Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə18/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   32

İbn-İ Abbas dediki, bu sadece, görüşüme göre söylediğim bir şey idi. Onun hakkında herhangi bir şey duymadım. onu Hakim, Müstedrek’te rivayet etit. O, Müslim’in şartına göre sahihtir ve senedin de de Atik ibn-İ Yakub ez-zübeyr vardır,dedi. Hakim dediki:O Medine ehlinden Kureyş’li bir şeyhtir.

Tabera’nin Mu’ceminde, Ebu Salih zakvan’ın hadisinden rivayet ettiğimize göre o, ibn-i Abbas’a, altın ve gümüşün alış-verişi hakkında sordu. Dediki:Peşin olduğunda, fazla yada az olması helaldir. Ebu Salih dediki, bunun üzerine Ebu Said’e, ibni Abbas’ın söylediğini sordum. İbn-i Abbas’a da Ebu Said’in söylediğini haber verdim. Ben yanlarında iken buluştular. Ebu Said el-Hudri söze başla dediki0Ey ibn-İ Abbas, altın ve gümüş alış verişi hakkında onlara verdiğim bu fetvalar, onlara onu, eksik yada fazla olarak, peşinen almalarını emretmen nedir?İbn-i Abbas dediki, Rasululah’a arkadaşlık olarak en eski olanınız değilim. Bu zeyd b. Erkam ve Bera’ b. Azıb, diyorlarki:Nebi (s.a.v)’i işittik ki..Taberani bunu, hasen bir isnadla rivayet etti. İbn-i Ömer ve ibn-i Mes’udun bundan döndüğünü takdim ettik. Bera’b. Azıb, Zeyd b. Erkam ve Usame b. Zeyd’den rivayet edilen hakkındaki cevabı takdim ettik. Sai d. Cübeyr’den sabit olduğuna göre, ibn-i Abbas dönmedi. Bu, mutlak olumsuzlamaya bir tanıklıktır. İsbat eden nefyedenden mukaddemdir. Çünkü o, nefyedenin muttali’ olmadıklarına muttali olmuştur. İbni Abdilbirr dediki:İbni Abbas, döndü yada dönmedi. Sünnette her birinin görüşün kifayet vardır. Ona muhalefet edenleride ona geri getirmeye. Ömer b. Hattab (r.a) dediki:Bilinmeyenleri sünnete götürün. Aktarım bitti. Allame Şevkanı, Neylü’l-Evtar’da şunalır ifade etti:Müslim’in ibn-i Ababs’tan çıkardığına göre, peşin olanında riba yoktur. Bu, Rasulullah (s.a.v)’den rivayet edilmiş değildir ki delaleti, mantuk olarak, fadl ribasının nefyine olsun. Merfu’ olsa bile. İbn-i Abbas, dönüp te istiğfar etmedi. Ebu Said’de bunu söylemedi. Nitekim daha önce geçti. Hazimi; Ömer Hattab ve oğlu Abdullah’ın, Rasululah (s.a.v)’den fadl ribasınnı tahrimine delalet eden şeyleri konuştuklarını duyduğunda, ibn,i Abbas’ın döndüğünü ve istiğfar ettiğini rivayet etti. Ve dediki, ikiniz, benim Rasululah’tan (s.a.v) ezberlemediğimi ezberlediniz. hazimi’den, onun, bu benim görüşümde idi, dediği rivayet edilid.

Bu, bana Rasululah (s.a.v)’den bahseden Ebu Said el-Hudri’dir. Bunun üzerine bende, Rasululah’ın (s.a.v) hadisine göre görüşüm terketim. İbni Abbas’ın bu söylediklerinin merfu’ olduğu kabul edilirse, bu durumda o, el-Bab hadisleri ile tahsis edilmiş bir ammdır.

Çünkü onlar, mutlak olarak, ondan daha hasstır. Ondan aktarım bitti. Bir çok kişi, bu hilaftan sonra, fadl ribasının üzerine icma’akdedildiğini zikretti.

Tek miletü’l-Mecmu’da şunalrı söyledi:Üçüncü fasıl. Bunda hilafın ortadan kalkdığının beyanı ve ondaki icma’iddiası hakkında. İbnü’l-Münzir dediki:büyük kentlerin uleması; Malik ibni Enes ve Medine ehlinden ona tabi olanlar, Süfyanla aynı görüşte olanlar, Leys b. Sa’d ve Mısır ehlinden ona muvafakat edenler, şafii ve arkadaşları, Ahmed, ishak, Ebu Sevr, Nu’man, Yakub ve Muhammed b. Ali, altının altınla, gümüşün gümüşle, buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, hurmanın hurmayla, tuzun tuzla alışverişi ne karşılıklı artan olarak peşinen, nede nessie olarak caiz olmadığı ve bunu yapanın riba ettiği, alış-verişin de geçersiz oludğu üzerine icma’ ettiler. Ondan gerekli aktarım bitti.

Nevevi de, Müslim’in Şerh’inde, Usame’nin hadisinin zahiri ile amelin terki üzerine olan müslümanların icma’ını nakletti. Dediki:Bu, neshine delalet ediyor. İbn-iAbdilbirr; ibn- Abbas dışındaki insanların icma’ı ile Üsame’nin hadisi için te’vilinin sıhhati ile istidlal etmiştir. Ondan aktarım bitti. İbn-i Abbas’ın bundan dönmediği farzedilse bile, aksi yönde bir icma’ akdedilmiş midir?Bunda, usülde bilinen bir hilaf vardır. Birisi ve ikisi ilğa eder mi, yoksa herkesin ititfakı mı gerekir. Ki o meşhurdur.

Muhalif olarak öldürde sonra ardından icma’ akdedildiğinde icma’ olur mu. Ki o zahirdir. Yoksa icma olmazmı. Çünkü ölü muhalifin göjrüşü, ölmesi ile geçersiz olmaz. Yine, usulde bilinen bir hilaf fadl ribasının mübah olduğunu söyleyenlerin ondan döndüğünü anladığın ve pek çok muttefekun aleyh olan olan hadislerine men’ini ifade ettiklerini öğrendiğin zaman, bilirsin ki şüphesizo lan gerçek, bütün altı cins arasında ve kendi kendileri ile lan fadl ribası haramdır.

İki muhtelif cins arasında peşin olan fadlnı cevasını ve altınla gümüş, hurma ile buğday ve arpa ile tuz arasında nessa’ın mutlak olarak men’ini de bilmişsindir. Aksi olarak nessie parayla yiyecek men’edilmez. Bazı alimler, bunun üzerinde icma’ olduğunu ifade etmişlerdir.Hadiste ifade edilen bu altı sınıfın dışındakiler de öyledir. Alimlerin çoğuna göre faiz, mezkür altı şeye özgü değildir.

Gerçek şudur ki iki paradaki ribanın sebebi, ikisinin değerli cevher olmasıdır. Dünyanın heryerinde, genel olarak, eşyanın parasıdırlar. Bu, Maliki ve Şafii’nin görüşüdür. Onlara göre ikisindeki illet, kenidelri ile sınırlıdır. Ahmed’in en meşhur rivayetlerine göre onlardaki illet, kendileri ile sınırlıdır. Ahmed’in en meşhur rivayetlerine göre onlardaki illet, onlardan herbirinin tartılan cins olmasıdır. Bu, Ebu Hanife’nin görüşüdür. Buğday, arpa, hurma ve tuzdaki ribanın illeti ise, Malik’e göre, azık yapılmaları ve biriktirilmeleridir. Azığın çoğudur da denildi. Malik’e ve çoğu ashabına göre fadl ribası sadece altınla altın, gümüşle gümüş ve biriktirilen azık yiyeceklerle biriktirilen azık yiyecekler arasında men’edilir. Azık ve biriktirilme ile beraber geçemliğin genel olanıda şart koşulur,denildi. Bu zikredilenleri sadec eMalik kıldı. Çünkü o, mezkur dört sınıfın en has olanıdır. Bazı Maliki’ler, içinde, Malik’e göre fadl ve nessa’ ribası lan şeylerin yer aldığı iki beyit nazmettiler:

...............

..........

Malik’in bunun hakkındaki görüşünü, yiyeceklerde riba hakkındaki sözlerde, Malik altbaşlığı altında, uzun bir şiirimde şu sözüm ile yazmıştım:

.....


.....

......
Sonra, bunun ardından, yumurtanın faizliği hakkında şunu zikrettim:

Şafii’den en sahhi rivayetlere göre, dördünde ribanın illeti, tattır. Dolayısıyla ona göre, her yenilendeki riba haramdır. Katık, tatlılar, meyveler ve ilaçlar gibi. İlletin tat olduğ hususundada, müslim’in, Ma’mer’in hadisi olarak rivayet ettiği hadistir. Ki buna göre Nebi (s.a.v) dediki: “Yiyecek -yiyecekle misli mislincedir”Taam, bütün yenilenlerin ismidir. Allah buyurdu ki: (Bütün yiyecekler, israiloğullarına helal idi). Allah buyurduki:(İnsan yiyeceğine baksın. Suyu nasılda boşalttıkça boşaltıyoruz. Sonra yeri yardıkça yarıyoruz da ondan taneler ve üzümler bitiriyoruz)ve Allah Teala buyurduki:(Kendilerine kitab verilenlerin taamı size helaldır.) Murad, kestikleridir.

Arşe (r.a) dedi ki, Rasululah (sa.v) ile beraber birsene, su ve simsiyah hurmadan başka hiç yiyeceğimiz olmaksızın kaldık. Ebu Zer (r.a)’den. müslümn olmasının kıssası hakkındaki uzun hadisinde dediki:Rasululah (s.a.v) buyurduki:“Seni kim doyuruyor.” Dedim ki:Zemzem suyundan başka yiyeceğim yoktu. Karmının büklümü kırılıncaya kadar ondan beslendim. dedki:(O mubarektir. O yiyecektir, tattır.” Müslim rivayet etti. Lebid de dediki:

.........................

Yani, yabani yiyeceği ile. Dedilerki:Nebi (s.a.v), bu hadiste ribayı, yiyecek ismine bağladı. Hüküm müştak (türetilmiş)bir isme bağlandığında onun hükmün illeti olduğuna delalet eder. Allah’ın:(Hırsız erkek ve hırsız kadın)sözündeki hırsızlıkta kat’ gibi. Dediler ki:Çünkü tane yenildiği sürece, onda riba haram olur. Ekilir de yenilen olmaktan çıkarsa, onda riba haram olmaz. Habbe olgunlaşır da yenilen olursa, onda riba haram olur. Binaenaleyh, ondaki illetin, yenilen olması olduğuna delalet etti. Bunu içinde Şafii’lere göre, iki vecihten biri üzere, suda riba haram idi. Çünkü Allah Teala buyurdu ki (Allah sizi bir nehirle sınayacak. Binaenaleyh kim ondan içerse, o benden değildir. Kim de ondan tatmazsa, o bendendir.)Aişe’nin daha önceki; simsiyah hurma ve sudan başka yiyeceğimiz yoktu, sözünden dolayı. Ve şairin sözünden dolayı:

.......................

soğuk sudur. Bu, Şafii’nin, dördündeki ribanın illetin, tat oluduğu görüşünün delilidir. Bununla da, aralarındaki birleştirici illetten dolayı, bütün tadılanlar ona girdi.

Kaydedecisi dediki:“Ribanın illetinin, tat olduğu yönündeki Ma’mer’in mezkur hadisi ile istidlal, buna göre, göz ardı edilemez. Allah Teala en iyi bilendir. Çünkü mezkur Ma’mer dediki:“Nebi (s.a.v)’in şöyle dediğini duyuyordum:”Yiyecekle-yiyecek, misli mislincedir” Ukbe dediki:O gün yiyeceğimiz, arpa idi. Nitekim Ahmed ve Müslim, ondan rivayet etti.

Bu da; o gün örflerinde yiyeceğin arpa olduğu noktasında açıktır. Bunu es-Suud, Mekari’de, şu sözü ile akdetti: Umumu tahsis edenlere atfen, ayrık tahsis ediciler konusu hakkında:

.........................

Ahmed’in en meşhur rivayetlerine göre, dördündeki ribanın illeti, tartılan cins olmalarıdır. Bu, Ebu Hanife’nin görüşüdür. Buna göre bütün tartılan şeylerde riba haramdır taam olmazsa bile. Kireç, alçı, potas gibi.

Darekutni’in Ubbade ve Enes ibni Malik’ten rivayet ettikleri ile istidlal ettiler. Ki bun göre Nebi (s.a.v) dedik:Ölçülen, tek cins olduğunda, mili mislincedir. Tartılan da bunun gibidir. İki çeşit farklılaşırsa da sakıncası yoktur. Allame Şevkani dedi ki:Neylü’l,Evtar’da; Tahlis’te işret edip hakkında konuşmadıkları hadisi vardır. İsnadında, rebi’b. Subeyh vardır. Ebu Zer’E ve diğerleri, onu güvenilir buldu. Bir gurub ta onu zayıf gördü. Bu hadisi, Bezzar da çıkardı. Onun sıhhatine, evvela, Ubbade’nin mezkur hadisi ve diğer hadisler şahidlik ediyor. Ondan aktarım bitti.

Buhari ve Müslim’in rivayet ettikleri Ebu Said ve Ebu Hureyre’nin hadisi ilede istidlal ettiler kibuna göre; Rasululah (s.a.v); bir adamı Hayberi vali tayin etti. Onlara hoş hurma getirdi. Bunun üzerine dedi ki:Hayber’in bütün hurmaları böylemidir?Dedi ki: Biz bundan bir sa’ı iki sa’ ile, iki sa’ı üç sa’ ile alırız. Bunun üzerine dediki, böyle yapma. Toplama olanları dirhemlerle sat. sonrada hoş olanları dirhemlerle al. Ve dediki:Mizandada bunun gibidir.Bundan delaletin vechi; “Mizanda” sözünün, “ölçülende” demek olmasıdır. Çünkü mizanın kendisi, riba mallarından değildir. Yine Ebu Said’in, daha önce geçen, Hakim’in, Hayyan ibn-i Ubeydullah yoluyla çıkardığı hadisi ile de istidlal ettiler. Ki onda, Rasululah (s.a.v)’in şöyle dediği kayıtlıdır:”Hurma-Hurmayla, buğday-buğdayla, arpa -arpayla, altın-altınla, gümüş gümüşle, peşin olarak, göz önünde, misli,mislincedir. Kim arttırırsa, o ribadır.”

Sonra dedi ki:“Tartılan yada ölçülen de bu şekildedir.” İki engel hadisi de Daha önce, Hayyan’ın mezkür hadisinin sübutuna delalet eden şeyleri beyan etmişizdir. Yine daha önce; Şevkani’nin, Darekutni’nin hadisini Bezzar’ın çıkardığı hakındaki kelamını, Ubbade b. Samit’in ve diğerlerinin hadislerinin, sıhatine tanıklık ettiğini, Rebi’b. Subeyhi’Ebu Zar’e ve diğerlerinin güvenilir, bir grubun da zayıf gördüğünü zikretmişizdir.

Onun hakkında ibn-i Hacer, Takrib’te dediki:Doğrudur, kötü hafızalıdır. Abid ve mücahid idi. Şevkani’nin, Ubbade’nin mezkur hadisinden muradı, ondan imam Ahmed, Müslim, Nesai, ibnu Mace ve Ebu Davud’un çıkardığıdır, ki buna göre Nebi (s.a.v) dediki:“Altın-altınla, gümüş-gümüşle, buğday-buğdayla, arpa arpayla, tuz-tuzla; misli misline, eşitçe, peşindir. Bu sınıflar değişirse, dilediğiniz gibi satın.” Ondan aktarım bitti. Rasululah (s.a.v)’in “eşitçe, misli misline” sözü, tartı ve ölçü ile belirlemeye delalet ediyor. Bu görüş delil olarak en belirgin olanıdır.

Ebu Said’in muttefekun aleyh olan hadisini üç cevapla cevabladılar. Birincisi:Beyhaki’nin cevabı, dediki:Denilmiştir ki:Ebu Said el Hudri’nin kelamından olan, mizan da öyledir, sözü mevkufun aleyhtir. İkincisi:Kadl Ebu’t-Tayyim ve diğerlerinin cevabı. Hadisin zahiri, murad değildir. Çünkü mizanın kendisine riba yoktur. Siz ise onda ölçüleni gizlediniz. Gizlilerde (kinaye, mecaz, v.s’-Mütercim) umum iddiası, doğru değildir. Üçüncüsü:Deliler arasında cem’ olarak, ölçülenin altın ve gümüşe hamledilmesidir. Açıktır ki bu cevablar yerinde değildir. Çünkü Ebu Said üzerinde durması, zahire aykırıdır. Mizan da böyledir, sözü ile ölçülenlerin kastedilmesinde bir sakınca yoktur. Ölçülenin sadece altın ve gümüşe hamledilmesi, zahire aykırıdır. Gerçek ilim Allah Teala katındadır.

Dördünde ribanın illeti olarak zikrettiğimiz dört imamdan başka görüşler vardır. Birincisi:Zahireye’nin görüşüne göre, malum altıdan başka hiç bir şeyde riba yoktur.

Bu görüş Tavus, mesruk, Şa’bi, Katade ve Osman el-Betti’den rivayet ediliyor. İkincisi:Ebu Bekir Abdurrahman b. Kisan el-Asam’ın görüşü ki buna göre onlarda ki illet, faydalanılan şeyler olmasıdır. Ondan, Kadı Huseyn aktardı.

Üçüncüsü:İbn- Sirin ve Şafii’yeden Ebu Bekir el-Avdani’nin görüşü. Ki buna göre illet, cinsiyettir. Binaenaleyh, cinsi ile satılan her şeyde rıba haramdır. Toprağın -toprak artırımlı olarak, bir elbesenin iki elbiseyle, bir koyunun iki koyunla olması gibi. Dördüncüsü: Hasan el-Basri’nin görüşü. Ki buna göre illet, cinste faydadır. Binaenhaleyh ona göre değeri bir dinar olan bir elbisenin, değerleri bir dinar olan iki elbise ile satılması caizdir. Değeri bir dinar olan elbisenin, değeri iki dinar olan elbise ile satılması haramdır. Beşincisi: Said b. Cübeyir’ni görüşü: Ki buna göre illet, cinste faydanın yakın olmasıdır. Binaenaleyh arpayla buğday, baklayla notu ve pirinçle tütün gibilerinde karşılıklı miktar arttırımı haramdır. Altıncısı:Rabi’a b. Ebu Abdurrahman’ın görüşü. Ki buna göre illet, kendisinde zekat vacib olan cins olmasıdır. Binaenaleyh hayvanlar, ekinler ve diğerleri gibi bütün kendisine zekat vacib olan cinslerde riba haramdır. Yedincisi:Said b. Müseyyyib ve eski Şafii’nin görüşü.

ki buna göre illet, tartılan ve ölçülen yiyecek olmasıdır. Bunun dışındakilerde olmaz ki o da bütün yenilmeyen ve içilmeyenler yada yenilip te tartılamayan ve ölçülemeyenlerdr. Ayva, karpuz gibi. Sıkıcı uzatma korkusundan dolay ı bu görüşlerle istidlal ve onlarda tartışmayı gereksiz gördük.

Alt bölümler

Birinci Alt Bölüm:Karşılıklı miktar artımının tahakkuku olarak benzeşmede şüphe. Bu, fadl ribasının kendisine haram olduğu her şeyde haramdır. Bunun delili:Müslim ve Nesai, Cabirden çıkardı, dediki:Rasululah (s.a.v), bir yığın hurmanın,ağırlığı bilinmiyor-belirli ağırlıkta hurma ile satışını nehyetti.

İkinci Alt Bölüm: Kendisinde nessa’ribasıın haram olduğu şeylerin alımında iskonto, caiz değildir. Bunun delili:Buhari ve Müslim, Malik b. Evs (r.a)’ın hadisinden çıkardılar.

Dedi ki:Kim dirhemleri arsa, demeye başlamıştım ki,

Talha dediki:Veznedar gelinceye kadar bize altın göster, sonra gel, paranı al. Bunun üzerine Ömer. Hattab (r.a) dedi ki:Hayır, nefsim kudret elinde andlsun ki ona altının geri verceksin yada parasını hemen verirsin. Zira Rasululah (s.a.v)’i şöyle derken işittim: Gözle görülür bir durumda olmak dışında altının parayla, buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, hurmanın hurma ile olması faizdir.

Üçüncü Al-l Dal:Faize konu olan birşeyin, faize konu olan bir şeyle satılması, caiz değildir. Altının altınla olması veikisinden biri ile beraber başka bir şeyin olması gibi. Bunun delili: Müslim’in sahihinde, Ebu Tahir’den, ibn-i Vehb’ten, Fudale b. Ubeyd el-Ensari’nin hadisinden rivayet ettiğidir. Dediki:Rasulullah (s.a.v)Hayber’de iken, içinde inci ve altın lan bir kolye getirdi. Ki o satılan ganimetlerden idi. Rasululah (s.a.v), koyedeki altını emretti. Bunun üzerine onu çıkartı sonra onlara dediki, altın,altınla ağırlığıncadır.

Müslim yine bunun benzerini Ebu Bekir b. Şeybe ve Kuteybe b. Said’den, fudale b Ubeyd (r.a)’ın hadisinden rivayet etti. Benzerini Nesai, Ebu Davud ve Tırmizi çıkardı ve doğruladı.

Allame Şevkani Neylü’l-Evtar’da, Münteka’nın sahibini, Fudale b. Ubeyd’in mezkur hadisin zikri esnasında, hadisin ifade ettiğini söyledi.

Talhis’te dediki:Onun Taberani’nin yanında, Kebir’de pek çok yolu vardır. Bazısında içinde inci ve altın olan kolye vardır. Bazısında altın ve cevher vardır. Bazısında altına asılı inci vardır. Bazısında on iki dinara asılı inci vardır. Bazısında dokuz dinara asılı inci vardır. Bir diğerinde yedi dinar asılı inci vardır. Beyhaki, bu ihtilafı şöyle cevaplandırdı:Onlar, fudale’nin gördüğü satlıklar idi.

Hafıç dediki:Buna göre en sağlam cevap şudur:Bu ihtilaf, zayıflığı gerektirmiyor. aksine, istidlalden kastedilen, mahfuzdur. Onda ihtilaf yoktur. Kı oda ayrık olmayanın satışından nehydir.

Sonra Abdullah b. Ömer dediki:Dinar dinarla, dirhemle aralarında hiç bir artım yok. bu, Nebi (s.a.v)’in bize ahdi, bizim de ona ahdimizdir.

Sonra Beyhaki dediki:Muaviye’den şu şekilde bir hadis geçmiştir:Altın su kabı yada bir yaprağı ağırlığından fazalsı ie sattı da onu Ebu’d-Der’da bundan nehyetti. Ömer b. Hattabin da bundan nehyettiği şeklindeki rivayette geçmiştir.

Yine Beyhaki’nin Ebu Rafi’den rivayet ettiğine göre, o dediki:Ömer b. Hattab’a dedim ki, altını eritip şekillendiriyor ve onu ağırlığınca satıyorum ve el emeğim için ücret alıyorum. Dedi ki:

Cinsi ve fiyatı ise, hükmün gerektirdiği zorunluluk açısından, bu durumda onunla ilgili değildir.

O zaman, ravileri arasında tercih gerekiyor. Eğer tümü sika ise, hıfzı ve zabtı en iyi olanın rivayetinin sıhhatine hükmedilir. Bu taktirde geri kalan rivayetler, ona göre, şaz olur. Taberani’nin zikrettiği bu rivayetlerin bir kısmı Müslim’in sahih’inde ve Ebu Davud’un Sünen’inde vardır.

Ondan aktarım bitti. Müslimin bazı rivayetlerini takdim etmişizdir.

Dördüncü Alt Dal:Eritilmiş altın yada gümüşün kendi cinsi ile, kedi ağırlığından çok bir şeyle satılması caiz değildir. Bunun delili:

Rasululah (s.a.v)’in bir gurub ashabıran gelendir. ki buna göre O (s.a.v), gümüşün gümüşle, altının altınla satılmasıın, misli misline olmak dışında haram olduğnu ve kim atrtırır yada arttırılamsını isterse, riba ettiğini açıkladı.

Beyhaki’nin Sünen-i Kübra’da Mücahid’den çıkardığına göre, o dediki:Abdullah b. Ömer’le beraber tavaf ediyordum. Ona bir kuyumcu gelip dediki:Ey Ebu Abdurrahman, ben altını eritip şekillendiriyor, sonrada onu kendisinden daha ağır bir altınla satıyordum. Ben bunda el-emeğimi gözetiyorum. Abdullah b. Ömer, onu bundan nehyetti. Kuyumcu meseleyi tekrar etmeye başladı, Abdullah b. Ömer de onu nehyetmeye. Mescidin kapısına yada binmek istediği binitinin yanına varıncaya kadar.

Sonra Abdullah b. Ömer dediki:

Vezni veznince olmak dışında altını altınla, gümüşü gümüşle satma, üstünede bir şey alma, Ondan aktarım bitti.

Beyhaki4nin; Ebu’d-Derda’ ve Ömer’in, Muaviye’yi nehyettiğinden olarak takdim ettiği, şu sözüdür:Bize Ebu Zekeriye b. Ebu İshak, Ebu Bekir b. Hasan ve diğerleri haber verdi. Dediler ki, bize Ebu’l-Abbas el,Asamm söyledi. Ben Rabi, bize Şafii bildirdi. Ben Malik, bize Ali b. Ahmed b. Abdan haber verdi. Ben Ahmed b. Ubeyd es-Şaffar, bize ismail b. İshak bilirdi. Bize Abdullah yani, el-Ka’beni, malikten, zeyd b. Eslem’den, Ata b. Yesar’dna bildirdiğine göre Muaviye b. Ebu Süfyan, ağırlığından fazlası ile yaprak yada altından bir su kabı sattı. Bunun üzerine Ebu’d-Derda’ ona dedi ki, Rasulullah (s.a.v)’in bunun gibisinden nehyettiğini duydum, meğer ki mislince olsun. Bunun üzerine Maaviye, bunda herhangi bir sakınca görmüyorum. Ebu’d-Derda’ona dedi ki,buna kim Muaviye’yi ma’zur gösterecek. ben ona Rasululah’ın (s.a.v) (hadisini)haber veriyorum, o bana görüşünden bahsediyor. Senin olduğun yerde durmayacağım. Sonra Ebu’d-Derda’, Ömer b. Hattab’a gidip ona bunu zikretti. Bunun üzerine Ömer, Muaviye’ye; misli mislince, vezni veznince olmak dışında böyle satma, diye yazdı. Rabi, bunda şafii’den, Ebu’d-Derda’ın ömere gelişini zikretmedi. Şafii ise onu, Muzni’nin rivayetinde zikretmiştir. Ondan aktarım bitti.

Bunun benzerini Müslim, Sahhi’te Ubade b. Samit (r.a)’in hadisinden, Ebu’l -Eş’as’ın rivayetinden çıkardı. Dedi ki:insanlara Muaviye’nin komuta ettiği savaşlarda savaştık. Pek çok ganimet elde ettik. Ganimetlerin içinde gümüşten bir kab vardı. Maviye bir adama, onu insanlarnı artırımına satmasını emretti. Bu, Ubade b. Samit’e ulaştı. Ayağa kalkıp dediki, Rasululah 5s.a.v)’in, eşitçe ve göz önünde olmak dışında, altının altınla, gümüşün gümüşle, buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, hurmanın hurmayla ve tuzun tuzla satılmasını yasaklaığını işittim. kim arttırısa yada arttırılamsını isterse riba etmiştir.Bunun üzerine insanlar almış olduklarını geri verdiler. Bu, Muaviye’ye ulaştı. Bunun üzerine kalkıp şöyle demeç verdi; Dikkat edin, bazı adamlara ne oluyor da Rasululah (s.a.v) hakkında konuşuyorlar.

Biz o’nu görüyor, O’na arkadaşlık ediyorduk. O’ndan işitmedik. Ubade. Sabit ayağa kalkıp olayı tekrarladı sonra dediki, Muaviye’nin hoşuna gitmesi bile biz Rasululah’tan duyduğumuzu muhakkak ki aktarırız. Ya da, bana ne’ye rağmen, dedi. Dikkat edin, Sevda’gecesinde, ordusunda O’na eşlik etimyor muydum. Hammad da bunu yada benzerini söyledi. Aktarım bitti.

Bu, Müslim’in sahihindeki lafzıdır. Bu sahih naslar altın ve gümüşte vaki’olan san’atın herhangi bir şeyi ifade etmediğine delalet ediyor. Ve, zikrettiğimiz gibi, üretim (işçilik)değeri miktarınca artım mübah olmaz.

Bu, kendisinde şübhe olmayan hak mezhebtir. Malik b. Ener, yolculuğun zaruretinden dolayı, yolcunun darphaneye nakit ve ödükümcülüğünün ücreti olarak verip bu ikisine karşılık, ücretsiz olarak nakit ağırlığı kadar yüzük almasını caiz gördü. Nitekim Halil b. İshak, Muhtasarında buna şu sözü ile işaret etti:Yanısıra, zinetini almak için darphaneye yolcu, ücretini ve altın tozunu verir.

Kaydedicisi dediki, sahih sünnetin nasslarından ortaya çıkan, yolculuğun zaruretinden dolayı bunun caiz olmadığıdır. Nitekim ibn-i Rüşd de caiz olmadığını ifade etmiştir.Muhtasar’ın sahibi buna şu sözle işaret etti:En doğrusu onun hilafıdır, yain:Ölü etini mübah kılan br zaruret olmaktan başka, ihtiyaç ne kadar şiddetli olsada (caiz olmaz) Nitekim Muhtasar’ın şarihleri bunu kararlaştırdılar.

Beşinci Alt Dal:insanlar, senet olması ve onlara senet olan gümüş satılıklar hasebiyle kağıtlar konusunda hitila ettiler; aralarında ve iki para arasında riba yasak mıdır?Onların gümüşle satılması yasaklanmıştır, elde ve misli mislince olsa bile. Yine elden bile olsa altınla satılması yasaklanmıştır. Çünkü o varolan altın yada var olan gümüşü ortada olmayan gümüşle bozdu. Sadece ve ancak mevcut olan onlara senet olabilri. Çelişkisizlik dolayısıyla onda yasaklanır. Gerekçesi de iki paradan birinin hazır olmamasıdır. Ya da onların ticaret metaı mesabesinde olmalarına bakarak bundan herhangi bir şey onda yasaklanmaz. Sonrakilerden pek çoğuna göre onlar ticaret metaı gibidir. Dolayısıyla aralarında ve altınal gümüş arasında fadl ve nessa’ caizdir. Onların ticaret metaı gibi olduğu fitvasını vernlerden bir kısmı; meşhur alim, Aliş el-Mısri, Nevazil’in sahibi ve muhtasar’ın sahibi Halil’dir. Ona bu fetvasına Maliki’yenin sonraki pek çok alimi tabi’ oldu.

kaydedicisi dediki, bana göre doğru olan, -Allah en iyi bilendir-şudur: Onlar ticaret metaı gibi değildr. Ve onlar gümüş ile seneddir. Satılkı olan, onlara sened olan gümüştür. Üzerlerinde yazılmışı okuyanlar bunun doğruluğudurlar. Ona gereken, onların, peşin olsa bile, altın ve gümüşle satılmalarının caiz olmamasıdır. gerekçesi; senedi ödenen gümüşün gaybı sebebi ile çatışmasının olmamasıdır. Çünkü o, asıl olarak zatında fayda yada finansman değildir. Kağıtlarla demir parçalar arasında fark yoktur, değildi, ne varki sultanın onu muamelede kılmsaından ötürü o revactadır, diye öne sürülse, cevab üç açıdan olur.

Birincisi:Tahkik ettiğimiz zaman varolan demir paranın aslen yarar içermediğini ve onnu hakikatının gümüşe bağlı olduğunu anlarız. Dolayısıyla para ile beraber kendisinde ribayı yasaklamamıza engel nedir?iki para arasında yasak olması konusundaki nasslar açıktır. Ve nassların zahirlerinin icrasını yasaklayan herhangi bir icma’da yoktur. aksine Malik’in mezhebine göre demir paranın nessie olarak iki nakit ile olması caiz olmaz. Binaenaleyh onlara göre ters olarak parada peşindir hem satışı yasaktır.

Bazı alimlerden, iki nakit ve demir para arasında riba olmadığına delalet eden varidetler; paranın kendisinden olduğu bu demirin, Allah Teala’nın:(Kendisinde sertlik ve insanlar için faydalar bulunan demiri indirdik)sözünde işaret edilen, kendisinde bilinen faydalar olan demir olduğ şeklide hamlediri. Eğer bu paralar toplansa da ateşe atılsa, demirden yapılan faydalanılan şeyler yapılabilir. Eğer, aslen kendisinde yarar olmayan şu anki paramız gibi olsaydı caiz yapmazlardı. Çünkü sened olan; kendisiyle sened olan içindeki satışın senedin kendisi olmadığı apaçıktır. Bunun içinde selef Müslim’in sahhi’te ve dgerlerinin zikrettiği ve sikaların satımındaki satış, onda yazılmış rızıktır, erzaka sened olan yapraklar olan vesikaların kendisi değildir.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin