Federe ve Muhtar Türk Cumhuriyetleri



Yüklə 14,45 Mb.
səhifə26/100
tarix17.11.2018
ölçüsü14,45 Mb.
#82905
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   100

ii ünlüsü; ğ, h, k, y ünsüzlerinin düşmesi ve bu ünsüzlerin çevresinde oluşan ses gruplarının kaynaşmasıyla ortaya çıkmaktadır. Gagavuz Türkçesinde aslî ii ünlüsü bulunmamaktadır. diiren < Yun. trigen’den geliyor olmalıdır. ğ düşmesiyle, çiineerlär < çiğnerler, iinä < iğne, iirener < iğrenir, çii < çiğ. ğ (düşmesiyle, gözellii < gözelliği, kemii < kemiği, piliçiim < piliççiğim, keçiciim < keçiciğim. ağı ses grubu kaynaşmasıyla, çiirmışlar < çağırmışlar. eği ses grubu kaynaşmasıyla, diiştirmişim < değiştirmişim, iildi < eğildi, kesiciiz < keseceğiz, diil < değil. ses grubu kaynaşmasıyla, diidi < değdi, iiri < eğri. eh ses grubu kaynaşmasıyla, kiile < Ar. kehle, piiriz < pehriz < Far. perhîz. ek ses grubu kaynaşmasıyla, iişi < ekşi, iisiler < eksilir. ey ses grubu kaynaşmasıyla, hiibä < Ar. heybe, çiiz < çeyiz < Ar. cihâz, siirelmää < seyrelmek, piinir < Far. peynir < Far. paynır. y düşmesiyle, gimää < giymek, giim < giyim, iit < yiğit, iilik < iyilik.

oo ünlüsü de, o ünlüsü gibi ilk hecede bulunur. Gagavuz Türkçesinde aslî oo uzun ünlüsü ve Farsça ödünç kelimelerde görülen oo ünlüsü yanında ğ, h, v, y ünsüzlerinin düşmesiyle meydana gelen oo ünlüsü de bulunmaktadır. Aslî oo ünlüsü; tooz, toomruk, moor, booz, ateş kooru, koorunmaa, boorç. Farsça zûr, Gagavuz Türkçesinde zoor olarak kullanılmaktadır. ğ düşmesiyle, dooramaa < doğramak, doorudan < doğrudan, oolan < oğlan, oglan şekli de kullanılıyor. oğu ses grubu kaynaşmasıyla, ool < oğul. ses grubu kaynaşmasıyla, booday < buğday. ohu ses grubu kaynaşmasıyla, toom < Far. tohum. ova ses grubu kaynaşmasıyla, koolaycak < kovalayacak. oyu ses grubu kaynaşmasıyla, koolaşêr < koyulaşıyor.

öö ünlüsü, aslî olarak köör, köösä kelimelerinde görülüyor. Ancak bu kelimelerin kör ve kösä şekilleri de vardır. k ve y ünsüzlerinin içinde bulunduğu ses gruplarının kaynaşmasıyla ortaya çıkar. eki ses grubu kaynaşmasıyla, ötöögünkü < öteki günkü. öy > öö ~ üü ~ ö ~ ü değişmesiyle, söylä > söölä ~ süülä ~ sölä ~ sülä, böylä > böölä ~ büülä ~ bölä ~ bülä, öylä > öölä ~ üülä ~ ölä ~ ülä.32

uu ünlüsünün aslî olarak görüldüğü bir tek örneğe rastlayabildik; uulumaa < ulumak. uu ünlüsü, daha çok ğ düşmesi ve ğ, v ünsüzlerinin içinde bulunduğu ses gruplarının kaynaşmasıyla ortaya çıkmaktadır. oo ünlüsüne dönüşen bazı hece ve ses grupları, hatta bazen oo ünlüsüyle örneği bulunan kelimelerdeki hece ve ses gurupları uu ünlüsüne dönüşebilmektedir: ğ düşmesiyle, uuramaa < uğramak, buura < buğra, tuula < tuğla. uuruna < uğuruna, uultu < uğultudan. buulanmaa < buğulanmak, uunmaa < uğunmak. ğ (düşmesiyle, kuyruum < kuyruğum, boncuu < boncuğu, duuduuna < doğduğuna. ses grubu kaynaşmasıyla, duuramaa < doğramak, duudurmaa < doğdurmak, uumaa < oğmak. oğu ses grubu kaynaşmasıyla, suuklamaa < soğuklamak, yuurmaa < yoğurmak, duusu < doğusu, buuşmaa < boğuşmak, uuşturmaa < oğuşturdular, suulmak < soğulmak, buulmaa < boğulmak, yuurt < yoğurt. ov ses grubu kaynaşmasıyla, kuumaa < kovmak.

üü ünlüsüne ilk hecede çok rastlanmaktadır. İlk hece ünsüzleri kolayca eriyip ünlüleştiği için uzun ünlüler genellikle başta olmaktadır. Aslî olarak süütlen “bir bitki adı” örneğinde görülür. ö > üü değişmesiyle, süünmää < sönmek. Bu ses değişmesi yanında ğ (ğ
düşmesiyle, düün < düğün. ğ (düşmesiyle, bölüünü < bölüğünü, küçücüüm < küçücüğüm. öğ (ses grubu kaynaşmasıyla, üürenmää < öğrenmek, düümää < dövmek < döğmek, üülen < öğlen, üüretmää < öğretmek. öğ (ses grubu kaynaşmasıyla, düülmää < dövülmek < döğülmek, üüt < öğüt, süüş < söğüş, süüt < söğüt, üünmää < övünmek < öğünmek, güüs < göğüs, üütmää < öğütmek, düüş < dövüş < döğüş. Bu ses grubu kaynaşmasında, ğ ünsüzü erimekte, komşu iki ünlü arasında gerileyici ünlü benzeşmesi ortaya çıkmaktadır. üğe ses grubu kaynaşmasıyla, büürek < büğelek. k düşmesiyle, üüsürmää < öksürmek, üüsüz < öksüz, üüsetmää < yükseltti, üüsek < yüksek. v düşmesiyle, güüde < gövde. y düşmesiyle, küü < köy, üük < höyük. büülü < büyülü, büülemää < büyülemek, büünä < büyüğüne.

Gagavuz Türkçesinde uzun ünlüler eş sesli kelimelerdeki anlam ayrılığını göstermek gibi bir görev de üstlenirler: aaç, aç- (doymamış, aç-), kaar, kar- (kar, kar-), aart, art- (sırt, arka; fazlalaş-), aaz, az (organ, miktar), baaşla-, başla- (affet-, başla-), buul-, bul- (boğul-, bul-), sıır, sır (sığır, sır), uur, ur- (uğur, vur-), iilik, ilik (iyilik, ilik), been-, ben (beğen-, ben), düün,dün (düğün, zaman zarfı), süüt, süt (söğüt, süt).33

Uzun ünlülerin, her zaman eş veya yakın okunuşlu kelimeleri birbirinden ayırdığı söylenemez. aaç, aaç-

(ağaç, aç), aarı, aarı (arı,ağrı), dooru, dooru (at rengi, doğru).34

Gagavuz Türkçesinde Türkçe kelimelerin büyük ve küçük ünlü uyumuna büyük ölçüde uydukları görülür. Türkiye Türkçesi yazı dilinde ses değişikliğine uğrayarak ünlü uyumu dışında kalan alma, kardaş gibi kelimeler, Gagavuz Türkçesinde aslî ses özelliklerini korurlar.

Eski Türkçe’deki -g ünsüzleri düşerken, Eski Anadolu Türkçesinde bu ünsüzlerin düştüğü hecelerin ünlülerinin yuvarlaklaştığı görülür. Eski Anadolu Türkçesinde olduğu gibi Gagavuz Türkçesinde de, kapu kelimesi böyle bir ses özelliği taşır ve küçük ünlü uyumuna uymaz. karpuz kelimesi ikinci hecedeki yuvarlak ünlüyü korurken, Ar. bârûd > barıt şeklini alarak küçük ünlü uyumuna uyar.

ö ünlüsünün etkisiyle, k ünsüzünün erimesi sonucu komşu olan ei ünlüleri yuvarlaklaşır ve öteki kelimesi, ötöö şeklini alarak ünlü uyumu bozulur. bütürlü < bu türlü birleşik kelimesinde ise ikinci unsurun ünlüleri birinci unsurun ünlüsünü kendilerine benzeterek ünlü uyumunu sağlar. da bağlacı genellikle kalın ünlülüdür ve ünlü uyumu dışında kalır: Sän da mı gülersin beni be?

+kI eki ise kalın sıralı kelimelere kalın ünlülü olarak gelir: yukardakı, çoktankı.

Arapça ve Farsçadan alınan bazı ödünç kelimeler, ilerleyici ve gerileyici ünlü benzeşmesiyle ünlü uyumuna uyar: Nışan < Far. nişân, barabar < Far. berâber, teneleri < Far. dâne, duşman < Far. düşmân, düşmen, ıcırannanmaa < Ar. hicrân + lanmak.

Türkçe kelimelerde meydana gelen bazı ünlü değişmeleri de ünlü uyumunu bozar: Çiirmışlar < çağırmışlar, çikardım < çıkardım, irak < ırak.

Türkçe kelimelerde ünlü uyumunu bozan en önemli sebep, ince sıradan kelimelere kalın ünlülü, kalın sıradan kelimelere ince ünlülü eklerin gelmesi, yani ek-kök ünlü uyuşmazlığıdır: Şenkana, bayläre, dizedan35 gezärkan, sayerız, püflamış, dayläre, ürtlukta < yurtlukta, sevmezkan, geliciykan, gideciyiz, Kişinevdakı, yarceezim, aarıye, dünnäyım.

Gagavuz Türkçesinde; -kan zarf fiili,+LAr çokluk eki,+In ilgi eki,+dan (36

Eklerin kelime kök ve gövdelerine getirilişinde kalınlık incelik uyumuyla ilgili imlânın yeterince oturmamış olduğu dikkati çeker. Daha önemlisi pek çok kelime ünlü uyumuna uyan ve uymayan farklı şekillerde kullanılır: Sevdä ~ sevda, turnelär ~ turnam, sölämeycam ~ sölämeycän, çaarêr ~ çiirmışlar, irak ~ yırak, däärdilär ~ däärdilar, yınanamadım ~ inansan.

Ödünç kelimelerde kelimenin ikinci hecesindeki yuvarlak ünlünün korunduğu görülür: Balkon < Fr. balkon, vagon < İng. vagon, saburlar < Ar. sabûr, sabun < Ar. sâbûn.

Gagavuz Türkçesinde; bir kısmı belli bir kurala bağlı olmayan ses olayları sebebiyle, ünlü uyumları bazen ihlal edilse de, genellikle kalınlık-incelik ve yuvarlaklık-düzlük uyumlarının devam ettiği görülmektedir.

Gagavuz Türkçesinde orta hece ünlüsü durumundaki a, e geniş ünlüleri düşebilmektedir: İnancaam, ordan, burdan, nezman nerdä.

Ön seste e ve ı ünlüleri ses tekrarları sebebiyle düşmektedir: Meklemää< emeklemek, zeetlenmek< eziyetlenmek, şılı < ışıklı, şılak < ışılak, sırgaannık < ısırganlık.

Orta hecede ı düşmesi oldukça yaygındır: Ardırmış < ağrıdırmış, aykırladık < aykırıladık, “kestirmeden gittik”, sayleer < sayılıyor, kıvrak < kıvırak. Son seste ı ünlüsü r, y ve z ünsüzleri yanında düşebilir: Alla raz olsun, dışar kapusu, orêy burêy. İç seste ı düşmesi sebebiyle kelime çift ünsüzle başlar: braadılar < bıraktılar.

Ön seste i ünlüsünün düştüğü örnekler şunlardır: İ- yardımcı fiiliyle yapılan şart çekiminde genellikle düşer: Tabannar sa. Yabancı söyleyişlerin etkisiyle İstanbul > Stanbol olabilmektedir. M ünsüzünden önce, meci < imece sözünde düşmüştür. Kelime kaynaşmalarında için edatının ön sesinde düşebilir: İş’çin. Orta hece ünlüsü olan i ünlülerinin düşmesi yaygındır: Besli < besili, naafle < Ar. nâfile, benzin < benizin. İç seste i düşmesi sebebiyle kelime çift ünsüzle başlayabilir: Blezik < bilezik, braz < biraz. Son seste i ünlüsü y etkisiyle düşer: Nerey < nereyi.

Ön seste u ünlüsü, falamaa < ufalamak örneğinde; orta hece ünlüsü olarak ise pek çok yerde düşer: Ustraylan < Far.usture, kobza < kopuz, boyndruk < boyunduruk, uyyarım < uyuyorum, burnum, yavklu< yavuklu, koynum.

Gagavuz Türkçesinde, ön seste ilaiksız < Ar. lâciksiz örneğinde i, Urum örneğinde u ünlüleri türer. İç türeme örnekleri de şöyledir: Tatari’nin kadınası < kadın örneğinde a, şerebet < Ar. şerbet örneğinde e, kısırak < kısrak örneğinde ı, hasiret < Ar. hasret örneğinde i, komuşusunu < komşusunu, kulubunu < kulpunu, amuca Ar. cammca örneklerinde u ünlüleri türer. Son seste ise; kobza < ko-

puz, şenkana, yurta < yurt örneklerinde a, maamile < Ar. mâ’mûl, düşünürkenä örneklerinde e, ä; iyelik eki kalıplaşmaları sebebiyle de dev adamı, saabi gibi örneklerde ı, i ünlüleri türemektedir.

Gagavuz Türkçesinin ünsüzleriyle ilgili özellikler de şöyle sıralanabilir.

b, c, d, g ünsüzleri, son seste p, ç, t, k ünsüzlerine dönüşür: cuvap < Ar. cevâb, hesap < Ar. hesâb; ilaç < Ar. ilâc; imdat < Ar. imdâd, mabet < Ar. macbed; renk < Far. reng.

ç ünsüzü, son ses ünsüzü olduğu durumlarda kelimeye ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde tonlulaşır: Oruç > orucuna, uç > ucuna.

g ünsüzü, diğer Oğuz grubu Türk lehçelerinde olduğu gibi, ğ ünsüzüne dönüşmüştür. Ancak Gagavuz Türkçesinde bu ses de kalıcı olmamış; g > ğ ünsüzü, iki ünlü arasında ya düşmüş ya da ünlüleşerek komşu ünlüyü uzatmıştır: aaç < ağaç, düün, cerlerim < Far. ciğer. Kelime ortasında bazen ğ > y olur; diydim < değdim, iye < eğe. Bu ses değişmeleri sebebiyle ğ ünsüzü, Gagavuz Türkçesinde tamamen kaybolmuştur.

h ünsüzü ön seste, iç seste ve son seste bazen düşer: üük < höyük, toom < Far. tohum, kiile < Ar. kehle “bit”, sabaylen < Ar.sabâh+leyin, günää < Far. günah. Bazen de h > y, h > f olur zihtin < Ar. zeytin, yısım < hısım, ruf < Ar. rûh, sarfoş < Far. serhoş.

j ünsüzü, sadece ödünç kelimelerde kullanılır: Jandar < Rus. jandar “jandarma”, slujba < Rus. slujba “memuriyet”.

l ünsüzü; iç seste genizsi dişeti ünsüzü n ve genizsi dudak ünsüzü m önünde gerileyici benzeşmeye uğrar: samannık, annamaa, diyşilsinnär, onnar; gamnı, ölümnük, kumnukta.

r ünsüzü, dudak ünsüzleri yanında düşebilir, fakat komşu ünlü uzamaz: debeştirerek < depreştirerek, göz kıpmaa < kırpmak.

t ünsüzü, son ses ünsüzü olduğunda kelimeye ünlüyle başlayan bir ek gelince iki ünlü arasında genellikle tonlulaşarak d olur: kiyat ( kiyadı, büüt > büüde, aart > aardına.

y ünsüzü, konuşma dilinde e- ünlüsünden önce yarı ünlü olarak söylenir: ev ~ yev, eş ~ yeş.

Ä ünsüzü; tonsuz, kapanmalı bir diş ünsüzüdür. Gagavuz Türkçesine Rusça ve Moldovancadan giren kelimlerde ve bazı yansımalarda kullanılmaktadır: gıırÄ, kıÄırdatmaa Äsink < Rus. tsink, Äsigara < Rus. tsigara.

Şekil Bilgisi

Gagavuz Türkçesinde kelime yapımı ve çekimi büyük ölçüde Türk dilinin genel morfolojik kurallarına tâbidir. Ancak bazı şekil özellikleri bakımından kendine has nitelikler gösterir. Burada üzerinde durulacak hususlar da bunlardır.

+lI eki bulunma +sIz eki bulunmama anlamı katan, yani zıt fonksiyonlar taşıyan ekler olmasına rağmen Gagavuz Türkçesinde, aynı kelime köküne getirildikleri görülmektedir: sak+lı+lık+sız, bel+li+siz, düşman+sız+lı.

Ek yığılmaları Gagavuz Türkçesinde sık görülen gramatikal özelliklerden biridir: Türlülü, iiliklää örneklerinde kelimeye getirilen birinci ekin fonksiyonu unutulurak aynı cinsten bir ek daha getirilmiştir. Bu türden diğer ek yığılması örnekleri şunlardır: Buzlukluundan < buzluk+luk+un+dan, doorulukluk < dooruluk+luk, körlüklüü < körlük+lük+ü, üceliklää < ücelik+lik+ä, yannış lıklıı < yannışlık+lık+ı. Rusça plen kelimesi “esirlik, esaret” anlamına geldiği halde, kelimenin bu anlamı unutularak +nik eki getirilmiştir: Plennik.

Gagavuz Türkçesine has bazı yapım ekleri de şunlardır:

 Gun : Durgunmaz “yorulmaz, durmaz” bitki durguntu “son durak”.

 gut-: durgutmaa “durdurmak”.

+irgen  sesirgen  örneğinde “ses dinlemek”, sesirgen örneğinde ise “ses dinleyen” şeklinde sıfat fiil olarak kullanılmaktadır.

Gagavuz Türkçesinin morfolojisinde bazı yabancı unsurlar bulunmaktadır. Yer adı yapan Farsça +istan eki, Gagauzistan örneğinde olduğu gibi, Gagavuz Türkçesinde de kullanılır. Bundan başka bazı Arapça Farsça ekler de ödünç kelimelerle birlikte Gagavuz Türkçesine girmiştir. Romence iş ve uğraşma adı yapan +ru eki de aynı şekilde bir kelimede kalıplaşmış olarak görülür: Çizmäru “çizmeci”. Slav dillerinden, muhtemelen Bulgarcadan alınan ve dişilik ifadesi taşıyan +(y) ka eki ise çok yaygın olarak kullanılır. Bu ek, büyük ünlü uyumuna uymaz ve vurgusuzdur. Türkçede cinsiyet ifade eden ekin bulunmaması sebebiyle + (y) ka ekinin Gagavuz Türkçesini diğer Türk şivelerinden ayırdığı yolunda yaygın bir düşünce vardır.37

Bu ekin fonksiyonu Türkçede sıfatlarla karşılanır. Zaten ek çoğu yerde cinsiyet ifade eden bir sıfatla birlikte kullanılmaktadır. Bu durum, ekin fonksiyonunun yeterince oturmadığını, şeklî kaldığını gösterir: aaretka

“ahretlik kızkardeş”, acıyka malim “hacı annem”, Beşalmalıyka “Beşalmalı kadın”, Gagauzka “Gagavuz kadın”, ihtiärka “ihtiyar kadın”, izmetçiyka “kadın hizmetçi”, kafadarka “kız arkadaş”, karı çorbacıyka “kadın patron, kız solistka, kurtka “dişi kurt”, saabiyka “kadın patron”, tayka “dayı, anne akrabası”, ürediciyka“bayan öğretmen”.



+yka eki almış olan güngörmäzka çiçää, konuşka “gezginti, eğlence” örneklerinin cinsiyetle bir ilgisi bulunmamaktadır.

Gagavuz Türkçesinin isim çekim ekleri ve kullanılışı konusunda görülen en önemli farklılık da hâl ekleri görev değişikliğidir. Bu gramer olayı, Türkçenin bazı ağız ve şiveleri ile tarihî Türk şivelerinin bir hâtırası olarak devam etmekte veya bazı ünlü değişmeleri ve yabancı dillerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır.

Gagavuz Türkçesinde, hâl ekleri arasındaki görev değişikliğinin her çeşidini görmek mümkündür.38 Bunlardan en yaygını yapma hâliyle yönelme hâli arasındaki görev değişikliğidir.

Komşu dar ünlülerin ve yarı ünlü y ünsüzünün darlaştırma etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen bir görev değişikliğidir: bak sän budala, inanma zenginneri, Bak sän işi, Sändän kaari kim beni acıyacak, etiştilär onu, ver onu bırayı, giderlär bakmaa aulları, bän hiç bir eri çıkmêêrım, acısa onu Alla, Nereyi götürersin o danayı ba Delicä, nereyi gideyim, O sade kendi kızları bakar, Bunu mu sizi şkolada üürederlär, Neçin sän az bakêrsın kendi üstünü, doftor bakêr beni, Pin burayı, bizi bakan toprak, bir askeri göz kulak olsun.

Yönelme hâlinin yükleme hâli yerine kullanılması kadar yaygın değilse de, yer yer karşılaşılan bir hâl eki görev değişikliği de yükleme hâlinin yerine yönelme hâlinin kullanılmasıdır. Bazı hâllerde; çarşafları ur ütüye, Tez giydirerlär onu eni urbalara örneklerinde olduğu gibi aynı cümle içinde yapma ve yönelme hâli birbirinin yerine kullanılmaktadır. Diğer örnekleri de şunlardır: Bırak düşünmä buna, Biz sizä konak edecez.

Gagavuz Türkçesinin edatları arasında, sorma ünlemi olan nasıl ve nicä, önünde kullanıldığı kelime veya ibâreyi benzerlik ifâdesiyle yükleme bağlamaktadır.39 Bu fonksiyonuyla nasıl, nicä kelimelerini bağlaç olarak da değerlendirmek mümkündür. Fakat bu edatların kullanıldığı kelime grubunda bağımsız bir hüküm ifâdesi bulunmadığı için nasıl, nicä kelimelerini son çekim edatı fonksiyonuyla kullanılan, fakat kelime veya ibâre başına getirilen Gagavuz Türkçesine has bir benzerlik edatı saymak yerinde olacaktır.

Üreklerindä sa duygu paktı, nasıl gün duuması, Boran kaavi itirärdi askerleri geeri, nasıl bir büük biyaz ayı.

Gidärmişlär su üstündä nicä kuruda, Gagulinin suratı buruştu, nicä körük derisi, Sän biäzsın nicä kireç, Vilenanın elleri bir anda düştülär nicä kanatçıklar.

Farsça beter “daha kötü” kelimesi Gagavuz Türkçesinde “yüzünden, sebebiyle” fonksiyonuyla sebep edatı olarak kullanılmaktadır.

Bu beterä çok ot kesilmedik kalêr, benim beterimä, zenginnerin beterinä, Bu beterä eski Oğuzların aralarında çok kerä olêr baarışmalık.



de  fiil köküne  (y) i  zarf fiili ve  n vasıta eki getirilerek tiyin şeklinde türetilmiş ve Eski Türkçeden beri kulanılmış olan deyni Gagavuz Türkçesinde de aynı fonksiyonuyla devam etmektedir. Diğer Oğuz grubu Türk lehçelerinde ise diyü, diye gibi şekiller yaygındır.40 Gagavuz Türkçesinin bir diğer farklılık arz eden zarf fiil eki -dIcAAn (An) ekidir41.

Ani o kaavi adamdı deyni, gitmää evä deyni, yalannan yaşamaa deyni.

Gagavuz Türkçesinin fiil çekimlerinden şimdiki zaman çekimi -er/-êr, geniş zaman çekimi -ar/-är, -Ir, -r ekleriyle; gereklik çekimi ise läzım sözüyle yapılır. Bunların dışındaki fiil çekimleri, bazı ufak fonetik değişiklikler dışında Türkiye Türkçesiyle aynıdır.

Cümle Bilgisi

Gagavuz Türkçesinin, uzun yüzyıllar bir konuşma dili olarak kalması, Gagavuzların çok dilli ortamlarda yaşamaları gibi sebepler, Gagavuz Türkçesinin cümle düzenini bazı bakımlardan genel Türk cümle düzeninden bir ölçüde farklılaştırmıştır. Gagavuz Türkçesinde kullanılan; açan, allelem/allele/alle, ama, ancak, ani, aniki, bari/bare/barikim, bekim, bile, bolay, da/de/ta/te, eer/er/eerlem, käni, ki, könä, makar ki, neçinki, onuştan, osa, osaydı/osıydı, sa, sansın/sanki, zerä/zeräm gibi cümle başı bağlaçları birleşik cümlede yeni ve farklı yapılar ortaya koymaktadır.42 Bu farklı yapılar sebebiyle Dimitriev, Gagavuz Türkçesi söz dizimini Rusçanın söz dizimiyle karşılaştırmıştır.43 Cümle konusunu ele alan daha sonraki araştırmacılar da Gagavuz cümle yapısının Türk ve Slav cümle yapısına benzeyen özellikleri üzerinde durmuşlardır.44 Ancak bazı araştırmacılar, Gagavuz cümle düzeninde tespit ettikleri bazı yapıları iki dil grubuna da dahil edememektedir.45 Gagavuz cümle yapısında da Türk cümle yapısında olduğu gibi düz, devrik ve kesik (eksiltili) olmak üzere üç cümle düzeni olduğu söylenebilir.

Düz Cümle

Zaman zarfı, özne, nesne, yüklem düzeniyle kurulan düz cümleyi; esasında, yüklemin sonda bulunduğu cüm-

le yapısı olarak belirlemek daha doğru olur. Türk kültürünün ortak mirasının Gagavuz Türkleri arasındaki uzantılarından olan atasözleri ve vecizeler (söleyişler) genellikle düz cümle formundadır. Bu durum Gagavuz Türkçesinin asıl cümle düzeninin düz cümle olması gerektiğini ortaya koyan en önemli ip uçlarındandır.

Küsü geçer, ama laflar unudulmêêr. Her işten kaçacan, salt kendi kendindän kaçamaycan. İnsanı bilgi zengin eder. Tencerä tukurlanmış da kapaanı bulmuş. Çok laf dermendädir. Uşaan, imesi helalmış, ama giymesi harammış.

Çok yaygın olmamakla birlikte şiir ve nesir cümlelerinde de düz cümleye rastlanır: Gagauz erä kilim hiç döşemäz. Baari bir kıza sevinmäk getir. Bekim padişahın kızı artık evlendi.

Temel cümlesi ve yan cümleleri düz cümle olan birleşik cümleler de kullanılmaktadır: O her sabaa bir parçacık ekmek için koçina paklardı, dam kürüyärdi, beygir kaşıyordı. Açan yaamurlar yayıcêk, sän o zaman yıkanasın. Hasta mı yatacam osa ölecäm mi? Kaazlar baarêr, gülüş kopêr, ani iki ahmak düüşer. Vakıt geç olêr, tombarlak ay yukarı çıkar.



Devrik Cümle

Gagavuz Türkçesinde devrik cümle normal bir ifâde biçimi halini almıştır. Kısmen Karaim ve Çuvaş Türkçesinde de görülen devrik cümle hiç bir Türk lehçe veya şivesinde Gagavuz Türkçesindeki kadar yaygın değildir.46 Gagavuz Türkçesinde devrik cümlenin kendi içinde bir düzeni olduğunu söylemek de oldukça zordur. Cümlenin temel unsuru olan yüklemin başta veya cümle ortasında herhangi bir unusurun yanında sabit bir yeri bulunmamaktadır. Hatta birleşik cümlelerin bir bölümü düz, diğer bölümü devrik olabilmektedir.



Yüklemi başta olan basit devrik cümleler: Girişmişim bu şindi çıraa zeetlemää türlü maanalar bulmaa. Yapasın bir topuz kırk okadan. Geçirmişiniz siz, lodi bati, zooru. Geldilär hem noyabri günneri.

Yüklemi başta olan birleşik devrik cümleler: Bulêr çocuk kendi gözlerini da koyêr onnarı erinä. Geldi kuş, düştü kar, sıktılar ayazlar. Beenirsäniz biri birinizi, ol bizä güvää.

Yüklemi ortada olan basit devrik cümleler: Bir evdä var iki insan. Sokakta görünmääzdi kimseycii. Gücülä geldi sabaalen.

Özne + Yüklem + Yardımcı unsurlar dizilişine uyan devrik cümleler: Batı dillerinin büyük bir kısmının cümle dizilişi bu kurala uymaktadır. Gagavuz Türkçesindeki örnekleri de şunlardır: O aldı kızı incä belindän. Saç kıraalıdır başımda. Sän, yapma bana bölä eşek şakası. Onnar büyüyerlär halklı köklerdän.

Yüklemi ortada olan birleşik devrik cümleler: O ba çekärdi onu buynuzlarından ba savaşardı kaldırtmaa kamçının sapınnan, ba baalardı onu çatıylan. Bir gün Dev Ooluna geler haber, ani tepegöz kapmış padişahın kızını. Kız durardı günä karşı, elindä tutardı bir kaç çiçek.

Düz ve devrik cümlelerden kurulu birleşik cümleler: O gidärdi, ama kendi da bilmezdi nereyi. Kılıçları bilä, zerä geler savaş. Bütün kış borçlanmış, ki yaz da kısa gelirmiş borçlar için işlemää. Babu kaşıı almamış, ama kaldırmış çüveni da bir solukta içmiş çorbayı.

Yüklemi başta bulunan ve ortada bulunan cümlelerden kurulu birleşik devrik cümleler: Geçti güz, geldi kış, ama Jenä istemäzdi başka buluşmaa Vladiylän. Bey oolu beenmiş bu gözäl çiftçi kızını da istemiş onu aldatmaa. Şindi çıkar çocuk kapu önünä da hazırlêêr kendi topuzunu.

Kesik (Eksiltili) Cümle

İfadeyi tamamlayan temel cümle unsurlarından birinin, özellikle de yüklemin eksik olduğu cümlelerdir.

Gagavuz Türkçesinde, bazı şartlı birleşik cümlelerde şart ifâdesi taşıyan yan cümledeki cümle başı bağlacının şart anlamı taşımasından dolayı, yan cümlenin şart çekimindeki yüklemi kullanılmamaktadır: Karşı gelen şılaklar geçärdilär, nasıl kelebeklär fenerin dolayanında… (dolaşırlarsa). Sevinerim bän sana, nicä çiftçi yaamura. (sevinersä).

Yardımcı veya temel cümlenin yükleminin gösterdiği iş veya bildirdiği yargı yeterli görüldüğünde birleşik cümlenin diğer kısmının yüklemi kullanılmamaktadır:

Onnar laftan annamêrlar, sade kurşumdan… (annarlar).

Karşılıklı konuşmalarda soru kısmında söylenen cümle unsurları cevap kısmında söylenmemektedir:

  E bunda ne var?

  Arpa toomu. (var)

  Bunnarın hepsini sän mi yaptın?

  Bän. (yaptım)

  Kendin mi? (yaptın)

- Kendim. (yaptım)

Tarihî gelişimini siyasî ve kültürel dayanakları bakımından ele aldığımız ve bugünkü gramer özelliklerini ses, şekil ve cümle yapısı bakımından değerlendirmeye çalıştığımız Gagavuz Türkçesi, Oğuz grubu Türk lehçelerinin batı kolu içinde yer alır ve Türkiye Türkçesine herhangi bir Balkan Türk ağzı kadar yakındır.

Gagavuz Türkçesinin fonetiği bilhassa ünlüleri bakımından zengindir. 10 normal, 10 da uzun ünlü bulu-

nan bu lehçede, özellikle aslî uzun ünlüler ilgi çekici bir görünüm arz eder. Ayrıca kelime başında u diftonguyla söylenen o ve ü diftonguyla söylenen ö ünlüleri, ön seste y- türemesi veya i- diftonguyla söylenen e ünlüsü ı-e arası bir sesle söylenen ê ünlüsü Gagavuz Türkçesinin farklılık gösteren ünlüleridir.

Gagavuz Türkçesinde kelime yapımı ve çekimi genel Türk dili kuralları içinde gelişir. Sadece Slav dillerinden alınmış yarı fonksiyonel cinsiyet eki -yka bakımından bir farklılık görülür. Hâl eklerinde görülen görev değişikliği ise, bağlantıları tarihî ve çağdaş Türk lehçelerine uzanan hareket nesne ilişkisinin zamana veya coğrafyaya bağlı olarak farklı biçimlerde algılanmasından kaynaklanan bir durumdur.

Gagavuz Türkçesinin sentaksı, gramerin diğer alanlarına göre, pek çok bakımdan farklı özellikler gösterir. Bu durum Gagavuzların çok dilli ortamlarda Türk dilinin söz dizimini ve mantık örgüsünü başka dillerle karıştırmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak Gagavuz söz diziminde genel Türk dilinde olduğu gibi düz cümle de kullanılmaktadır.

Kendine has pek çok özelliği ile genel Türk dili içinde önemli bir yere sahip olan Gagavuz Türkçesi 1957’den beri bir yazı dili olma kimliği kazanmıştır. 1990’ların başında Gagavuz Yeri’nin resmî dillerinden biri olma hukukunu kazanan Gagavuz Türkçesi, yeni dönemde, bir iletişim, eğitim ve kültür dili olmanın mücadelesini vermektedir.

1 Reşit Rahmeti Arat, “Türk Şivelerinin Tasnifı”, Makaleler I, TKAE yay., Ankara 1987, s. 59-149.

Talat Tekin, “Türk Dil ve Diyalektlerinin Yeni bir Tasnifi”, Erdem, C. 15, S. 15, Ocak 1989, s. 141-168.

2 L. A. Pokrovskaya, “Gagauzkiy Yazık”, Yazıki Naradov SSSR II. Tyurski Yazıki, Moskva, 1966, s. 136.

L. A. Pokrovskaya, “Kratkiy Oçerk Grammatika Gagauzkogo Yazıka”, Gagauzkogo-Russko-Moldavskiy Slovar, Moskva, 1973, s. 612-613.

L. A. Pokrovskaya, Sovremennıy Gagauzskiy Yazık (Kurs Leksik), Komrat 1997, s. 24, 32-41.

F. R. Zeynalov, Türkologiyanın Esasları, Bakü, 1980, s. 165.

3 Wlodzimierz Zajaczkowski, Jezyk i Folklor Gagauzow z Bulgarii, Krakowie 1966, s. 18-19.

4 A. Dilaçar, Türk Diline Genel Bir Bakış, TDK yay., Ankara 1964, s. 120-125.

5 Gerhard Doerfer, “Das Gagausische”, Philologiae Turcicae Fundamenta, Wiesbaden 1959, s. 262.

6 Tadeusz Kowalski, “Kuzey-Doğu Bulgaristan Türkleri ve Türk Dili”, çev. Ö. F. Akün, E. F. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. 3, S. 3-4, 31 Mart 1949, s. 494-495, 498-500.

7 Mefkûre Mollova, “Sur le terme ‘Karaman” et les reches sur les ‘Karaman”, Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S. 8-9 (1978-1980), İstanbul 1980, s. 220.

Mehmet Eröz, Hıristiyanlaşan Türkler, Ankara 1983, s. 41.

8 Atanas Manof, Gagauzlar (Hıristiyan Türkler), çev. Türker Acaroğlu, Ankara 1939, s. 106.

9 Mıhaıl Cıachır, Besarabiealâ Gagauzlarân İstorieasâ, Chışınau 1934, s. 35-36.

D. N. Tanasoğlu, “Gagouzların İstoriyası”, Ana Sözü, 10 Ağustos 1991, s. 10.

10 Mihail Guboğlu, “Gagauzların Türkçe Dili, Edebiyatı ve Tarihi Hakkında Araştırmalar”, Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi, İstanbul, 13-28 Eylül 1985, Tebliğler, Türk Dili c. II, İstanbul 1987, s. 65.

11 Hasan Eren, “Gagauz Türkçesi”, Türk Ansiklopedisi c. XVI, MEB yay., İstanbul 1968, s. 110.

Wlodzimierz Zajaczkowski, “Gagauz, Encyclopedie Islam C. II, Leiden 1965, s. 972.

L. A. Pokrovskaya, “Kartkiy Oçerk Grammatika Gagauzkogo Yazıka”, s. 613.

12 Pravila orfografii i punktuatsii Gagauzkogo Yazıka (proekt), Komrat 1994, s. 5-11.

13 Orfografiçeskiy slovar Gagauzkogo Yazıka Gagauz Dilinin Orfografik Laflıı, Komrat 1997, s. 5.

14 G. A. Gaydarci, E. K. Koltsa, L. A. Pokrovskaya, B. P. Tukan, Redaktör, N. A. Baskakov, Gagauzkogo-Russko-Moldavskiy Slovar, Moskva, 1973.

Türkçesi, İsmail Kaynak, A. Mecit Doğru, Gagauz Türkçesinin SözIüğü, KB yay. 1, Ankara, 1991.


Yüklə 14,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin