanrikulu, Basbakan Erdogan’in cevaplamasi istemiyle verdigi soru onergesinde polis siddetini, Istanbul ulasiminin kapatilmasini ve kullanilan gazla suyun fiyatini sordu.
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/146300-kullanilan-gaz-ve-su-kac-para?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
1 Mayis’a 72 Gozalti
1 Mayis’taki polis mudahalesinin ardindan gozaltina alinan 60 kisi Guvenlik Sube’de sekiz cocuk Cocuk Sube Mudurlugu’nde, dort kisi de TEM’de sorgulaniyor. Sokakta gozaltina alinanlarin cogu darp edilmis vaziyette.
http://bianet.org/bianet/insan-haklari/146297-1-mayis-a-72-gozalti?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
Serdal Gul’den Iyi Haber
Polisin attigi gaz bombasin basina isabet etmesi sonucu beyin kanamasi geciren metal iscisi Serdal Gul'un bilincinin acildigi belirtildi.
http://bianet.org/bianet/siyaset/146294-serdal-gul-den-iyi-haber?bia_source=newsletter
Istanbul - BIA Haber Merkezi
BUGUNUN ETKINLIKLERI
2 Mayis 2013, Persembe
GUNUN ETKINLIGI: 1 - 9 Mayis 2013 "8. Uluslararasi Isci Filmleri Festivali" Istanbul Acilis Etkinligi: 19:30 Kent Sinemasi, Halaskargazi Cad. No:286 Sisli/Istanbul / Ankara Acilis Etkinligi: 18:00 Kizilirmak Sinemasi, Kizilirmak Cad. Cankaya/Ankara
http://bianet.org/bianet/etkinlik-rehberi/146290-2-mayis-2013-persembe?bia_source=newsletter
*
3. Bolum - Tuketici HAKLARI ve SAGLIGI KORUMAK
ONCE iNCELEYELiM, SONRA KONUSALIM...
KANSEROJEN RADYO-AKTiF RADON GAZI ve BiZ!...
Bu is ciddi, dunya da ciddiyetinin farkinda... Bence bu konuda dunya neredeymis, biz nerdeyiz?...
RADON
http://www.dshs.state.tx.us/radiation/radon.shtm
Gorunmeyen Tehlike - Kanserojen RADON GAZI
http://www.dunya.com/gorunmeyen-tehlike-kanserojen-radon-gazi-146934h.htm
(Yesil) Beton Cadirlar ya da (Yesil) Radon Kuleleri
http://www.mimarist.org.tr/odadan/3059-yesil-beton-cadirlar-ya-da-yesil-radon-kule-leri.html
SiYANUR ZEHRiNDE
ADALET ARAYISI
http://www.evrensel.net/news.php?id=55660
26-28 Haziran 2006 yilinda Esme yakinlarindaki Kisladag Altin madeninde meydana gelen siyanur kazasi nedeniyle 1500’un uzerinde Esme’linin zehirlenmesi ile ilgili acilan dava bitmek bilmiyor. Gectigimiz haftalarda Esme’de gorulen davanin 26. durusmasi yapildi ve dava Temmuz ayina ertelendi. Ustelik dava ile ilgili hukukcularin ‘garipsedigi’ bu gecikmeler de ilk degil.
TAM DA ITIRAZ EDILEN YERDEN
Zehirlenen 4 Esmeli tarafindan acilan maddi-manevi tazminat davasinda yerel mahkeme, sadece su ve topraklarda inceleme yapip siyanur tespit edemeyen bilirkisi heyetinin raporlarini yeterli bularak davayi reddetmisti. Yargitay’a tasinan dava 2010 yilinda tam da itiraz edilen noktadan, sadece su ve toprakta yapilan bilirkisi incelemesinin eksIk oldugu, insan sagligi uzerindeki etkilerine iliskin bir bilirkisi incelemesi yapilmasi gerektigi belirtilerek bozuldu. 2010 yilinda yeniden gorulmeye baslanan davada Ankara Universitesi'nden 4 bilirkisiden yeni bir rapor alindi. Bu raporun karar vermeye yeterli olmadigi itirazi ile istenilen yeni bilirkisi incelemesi mahkeme tarafindan reddedildi. Bununla birlikte mahkeme dava ile ilgili bir karar da verebilmis degil.
HALK SAGLIGINA OZENSIZ YAKLASILDI
Davanin avukati Ankara Barosundan Mehmet Horus Temmuz ayinda 27. si gorulecek zehirlenme davasinda adalet arayislarinin devam ettigini belirterek, “Yargitay'in zehirlenmeden 4 yil sonra savcilik ve diger kamu kurumlari tarafindan yapilan inceleme ve hazirlanan raporlarin yeterli olmadigi yonundeki karari son derece onemli. Cunku boylesine ciddi bir halk sagligi sorunu karsisinda kamu kurumlarinin ve savciligin yeterli titizligi gostermedigini ifade ediyor” dedi. Horus, dosyada son iki yilda tam 5 ayri "dosyanin incelemeye alinmasina" karari verildigine dikkat cekerek, “Yargitay'in bu kararinin uzerinden uc yila yakin zaman gecti ve bizim adalet arayisimiz devam ediyor” diye konustu.
UZERINI ORTEMEDILER
Esme ve koylerinde yasayan 1500’un uzerindeki yurttasin zehirlenme belirtileri ile ilce hastanelerini doldurdugu gunlerde, Izmir Tabip Odasi ve EGECEP uyeleri tarafindan halktan alinan kanlara Usak Valiliginin emri ile Esme Kaymakamligi tarafindan el konulmustu. Kanlara el konulmasinin ardindan aralarinda eski milletvekili Ural Koklu’nun ve Izmir Tabip Odasi temsilcisi Dr. Oya Otyildiz’in bulundugu bir grup yeni kan ornekleri alip bunlari ulkede siyanur numunesi yapabilen tek laboratuara gondermisti. Ankara’daki bu laboratuardan gelen kan tahlil sonuclarinda aradan iki gun gecmis olmasina ragmen alinan kanlarda yuksek oranda siyanur bulunmasi uzerine, zehirlenmelerin siyanurden kaynaklandigi Ege Universitesi Halk Sagligi ogretim uyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa tarafindan bir basin toplantisi ile aciklanmisti. Esme ile ilgisi olmayan koylerde bile gorulen zehirlenmeleri “Esme sebeke suyuna kanalizasyon karismasi” diye aciklayan Usak Valiliginin el koydugu ilk kan numunelerine Ankara Hifzisihha da skandal olarak nitelenen bir islem uygulanmis, siyanur zehirlenmesi iddialarina ragmen “arsenik” tahlili yaptirilmisti! (Izmir/EVRENSEL)
ULUSAL TESiSAT MUHENDiSLiGi KONGRESi / TESKON 2013
SONUC BiLDiRiSi ACIKLANDI
Ilki 1993 yilinda duzenlenen, 20 yillik bir birikim ve gelenegi olan, 11. Ulusal Tesisat Muhendisligi Kongresi 17-20 Nisan 2013 tarihleri arasinda TMMOB Makina Muhendisleri Odasi adina Izmir Subesi yurutuculugunde Izmir‘de duzenlenmistir. Kongre ile birlikte paralel tasarlanan TESKON+SODEX fuari da Hannover Messe Sodeks Fuarcilik A.S. tarafindan ayni tarihlerde gerceklestirilmistir. Kongre ve fuar etkinliklerinin tamami MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi‘nde bulunan 9 salon ve fuar alaninda gerceklestirilmistir. Kongre 16 kurum ve kurulus ile 15 universite tarafindan desteklenmis olup, kongre boyunca toplam 53 oturumda 165 adet bildiri sunulmustur.
Kongre sirasinda toplam 8 sempozyum, 6 seminer, 16 kurs, 1 panel, 4 calistay, 2 acilis konferansi ve 2 sabah toplantisi gerceklestirilmistir. Kongre ile paralel duzenlenen TESKON+SODEX Fuarina toplam 1760 m2 net stand alaninda, sektorde urun ve hizmet ureten temsilcilikleri ile birlikte 144 kurulus katilmistir. Kongreyi 1450’si kayitli delege olmak uzere, 3200‘u askin muhendis, mimar, teknik eleman ile universite, meslek yuksek okulu ve meslek lisesi ogrencisi izlerken, fuar 6700‘u askin kisi tarafindan ziyaret edilmistir.
Her Kongre, bir oncekinden daha fazla katilimci, bildiri, kurs, seminer, sempozyum, oturum sayisina ulasmayi hedefler. TESKON 2013 de bu hedefe ulasmis ve bu gune kadar duzenlenen en kapsamli kongre olmustur.
Oturumlarda, tesisat muhendisligi alanindaki bilimsel, teknolojik gelismeler ve uygulamalar ile sektorde yapilan AR-GE calismalarinin tanitildigi, bilgi ve deneyimlerin paylasildigi bildiriler sunulmustur. Bilimsel/Teknolojik Calismalar baslikli oturumlarda, tesisat muhendisligi ve ilgili alanlarda uluslararasi olcekte yenilik getiren teorik veya deneysel ozgun arastirma sonuclari sunulurken, seminer ve sempozyumlarda ise uluslararasi olcekte yapilmis uygulama ve arastirmalar tartisilmistir.
11. Kongre; bina fizigi, binalarda enerji performansi, yuksek performansli binalar, jeotermal enerji, ic hava kalitesi vb. alanlarda disiplinler arasi ortak calismalarin sunuldugu onemli bir platform haline gelmistir.
Kongrede gerceklestirilen oturumlar asagida belirtilmistir.
SEMPOZYUMLAR: 8 adet
1.Binalarda Enerji Performansi
2.Bina Fizigi
3.Ic Hava Kalitesi
4.Sogutma Teknolojileri
5.Termodinamik ve Tesisat
6.Isil Konfor
7.Yenilenebilir Enerji Sistemleri ve Isi Pompalari
8.Yuksek Performansli Binalar
SEMINERLER: 6 adet
1.Jeotermal Enerji
2.Yangin Tesisati Sistemlerinde Yeni Gelismeler (Metro ve Tunellerde Sondurme ve Duman Kontrol Sistemleri)
3.Yalitim
4.Su`dan Havaya Enerji Degisiminde Induksiyon Cihazlari ve Soguk Tavan (Chilled Beam) Uygulamalari
5.Etkili ve Verimli Sunum Teknikleri
6.Etkili Makale/Bildiri Hazirlama Teknikleri
KURSLAR: 16 adet
1.Iklimlendirmenin Temel Prensipleri, Ic Hava Kalitesi Standartlari
2.Su Sartlandirma
3.Mutfak Havalandirmasi
4.Isi Kaybi/Kazanci Hesabinda Ekserji Bazli Yeni Yaklasimlar: Yarinin Binalarinin Ekserjetik ve Eksergoekonomik Bakimdan Optimum Tasarimi
5.Binalarda ve Sanayide Enerji Verimliligi
6.Medikal Gaz Tesisati
7.Sistem Secimi
8.HAP (Hourly Analysis Program)
9.Akustik Tasarim
10.Hastane Hijyenik Alanlar Proje Hazirlama Esaslari
11.Temel ve Uygulamali PsIkrometri
12.Sogutma Sistemleri, Hesaplari ve Modellemesi
13.VAV Sistemlerinin Secimi ve Bina Otomasyon Sistemlerinde Kontrolu
14.Santiye Kurulusu, Test Yikama ve Devreye Alma Islemleri
15.Soguk Depo Isletmesi
16.Sogutma-Klima Sistemlerinde Bakim ve Ariza Bulma Teknikleri
ATOLYE CALISMALARI: 4
1.Kurutma Sistemleri
2.Proje Tasarim Sureci
3.Yenilenebilir Enerji ve Yerli Sanayi - Gunes Enerjisi
4.Cok Disiplinli Tasarimci Teknik Musavirlik Firmalarinin Olusumu
Kongre acilis oturumunda Mikdat Kadioglu, "Kuresel Iklim DegisIkliginin Yasamsal Mekanlara Yansimalari" ve Oguz Turkyilmaz ise "Turkiye'nin Enerji Gorunumu-2013" baslikli sunumlari gerceklestirmislerdir.
Kongrede gerceklestirilen tek panelde, ulke gundeminde onemli bir yer tutan, "Yarinin Binalari: Kentsel Donusumde Enerji, Konfor, Cevre ve Ekonomi" basliginda ilgili konu ayrintilari ile bakanlik, oda, universite ve sektor temsilcileri paydaslarinca tartisilmis olup somut gorus ve oneriler uretilmistir.
Kongre kapsaminda duzenlenmesi geleneksel hale gelen sabah kahvaltisi toplantilarinda, " EHIS - Akredite Test ve Analiz Laboratuvari Calismalari " ve " Iklimlendirme Meclisi Faaliyetleri" konulari ele alinmistir. Bu toplantilara basta Kongre Duzenleme, Yurutme ve Danismanlar Kurulu Uyeleri olmak uzere, Oturum Baskanlari ile sektor dernekleri temsilcileri etkin bir katilim saglamislardir.
Kongre sonucunda asagidaki konularin kamuoyuna duyurulmasina karar verilmistir.
1.11. Kongrenin duzenlendigi donemde devlet eliyle baslatilmis olan Kentsel Donusum calismalari, hedefleri bakimindan Turkiye Cumhuriyet tarihinin en kapsamli yapilasma hamlesidir. YaklasIk 7 milyon konutun yenilenecegi ve 20 milyondan fazla vatandasimizin etkilenecegi varsayilan bu hamlenin, enerji, konfor, cevre ve ekonomi bakimindan hedeflerinin olusturulmasi zorunludur. TOKI eliyle gerceklestirilen yapilarin, yapi denetimi ve enerji verimliligi basta olmak uzere bircok yasal mevzuattan muaf tutulmasi nedeniyle sektorumuzun, bu yapilarin sagligi ve guvenligi konusunda ciddi kaygilari oldugu ifade edilmistir. Kentsel donusum calismalari; gelecegin saglikli, guvenli, enerjiyi verimli kullanan, cevreye en az zarar veren, konforlu yapilarini olusturma stratejisiyle, uzman kesimlerce cok yonlu olarak ele alinmasi gerekmektedir. Bu nedenle yapilacak calismalarin temel ilkeleri ve isleyisi acisindan ulke genelinde tartismalarin yayginlastirilmasi, bilimin, teknigin, ilgili kurum ve kuruluslarin ve en onemlisi halkin karar sureclerine katilmasi cok onemlidir.
2.Bir onceki Kongrede Binalarda Enerji Performansi yazilimi BEP-TR’nin sorunlari dile getirilerek yeni bir yazilimin gerceklestirilmesi onerisi yapilmis ve bu konudaki tartismalar 11. Kongre’de de surmustur. Onceki versiyonda yasanan sorunlarin tekrarlanmamasi icin, yeniden hazirlanmakta olan BEP-TR’nin surumunun yapilmadan once gecerliliginin kanitlanmasi icin gerekli standart testlerin yapilmasi gereklidir.
3.Tuketicinin korunmasi icin piyasa denetiminin saglanmasi, uretim kalitesinin artirilmasi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi amaciyla, ulkemizde enerji verimliligi calismalarinin vazgecilmez bir parcasi sayilan akredite edilmis test ve belgelendirme laboratuvarlarinin eksIkligi bir onceki Kongre’de dile getirilmisti. 11. Kongre’de ESSIAD tarafindan kurulmasi calismalari baslatilan “EHIS-Akredite Test ve Analiz Laboratuvari Calismalari” onemli bir gelisme olarak degerlendirilmis olup farkli alanlarda da benzeri laboratuvar ve test merkezlerinin kurulmasi gerektigi vurgulanmistir.
4.Meslek ici egitimin onemi, kurslara yogun katilim ile kanitlanmistir. Meslekte uzmanlik ve belgelendirme calismalarinda Makina Muhendisleri Odasi’nin yani sira sektor dernekleri ve universiteler de bu sureclere katki koymali ve bu alanda uygulamali egitim merkezleri hayata gecirilmelidir.
5.Ulkemizde hastane hijyenik alanlarinin klima ve havalandirma tesisati, test, devreye alma ve bakimi konusunda zorunlu bir norm olmamasi, bu alanda keyfi uygulamalara yol acmakta ve sagliga aykiri hastaneler ortaya cikmaktadir. Bu alanda Odamiz tarafindan onerilen standart taslagi hazirlik calismalari ilgili kurumlarin da destekleri alinarak bir an once standart olarak yayinlanmalidir.
6.Jeotermal arama faaliyetleri agirlikli bir donemden, uretim agirlikli bir doneme gecme asamasinda olan Turkiye’de 2006’da 17 MWe olan kurulu guc 2012 sonunda 8 kat artisla 166 MWe’a ulasmistir ve onumuzdeki iki yil icinde 350 MWe’a ulasacagi tahmin edilmektedir. Faaliyetlerde ve kurulu kapasitelerdeki hizli artisla birlikte teknolojik, yasal ve cevreyle ilgili altyapi eksIklikleri ve sorunlari gorunur hale gelmektedir. Yakin zamana kadar jeotermal kaynakli bolgesel isitma sistemlerinde karsilasilan kaynak yetersizligi, sahalarin veriminin dusmesi ve sogumasi gibi sorunlarin hizli bir buyume gosteren jeotermal kaynakli elektrik uretim sektorunde de gorulmesinden endise edilmektedir. Enerji uretim tesislerinin, jeotermal rezervuar potansiyeli ile uyumlu ve surdurulebilir bir buyuklukte secilmesi gerekir. Anayasamiza gore Devletin hukum ve tasarrufu altinda olan jeotermal kaynaklar, binlerce paracaya bolunmus ve onemli bir kismi devlet tarafindan isletmecilere devredilmistir. Birbiri ile ic ice olan bu kaynaklarda surdurulen tum faaliyetler, komsu tesise ve kaynagin kendisine zarar verebilmektedir. Bu konuda mahkemelere davalar acilmaya baslanmistir. Ancak, cozume iliskin bir yasal duzenleme bulunmamaktadir. Kaynagin butunlugunu koruyacak ve optimum verimin elde edilmesini saglayacak cozum onerilerine gereksinim bulunmaktadir. Jeotermal enerji seminerinde bu konuda “birimlestirme” olarak adlandirilan cozum onerileri genisce tartisilmistir.
Jeotermal Enerji Semineri; jeotermal teknolojilerdeki yenilikleri, uygulamalari, bilimsel calismalari tartisirken, endustri-kamu-universite paydaslarini biraraya getirerek, sektorun bilinclenmesine ve gelismesine katki saglayan bir platform olarak gorevini basariyla tamamlamistir.
7.Gelismis ulkelerde ve ulkemizde yapilan arastirmalar, mekanik havalandirma tesisatlari olmayan okullarda ic hava kalitesinin dusuk oldugunu ve bunun sonucunda astim ve astima bagli saglik problemlerinin (oksurme, bogazda kizariklik, yorgunluk, bas agrisi vb.) daha fazla oldugunu gostermektedir. Gunumuzde, hava kalitesinin yeterli olmamasi nedeniyle artan astim vakalari ve bulasici hastaliklar okullardaki devamsizligin ana nedenidir. Ic hava kalitesinin uygun olmamasi saglik problemleri dogurdugu gibi, ogrencilerin akademik performansini da etkilemektedir. Dusuk ic hava kalitesi dikkati azaltmakta beyin aktivitelerini negatif yonde etkilemektedir. Ic hava kalitesi yuksek olan bir okulda, sinavlardaki basarilarin, ic hava kalitesi kotu olan okullara gore %14-15 daha yuksek oldugu gorulmustur. Ulkemizde siniflardaki ogrenci sayilarinin daha fazla olmasi ic hava kalitesinin bozulmasini ve sebep oldugu olumsuzluklari da hizlandirmaktadir. Milli Egitim Bakanligimiz ic hava kalitesinin uygun degerlerde olmasi icin yeni okul projelerinde mekanik havalandirmayi zorunlu kilmalidir. Mevcut okullarda da belli bir program cercevesinde eksIkligin giderilmesi planlanmalidir.
Ic hava kalitesinin gelistirilmesi ile ilgili uygulamalar yaninda, ulkemizde ic ve dis hava kalitesinin yerel ve zaman bagli degerlerinin belirlenmesine yonelik yogun arastirmalar baslatilmali ve desteklenmelidir. Cunku iklim, kullanilan malzeme, yakit, kulturel ve diger bazi faktorlerden kaynakli olarak ic ve dis hava kirliligine sebep olan kirleticilerin kompozisyonunda ulkeden ulkeye farkliliklar gorulmektedir. Ayrica, insanlarin zaman-aktivite butceleri de farklilik gostermektedir. Munferit kucuk capli arastirmalar yapilmakla birlikte ulkemizde mevcut bina stokundaki ic hava kalitesini betimleyecek ve ic hava kalitesini etkileyen degiskenlerin etki duzeylerini ve ulkemize has degiskenler olup olmadigini arastiran genis capli calismalar yoktur. Yani bir mevcut durum bilgisi eksigi vardir. Bu eksigin giderilmesini takiben insan sagligini korumak icin zaman-aktivite butcelerine dayali olarak kirleticilere maruz kalma surelerini minimize edecek sekilde ic hava kalitesi rehber degerleri ya da standartlari olusturulmalidir.
8.Tasarim surecleri alanindaki yasal mevzuatin surekli degisIklige ugramasi ve uygulanamayan mevzuatin dayatilmasi sorunlari nedeniyle, tasarimcilarimiz asil odaklanmasi gereken teknik standartlar ozelinde calismalara baslayamamakta, bunun sonucunda dogru ve uygulanabilir tasarimlar gerceklesememektedir.
"Ruhsat Projesi" diye tabir edilen ve sadece yapi ruhsati almak amaciyla yapilan projeler uygulama asamasinda degisIklige ugramakta, yapilar ilgili idarelerce onaylanmis olan tasarimindan farkli sonuclanmaktadir. Bunun onune gecilmesi icin yasal mevzuat yeniden duzenlenerek, gercek ihtiyaclara yonelik planlamanin onu acilmalidir. Son yillarda gerceklestirilen yonetmelik degisIklikleri tasarimci mimar ve muhendislerin meslek odalariyla baglarini koparmaya yoneliktir. Bu degisIklikler, gerek mesleki denetimlerin, gerekse bu kongrelerde yurutulen calismalarin meslek ve meslektaslarin gelisimine ve bu alanin kamu yararina duzenlenmesine engel olmaktadir.
Bu kongredeki tasarim surecleri calistayi bir baslangic kabul edilip bu sorunlar ilgili kurumlarin katilimiyla gerceklestirilecek toplantilarda cozulmelidir.
9.Gunes enerjisi icin yatirim ortami iyilestirilmeli ve yatirim kriterleri netlesmelidir. Gunes enerjisi sistemlerinin uretim standartlarinin belirlenmesi, Ar-Ge calismalarinin desteklenmesi, yuksek uretim maliyetlerinin dusurulmesi ve bagimsiz laboratuvarlar ile test merkezlerinin kurulmasi gerekmektedir.
10.Cok disiplinli tasarimci teknik musavirlik firmalarinin olusumu yurt ici ve yurt disinda buyuk capli islerin alinmasi icin onemlidir. Bu alanda disiplinler arasi ortakliklarin kurulmasinin; nitelikli personelin surdurulebilirligi, ortak bilgi birikimi gibi olumlu sonuclarinin yani sira bu birlikteliklerin olusmasini engelleyen bazi olumsuz faktorler de bulunmaktadir. Bu olumsuz faktorlerin ortadan kaldirilmasi icin her turlu mevzuatin buna uygun hale getirilmesi, kulturun, dusunce yapisinin egitimle degismesi ve tesviklerle endustrinin onunun acilmasi beklenmektedir. Yeni nesillerin daha universitedeyken butunlesIk tasarim projeleri ve isbirlikleri ile ortak ve kolektif calismayi ogrenmeleri ve bu yonde ozendirilmeleri gerekmektedir.
11.Ulusal Tesisat Muhendisligi Kongresi ve Sodex Fuari‘nin niteligi ve niceligiyle cagdas, demokratik, sanayilesen bir Turkiye yaratilmasi surecine katkida bulunacagi inanci ile yukaridaki istemlerimizin yasama gecirilmesinin takipcisi olunarak ve ayni anlayis ile iki yillik periyotlarda, ulusal ve uluslararasi katilimin daha da arttirilarak, 12. Ulusal Tesisat Muhendisligi Kongresi ve Fuari‘nin gerceklestirilmesi gerekmektedir.
TMMOB MAKINA MUHENDISLERI ODASI
Adres: Mesrutiyet Cad. No: 19/6 Kizilay, 06650 ANKARA Tel: (312) 444 8 666 / 425 21 41 - Faks: (312) 417 86 21
www.mmo.org.tr
mmo@mmo.org.tr
basin@mmo.org.tr
OLiGARSi DUNYAYI VE YASAMI
YOK EDiYOR… - Fikret Baskaya
http://www.ozguruniversite.org/index.php/fikret-bakaya/guenluek/1276-oligari-duenyay-ve-yaam-yok-ediyor
“Dusmanlarinizdan korkmayin: en kotusu sizi oldururler, dostlarinizdan cekinmeyin: en kotusu size ihanet ederler, lakin tarafsizlardan cekinin: zira kotuluk dunyaya onlarin sessiz onayi sayesinde yayiliyor.”
Bruno Yarensky
Gectigimiz gunlerde gazeteler, Istanbul’a ucuncu hava limani yapilacagi, bu isin Cengiz-Kolin- Mepa- Kalyon sermaye gruplari ortak girisimine 22 milyar 152 milyon euro’ya ihale edildigi, bunun Cumhuriyet tarihinin en buyuk ihalesi oldugu, limanin 100 milyon yolcu kapasitesiyle dunyanin en buyugu olacagi, 3 bin 500 hektarlik alana insa edilecegi, dis dokusunun Edirne’deki Selimiye Camii’nin Islam-Osmanli motiflerinden esinlenerek dizayn edildigi, terminal binasinin yesil olacagi, limanin ucuncu kopruyle ayni surede bitirilecegi... haberini veriyorlardi.
Bu haber pekala soyle de verilebilirdi: %80’i ormanla kapli alana insa edilecek olan 3. Istanbul hava limaninin yapimi icin 1 milyona yakin agac kesilecek, dogal bitki ortusu yok edilecek, sayilari 70 kadar olan gol, golet, golcuk, bolgede yasayan kus turleri, tum canlilar ve tarim alanlari yok olacak, heyelan riski artacak ve bir butun olarak canli yasam yok olacak. Derelerden Istanbul’a icme suyu tasiyan barajlara zehirli su akacak, ucak ve otomobil trafigindeki devasa artis muthis bir kirlenmeye neden olacak, kaza riski buyuyecek, atmosferin isinmasi ve iklim degisIkligi derinlesecek, bolgenin ekosistemi geri donusu olmayan bir sekilde bozulacak, Istanbul daha da yasanmaz hale gelecek... Ve bu yikim ve yok etme projesinin faturasi asil vergiyi odeyenlere cikacak...
O halde soru 1: Medya haberi neden boyle degil de bastaki gibi veriyor? Cevap cok basit cunku medya dunyaya ihaleyi alan sermaye gruplari tarafindan bakiyor... Kar hirsiyla gozu donmus, baskaca hic bir kaygi tasimayan, tasimasi asla mumkun olmayan sermaye baronlarindan insana ve canli yasama saygi beklemek abesle istigal olurdu? Aksi halde tam bir yikim, akil almaz bir sacmalik olan boyle bir proje hakkinda kamuoyunu uyaracak bicimde, gercegin haberinin verilmesi gerekirdi. Ve soru 2: Neden akademi ve “ aydinlar” cenahindan ve muhalefet cephesinden yeteri kadar ses cikmiyor? Bunun tam bir skandal oldugu dillendirilmiyor? Bu soruyu cevaplamadan once bir anekdot: Galiba 1886 yilinda olacak, Londra’da genc sosyalistler Friedrich Engels’i bir konferansa davet ediyorlar. Engels’in sunumunun ardindan sorulara geciliyor. Genclerden biri Engels’e: “ Efendim, Ingiliz isci sinifi, kolonyalizm siyaseti hakkinda ne dusunmektedir” seklinde bir soru yoneltiyor. Engels’in cevabi soyle: “ Ingiliz isci sinifinin hangi konuda bir fikri var ki, kolonyalizmi de sorun etsin”. Bizde akademinin bu gune kadar hangi temel soruna dair bir fikri vardi da gundeme gelen skandali ve yikimi sorun edecek? Simdilerde akademi mensuplari daha cok Saidi Nursi sempozyumlari turu etkinliklere odaklanmis durumda...
Aslinda sorun buyume, kalkinma, ilerleme, refah, vb. ile ilgili temel bir yanlistan ve yanilsamadan kaynaklaniyor. Gecerli hakim anlayisa gore, uretimdeki her artis her zaman ve her kosulda mutlaka olumlu bir sey sayiliyor. Yeni olan her sey iyidir saplantisi gecerli... Oysa bir sey uretmek dogadan bir sey eksiltmeden ve kirletmeden mumkun degildir. O halde uretimin ve tuketimin doganin dengesini bozmayacak, kendini yenilemesini tehlikeye atmayacak duzeyde tutulmasi, sorumlu, duyarli, ozenli bir rota izleme zorunlulugu var. Zira her sey gibi dunya da sinirli ve belirli bir esIk asildiginda bizzat canli yasamin tehlikeye girmesi kacinilmaz... Onun icin buyume, kalkinma, ilerleme gibi kavramlarin buyusunun bozulmasi, acil bir zorunluluk haline gelmis bulunuyor. Malum ekonomik buyume GSYH [gayri safi yurtici hasila] ile olculuyor. GSYH [ kabaca milli gelir] artisi da kalkinma ve refahla ozdes sayiliyor. Neyin, nasil, ne pahasina buyudugu, ne gibi sonuclar ortaya cikardigi, nasil bolusuldugu hic bir zaman sorun edilmiyor. GSYH gostergesi, uretimin neden oldugu doga tahribatini dikkate almiyor. Zira her GSYH artisi biyosferin dengesini bozucu sonuclar ortaya cikariyor. Uretim ve tuketimdeki her artis, her ekonomik buyume mutlaka “iyi bir seydir” saplantisindan vakitlice kurtulmak sart. Zira belirli bir sinir asildiginda sadece doga tahribati derinlesmekle kalmiyor, beklenen refah artisi da gerceklesmiyor. Sadece refah artisi da degil, her zaman istihdam artisi da gerceklesmiyor...
GSYH [milli gelir] artisi, toplumsal esitsizligi gizliyor. Milli gelir dolayisiyla toplam zenginlik artarken, genis toplum kesimlerinin yoksullasmasi kacinilmazdir ve kapitalizm gecerliyken baska turlu olmasi mumkun degildir... Zira sermaye mutlak ve goreli yoksullugu buyutmeden yol alamaz. Dolayisiyla ortalama gelir artisi [aritmetik ortalama] herkesin durumunun iyilestigi anlamina gelmez. Bu yuzden sahsen kisi basina dusen milli gelir yerine, kisi basina dusmeyen milli gelir denmesinden yanayim... 2012 yili sonu itibariyle Turkiye’de kisi basina dusen gelirin yaklasIk 10 bin 500 dolar oldugu soyleniyor. Eger gelir esit bolusulseydi, 4 kisilik bir ailenin yillik gelirinin 42.000 dolar, ya da 75.000 TL olmasi gerekirdi. Oysa asgari ucret 773 TL. ve 15 milyon insan yoksullukla cebellesiyor. Kucuk bir azinlik milli gelirin buyuk bir bolumune el koyuyor.
Ekonomik buyume sermaye sahibi azinligi ve bir butun olarak oligarsiyi daha da zenginlestirirken, genis kitleleri yoksullastirip, doga tahribatini derinlestiriyor ve canli yasami tehlikeye atiyor. Ozellikle 1980 donemeciyle neoliberal kuresellesmenin dayatildigi yaklasIk son 30 yilda, artik tum gosterge isIklari kirmiziya donmekte. Kuresel oligarsi giderek zenginligin daha buyuk bolumune el koyuyor. Dunya’nin en zengin %1’i gelirin %14’nu alirken en yoksul %20’ye sadece %1’i dusuyor. En zengin 200 kisinin 2.7 trilyon dolarlik serveti var, bu miktar 3.5 milyar insanin gelirinden fazla... 3.5 milyar insanin toplam geliri 2.2 trilyon dolar... Dunya’da 1226 dolar milyarderi ve 29 milyon dolar milyoneri var. Milyarderlerin 425’i, milyonerlerin de %42’si [12 milyon 160 bin] ABD’de. Artik oligarsi kuresel ve milyarder ve milyonerlerler de her yerde... Dolayisiyla ortak cikarlara sahip bir milyarderler ve milyonerler enternasyonalinden soz etmek mumkun. Bu oligarsilerin birbirlerine, ait olduklari toplumlardan daha yakin oldugunu soylemekte bir sakinca yoktur... Cin milyonerler siralamasinda ikinci sirada. Cinde 1 milyon milyoner var. Toplamin %3.4’une sahip. Onu Hindistan, Brezilya ve Turkiye takip ediyor. Turkiye 38 milyarderle ligde onemli bir yere sahip... Piramidin tepesindeki dar oligarsiyi dunya nufusunun yaklasIk %10’unu olusturan zengin orta sinif takip ediyor. Orta sinif da dunya nufusunun yaklasIk %25’ini olusturuyor. Cogu Guney’de [Asya, Afrika, Latin Amerika] olmak uzere, yoksullar dunya nufusunun %45’ini olusturuyor ki, bu nerdeyse her iki kisiden birinin yoksulluk icinde yasiyor olmasi demek... Bir tarafta asiri zenginlik ve israf, diger tarafta asiri yoksulluk ve sefalet ve tabii zihinlere durgunluk veren dogal cevre tahribati... Iste buyume, kalkinma, ilerleme sarkilarinin hala yuksek sesle soylenmeye devam edildigi dunyanin manzarasi boyle...
Neden bu kadar cok yol, kopru, konut, avm, alt-gecit, ust-gecit, hava alani, yat limani, tas ocagi, termik santral, HES, vb? Bu insaat cilginligi, yikim ve yok etme seferberligi nasil aciklanabilir?
Neoliberal politikalarin dayatilmaya baslandigi 1980 sonrasinda emekci siniflarin pazarlik gucu zayifladi. Karlar artarken ucretler dustu, sosyal harcamalar ve kamu harcamalari kisildi. Mulk sahibi egemen sinifla ezilen ve somurulen siniflar arasindaki gelir ucurumu buyudu. Fakat hepsi bu kadar degil. Zenginler kulubunde de bir degisim yasandi. Zenginler icinde en zenginlerin gelir ve servetinde devasa artislar oldu. Baska turlu ifade edersek, uygulanan anti-sosyal neoliberal politikalar sonucu bir butun olarak zengin sinifin geliri artarken, en zenginlerle digerleri arasindaki fark buyudu. Bir fikir vermek icin mesela ABD’de, 1980 - 2000 araliginda, en zengin %1’in ulusal gelirden aldigi pay % 8’den %16’ya yukseldi. Oysa zengin %10’un ulusal gelirden aldigi pay ayni donemde %25’den %27’ye yukseldi. Bu egilim sadece emperyalist ulkeler icin degil, Cin, Hindistan gibi “yukselen ulkeler” icin de gecerliydi. Tabii Turkiye ve benzerlerinde de... Cin’de 2003’de sadece 3 milyarder var iken 2009’da 130 dolar milyarderi vardi. Cin’de100 bin dolarin ustunde gelire sahip 24 milyon insan var. Hindistan’da 1998’de en zengin 100 kisi ulusal gelirin %0 4 unu [binde dordu] aliyorken, 2009’de %25’ini aliyordu...
Oligarsinin elinde devasa bir sermaye birikti ve sendikalarin etkisizlestirildigi, ucretlerin bastirildigi, sosyal harcalamalarin budandigi kosullarda, emekci cogunlugun satin alma gucu zayifladi. Baska turlu ifade edersek, talep geriledi. Boylesi bir ortamda once kamu [devletler], ardindan da bireyler [aileler] borclandirildi. Buna ragmen kapitalist sinifin elinde yeterince “degerlendirilemeyen” bir sermaye fazlasi var. Baska turlu soylersek, degersizlesme riskini bertaraf etmek gerekiyor. Iste diger alanlarda talebin yeteri kadar artmadigi kosullarda insaat, madencilik, enerji... sektorleri sermaye icin bir cikis yolu olarak goruluyor. Aslinda insaat sektorune yuklenmek, butceyi, kamu kaynaklarini yagmalamak anlamina geliyor. Bedeli vergi veren yoksullar oduyor... Baska turlu soylenirse, daha cok vergilerle finanse edilen bir sektor. Ic tasarruflar yetersiz oldugu icin bu alandaki yatirimlar dis borcla finanse ediliyor. Fakat bu yontemle finanse edilen, yol, kopru, konut, HES... doviz yaratmadigi, ic piyasaya donuk yatirimlar oldugu icin, belirli bir esIk asildiginda kriz kacinilmazdir... Nitekim Nisan 2013 itibariyle Turkiye’nin dis borcu 340 milyar dolar sinirini asmis bulunuyor. AKP, iktidar oldugu 10 yillik donemde borclari % 162 oraninda artirarak bir rekora imza atti ama IMF’ye olan borclari odemekle, dahasi IMF’ye borc vermekle ogunuyorlar... Insanlari daha ne kadar aldatabilirler? Yalani daha ne kadar surdurebilirler?
Uygulanan neoliberal politikalar sadece toplumsal kutuplasmayi buyutup, gelir dagilimi dengesizligini, insani-sosyal kotulukleri derinlestirmekle kalmiyor. Doga tahribatini da buyutuyor, ekolojik dengeler hizli bir tempoyla bozuluyor. Artik doga akil almaz bir saldiriyla karsi karsiya ve bu yikim buyume, kalkinma, ilerleme... adina mesrulastirilip, dayatiliyor, gorunmez kilinmaya calisiliyor... Oligarsi buyudukce yikim da buyuyor.
Bu terazi bu sIkleti neden cekmez?
Oligarsinin tuketim cilginligi, ust-orta sinif, ust-orta sinifin tuketim duzeyi ve yasam bicimi de orta sinif tarafindan taklit edilince, devasa bir israf ve yikim tablosu ortaya cikiyor. Ironik ve celisIk gorunse de yoksul cogunluk da orta sinifi taklit edebilecegi kuruntusu ve yanilsamasiyla malul... Bu gunku uretim ve tuketim duzeyi bile bir surdurulemezlik durumu ortaya cikarmis iken, bu cikmazdan nasil cikilabilir? Eger gecerli egilimler – kuresel esitsizlik, kaynaklara sahip olma yarisi ve ekolojik bozulma- yol almaya devam ederse, islerin daha da sarpa sarmasi kacinilmaz. Dunya nufusunun 2050’de 9 milyar sinirina yaklasacagi tahmin ediliyor. 9 milyar insanin yasadigi bir dunya ekolojik bir felaketi yasamadan varligini nasil surdurebilir? Mesela 9 milyar insanin yasadigi bir dunya’da karbon gazi salinimi ne duzeye cikar? Halihazir durumda bir Amerikali bir Afrikalidan 18 kat fazla enerji kullaniliyor, dolayisiyla karbon gazi emisyonu ortaya cikariyor. Demek ki, zengin Batili ulkelerin uretimlerini, tuketimlerini ve karbon gazi emisyonunu azaltmalari gerekiyor. Elbette Cin ve Hindistan gibi yukselen ulkeler denilenlerin de daha olculu ve sorumlu davranmalari sart.
1970-2011 araliginda dunya ekonomisi ortalama %3.4 oraninda buyuyerek dorde katlandi. Eger ayni oranda buyume devam ederse- ki imkansiz gorunuyor- 2050 yilinda tekrar dort kat daha artmis olacak. Baska turlu soylersek, uretim 2050 yilinda 1970’deki duzeyin sekiz katina cikacak... Uzmanlarin agzina bakilirsa bu boyle surup gidecek. Dun olan yarin da olacak! Eger dunyanin kaynaklari sinirsiz olsaydi, belki bu mumkun olurdu ama herhalde arzulanir bir sey olmazdi... Zira asil zenginlik maddi olan degildir... Enerji, stratejik madenler ve biyolojik cesitlilik stoku bu gunku buyume cilginligini surdurmeye musait degil. Zira insanlik kaynaklarin fiziki sinirina ulasmis bulunuyor. Her halde bunun en acik gostergesi iklim degisIkligi... Sadece emperyalist Bati’da degil, yukselen ulkelerde de uretim artisini surdurmek artik zorlasmis gorunuyor. Cin’de her yil kentlesme ve collesme sonucu 1 milyon hektar toprak kayboluyor. Biyolojik cesitlilik hizli bir tempoyla yok oluyor. Iklim degisIkligi icme ve kullanma suyunu kitlastiriyor, kuraklik yayiliyor, su baskinlari artiyor... Atmosferin isinmasi kaldigi yerden devam ediyor. Bir arastirmaya gore 2040 yilinda Asya ve Afrika’da atmosfer 2 derece daha isinmis olacak. Bunun neden olacagi sorunlari dusunmek bile urpertici... O halde ekonomik buyumenin emperyalist ulkelerde gerilemesi, yukselen ulkelerde yavaslamasi, en yoksullarda da durmasi ihtimali yuksek bir olasilik gibi gorunuyor.
Velhasil 9 milyar insanin Bati yasam standardinda yasamasi imkansiz. O halde soyle bir soru akla gelecektir: Ekolojik felakete yol acmadan 9 milyar insani insanca yasatacak yasam standardi ne olabilir? Herhalde bu ABD, Bati Avrupa ve Japonya’daki standart olamaz. Bir butun olarak kuresel oligarsi kendiliginden bu yikimdan vazgecmeyecektir. O halde insanligin gelecegini kurtarmak, riskleri onlemek, insana yarasir bir dunya kurmak, gecerli egemenlik ve somuru iliskilerine son vermeden mumkun olmaz. Velhasil kapitalizmden vakitlice kurtulmak acil bir gereklilik olarak kendini dayatmis gorunuyor. Baska turlu soylenirse, insanligin gelecegini ancak komunist toplum perspektifine endeksli sosyal-politik-kulturel, radikal bir devrim kurtarabilir ve bu mumkun... Bu yaziyi, Antonio Gramsci’nin 11 Subat 1917’de La citta futura’ da yayinlanan “Tarafsizlar” basligini tasiyan yazisindan bir alintiyla bitirelim: “ Tarafsizlardan nefret ediyorum. Bana gore de Friedrich Hebbel*’in dedigi gibi, ‘yasamak direnmektir’... Bir insan direnmeden ve gercek yurttas olmadan gercek insan da olamaz... Yasiyorum cunku direniyorum. Bu yuzden direnmeyenlerden nefret ediyorum, bu yuzden tarafsizlardan nefret ediyorum”... Elbette ancak direnmekle, mucadeleyle bir seyler kazanilabilir ama direnmenin, mucadelenin yontemi de son derecede onemlidir. Isci sinifi mucadeleyi duzen sinirlari dahilinde yurutme tercihi yaparak tarihi bir hata yapti. Simdilerde de mucadele daha cok kulturalist bir zemine cekilmis gorunuyor. Iste insan haklari mucadelesi, kimlik haklari icin mucadele, ucretleri artirma mucadelesi, vb... Bin yil insan haklari mucadelesi yapsaniz, bin yil kimlik mucadelesi yapsaniz, bin yil ucretleri artirma mucadelesi yapsaniz ne degisir?.. Ucretli kolelik sistemi yerli yerinde durdukca... Bu gune kadar ne, ne kadar degisti? Asla unutulmamalidir ki, kapitalizm reforme edilebilir bir sistem degildir...
*Alman sair ve dramaturg.
Dostları ilə paylaş: |