İmge Kitabevi Yayınları: 41 Joseph Campbell



Yüklə 2,24 Mb.
səhifə1/80
tarix03.01.2022
ölçüsü2,24 Mb.
#35123
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   80

İmge Kitabevi Yayınları: 41

Joseph Campbell



The Masks of God / Occidental Mythology

© Bu çevirinin tüm haklan saklıdır.

ISBN 975-533-023-2



  1. Baskı: Şubat 1992

  2. Baskı: Aralık 1995

Kapak Resmi "Dünya Ağacı"

Kapak Tasannu Fatma Korkut

Dizgi İmge Ajans

Kapak Baskısı Pelin Ofset 418 70 93

İç Baskı ve Cilt Zirve Ofset 229 66 84

İmge Kitabevi

Yayıncılık Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Konur Sok. No: 3 Kızılay 06650 Ankara

Tel: (90 312) 419 4610 - 419 46 11

Faks:(90 312)425 65 32



Joseph Campbell

Batı Mitolojisi

Tanrının Maskeleri



Çeviren: Kudret Emiroğlu

İMGE


kitabevi

İÇİNDEKİLER

1. KISIM: TANRIÇANIN ÇAĞI

GÎRİŞ: Mitos ve Ritüel: Doğu ve Batı 8

I. BÖLÜM: Yılanın Gelini 13



  1. Ana Tanrıça Havva 13

  2. Gorgon'un Kanı .. 20

  3. Ultima Thule ,. 31

  4. Hak Ana 34

II. BÖLÜM: Boğanın Eşi .40

  1. Tanrının Anası 40

  2. îki Kraliçe 42

  3. Minotaur'un Annesi .... 50

  4. Işıkoğullarmm Zaferi 65

H. KISIM: KAHRAMANLAR ÇAĞI

IDL BÖLÜM: Levant'ın Tanrıları ve Kahramanları:



  1. Rabbin Kitabı , 84

  2. Mitolojik Çağ 89

  3. îbrahimin Çağı 100

  4. Musa'nın Çağı 109

IV. BÖLÜM: Avrupalı Batı'nın Tanrıları ve Kahramanları

  1. Kuzey-Güney Diyalogu 123

  2. Zeus'un Evlilikleri 128

  3. Gece Denizi Yolculuğu 136

  4. Site... ~ ....152

III. KISIM: BÜYÜK KLASİKLERİN ÇAĞI

V. BÖLÜM: Pers Dönemi: -.....,.' ~ 162



  1. Ahlaksal İkicilik 162

  2. Kozmik Düşüş ve Yenilenme 171

  3. Şahlar Şahı ~ 180

  4. Kalan \ 187

  5. Aşk Tanrısı -191

VI. BÖLÜM: Helleruzm:....- 200

  1. Doğu ve Batı'nın Evliliği 200

  2. Uyuşmacı ve Etnik Tektanrıcıhk 204

  3. Gizem Kültü ve Vahiy 213

  4. Ölü Denizi Gözleyenler 227

Vn. BÖLÜM: BÜYÜK ROMA: Î.Ö. 500-Î.S. 500 244

1. Kelt Eyaleti 244

lEtrurya -„ 258


  1. Altın Çağ 262

  2. Yükselen Mesih 279

  3. Hayal Olan Mesih 304

  4. Pavlus'un Görevi.. ..* 315

  5. Roma'nın Düşüşü 321

IV. KISIM BÜYÜK İNANÇLARIN ÇAĞI

GİRİŞ: Avrupa ve Levant'ın Diyalogu , 332

Vffl. BÖLÜM: HAÇ VE HİLAL 336

1. Mecusiler 336

Z Bizans 340


  1. İslam Peygamberi 350

  2. Şeriatın Hırkası 360

  3. Mistik Yolun Hırkası 367

  4. Bozulan Büyü 378

IX. BÖLÜM: DİRİLEN AVRUPA 381

  1. Azizler Adası 381

  2. Tanrıların Huyu - 395

  3. ROMA 409 -

  4. AMOR 421

SONUÇ: Bir Çağ Kapanırken 432

NOTLAR \ 437



I. KISIM TANRIÇANIN ÇAĞI

GİRİŞ MİTOS VE RİTÜEL: DOĞU VE BATI

Doğu ve Batının mitos ve ritüelinin eriminde coğrafi bölünme yeri îran yaylasıdır. Doğuya doğru, iki tinsel eyalet Hindistan ve Uzak Doğu; batıya doğru, Avrupa ve Levant

Doğuda, varlığın temelinin, son noktada düşünme, imgelem ve tanımdan aşkın olduğu düşüncesi egemendir. Nitelendirilemez. Do­layısıyla, Tann, İnsan ve Doğa'nın, iyi adil, merhametli veya şefkatli olduğunu tartışmak yetersiz kalmaktadır. Aynı uygunluk -veya uy­gunsuzlukla kötü, adaletsiz, merhametsiz veya kahrec ici olduğu da tartışılabilir. Bu türden bütün insanbiçimli yakıştırmalar, gerçek gizi, kesinlikle ussal yargının ötesinde olan bilmeceyi gizler veya saklar ve gene, bu görüşe göre, bu giz, her varlığın, her birimin ve bütün şey­lerin temelinin kesinlikle son noktasıdır.

Doğu mitolojisinin son amacı, demek ki, kutsallıklara veya onlara ilişkin ritlere bir varlık kurmak değil, bunlar aracılığı ile daha öteye giden bir deneyime teslim olmaktır: Hem içkin hem aşkın, ne olan ne olmayan Varlıklar Varlığı ile özdeşlik. Dualar ve ilahiler, imgeler, tapmaklar, tanrılar, hikmetler, tanımlar ve evren bilimleri, akıl kate­gorilerinin ötesinde deneyim kıyılarına götüren, varıldığında terk edilecek araçlardır; çünkü, Hintli Kena Upanişad'larında söylendiği gibi: "Bilmek bilmemek, bilmemek bilmektir"*1) ve Çinli Tao Te Ching gibi: "Bilenler ölüdür" .^

Bir Veda*3) ve Japon*4* hikmeti: "Sen susun" der, "kendi özün".

Temel bir Budist metni, "Ya sen" diye seslenir, "giden, giden, gi­den öteki kıyıya, öteki kıyıda karaya çıkan: Aydınlanma! Selam!"*"

Batı mitolojik düşünce ve imgeleminin eriminde, öteki yandan, ister Avrupa da ister Levant "ta olsun, varlığın temeli, normalde yara-

8

deneyimini kolaylaştırmak olamaz. Bu görüşe göre, insan, tek başına, içe dönerek, Yaratıcısına doğru biçimde bağlı olabilen veya olmaya­bilen yaratılmış ruhuna dönerek, bu deneyimi yaşıyabilir. Batı mitos ve ritüelinin yüce işlevi, bu nedenle, bir ilişki bağı kurmaktır-Tanndan insana ve insandan Tanrıya. Bu bağlar, üstelik, kurumlarla, ister içeri ister dışarı yönelik olsun, hiçbir doğa incelemesi ile öğre-nilemiyecek kurallarla geliştirilmiştir. Doğaüstü esinlerle, bunlar, her kurumun mitosunun söylediğine göre, Tanrının kendisinden gelmiş­tir ve mitosun ruhuna uygun olarak, onun ruhbanlan tarafından ye­rine getirilirler.



Öte yandan, Batılı bazı özel durumlar. Tanrı ve insan gibi birbi­rinin karşısına dikilen, böyle çelişik iki terim karşısında, bireyin bağlılığını ikisine birden tam anlamıyla veremiyeceği gerçeğinden kaynaklanır. Bir yandan, Eyüb'ün kitabında olduğu gibi, kendi insan yargısını, Tanrının görkemi adına dile getirebilir. "îşte, ben değersiz bir şeyim; sana ne yarat vereyim?"^ Veya, öte yandan, Yunanlıların tutumunda olduğu gibi, kendi insan değerlerine dayanabilir ve tan­rılarının niteliklerini bunlara göre değerlendirebilir. Birinci tür bağ­lılığı dindarlık olarak adlandırıyoruz ve bütün Levant geleneklerinde varlığını görüyoruz: Zerd üstlük, Yahudilik, Hıristiyardık ve İslam. Ötekini, geniş anlamı ile, insancıl olarak adlandırıyoruz ve Avrupa' run yerli mitolojilerinde görüyoruz: Yunan, Roma, Keltik ve Germen.

Genelde, Batı mitolojisinin yakın tarihi, bu iki çelişen bağlılığın karşılıklı birbirini etkilemesi olarak tanımlanabilir; özellikle, şiddetli bir tahtarevalli oyununun değişimi gibi, Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya ve yine Doğudan Batıya; İran'ın, İ.Ö. 490 daki Yunanistan'a J karşı ilk ciddi saldırısı ile başlıyarak. iskender'in Levant'ı işgali Le­vanten akışı döndürdü ve onu Roma'nm zaferleri izledi. Gene de, ilk Roma döneminde bile, Levant mitolojilerinin karşı akımı, kendini his­settirmeye başlamıştı. Kartaca savaşları döneminde, I.Ö. 204'te, Frig-yalı Ana Tanrıça kültü, resmi olarak şehirde tanınmıştı. Stoacılık da Levanten-Doğulu etkiler taşıyordu ve Roma'nm gücünün doru­ğunda, Antonines döneminde, iran'ın uyuşmacı Mitra kültü, impara­torluğun ana dini durumuna gelmişti. Avrupa imparatorluğunun düşüşünden sonra, bunu Hıristiyanlık izledi ve Levanten, Bizans, Yeni veya ikinci Roma olarak onun hem adını hem rolüoÛ^is^İeöift-;, Sonra, dünyada Muhammed'in devrimi patladı, İ.S. 622'd^.Meyen bin \ yıl insanlığın son dini olma niteliğini taşıdı. Bir kez tiahapakım



Q.

dönmüştü. İran'ın Marathon'da (İ.Ö. 490) durdurulmuş olması gibi, İslam, Poitiers'de (İ.S. 732) durduruldu; o zamandan beri, müezzinin cemaati ibadete çağıran sesi, yıldan yıla, geri itildi, öte yandan Hıristiyan Avrupa'nın kendisinde de, Tek Kilisenin kesin yetkesi, yerli Avrupa ilkeleri, bireyin yargılan ve akıla insan değerlerinin kaçınıl­maz olarak yeniden güç kazanması ile, çözüldü. Reform, Rönesans, Aydınlanma ve şimdi Bilim Çağı, birbirini izleyerek, Avrupa'nın, süregelen, ruhsal yönden dünyayı işgalini tamamladı -öyle ki, artık yeni Levanten yükseliş başlıyor.

Batı kalıtının karmaşa ve canlılığı -her ikisi de onaylanan-çe-lişik iddialarına bağlanabilir. Bir yanda Tanrı Sözü olarak sunulan­ların savunusu, öte yanda akıla birey. Bu tür bir şey, İran'ın, Doğulu doğusunda, eski papazların, bugüne kadar gelen, evren üstüne ve in­sanın burdaki yeri üstüne söylenmiş son söz olarak, durağan fakat matematik bir kişiliksizlikle ebediyetten ezeliyete sonsuz dönen çok uzun zamanların Tunç Çağı kozmolojisinde, ciddi zihinsel bir sorun olmamıştır. Bu görüşe göre, açık bir kargaşa da olsa, her şey, temelde uyumdur; düşünce, imgelem ve tanımı yani bilimsel araştırmayı aşan varlığın, her şeyi kapsayan ve her şeye can veren gizinin bildiri­şidir. Bir elmasın ışığa dönen yüzlerinin, görünüşte değişe fakat gerçekte değişmeyen hali gibi, Doğu üe ilişkisi süren Tunç Çağının evren imgesi, belirlenmiş görevler, roller ve olanaklar dünyasını sür­dürür: Süreç değil hal vardır; ve birey ister insan ister tanrı olsun, yüzler arasında bir pırıltıdır. Yaratıa güç olarak ne istek, ne zihin diye bir kavram hatta anlam yoktur. Batılı bunları sergilediğinde, Doğulu bilge, süresi elbette kısa olacak işbaşındaki şeytanı seyretme duygu­suyla basitçe gözler. Aynı zamanda kendisi, insan, toplum ve evren için gerçek olan varlığın son gizini, sonsuza kadar güvenli bir temelde bulmuştur. Onun bildiği veya en azından bildiğine inandığı her şey, onun ve bizim, eski Tunç Çağından, zekanın bu eski kaynağından aldıklarımız dır.

Iran, Yunan, Roma, Bizans, islam ve daha sonra Avrupa mekik oyununun geçmişinde, daha derin bir düzeyde, Doğu mitolojik dü­şüncesi kadar Batının da temel motiflerinin bir çoğunda, Tunç Çağı­nın mirası vardır. Üstelik, bu mirasın kaynakları, ne hâlâ birçok­larının sandığı gibi Hindistan, ne Çin'dir, Yalan Doğudur. Son arkeo­lojik araştırmaların başlangıcını l.O. 7500"e götürdüğü Levant'far. Bu zamanlarda, Anadolu'nun yüksek, korunmuş vadilerinde, Suriye'de,

10

iran'da ve Kuzey Irak'ta, tarım ve hayvancılık sanatları geliştirilmişti ve bunlar, hem insan varlığında, hem onun gelişme olanaklarında çığır açan değişiklik yarattılar. Daha önce insan koşullara göre değişen avcılık ve toplayıcılıkla yaşarken, artık dünyanın dayanıklı işçisidir. Kendine yeterli köyler ortaya çıkmış, sayılan sürekli arta­rak, doğuya ve batıya yayılarak, iki okyanusa aynı zamanda İ.Ö. 2500 dolaylarında varmıştır. Bu arada, kaynağın gelişmiş bölgesinde, çe­kirdek Yakın Doğuda, Mezopotamya'nın ırmaklar geçen arazisinde, I.Ö. 3500 dolaylarında, ikinci bir çığır açıcı değişiklik yaşanmış, uy­garlığın temel sanatları yaratılmıştır: Yazı, matematik, anıtsal mimari, (göklerin) sistematik bilimsel gözlemi, tapmak inana ve hepsinin üstünde, şahane siyaset sanatı. Bunların öğrenilmesi ve uygulanması, Mısır'a I. Hanedan döneminde Î.Ö. 2850' de, Girit'e ve Indus Vadisine 2500'de, Çine 1500'de ve Meksika ve Peru'ya İ.Ö. 1000-500'lerde geçmiştir,



Artık neolitik köyün gelişim ve yayılımının bu aşamasında, bü­tün mjtoloji ve inancın odak kişisi, yaşamın annesi ve besleyicisi ve ölüleri yeniden doğmak üzere kabul eden cömert tanrıça Topraktır. Kültünün en eski döneminde (Levant'ta belki de İ.Ö. 7500-3500 de) böyle bir ana tanrıça, bir çok antropologun varsaydığı gibi, yerel bir verimlilik patroniçesi olarak düşünülmüş olmalıdır. Gene de, ilk yüksek uygarlığın tapınaklarında (Sümer, İ.Ö. 3500-2350) Ana Tanrı­ça'ya tapınma, bundan öteye varmıştı. Çoktan, şimdi de Doğuda olduğu gibi, doğaüstü bir simge olmuştu: Bütün varlıkların doğum ve ölümünün bağlı bulunduğu, uzay, zaman ve maddenin kişileştiril-diği, gövdelerin tözü, yaşam ve düşüncelerinin sureti, ölülerin kabul edicisidir. Biçim ve ada sahip her şey -iyi veya kötü, merhametli veya gazaplı olarak kişileştirilmiş tanrıyı da içererek- onun, rahminde taşıdığı çocuğudur.(*)

Tunç Çağının sonuna doğru ve daha güçlü biçimde Demir Ça­ğının şafağına doğru (Levant'ta I.Ö. 1250) Ana Tanrıça mitoloji ve kozmolojisi, Eski ve Yeni Ahit'te ve Yunan mitoslarında gelenekleri bi­ze kadar gelen ataerkil savaşa kabilelerin ani baskısı ile kökten değiş­ti, yorumlandı ve hatta büyük ölçüde sindirildi. Başkâldıran savaşa dalgalatın iki yaygın coğrafi temeli vardı: Samiler için, dolaşan göçe­beler iken koyun ve keçi besleyip daha sonra deveyi evcilleştirdikleri

(*) 427 ve 428. sayfalardaki 31, 32. şekillerle karşılaştırın.

11

Suriye-Arap çölü; Hellenik-Aryan dal için, sığır sürülerini otlattıkları ve atı evcilleştirdikleri geniş Avrupa düzlükleri ve Güney Rusya.



Gelecek bölümlerde, öncelikle, Tanrıçanın ilgisiz görünen hatta bulunmaması gerektiği düşünülen mitoslarda bile bunlarm her yerde hazır ve nazır varlığını dile getireceğiz (Bölüm 1) sonra, onun ege­menlik dönemine bir göz atıp (Bölüm 2) Batı dünyasının yaratıcı in­sanlarının tanrısal imgelerinin bulunduğu tapınaklardaki zengin, süslü vadisine sistematik olarak yöneleceğiz (Bölüm 3-9).

12


Yüklə 2,24 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin