Fecri ati şiirin ve modern şiirin en önemli şairlerindendir
Fecri ati şiirin ve modern şiirin en önemli şairlerindendir
Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır.
“şiir hakkında bazı mülahazalar “ başlığı altında şiir anlayışını açıklamıştır.
Ona göre gerçek şiir herkes tarafından yorumlanabilecek şiirdir.
Şiirde konudan çok , söyleyişe önem vermiştir. Bütün şiiirlerini aruza yazmıştır.
Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok, musikiye yakın bir tür olarak görür.
Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok, musikiye yakın bir tür olarak görür.
Önceleri arapça ve farsçayla yüklü bir dili varken sonraları türkçe ağırlıklı bir dile yönelir.
Şiirlerinde aşk,doğa,çocukluk anıları , gerçek hayattan kaçış gibi konular egemendir.
Güneşin doğuşu, batışı,göl,kızıl renkler, akşam gibi unsurlar şiirlerinde sıkça yer bulur.
Sembolizm ve emprosyonizmden etkilenmiştir.
Sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.
Şiir kitapları:
Şiir kitapları:
Fıkra :
Fıkra :
Sohbet kitabı:
Sohbet kitabı:
Gezi yazısı :
Gezi yazısı :
Bireysel konulu şiirler yazmıştır.
Bireysel konulu şiirler yazmıştır.
Şiirleri sanat gücü bakımından güçlü değildir.
Ahmet haşimin etkisinde kalmıştır.
"Adalar, Kamer ve Zühre Şairi" olarak şöhret kazanmıştır.
Şiir kitabı : Ruh-i Bikayd
Şiir kitabı : Ruh-i Bikayd
Tiyatroları:
Tiyatroları:
Hicran, Firar,
Ahmet Rasim:
Ahmet Rasim:
Fıkra,makaleve anılarıyla tanınır.
Çocukluğunu, basın hayatını, istanbulun günlük yaşantısını başarılı bir üslüpla anlatmıştır.
Fıkra türünün edebiyatımızdaki ilk önemli ustasıdır.
Hüseyin Rahmi Gürpınarla “ Boşboğaz” adlı dergi çıkarmıştır.
Fıkraları:
Fıkraları:
Ahmet Mithat Efendinin “ halk için roman “ anlayışına uygun eserler vermiştir.
Ahmet Mithat Efendinin “ halk için roman “ anlayışına uygun eserler vermiştir.
İlk romanı “şık” la tanınmış ve sevilmiştir.
Halkın diliyle,mahalle kadınlarının diliyle,mizahi bir üslupla halkı aydınlatıcı eserler yazmıştır.
İstanbul halkının örf,adet ve yaşantısını yansıtır.
Naturalizmden etilenmiştir.
Alafranga yaşama özenen züppe tipleri, şöhret meraklıları, batıl inançlara düşkün insanları mizahi bir üslupla anlatır ve eleştirir.
Ahmet haşim : Ahmet Haşim, 1844 yılında Bağdat'ta doğdu. Babası Ahmet Hikmet Bey, annesi ise Sara Hanım idi. 12 yaşında annesini kaybeden Haşim, babası ile birlikte İstanbul'a geldi ve Numune-i Terakki Mektebi'ne kaydoldu. Burada bir sene okuduktan sonra Mekteb-i Sultani'ye girdi. Ahmet Haşim'in şiire olan ilgisi burada başlamıştı.
Ahmet haşim : Ahmet Haşim, 1844 yılında Bağdat'ta doğdu. Babası Ahmet Hikmet Bey, annesi ise Sara Hanım idi. 12 yaşında annesini kaybeden Haşim, babası ile birlikte İstanbul'a geldi ve Numune-i Terakki Mektebi'ne kaydoldu. Burada bir sene okuduktan sonra Mekteb-i Sultani'ye girdi. Ahmet Haşim'in şiire olan ilgisi burada başlamıştı.
Mekteb-i Sultani'den mezun olduktan sonra Reji İdaresi'ne görev yaptı. 1908 yılında İzmir Sultanisi'nde Fransızca öğretmenliği yapmaya başladı. İstanbul'a döndükten sonra çeşitli memurluk görevlerinde bulundu. Bir süre Anadolu Demiryolları'nda çalıştı. Fakat hastalanması üzerine görevini bırakmak zorunda kaldı. Tedavi görmek üzere Frankfurt'a gitti. İstanbul'a döndükten sonra Sanayi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi) ve Mülkiye Mektebi'nde öğretmenlik yaptı.
Edebiyat-ı Cedide'ye tepki olarak doğan Fecr-i Ati edebi akımının içerisinde yer aldı. Bu grubun yayınladığı Servet-i Fünun dergisinde şiirler ve makaleler kaleme aldı. Onun şiirlerinde sonbahar ve akşam kızıllığı önemli yer tutar. En çok dikkat çeken şiirlerinden olan "Merdiven"de bu özelliğini görmek mümkün.
1887 yılında istanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra bir süre hukuk öğrenimi gördü. Öğrencilik yıllarında edebiyat ve politikayla ilgilendi, İttihat ve Terakki Partisi'ne girdi ancak partinin çalışmalarından hoşnut olmayınca politikayı bıraktı. Galatasaray Spor Kulübü kurucularından olan Tahsin Nahit, sağlık sebepleri nedeni ile 11 Eylül 1906' da Galatasaray' dan ayrıldı.[1] Bu nedenle adı kurucular listesinden çıkarılsa da Galatasaray' ın son tüzük değişikliği ile adı tekrar kurucular listesine girdi.[2]I. Dünya Savaşı yıllarında İaşe Müfettişliği’nde bulundu. Büyükada'da doğup yetişmiş Şefika Hanım ile yaptğı evlilikten bir kızı oldu. 12 Mayıs 1919 günü, Rakibe adlı oyunun Darülbedayi'deki provaları sırasında hayatını kaybetti. Mezarı Büyükada'dadır.
1887 yılında istanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra bir süre hukuk öğrenimi gördü. Öğrencilik yıllarında edebiyat ve politikayla ilgilendi, İttihat ve Terakki Partisi'ne girdi ancak partinin çalışmalarından hoşnut olmayınca politikayı bıraktı. Galatasaray Spor Kulübü kurucularından olan Tahsin Nahit, sağlık sebepleri nedeni ile 11 Eylül 1906' da Galatasaray' dan ayrıldı.[1] Bu nedenle adı kurucular listesinden çıkarılsa da Galatasaray' ın son tüzük değişikliği ile adı tekrar kurucular listesine girdi.[2]I. Dünya Savaşı yıllarında İaşe Müfettişliği’nde bulundu. Büyükada'da doğup yetişmiş Şefika Hanım ile yaptğı evlilikten bir kızı oldu. 12 Mayıs 1919 günü, Rakibe adlı oyunun Darülbedayi'deki provaları sırasında hayatını kaybetti. Mezarı Büyükada'dadır.
Ahmet Rasim, (d. 1864, İstanbul - ö. 21 Eylül 1932, İstanbul) Türk yazar, gazeteci, tarihçi, milletvekili.
Ahmet Rasim, (d. 1864, İstanbul - ö. 21 Eylül 1932, İstanbul) Türk yazar, gazeteci, tarihçi, milletvekili.
Kendine özgü bir tarzla kaleme aldığı eserleri geniş bir okur kitlesi tarafından okunan, mutlakiyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardır. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntıları üzerinde durduğu fıkralarıyla tanındı.3.ve 4. Dönem TBMM’de İstanbul milletvekili olarak yer aldı. Tanınmış bestekar Osman Nihat Akın’ın dedesidir.
Darüşşafaka mezunudur. Muharrirlik, Yazarlık, Bestekârlık, Posta Telgraf İdaresi Memurluğu, Tercümanı Hakikat, Saadet, İkdam, Sabah, Malûmat, Servet, Tanin, Hak ve Tasvir-i Efkar gazeteleri yazarlıkları, Güneş, Gülsen, Sebat, Say ve Servet-i Fünûn, Resimli Gazete, Musavvar ve Malûmat dergileri yazarlıkları, TBMM III. ve IV. Dönem İstanbul Milletvekilliği ve III. Dönem Kütüphane Encümeni Reisliği yapmıştır. Evli ve altı çocuk babasıdır.
17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine,Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine,Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı.İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman,Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahyamilletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi.
Edebiyat hayatı:
Edebiyat hayatı:
Hüseyin Rahmi Gürpınar; İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasile anlatır. Servet-i Fünuncuların yaşıtı olduğu halde, ayrı bir sanat görüşünü sürdürür. Romanlarındaki kahramanların çoğu 19. yy sonu İstanbul'un canlı, renkli insan, hayat manzaralarıdır. Eserlerinde Anadolu yoktur. Mizahı, güldürücü olduğu kadar, gülünç yönlerimizin yansıtılması, hicvedilmesi için gerekli bir araçtır. Hüseyin Rahmi, seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuşturur ve olayları gülünçlü, acıklı yönleriyle belirtir. Kuvvetli bir gözlem gücü vardır. Realist, natüralist bir görüşle "toplum için sanat" yapar. Ertem Eğilmez tarafından 1976 yılında çekilen Süt Kardeşler sinema filminin konusu Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani (1913) isimli romanından uyarlanmıştır. Bağımsız sanatçılardan biri olarak da anılır.
1- Bize göre : Ahmet Haşim, 1921'de nesir yazmaya başlamıştır. İlk nesirlerini topladığı Bize Göre ile Türk Edebiyatının 'en orijinal üslupçusu' olarak kabul edilmiştir. Derli toplu, bir konu etrafında şekillenen yazılarında zarif, ince, sanatlı, işlenmiş, nükteli, şiirsel bir dil dikkati çekmektedir. Bize Göre'de 42 fıkra bulunmaktadır.
1- Bize göre : Ahmet Haşim, 1921'de nesir yazmaya başlamıştır. İlk nesirlerini topladığı Bize Göre ile Türk Edebiyatının 'en orijinal üslupçusu' olarak kabul edilmiştir. Derli toplu, bir konu etrafında şekillenen yazılarında zarif, ince, sanatlı, işlenmiş, nükteli, şiirsel bir dil dikkati çekmektedir. Bize Göre'de 42 fıkra bulunmaktadır.
2- frankurt seyahatnamesi : Yazar Frankfurt Seyahatnamesi’ni, isminden de anlaşılacağı gibi, Frankfurt’a gittiğinde yazmışıtr. Tedavi olmak üzere gittiği şehre ait özellikleri ve seyahatini kısa denemeler halinde kağıda dömüştür. Türkiye’ye döndüğünde yazmış olduğu 20 denemeden 18ini Miliyet gazetesinde, birini Mülkiye dergisinde, ötekini Şehir dergilerinde yayınlamıştır. Daha sonra bu denemeler bir kitapta toplanır.
2- frankurt seyahatnamesi : Yazar Frankfurt Seyahatnamesi’ni, isminden de anlaşılacağı gibi, Frankfurt’a gittiğinde yazmışıtr. Tedavi olmak üzere gittiği şehre ait özellikleri ve seyahatini kısa denemeler halinde kağıda dömüştür. Türkiye’ye döndüğünde yazmış olduğu 20 denemeden 18ini Miliyet gazetesinde, birini Mülkiye dergisinde, ötekini Şehir dergilerinde yayınlamıştır. Daha sonra bu denemeler bir kitapta toplanır.
1- Jöntürk : II. Meşrutiyet’in ilân edilmesinden sonra, o günlerin coşkusu ile yazılan ve sahnelenen Jön Türk, rüşvete batmış istibdâdın eleştirisini yapar. Yozlaşan düzenin ve yönetimin simgesi olan Kâzım Paşa, bu düzenin karşıtı olan yeğeni Nihâd Bey ve sevdiği kız olan Leylâ Hanım arasında geçen olay, yazarların geleceğe olan güvenlerini vurgulayarak, İttihâd ve Terakki’ye övgüyle biter; Jön Türk, oynandığı dönemde büyük beğeniyle karşılanmış; oyunu Ruhsân Nevvâre ile birlikte yazan Tahsin Nâhid’in en iyi tiyatro yapıtı sayılmıştır.
1- Jöntürk : II. Meşrutiyet’in ilân edilmesinden sonra, o günlerin coşkusu ile yazılan ve sahnelenen Jön Türk, rüşvete batmış istibdâdın eleştirisini yapar. Yozlaşan düzenin ve yönetimin simgesi olan Kâzım Paşa, bu düzenin karşıtı olan yeğeni Nihâd Bey ve sevdiği kız olan Leylâ Hanım arasında geçen olay, yazarların geleceğe olan güvenlerini vurgulayarak, İttihâd ve Terakki’ye övgüyle biter; Jön Türk, oynandığı dönemde büyük beğeniyle karşılanmış; oyunu Ruhsân Nevvâre ile birlikte yazan Tahsin Nâhid’in en iyi tiyatro yapıtı sayılmıştır.
2- Kırık Mahfaza : Tahsin Nâhid ve Şahabeddin Süleyman birçok tiyatro eserini birlikte yazmışlardır. Aşk ile ahlâk arasındaki ince çizgiyi anlatan ve analiz eden Ben...Başka (1911) adlı komedi de bu tarz eserlerdendir. Ben...Başka, Şahabeddin Süleyman'ın tek başına kaleme aldığı, sanatkârın çıkmazlarından dolayı sanatı lanetlediği Kırık Mahfaza adlı bir başka komediyle birlikte yayımlanır. Çalışmamızda, dönemin sosyal panoramasını veren iki eseri devrin dil özelliklerini bozmadan, orijinal haliyle yeni harflere aktardık. Aynı zamanda eski harfli metni de ilave ettik. Metin içerisinde yer yer kullanılan Fransızca ifadeleri okunduğu gibi yazdık. Bunların tespit edebildiğimiz doğru okunuşlarını sayfa altında verdik. Elbette çalışmamız söz konusu eserler üzerine yapılmış ne ilk ne de son çalışma olacaktı
2- Kırık Mahfaza : Tahsin Nâhid ve Şahabeddin Süleyman birçok tiyatro eserini birlikte yazmışlardır. Aşk ile ahlâk arasındaki ince çizgiyi anlatan ve analiz eden Ben...Başka (1911) adlı komedi de bu tarz eserlerdendir. Ben...Başka, Şahabeddin Süleyman'ın tek başına kaleme aldığı, sanatkârın çıkmazlarından dolayı sanatı lanetlediği Kırık Mahfaza adlı bir başka komediyle birlikte yayımlanır. Çalışmamızda, dönemin sosyal panoramasını veren iki eseri devrin dil özelliklerini bozmadan, orijinal haliyle yeni harflere aktardık. Aynı zamanda eski harfli metni de ilave ettik. Metin içerisinde yer yer kullanılan Fransızca ifadeleri okunduğu gibi yazdık. Bunların tespit edebildiğimiz doğru okunuşlarını sayfa altında verdik. Elbette çalışmamız söz konusu eserler üzerine yapılmış ne ilk ne de son çalışma olacaktı
Türü: Roman ŞIPSEVDİ : (b) Teması: Batılılaşma c) Eserin yazılmasındaki amaç: Toplumda eksikleri olan kişilerin davranışlarını ortaya koymak. Eser bu amaca ulaşabilmiş mi ?: Eser amacına ulaşmıştır.
Türü: Roman ŞIPSEVDİ : (b) Teması: Batılılaşma c) Eserin yazılmasındaki amaç: Toplumda eksikleri olan kişilerin davranışlarını ortaya koymak. Eser bu amaca ulaşabilmiş mi ?: Eser amacına ulaşmıştır.
KİTABIN KONUSU: Paris`ten döndükten sonraki hayata bakış açısı değişmiş, batının hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun ve ailesi içinde meydana gelen olaylar anlatılmaktadır.
KİTABIN ANA FİKRİ: Batıdan etkilenmemeli ve kendi örf, adet, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkmalıyız. Ayrıca para hırsı yüzünden kimseyi kandırmamalı ve sadece parayla mutluluğun olmayacağını bilmeliyiz.
Mürebbiye : MÜREBBiYE'DE KONU: Düşmüş bir kadın olan Angel'in (Aynı zamanda Mürebbiye sıfatı olmayan) bir Türk ailesinin içine girerek çevirdiği dolaplar anlatılıyor. Angel bu aileyi ahlaki açıdan çökertmiştir. MÜREBBiYE'DE ANA FiKiR: Memleket çocuklarının eğitiminin sırf moda diye eve alınan ve ne olduğu, eğitimden ne derece anladığı bilinmeyen mürebbiyelerce verilmesinin doğuracağı kötü sonuçlar verilmek istenmiştir.
Mürebbiye : MÜREBBiYE'DE KONU: Düşmüş bir kadın olan Angel'in (Aynı zamanda Mürebbiye sıfatı olmayan) bir Türk ailesinin içine girerek çevirdiği dolaplar anlatılıyor. Angel bu aileyi ahlaki açıdan çökertmiştir. MÜREBBiYE'DE ANA FiKiR: Memleket çocuklarının eğitiminin sırf moda diye eve alınan ve ne olduğu, eğitimden ne derece anladığı bilinmeyen mürebbiyelerce verilmesinin doğuracağı kötü sonuçlar verilmek istenmiştir.
MÜREBBiYE ROMANINDA KARAKTERLER:1) ANGEL: Angel romanda asli kahraman durumundadır. Yazar onun genç ve güzel göstermiştir. Angel (melek) adını taşıyan bu genç, güzel Paris'li kız taşıdığı adın zıddına tam bir şeytandır. Fransız naturalistlerinin fikirlerini benimseyen Angel'e göre ahlak bir maskeden ibarettir. Bir mürebbiye olmasına rağmen çocuklarla alakasından çok evin erkekleri ile olan lakası verilmiştir.2) DEHRi EFENDi: Hem geleneğe bağlıdır, hem de Avrupa hayranı bir Tanzimat Paşası'dır. Hem küçük çocukları için evinde bir Fransız mürebbiye bulundurur hem de büyük oğlunu falakaya çeken zorba bir aile başkanıdır.3) ŞEM'i BEY: Dehri Efendi'nin oğludur. Şem'i biraz aptaldır. Derslerinde başarısızdır. Angel'in tuzağına düşenlerden birisi de o'dur.4) AMCA BEY: Kurnazca bir zekaya sahiptir. Fakat onun kurnazlığı Angel'in kurnazlığını bastıramaz ve o'da kendini Angel'e kaptırır.5) SADRi BEY: Dehri Efendi'nin damadıdır. Sırf fakir olduğu için ve iyi bir yaşm sürmek istediği için Dehri Efendi'nin çirkin kızı Melahat ile evlenmeyi kabul etmiştir. Bu nedenle hep gözü dışarıdadır. Angel'in tuzağına düşmesi hiç de zor olmamıştır.6) MELAHAT HANIM: Dehri Efendi'nin kızıdır. Çirkin olduğu için romanda pasif bir kadın karakteridir.
MÜREBBiYE ROMANINDA KARAKTERLER:1) ANGEL: Angel romanda asli kahraman durumundadır. Yazar onun genç ve güzel göstermiştir. Angel (melek) adını taşıyan bu genç, güzel Paris'li kız taşıdığı adın zıddına tam bir şeytandır. Fransız naturalistlerinin fikirlerini benimseyen Angel'e göre ahlak bir maskeden ibarettir. Bir mürebbiye olmasına rağmen çocuklarla alakasından çok evin erkekleri ile olan lakası verilmiştir.2) DEHRi EFENDi: Hem geleneğe bağlıdır, hem de Avrupa hayranı bir Tanzimat Paşası'dır. Hem küçük çocukları için evinde bir Fransız mürebbiye bulundurur hem de büyük oğlunu falakaya çeken zorba bir aile başkanıdır.3) ŞEM'i BEY: Dehri Efendi'nin oğludur. Şem'i biraz aptaldır. Derslerinde başarısızdır. Angel'in tuzağına düşenlerden birisi de o'dur.4) AMCA BEY: Kurnazca bir zekaya sahiptir. Fakat onun kurnazlığı Angel'in kurnazlığını bastıramaz ve o'da kendini Angel'e kaptırır.5) SADRi BEY: Dehri Efendi'nin damadıdır. Sırf fakir olduğu için ve iyi bir yaşm sürmek istediği için Dehri Efendi'nin çirkin kızı Melahat ile evlenmeyi kabul etmiştir. Bu nedenle hep gözü dışarıdadır. Angel'in tuzağına düşmesi hiç de zor olmamıştır.6) MELAHAT HANIM: Dehri Efendi'nin kızıdır. Çirkin olduğu için romanda pasif bir kadın karakteridir.
Kuıyruklu yıldız Altında bir izdivaç : KİTABIN KONUSU :KUYRUKLU BİR YILDIZIN DÜNYAYA ÇARPACAĞI HABERİ VE KADIN İLE ERKEKARASINDA OLAN ÇATIŞMALAR VE DOĞAN BÜYÜK BİR AŞK ANLATILIYOR.
Kuıyruklu yıldız Altında bir izdivaç : KİTABIN KONUSU :KUYRUKLU BİR YILDIZIN DÜNYAYA ÇARPACAĞI HABERİ VE KADIN İLE ERKEKARASINDA OLAN ÇATIŞMALAR VE DOĞAN BÜYÜK BİR AŞK ANLATILIYOR.
İRFAN GALİP : Batı tahsili görmüş, yaratıcı zekasını iyi kullanan insanları çok rahat etkileyebilen tuhaf ,yakışıklı bir gençtir.
İRFAN GALİP : Batı tahsili görmüş, yaratıcı zekasını iyi kullanan insanları çok rahat etkileyebilen tuhaf ,yakışıklı bir gençtir.
LÜTFİYE : İrfan’ın evlendiği ,zeki ve güzel ,iyi bir eğitim almış hanımefendidir. EV HALKI :Cahil, herşeye çok rahat inanabilen sevdiklerine yürekten bağlı olan kişiler.
ESNAF : Her duyduğuna çok çabuk inan ,araştırmayı sevmeyen cahil insanlar.
3-GULYABANİ : Kitapta sık geçen isimler şunlardır; Munise, Ayşe Hanım, Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen. Munise eserin baş kahramanı ve ve olayların odak noktasıdır. Ayşe Hanım Munise Hanımın annesinin eski dostudur. Hasan ise Munise’nin sevgilisidir. Çeşmifelek ve Ruşen ise köşkün sahibinin hizmetçileridir
3-GULYABANİ : Kitapta sık geçen isimler şunlardır; Munise, Ayşe Hanım, Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen. Munise eserin baş kahramanı ve ve olayların odak noktasıdır. Ayşe Hanım Munise Hanımın annesinin eski dostudur. Hasan ise Munise’nin sevgilisidir. Çeşmifelek ve Ruşen ise köşkün sahibinin hizmetçileridir
Kitapta sık geçen isimler şunlardır; Munise, Ayşe Hanım, Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen. Munise eserin baş kahramanı ve ve olayların odak noktasıdır. Ayşe Hanım Munise Hanımın annesinin eski dostudur. Hasan ise Munise’nin sevgilisidir. Çeşmifelek ve Ruşen ise köşkün sahibinin hizmetçileridir
Kitapta sık geçen isimler şunlardır; Munise, Ayşe Hanım, Çeşmifelek Kalfa ve Ruşen. Munise eserin baş kahramanı ve ve olayların odak noktasıdır. Ayşe Hanım Munise Hanımın annesinin eski dostudur. Hasan ise Munise’nin sevgilisidir. Çeşmifelek ve Ruşen ise köşkün sahibinin hizmetçileridir
4- Nimet Şinas : KİTABIN KONUSU
4- Nimet Şinas : KİTABIN KONUSU
Kitapda çok terbiyeli, dürüst ve namuslu bir kızın hizmetçi olarak çalıştığı yerin hanımının ölmesinden sonra başka bir hanıma hizmet etmesi ve ona olan sadakati.
Kahramanlar : Neriman, Nihat bey
5- Utanmaz Adam: Hüseyin Rahmi Gürpınar, "dürüstlük" kavramını merkeze alıyor. Utanmaz Adam'da., onlarca yıl süren savaşların ardından kendini toparlamaya çalışan Türkiye'de, gayrimeşru yollardan bir hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor.
5- Utanmaz Adam: Hüseyin Rahmi Gürpınar, "dürüstlük" kavramını merkeze alıyor. Utanmaz Adam'da., onlarca yıl süren savaşların ardından kendini toparlamaya çalışan Türkiye'de, gayrimeşru yollardan bir hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor.
6-Mezardan kalkan şehit : 1.KİTABIN KONUSU :ŞEVKİ ADINDAKİ YAZARIN BİR ARKADAŞININ ÇİFTLİĞİNDE KALMASI VE ORADA ONUN BAŞINDAN GEÇEN OLAYLAR
6-Mezardan kalkan şehit : 1.KİTABIN KONUSU :ŞEVKİ ADINDAKİ YAZARIN BİR ARKADAŞININ ÇİFTLİĞİNDE KALMASI VE ORADA ONUN BAŞINDAN GEÇEN OLAYLAR
KAHRAMANLAR : Şevki maceracı bir yazar , Şahika etrafında olanlara hiç aldırmıyor, büyükanne delirmiş durumda, Kadri ise kendine seçtiği bu hayatı memnun ve mesut olarak sürdürüyor.
8- Melek Sanmıştım Şeytanı : Kitabın Konusu
8- Melek Sanmıştım Şeytanı : Kitabın Konusu
Kuyruklu bir yıldızın dünyaya çarpacağı haberi ve kadın ile erkek arasında olan çatışmalar ve doğan büyük bir aşk anlatılıyor.
Kitaptaki Şahısların Değerlendirilmesi
Kitaptaki Şahısların Değerlendirilmesi
İrfan Galib : Batı tahsili görmüş, yaratıcı zekasını iyi kullanan insanları çok rahat etkileyebilen tuhaf ,yakışıklı bir gençtir.
Lütfiye : İrfan’ın evlendiği ,zeki ve güzel ,iyi bir eğitim almış hanımefendidir.
Ev Halkı : Cahil, herşeye çok rahat inanabilen sevdiklerine yürekten bağlı olan kişiler.
Esnaf : Her duyduğuna çok çabuk inan ,araştırmayı sevmeyen cahil insanlar.