Federe ve Muhtar Türk Cumhuriyetleri


Irak Türklerinin Demografik Yapısı / Güçlü Demirci [p.611-616]



Yüklə 14,45 Mb.
səhifə66/100
tarix17.11.2018
ölçüsü14,45 Mb.
#82905
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   100

Irak Türklerinin Demografik Yapısı / Güçlü Demirci [p.611-616]


Güçlü Demİrcİ

Türkİşbirliği ve Kalkınma Ajansı (Tika) /Türkiye

Giriş

Irak, 437.072 km2’lik bir alan üzerinde kurulmuş bir devlettir. Nüfusu yaklaşık 23 milyondur. Ülke nüfusunun %69’unu Araplar, %16’sını Kürtler, %14’ünü Türkler ve %1’lik kısmını ise azınlık durumunda olan Yezidî, Nasturi, Ermeni ve Asuri gibi etnik guruplar oluşturmaktadır. Irak’ta yaşayan nüfusun %73’e yakını Şii mezhebine mensup olup, bu oranın büyük kısmı Araplardan oluşmaktadır.



Türkmen tabiri Irak’ta yaşayan Türkler için asırlardan beri etnik bir terim olarak kullanılır. Oğuz kavimleri için de kullanılan bu isim, Irak’taki Türkleri bir grup olarak tanıtmakta kullanılmış ve kabul görmüştür.

11. yüzyıldan beri Irak’ta yoğun bir şekilde bulunmaya başlayan Türkmenler, Selçuklular zamanında Irak’ın kaderini ellerinde tutmuşlar. Daha sonra çeşitli Atabeylikler ve 1470 yılında Akkoyunlu Türkmen Devleti’ni kuran Türkmenler, Osmanlı idaresinde de devletin tabii bir uzantısı olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir. Irak Türkmenleri, ülkenin kuzey ve orta bölgesinde yer alan Musul, Erbil, Kerkük, Tikrit ve Diyale vilayetlerinin il sınırları ile Bağdat’ın birkaç mahallesinde yaşamaktadırlar.

Lozan Antlaşması’nda Musul vilayetinin Irak veya Türkiye içinde kalması meselesi çözüme bağlanmadığı için, Milletler Cemiyeti yoluyla halledilmesine gidilmiş ve Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye sancaklarını içine alan Musul Velayeti’nin tamamı Irak’a bağlanmıştır. Türkiye hükümeti bu olayı 5 Haziran 1926 tarihinde Irak hükûmetiyle yapmış olduğu bir antlaşmayla kabul etmiştir. Bu günlerde Irak Türkmenlerinin sayısı 4 milyon civarında tahmin edilmektedir.

Türmenlerin Irak’a Yerleşmesi

Türkmenlerin Irak’a girişleri,1 birbirini izleyen çeşitli dönemlerde gerçekleşmiş, böylece sayıları çoğalarak önemleri artmıştır. Emevilerin ve Abbasilerin ordularında görev verdikleri Türkmenlerden çok faydalandıkları bilinmektedir. Özelikle Abbasî döneminde Türkmenler önemli mevkiler işgal ederek iktidar dizginlerini bile ele geçirmişler, hatta çeşitli devlet ve beylikler dahi kurmuşlardır. Birçok tarihçinin Türk göçleri konusunda değişik görüşlere sahip olmasına rağmen, Irak’a art arda gerçekleşen Türk göçlerine işaret ettiklerini görüyoruz. Iraklı tarihçi Abdulrazzak el-Hasanı da Türkmen boylarının birbirini takip eden devrelerde Irak’a yaptıkları göçlere temas etmiş ve bugün Türk bölgesini Arap bölgesinden ayıran yerlerde yaşayanlara Türk ve Türkmen adı verildiğini eklemiştir. Bunlar kuzeybatıdan uzanan bölge üzerinde yayılmaktadırlar.

Irak Bölgesinde Kurulan


Türmen Emirlikleri

1. Irak Selçukları (1118-1194):2 Sultan Mehmet Tapar’ın ölümünden sonra Selçuklular Irak’ta 76 yıl hüküm süren bağımsız bir devlet kurdular. M. 1118 yılında kurulan bu devlette, ilki Sultan Mehmet Tapar’ın büyük oğlu Sultan Mahmut, sonuncusu Arslan Şah’ın oğlu sultan II. Tuğrul olmak üzere dokuz sultan hüküm sürmüştür. Irak Selçukluları M. 1157 yılına kadar Sultan Sencer’e tabi olmuş, bunun ölümünden sonra ise bağımsız olarak hüküm sürmüşlerdir. Daha sonraki yılarda otoriteleri zayıflayarak Atabeylere tabi olmuşlardır.

2. Musul Atabeyleri (Zegiler) (1127-1233):3 Atabey lakabı Selçuklu prensleri ve şehzadelerinin her türlü eğitimiyle uğraşan tecrübeli hocalara verilmiştir. Bunlar, ülkenin uzak eyaletlerine yönetici olarak gönderilen şehzadeleri, devlet idaresine alıştırmak, savaş ve komutanlık hususlarında eğitim yaptırmakla görevlendirilmişlerdir. Türkmen beylikleri arasında en ünlü olanı Musul Atabeyliği’dir. Musul Atabeyliği siyasî

ve askerî dehaları ile ün yapan ve özelikle haçlı ordularına karşı başarı ile savaşan İmadeddin Zengi ve Oğlu Nurettin Zengi’ye nisbetle tarihte zengiler adıyla da anılmıştır.



3. Erbil Atabeyliği: Bu dönemde Irak’ta kurulan Türkmen beyliklerinden biri de Musul, Erbil, Şehrizor, Hakkari, Harran, Sincar ve Tikrit’te hüküm süren Erbil Atabeyliği’dir. Bu Atabeylik M. 1144 yılında Selçuklu Komutanlarından olan Beğtigin’in oğlu Zeyneddin Ali Küçük tarafından kurulmuştur. Kendisinden sonra oğulları Zeyneddin Yusuf ve 65 yıl Erbil’i idare eden Muzaffereddin Gökbörü hüküm sürmüştür.

4. Kerkük’te Türkmen Beyliği:4 Kerkük ve Şehrizor bölgesinde Süleymaniye bölgesiyle Şehrizor ovasını da içine alan bir Türkmen beyliği kurulmuştur. Bu beyliğin başında Arslan Taş oğlu Kıpçak bulunuyordu. Daha sonra İmadeddin Zengi ile çarpışan Kıpçak mağlup olmuş, böylece bu beylik Musul Atabeyliği’ne katılarak son bulmuştur.

5. Karakoyunlu Devleti (Baranlı): Baranlı boyuna mensup Karakoyunlular, başkanlık yolu ile iktidara geçtiler. Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf H. 806 yılında Bağdat’ı istila etti. Daha sonra Celayirli Sultan Ahmet’in H. 814 yılında yazdığı fermana dayanarak, oğlu Şah Ahmet’i Irak tahtına oturttu. Babası Kara Yusuf’un ölümü üzerine bütün ülkesi kendisine kaldı.

6. Karakoyunlu Devleti (Bayındırlı):5 Akkoyunlular Oğuz Han’ın torunlarından ve 24 Oğuz boyundan biri olan Bayındır’a mensupturlar. Bu devletin en önde gelen şahsiyetleri arasında, Kara Osman adıyla tanınan Hasan Bey’dir. Türkmenlerin Irak’ı fiilen vatan olarak benimseme devri saydığımız ikinci dönemin bölümleri, bu şekilde birbirini izlemiştir. Böylece Türkmenler Irak topraklarında kendilerine uygun ortamı bularak yerleşmişler ve Türk-İslâm medeniyetinin kurulmasında büyük rol oynamışlardır.

7. Üçüncü Dönem:6 Üçüncü dönem, bu bölgelerde yerleşen Türkmen boylarının desteklenme ve beslenme dönemi sayılır.

Bu dönem Türkmenler, kitleler halinde asıl Oğuz ülkesinden Irak’a gelmişlerdir. Ayrıca bu dönemde pek çok Oğuz Türkü Osmanlı akınlarıyla Irak’a girmiştir. Binlerce Türkmenin Kuzey Irak’ta yerleşmesine yol açan bu hamlelerin en önemlisi M. 1535 yılında Kanunî Sultan Süleyman’ın gayesine ulaşan Irak seferidir.7

Bu sebeple Türkmenler, bizzat bu bölgelere yerleşmişlerdir. Halbuki daha önceleri ilk Halifeler, Emevi ve Abbasi dönemlerinde ilk defa yerleştikleri bölgeleri Türkmenler, yurt edinmemişlerdir. Böylece tabiat ve mizaçlarına uygun düşen özeliklerinden dolayı Türkmenler, haliyle günümüzde yaşadıkları bölgelere yerleştiler.8

Irak Türklerinin Nüfus Yapısı ve


Yaşamakta Olduğu Bölgeler

Irak Türkleri, Irak’ın kuzeybatısından güneydoğuya doğru uzanan, Araplarla Kürtler arasındaki bölgelerde yaşarlar.9 Musul şehrinin batısında “Telafer” ilçesi ve civarındaki köylerden başlayarak doğuya doğru, Musul’un karşısı ve Dicle nehrinin doğusunda Yunus Peygamber, Erbil, Altınköprü, Kerkük, Tazehurmatu, Kifri, Karatepe ve Himrin dağlarını bırakarak, Kızılarbat yer almaktadır. Buradan güneydoğuya doğru Hanakın, Mendeli, Bedre ve güneyde Şahraban ile sona erer.

Irak Türkleri bölgenin yerli halkıdır. Bağdatın Kazimiye kısmında, daha güneyde Kerbela, Necef, Kufa’da yaşayan Şii mezhebine bağlı ve İran Azerbaycan’ından hicret etmiş Türkleri de katarsak Irak’ta yaşayan Türklerin toplamı 3 milyonu aşmaktadır. Bugün Türk oldukları halde zamanla Araplaşmış veya Kürtleşmiş Türkleri bu hesaba katmıyoruz.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra 1921 yılında Irak’ın nüfusunun 2.5 milyon olduğu tahmin edilmiştir. 1927 yılında çıkan 54 numaralı nüfus sayımı kanunu ile de nüfus işleri kanunlaştırılmıştır.

Fakat bu kanunun dayandığı temellere göre bir genel nüfus sayımı ancak, 1947’de çıkarılan, 30 numaralı ek kanunla, 19.10.1947’de yapılan sayımdır. Bu sayımda tahmin edilen, 200.000 göçebe aşireti nüfusuyla beraber Irak’ın nüfusu 4.816.185’e çıkmıştır.

On yıl sonra 1957 yılında yapılan nüfus sayımında bir takım eksiklere ve yanlışlıklara rağmen, bu sayımda Irak’ın nüfusu 6.339.960 kişiye ulaşmış olup, istatistiklere geçmeyen Irak’taki Türkmenlerin nüfusu 300 bini aşmakta idi. Çok ilkel tahminlere dayanarak ve 1920 yılından sonra çıkan sayım sonuçlarına bakılırsa, Irak’taki Türkmenlerin nüfusu 100 binle 150 bin arasında oynamaktadır.

Böylece 30 yıl kadar bir süre içinde Türkmenlerin nüfusu bir çok kötü nedenlerin, aksaklıkların bulunmasıyla beraber, bir mislinden fazla bir artış göstermiştir. Irak nüfusunun yılık artış oranı yüzde 2,5-3 arasında olduğuna göre 1967 nüfus sayımına göre normal şartlarda 600 bini aşması olağandır. Irak’ın toplumları içerisinde üçüncü büyük gurubu meydana getiren bu çalışkan üretici nüfus kütlesinin eski Musul vilayeti içerisindeki il il dağılımı:

İller


Eski Musul vilayeti 91.000 mm2 arazi üzerinde o günkü idarî taksimata göre Musul, Kerkük, Süleymaniye Sancakları, Erbil ili de Kerkük sancağı içendeydi.10 Irak’ın nüfusunun bugünkü tahmini rakamla 23 milyon olduğu söyleniyor.

Ama elimizde bulunan Irak’ın yayınladığı 1981 yıllığındaki, illere göre tahmini nüfus tablosuna göre Irak’ın o yılki toplam nüfusu 13.669.689 idi. 1987 sayımında ise Avrupa yıllıklarından alınan rakam ise 16.100.000’dir.11



Musul Vilayeti:12 Nüfusu; 1.227.215’tir.

İlçeleri ve Köyleri: Telafer, Kadaköy, Reşidiye, Eski Musul, Eski Kelek, Sino, Tellavi, Meydankulu, Sıbate, Efekeni, Butepe, Buhr, Kırmız, Irfi, Mıstah, Şeh-İbrahim, Hamere Termi, Kubuk, Telazzo, Harabecmmaş, Cuma, Melvaran, Yunus Peygamber, Kaziye, Reşidiye, Şirhan, Karakoyunlu, Karayatağ, Selamiye, Yarımca, Kızfahre, Tezharap, Babent, Bektaşi, Terikatli, Şahbek (bugün kü adı Şebek), Mahallebiköyü, Gökçeli, Toprakziyaret, Haznetepe, Kibirli, Zahrahatun, Tercile, Karatepe Ortaharap, Cinci, Faziliye, Şakuli, Seyyitler ve Ba’hamze Köyleri.



Erbil Vilayeti: Nüfusu; 632.252’dir. Bugünkü nüfusu tahmini 1.500.000 civarındadır.

İlçeleri ve Köyleri: Altınköprü “Kerkük vilayetinde 1989 yılında Erbil vilayetine bağlanmıştır”, Kamkuş, Kuştepe, Köysancak.



Kerkük Vilayeti:13 Nüfusu; 567.957’dir. (Nüfusunun az olma nedeni 1976 yılında Kerkük’ün Tikrit ilçesi başta olmakla toplam 6 ilçesiyle Selahettin Vilayeti oluşturuldu, ayrıca bu yıldan itibaren Türkleri bölgeden güneye sürgün etmişler).

İlçeleri ve Köyleri: Dibis, Yayçılı, Leylan, Beşir, Kümbetler, Türkalan, Tazehurmatu, Çardağlu, Tirkalan, Yahyava, Tirkeşkan, Kızılyar, Ömermendan, Bılava, İlincak, İmam Zeynelabdin Kadırkerem ve Tavuk.



Selahettin Vilayeti: Nüfusu; 402.667’dir.

İlçeleri ve Köyleri: Tuzhurmat, Beyat, Kokus, Hasadarlı, Şahseven, Elbuhasan, Biravuçlu, Muratlu, Abbud, Zenggülü, Kifri, Aştöken, Birefekire, Tatran, Sendiç, Karatepe, Koruk, Çincal, Alisaray, Dicle nehri üzerinde Karahan (Celevla), Süleymanbeg, Karatepe, Amirli (Kerkük vilayetinden alınmıştır), Bostamlı (Erbil vilayetinden alınmıştır).



Diyale Vilayeti: Nüfusu; 637.778’dir.

İlçeleri ve Köyleri: Hanekin, Zaviye, Mendeli, Kızılırbat, Mansuriye, Kazaniye, Şahraban, Karahan ve Kozoniye, Bedre.

Irak Hükümeti Döneminde
Türkmenler

Irak Devleti, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerine kurulmuştur. 1932’de milletler Cemiyeti üyeliğine kadar İngiliz manda idaresinde kalmıştır. Mondros Mütarekesi akabinde bölgeyi tamamen ele geçiren İngiltere, 24 Nisan 1920 tarihli San Remo konferansı ile Irak’ın manda idaresinde, Milletler Cemiyeti adına ele geçirmiştir.14

Irak’ta Türkmenlere siyasî hakların tanınması 1920 yılında Hükûmetin ilk teşkilatında, Kerküklü bir Türkmenin bakanlar kuruluna katılmasıyla sağlanmıştır. 1922’de Irak’la İngiltere arasında imzalanan anlaşmanın 3. maddesi gereğince, çıkartılması tasarlanan anayasada vatandaşlar arasında siyasî farklar gözetilmemesi, okullarda ana dille tahsil görülmesi teminat altına alınıyordu. Bu prensipleri göz önünde tutan hükûmet 1925 yılında yayınladığı ilk anayasanın metnini Arapça, Türkçe ve Kürtçe olarak bastırılmıştır.

1933 yılında son şeklini alan anayasanın 17. maddesinde “Kanunla istisna edilmiş hususlardan başka, Irak’ta resmi dilin Arapça olacağı” belirtilmiştir. İstisna teşkil eden hususlar ise 1931 yılında yayınlanmış olan 74 numaralı “Yerli Diller” kanunu ile tespit edilmiştir. Bu kanun gereğince başta Kerkük ve Erbil olmak üzere bazı Türkmen bölgelerinde muhakemenin Türkçe olarak yapılması kabul edilmiş. Türkmenlerin çoğunluk teşkil ettiği ilkokullarda öğretimin tamamıyla Türkçe olması kararlaştırılmıştır.

Ancak II. Dünya Savaşı’nın başladığı yıllardan itibaren verilen bütün siyasî ve kültürel haklar teker teker geri alınmaya veya dondurulmaya başlanmıştır. 14 Temmuz 1958’de Cumhuriyetin kurulmasından sonra Türkmenlere bazı haklar tekrar tanınmaya başlanmıştır.

Nitekim 1959 yılında Bağdat Radyosu’nda Türkmence yayına başlanmış, 1960 yılında Irak Türkmenlerinin kültürel varlığını savunan “Türkmen Kardeşlik Ocağı”nın kurulmasına izin verilmiş, 1968 yılında Kerkük Televizyonu’nda Türkmence yayın hakkı tanınmıştır.

1970 yılında Irak Türkmenlerinin kültürel hakları kanun kuvvetinde devrim komuta konseyi kararıyla tanınmasına rağmen, ilkokullarda Türkçe eğitim, edebî yayın ve edebiyatçılar birliği kurulması gibi maddeleri içeren bu haklar, bir yıl geçmeden askıya alınmıştı.

Türkmenler, 1971 yılından itibaren ağır bir sindirme ve asimilasyon politikasına tabi tutulmuş, yüzlerce genci idam edilmiş, savunma hakkı tanınmayan devrim mahkemelerince türlü cezalara çaptırılmış veya tutuklanmıştır.

I. ve II. Körfez Savaşları

22 Eylül 1980’de 8 yıl süren İran-Irak Savaşı başladı. Bu savaş döneminde Batılı ülkelerden İran’a karşı büyük destek alarak güçlenen Irak, 2 Ağustos 1990’da Irak Cumhuriyet Muhafızları birkaç saat içerisinde Kuveyt’i işgal etti. Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında toplanan A.B.D. öncülüğünde yapılan “Çöl Fırtınası” harekâtı ile Irak geri püskürtüldü.

Irak yönetimi Körfez Savaşı’ndan sonra Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon başlattı. Yüz binlerce insanın Türkiye ve İran sınırlarına yığılması sonucunu doğuran bu operasyonda kimyasal silahlar da kullanılmıştır.

5 Nisan 1991’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 688 sayılı kararı uyarınca Huzur Sağlama Operasyonu Bir (Operation Provide Comfort I) başlatıldı ve bu çerçevede Türkiye sınırında bir uluslar arası güç oluşturuldu. Bu gücün amacı, herhangi bir kriz anında Irak’a müdahale etmede bulunacaklardır. İlk operasyon yaklaşık üç ay sürdü ve başarı ile sonuçlandı. Ardından Irak Hükûmeti’nin Kuzey Irak’ta istikrarı bozacak davranışlarda bulunmasını önlemek amacıyla, Huzur Sağlama Operasyonu İki (Provide Comfort Operation II) adı altında başladı. Bu operasyonun bir parçası olarak Türkiye’nin güneydoğusunda caydırıcı bir uluslararası gücün konuşlandırılması kararlaştırıldı. Bütün bu gelişmelerle beraber 1920’lerden beri değişmeyen, bölgedeki dengeler değişmiş, 36 paralel ile BM tarafından korunan bir bölge oluşturulmuş ve bu bölgede Federe bir Hükûmetin kurulmasına izin verilmiştir. Aslında düz bir çizgi olması gereken 36. paralel, sadece amaçlanan bazı yerlerin korunabilmesi için deforme edilmiştir.

36. Paralel
Bölgesindeki Irak
Türklerinin Siyasî
Süreci15

1959 yılında İstanbul’da kurulan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin şubeleri Ankara, İzmir ve Konya illerinde de faaliyete açıldı.

1988 yılında Türkiye’de bulunan bir gurup Irak Türkü tarafından Irak Millî Türkmen Partisi kuruldu. 1990 yılında II. Körfez Krizi’nin başlamasıyla birlikte Irak Millî Türkmen Partisi resmen faaliyet geçtiğini ilan etti. 1994’te Erbil şehrinde Türkmeneli Partisi resmen kuruldu. 1995 yılında Kuzey bölgesinde Türkmen Bağımsız Hareketi kuruldu. Aynı yıl Türkmen Cephesi kuruldu, bu Cephenin çatısı altında Protokol mucibince alt kuruluş katıldı. Bu kuruluşlar:

1. Irak Millî Türkmen Partisi

2. Türkmeneli Partisi

3. Türkmen Bağımsız Hareketi

4. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği

5. Türkmeneli Vakfı (1995 yılında Ankara’da kuruldu)

6. Türkmen Kardeşlik Ocağı (1974’te şube olarak açıldı, 1990 yılından sonra bağımsız çalışmaya başladı.)

Türkmen Cephesi Daireleri:

* Güvenlik Dairesi: 300’e yakın akıncıları vardır.

* Eğitim ve Kültür Dairesi: Bu daireye bağlı 13 Türkmen okulu mevcuttur. 9 ilkokul, 2 ortaokul ve 2 de lise olmak üzere hizmet vermektedirler. Kütüphane, TİKA tarafından verilen matbaa, öğrenciler için elbise dikim ve halı atölyesi de vardır.

* Sağlık ve Sosyal Dairesi: İki sağlık ocağı vardır, biri Erbil ve diğeri Kifri’dedir.

* Enformasyon Dairesi: Erbil’de bölgesel televizyon ve radyo, Süleymanya’da ve Kifri’de sadece radyo vardır. Ayrıca Silopi-Erbil arasında posta servisi yapılmaktadır.

* Araştırma ve Planlama

* Siyasî ve Dış İlişkiler.

Türkmen Cephesine bağlı faaliyet gösteren kuruluşlar:

* Gençler Birliği

* Kadınlar Birliği

* Talebe Birliği

* Sanatçılar Birliği

* Tüccarlar Birliği

* Esnaflar Birliği

* Öğretmenler Birliği

* Veliler Birliği

* Edebiyatçılar Birliği

* Meslekler Birliği

* Göçmenler Birliği

* Türkmen Kültür Merkezi

* Türkmeneli Spor Kulübü

* Türkmenevi

1997 Yılında Türkmen Halk Partisi kuruldu. Bu partinin geçici bir süre için pasif görev yapmaktadır.

İnsan Hakları Açısından Irak
Türkleri16

Irak’ta Cumhuriyet döneminin başlangıcından itibaren süregelmekte olan anti-demokratik uygulamalar Saddam Yönetimi ile en katı bir biçimde sergilemekte

dir. Irak rejimi, 1976 yılından bu yana, gerek körfez bölgesinde yarattığı uluslararası krizlerle ve gerekse ülkede yaşayan azınlık gruplara yönelttiği toplu imha, sürgün vb. uygulamalarla dünya kamuoyunun tepkilerini üzerine çekmiştir.

Irak rejiminin bölge ve dünya barışına yönelik tehditleri ve yarattığı fiili durumlar karşısında, dünya kamuoyu Kuveyt halkının ve Irak Kürtlerinin yanında yer alırken, Irak’ta göçe zorlanan, işkence gören, idam edilen, insan hakları çiğnenen Irak Türkleri göz ardı edilmiştir.17

Dünyada demokrasiye yöneliş hareketlerinin hızla geliştiği ve devletlerin insan haklarına verdiği değer ölçüsünde saygınlık kazandığı günümüzde, Irak Türklerinin de demokratik bir düzende, temel insan hak ve hürriyetleri doğrultusunda yaşama isteklerinin, dünya ülkelerince de benimsenmesi ve desteklenmesi gerekir.

Bölgenin Ekonomik Durumu

Irak’ın ekonomisinin premotoru petroldür ve ana kaynaklarının da Kuzey Irak’ta olduğu bilinen bir gerçektir. Irak’ta mevcut olan 4 önemli petrol bölgesinden (Kerkük, Musul, Hanekin ve Basra) 3’ü Kuzey Irak’ta yani Türk bölgesindedir.

1976 yılında Irak petrolünün Irak millî gelirine katkısı %37 oranındaydı. 1989 yılında günlük ham petrol üretimi 2.786.000 varildi. 1989 yılında petrolün Irak ekonomisine yaptığı katkı, 12 milyar dolardı. Toplam petrol rezervi Irak’ın resmi verilerine göre 75 milyar varil olarak ifade edilmektedir. Batılı kaynaklar ise toplam petrol rezervini 200 milyar varil olarak deklare etmektedirler.

1968 yılında toplam petrol üretimi 72.621.104 ton olmuştur, bu miktarın 54.828.632 tonu Kerkük ve civarından, 1.281.959 tonu ise Musul bölgesinden çıkartılmıştır. Dolayısıyla Türk bölgesinde üretilen petrol miktarı Irak’ın toplam üretiminin %77.26’sını oluşturmaktadır. 1990 yılının verilerine göre günlük ham petrol üretiminin (2.125.000 varil) ortalama %71.2’si Kerkük ve civarından üretilmiştir. Ayrıca, Irak’ın kuzey bölgesi tarımsal açıdan elverişli bölgelerden biridir. Başlıca ürünler tahıl ve narenciyedir, bu bölge mera bakımından da elverişlidir.

Irak’ın Dışında Bulunan


Türkmen Kuruluşları

Başta Türkiye olmak üzere pek çok ülkede dernekler, vakıflar ve cephe temsilcilikleri mevcuttur, Türkmen Kuruluşları sırasıyla şöyledir:

Türkiye Cumhuriyeti’nde Bulunan Kuruluşlar:

1- Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Merkezi

2- Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı

3- Türkmeneli Aydınlar Derneği

4- Türkmen Aydınlar Derneği (Farklı Kuruluşlar)

5- Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliği

6- İzzettin Kerkük Vakfı

Batılı Ülkelerde Bulunan Kuruluşlar:

1- Avustralya Türkmen Derneği

2- Türkmen Cephesi İngiltere Temsilciliği

3- Holanda Irak Türkmen Kültür Araştırma Vakfı

4- Danimarka Türkmen Derneği

5- Kanada Türkmen Derneği

6- Almanya Cephe Temsilciliği

7- Amerika da yakında Türkmen Cephesi Temsilciliği açılacaktır.

1 Abdurrezzak El-Hasanı, el-Irak Kadimen ve Hadisen, Matbaat el-İrfan, Sayda 1959.

2 Erşet Hürmüzlü, Irak Türkleri, Irak Milli Türkmen Partisi Yayını, Ankara 1994.

3 Aziz Kadir, Irak Türklerinin Siyasi Tarihi, İngiltere darilu AL-saki, s. 44.

4 Ş. Sabir ez-Zabit, a.g.e., s. 73.

5 Abdurrezzak El-Hasanı, el-Irak Kadimen ve Hadisen, Matbaat el-İrfan, Sayda, 1959 s. 26.

6 Baki Kurtuluş, Osmanlı Padişahları, Balkanoğlu Matbaası, Ankara 1962, s. 83.

7 A.g.e., s. 83.

8 İsmet Tümtürk’ün makalesi, Fuzuli Dergisi, Sayı: 5, İstanbul (Temmuz 1958), s. 3.

9 Demirci Dr. Rıza, Gelecek Nüfus Sayımı ve Irak Türkmenleri, Kardeşlik Derg. Onuncu yıl, 6. Sayı Bağdat 1970, s. 58-60.

10 Öke, Prof. Dr. Mim Kemâl, Belgelerle Türk-İngiliz İlişkilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu 1918-1926, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1992.

11 Ziyat Köprülü, Turkish Presence in Iraq, Örnek Matbası, Ankara 1996, s. 8.

12 Demirci Dr. Rıza, Gelecek Nüfus Sayımı ve Irak Türkmenleri, Kardeşlik Derg. Onuncu yıl, 6. Sayı, Bağdat 1970, s. 58-60.

13 Dr. Fazil Demirci, Irak Türklerinin Dünü ve Bugünü, Ankara 1991, s. 76.

14 Koçasoy Şevket, Irak Türkleri ve Türk-Irak İlşkileri (1932-1963), İstanbul 1991, s. 1.

15 Demirci, Doç. Dr. Fazıl, Bir Dramın Öyküsü, Ankara 1996, s. 106.

16 Ziyad Köprülü, Irak Türkleri Açısından İnsan Hakları, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayını, Ankara, s. 35.

17 Stoel, Max Van Der, Irakta İnsan Hakları İhlalleri “Türkmenler, Irak Milli Türkmen Partisi 1995, s. 16.

Irak Türklerinin Sosyal Hayatı / Dr. Rabia Kocaman Aydın [p.617-624]

Dr. Rabİa KocamanaydIN

Muğla Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları Enstitüsü /Türkiye

Sosyal yapıyı belirleyen en önemli unsur nüfustur. Bir ülkede belirli bir coğrafyada belirli bir çoğunlukta bir süreç içerisinde yaşayanlar o coğrafyanın temel unsurunu ortaya koyarlar. Sosyal yapı araştırmalarında tarih ilminin bu çerçevede önemli hizmeti vardır. Zira bir toplumu tanıtabilmek için geçmiş zaman sürecindeki konumlarının değerlendirilmesi günümüzdeki tanımlamalara ışık tutmaktadır. Dünü hesaba katmadan sadece bugünkü yapıyı izaha kalkmamız sağlıklı olmayan sonuçlara ulaşmamıza vesile olur, hatta yanlış olur. Sosyal yapı değişkenliğini etkileyen en önemli unsur şüphesiz siyasettir. Belli bir coğrafyada yaşayan insanların sahip oldukları devlet şekli ve uygulamaları bu yapı üzerinde egemendir. Bu çerçevede meseleyi ele alacak olursak 1926 Ankara Antlaşması ile millî sınırlarımız dışında kalan Musul Vilayeti önce İngiliz mandası altında, 1938 yılında da Irak Arap Cumhuriyeti adı altında yeni bir devlet olarak yapılandırılmıştır. Bu coğrafya ve üzerinde yaşayan insanları bu süreç içerisinde tarihe dönerek değerlendirecek olursak çok ilginç sonuçlara ulaşırız. Bölgede yaşayan Türkleri ilk yerleşim, nüfus, eğitim, aile, dil, din ve kültür açısından kısaca değerlendirerek günümüzdeki uygulamalarına dikkat çekilmek istenmiştir.

Bölgede İlk Türk İzleri ve
Kısa Tarihçe

Bölgede ilk Türk izleri çok eski dönemlere dayanmaktadır. Amasyalı Hüsameddin adlı bir yazar Irak Türklerinin menşei hakkında şöyle der: “Mu’cem-ül Buldan’dan faydalandığı üzere, Dicle ırmağı kenarında “Samerra” şehr-i kadiminde hükûmet eden Türk hükümdarlardan ‘Iğrak’ Bin Pars Bin Samur Hakan adıyla anılan, sonra Acemleştirilerek ‘Irah’ ve Arapçalaştırılarak ‘Irak’ denilen Bağdat ilinde peygamberin hicretinden pek çok zaman evvel Türkler var idi. Yine aynı yazarın kitabında Basluhan’ın özüyle, sözüyle Irak ilinde yaşayan Türklerin mevcudiyetlerine kabul-ü İslam etmelerine büyük hizmetler etmiş alp erenlerden idi.1 diye ifade edilmektedir. Bu yazıdan hareketle Irak Devleti’nin adının dahi bir Türk hükümdardan geldiğini burada rahatlıkla söyleyebiliriz. O halde Türklerin Irak’a gelişlerinin Anadolu’ya gelişlerinden çok daha önceye ait olduğunu söyleyebiliriz.

Bazı kaynaklarda Emeviler zamanında geldikleri söylenmektedir.2 M.S. 694 yıllarında Kufe Valisi Haccac Bin Yusuf kendine Türklerden müteşekkil bir ordu kurmuştur. Askerî amaçlara hizmet için kurulan bu birlik Bedre kasabasında bugünkü Vasıt (Kut) Vilayeti yakınlarında bulunmakta idi. Bölgede arkeolojik araştırmalar yapan Amerikalı araştırmacılar bu tarihi beş bin sene evveline götürmektedirler.3 1930 senesinde Yorgantepe hafriyatında bulunan vesikaya göre şöyle denmektedir: Kerkük’ün Hassa çayından beş bin sene evvel Zab-ı Sagir geçerken bir zelzele neticesinde mecra değişmiş ve şimdiki Altınköprü’den cereyana başlamıştır. Hududu kuzeyinde Erbil, güneydoğuda Kermenşah olarak Kerkük bir hükümet imiş. Şimdiki Kerkük vakti ile “Necitinnasır” diğeri “Huri” namı ile iki hükümetten ibaret olup Necitinnasırlar Asurilere ve Huriler de Türk ırkına mensup imişler. Asuri hükümeti kuzeyden celbettikleri 12 bin Asuri ile Hurilere hücum ve mağlup etmişlerdir. Fakat bu 12 bin Asuri muaharan Türk olan Huriler tarafından mahvedilmişlerdir ki bunların bir kilise ile bir kısım makbere eserleri de mevcuttur.4

Abbasiler zamanında Türklerin bölgede mevcudiyeti ile ilgili pek çok kaynakta bilgi vardır.

Irak adı ile ilgili bir başka yaklaşım Müslüman-Arap kuvvetlerinin 642 yılında Basra ve Şattül-Arap bölgesinde hakimiyet kurmaları nedeni ile coğrafî bir kavram olarak ifade edilebilir.5 Buraya

kadar olan açıklamalar meselenin az değerlendirilmiş yanıdır. Bundan sonraki evreler daha net bir biçimde tarihçiler tarafından ortaya konulmuştur. Daha sonraki siyasî oluşum kronolojik olarak şöyledir:

Büveyhiler (945-1055)

Büyük Selçuklular (1055-1157)

Irak Selçukluları (1118-1194)

Musul Atabeyleri (1127-1233)

Erbil Atabeyleri (1144-1233)

Türkmen Kıpçak Beyliği (1130-13. yy. sonu)

İlhanlılar (1258-1344)

Celayirliler (1339-1410)

Karakoyunlular (1411-1468)

Akkoyunlular (1468-1408)

Safeviler (1508-1534)

Osmanlılar (1534-1918)

1938’de Irak Arap Cumhuriyeti adını alana kadar yukarıda isimler verilen siyasî yapılanma içinde yer almışlardır.

Günümüzdeki Coğrafi Yapı

Irak’ın doğal yapısı, coğrafî konumu ve tarihî gelişimi içinde üç ayrı parçadan oluşmaktadır. Birinci olarak Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşerek Basra Körfezi’ne kadar meydana getirdikleri delta üzerinde Bağdat-Basra bölgesi ve civarıdır. Bu bölge Arap-Irak’ı olarak adlandırılır ve Arap nüfus çoğunluktadır. İkinci bölge, Fırat ve Dicle arasında bulunan Batılı kaynakların “Mezopotomya” olarak adlandırdıkları diğer adı ile El-Cezire’dir. Türk nüfusu bu bölgede yoğun olarak yaşamaktadır. Binlerce yıllık tarihi süreci içerisinde bölge iklim şartları, yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından dikkat çekicidir ve “Münbit Hilâl” olarak adlandırılmaktadır. Üçüncü bölge Mezopotomya’nın kuzeyinde bulunan ve El-Cibal adı verilen dağlık bölgedir. Bu bölgede Kürtler, Asuriler Yezidiler ve Türkler karışık olarak yaşamaktadır.

Irak’ta Türk Yerleşim Yerleri

Bugünkü şekliyle ülkenin kuzeybatısından güneydoğusuna doğru uzanan bir şerit üzerinde yaşamaktadırlar. Ülkenin kuzeybatısında ve Musul’un 60 km doğusunda bulunan Telafer ve buna bağlı olan köylerden itibaren Musul ve çevresindeki köyler Erbil, Altunköprü, Kerkük ve çevresindeki köyler, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Tavuk ve çevresindeki Bayat köyleri, Kifri, Karatepe, Hanekin, Kızlarbat (Şadiye), Karağan (Celevla) ve köyleri Şahraban (Mikdadiye), Bedre, Kazaniye ve Mendeli gibi il, ilçe, kasaba ve köyler Türklerin yerleştiği önemli merkezlerdir.

Bugünkü Irak İdari Yapısına


Göre Türk Yerleşim Yerleri

Musul İli: Musul’un Merkez ilçesinde Yunus Peygamber, Faysaliye ve Mansur mahalleleri nüfus itibarı ile Türktür. Musul’un çevresinde bulunan kırsal alanda dahi yüzlerce Türk köyü bulunmaktadır. Bunlar: Abbasiye, Abzah, Akkoyun, Albek, Alireş, Alkuş, Arpacı (Arpacıye), Babıniyet, Balhamza, Başahra, Başika, Baştutmaz, Bavize, Baybuğ, Bazuaya, Bedene, Bektaş, Besan, Bılavat, Bısatlı, Bi’rhallan, Cilevhan, Çinci, Deraviş, Ebucerbua, Eskişehir, Fazıliye, Gazekan (Gazihan), Gökçeli, Hamdaniye, Haraba, Harabsultan, Havar, Haznebent, Haznetepe, Hıdır (İlyas), Istah, Horsabad, Kadıköy (Kazıyye), Karakoyun, Karakuş, Karasör, Karatepe, Şebek, Karayatağ, Keberli, Kehriz, Kelek, Kepresor, Kızfahre, Körgariban, Minara, Mişerfe, Mahallebiye, Ortaharap, Ömergân (Ömerkan), Ömer Kayacı, Reşdiye, Rezzakiye, Selamiye, Seyyidler, Şemsiyyat, Şennif, Şeyhemir, Şirehan, Tahrava, Telagub, Tercile, Tevkıfıye, Tezharap, Tilyara, Toprak Ziyaret, Topzava, Verdek, Yarımca, Yengi, Bısatlı, Zehra Hatun, Zeynelabidin’dir.6 Musul’un 60 km. batısında bulunan Telafer, Irak Türklerinin yoğun olarak yaşadığı yerlerden biridir. Telafer yöresi Türk köyleri ise şunlardır: Ağbuğa, Ağbulağ, Ağtepe, Arpatepe, Avkenni, Antallavi, Azzotepesi, Buhur, Ceddu, Cegan, Harabe, Ciheşler, Tosnuğa, Cubara, Cuma, Çarağtepe, Çeti (y) liler, Tarrı (tarlası), Damlamaca, Daşlıdere, Deveboynu, Efkenni, Faka, Hamra, Harala, Harna, Irfi, Kırmızı, Kızılkuyu, Kızıl Tar, Körkuyu, Malviren, Mıstah, Miççe, Mahallebiye, Sanbar, Sec’a, Sopan, Sualtı, Şeh (Şeyh), Üçtepeler, İbrahim, Turmu, Viranşehir. Telafer’in batısında bulunan Türk köyleri ise, Meydankulu, Tellavi, Sina ve Sibate’dir.

Erbil İli: Musul’dan sonra tarihi bir Türk şehridir. Kerkük’ten sonra Irak’ta Türklerin yaşadığı ikinci büyük ildir.

Kerkük İli: 1975 yılına kadar idari yapısında 4 ilçesi bulunmakta idi. Bunlardan merkez ilçe Kerkük’tür. Diğerleri, Kifri, Çemçemal ve Tuzhurmatu’dur.

Kerkük Merkez İlçe Nahiyeleri: Karahasan, Sıvan, Altunköprü ve Havice’dir. Kifri’ye bağlı nahiyeler ise, Karatepe, Şirvan ve Behaz’dır. Tuzhurmatu ilçesinin iki nahiyesi ise Tavuk ile Kadirkerem’dir. Çemçemal’in na

hiyeleri ise, Ağçalar ve Sengav’dır. Kerkük iline bağlı nahiye ve köylerin tamamı Türktür. Badava, Beşir, Bılava, Çardağlı, Göktepe, Ilıncak, Karaincir, Kızılyar, Kuştepe, Kümbetler, Leylan, Ömermendan, Tazehurmatu, Tercil, Tirkalan, Tirkeşkan, Tokmaklı, Topzava, Yahyava, Yayçı (Bağdat yönetimi tarafından bir kısmı yıktırılıp Türkmen halkı başka yerlere sürülmüştür).

Tarihî Türk ilçesi Kifri’ye bağlı olan Karatepe’de bir Türk nahiyesidir. Bu kaza ve köylerin büyük bir kısmı Kerkük Türklerinin temelini teşkil eden Bayat’dır. 7 Göçebe hayatı sürdüren köyler ise Astöken, Birefekire, İlancı, Tatran, Sındıç’dır.

Diyale İli: Burada da Türkler yoğunluktadır. Diyale idari bakımdan 5 bölümdür. Bunlar, Halis, Bakuba, Hanekin, Mendeli ve Şahraban’dır. Bu ilçelere bağlı Türk kasabaları ise şunlardır: Bakuba’ya bağlı Kazaniye, Halis’e bağlı Mansuriyet Çebel, Hanekin’e bağlı merkez Hanekin, Karağan (Celevla), Kızlarbat (Sadiye), Koratu ve Meydan, Mendili’ye bağlı Kazaniye ve Beledruz, Şahraban sayılabilir. Yine bu bölgede Becalan, Bahruz, Deliabbas, İbrahim Semin, Karacıva, Karaulus ve Kenaniya adlı kasabalarda da Türk nüfusu yaşamaktadır. Bu bölgede 50 kadar Türk köyünün bir kısmı şunlardır: Bahçe, Hacıkara, Hamidiye, Hıdırzindan, İmamabbas, Ağa, Halife, Abdullahbeğ, Kolluca, Mecidbeğ, Paşaköprü, Rahamlı, Sadullah Efendi Dağı, Zaviye, Vendiler, Salihbeğ’dir. Diyale ili sınırı yakınında bulunan Vasıt (Kut) ilinde Zibatiye’ye komşu Bedre’de önemli bir Türk ilçesidir. 8

Yukarıda adları ile verilen Türk köy ve kasabalarının çokluğu dikkat çekicidir. Burada sadece sayı olarak da vermek mümkündü. Ancak rejimleri tarafından adları değiştirilip, kimileri tamamen ortadan kaldırıldığı için bu şekilde ifade etmeyi uygun buldum. Türklerin yaşadıkları yerler yukarıda izah edildiği gibi kuzeyden güneye doğru adeta bir şerit olarak uzanmaktadır. Ayrıca bu bölge iklim, bitki örtüsü ve doğal kaynaklarının zenginliği ile Irak coğrafyasında dikkat çekicidir. Tarih boyunca insanların uygarlık kurdukları en eski kentler de aynı özelliği taşımaktadır. Bu bakımdan Türklerin yaşadıkları bölgenin Irak içerisinde en eski yerleşim alanı olması tezini kuvvetlendirmektedir. Sosyal yapıyı oluşturan coğrafya ve fizik şartları bu şekilde verildikten sonra şimdi de Irak Türklerinin Irak içerisinde nüfusunu değerlendirelim.

Irak Türklerinin Nüfusu

Osmanlılar zamanında Irak Bağdat, Basra ve Musul Vilayeti olarak bölünmüştü. Musul Vilayeti I. Dünya Savaşı sonucunda imza edilen Mondros Mütarekesi sonrasında İngilizler tarafından işgal edilip Anadolu Türk Millî mücadelesine başlamış ve nihayet Lozan’da çözülemeyen mesele Milletler Cemiyeti’ne götürülmüş, Millî mücadelenin lideri Mustafa Kemal Atatürk tarafından meselenin milletlerarası hukuk çerçevesinde çözülmesi arzu edildiğinden Batılı devletlerin taraflı davranacağı göz ardı edilmiştir.9 Millî mücadele döneminde Müdafaa-i Hukuk temsilcileri tarafından Misak-ı Millî sınırları içinde gösterilmesine rağmen 1926 yılında anavatan toprakları dışında bırakılmıştır. Bölgenin önemi 19. yy.’ın sonunda keşfedilen petrol ile artmış bu nedenle daha sonraki iktidarlar tarafından nüfus üzerinde oynamalar yapılmıştır. Şimdi bunları verelim:

Osmanlı döneminde vergi toplama ve askere alınacak insan sayı’sına dayandığından o devirde yapılan sayımlarda etnik kökene dikkat edilmemiştir.10 Osmanlı devrinde Bağdat, Basra ve Musul vilayetlerindeki (Irak) nüfus 1929 yılında Cemiyet-i Akvam’a verilen raporun 71. sayfasında 1920 yılı istatistiğine göre şöyledir:

Bağdat 1.360.304

Basra 786.600

Musul 702.378

Toplam 2 849.282



Irak Nüfus Sayımına Göre
Hazırlanmış Rapor

1921 yılında İngilizler tarafından kurdurulan ve Mekke’den getirilen Kral’ın Irak’ı daha tanımadığı dönemde Musul Meselesi çözülmeden yapıldığı iddia edilen bir sayımın sonucu Türk tezine karşı Cemiyet-i Akvam’a sunulmuştur. Buna göre Musul Vilayeti’nin nüfus dağılımı şöyledir:

Kürtler 494.000

Araplar 166.941

Türkler 38.652

Diğer 99.490

Toplam 799.083

İngiliz Subaylarının Tezi

İngilizler bölgeyi işgal ettikten sonra askerleri aracılığı ile altı ay gibi kısa bir süre içerisinde bölgenin zenginliklerine sahip olmak amacı ile yaptırdıklarını iddia ettikleri sayımın sonucu ise Türkler azınlıkta olmak üzere aşağıdaki gibidir:

Kürtler 424.700

Araplar 185.763

Türkler 65.895

Diğer 109.090

Toplam 676.378

Yukarıdaki sayılarda da görüldüğü üzere Musul Vilayeti Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge olmasına rağmen İngiliz komiserliği tarafından Hıristiyan ve Kürt nüfus özellikle fazla gösterilmiştir.

Bölgeye 400 yıl boyunca hükmeden Osmanlı arşivlerinde ise Türk-Kürt ayırımı yapılmadığından sadece dinî esaslara uyan istatistiklere yer verilmiştir. Osmanlı Devleti zamanında halkın dinî inancından dolayı kadınların sayılması gerçekleşememiştir.11

Lozan ve daha sonra Cemiyet-Akvam’a verilen Türk heyetinin raporu ise Musul Vilayeti’ni Sincar eteklerinden Himrin dağı eteklerine kadar olan bölgede yaşayanların dağılımını aşağıdaki şekilde vermiştir.

Kürtler 263.830

Araplar 43.210

Türkler 146.960

Yahudiler 11.000

Yezidiler 38.000

Göçebeler 170.000

Toplam 673.000

Osmanlı idaresindeki Türklerin sadece Kuzey Irak’taki Musul Vilayeti’nde olmayıp Bağdat ve Basra Vilayeti’nde de aynı oranda yaşadıkları gerçeği göz önüne alınırsa Musul Vilayeti’nin güneyinde kalan ve Himrin dağı eteklerinden Mansuriye, Kifri, Karatepe, Diyala, Hanekin, Kızlarbat, Celevla, Mendeli, Zırbatiye, Kazaniye ve Bedre gibi Türk nüfusu ile yoğun yerler ve Bağdat’ta yaklaşık olarak 160.000’in üzerinde Türkün yaşadığı o günün kaynaklarına göre verilmiştir. Bu sebeple, 1926 yılında Irak Türk nüfusunun 300.000’in üzerinde olduğu ortaya çıkmaktadır.12

1947 yılında yapılan Irak’taki ilk nüfus sayımında Irak’ın toplam nüfusu 4.800.000 olarak gösterilmiştir. Azınlıkları içine alan ilk gerçek sayı ise 1957 yılında yapılmıştır. Bu tarihte Irak’ın nüfusu 6.300.000 olarak verilmiştir. Bu sayımda Irak Türk nüfusu ise 500.000 olarak verilmiştir. 1956 yılı ihtilâlinden sonra rejimin tahmin yolu ile yaptığı sayımda Türklerin nüfusu %13.4 artış hızı ile 567.000 olarak verilmiştir. 1965 yılı Irak Planlama Başkanlığı’nın verdiği sayı sonucuna göre Türk nüfusu 780.000 olarak verilmiştir. 1987 yılında İngiltere’de yayınlanan Ihquıry Dergisi’ne göre Irak’ta en az 1.500.000 Türkün yaşadığı vurgulanmıştır. 1988 yılında Irak Devlet İstatistiklerine göre verilen oranlar şöyledir:

Kilometrekareye düşen nüfus yoğunluğu 42, ortalama doğum oranı %0.45, yıllık nüfus artışı %3.7, doğurgan kadına düşen ortalama çocuk sayısı 7, ölüm oranı %0.87’dir.

Bu istatistikler doğrultusunda Irak Planlama Başkanlığı’nın verilerine göre 1976 yılı sayımında 11.505.000 olan nüfus 1988’de 18.100.000 olarak bulunmuştur.13 Bu rakamlardan yola çıkılarak hesap edildiği zaman 1921, 1926, 1947, 1957, 1959 ve 1965 yılları içerisinde etnik yapıya göre elde edilen nüfus:

Hıristiyan %3 Türk %16

Kürt %18 Arap %63

olarak belirlenir. Buna denk gelen nüfus ise şöyledir:

Hıristiyan 546.000

Türk 2.880.000

Kürt 3.240.000

Arap 11.444.000

Toplam 18.110.000

olarak belirlenmiştir. Son yıllarda ortaya çıkan yapılanma içinde paraleller dikkate alınarak nüfus hesap edilirse aşağıdaki tablolar doğrultusunda nüfus oran ve sayı olarak belirlenmiştir:

A- 36. Paralel Üstü:

1- Çekiç Güç Himayesindeki Bölge (Kürt Himaye Bölgesi)

Duhok, Zaho, Amadiye 360.000 %15 Türk 310.000

Erbil, Diyana, Kösancak 360.000 %10 Hıristiyan 100.000

Süleymaniye 900.000 %75 Kürt 1.630.000

2- Çekiç Güç Himayesi Dışında Kalan:

%40 Türk 610.000

%10 Kürt 153.000

%50 Arap ve diğer 720.000

3- 36. Paralel Üstünde Toplam Nüfus:

Arap 720.000 Türk 923.000

Kürt 1 780.000 Hıristiyan 150.000

B- 35-36. Paraleli arasında bulunan Kerkük, Altunköprü, Tisin, Leylan, Tazehurmatu, Tavuk, Yayçı, Türkalan, gibi Türk köyleri14 ve bunların yanı sıra Dibiz, Riyad, Havice gibi yarı Arap yerleşim yerleri ve Şirkat’ın toplam nüfusu 950.000’dir. 15

Türk %65 618.000

Kürt %10 95.000

Arap %25 237.000

C. 35-34. Paralel Arasında

Tikrit, Beled, Tuzhurmatu, Kifri, Karatepe, Hanekin, Kalar, Mansuriye, Kızlarbad, İnceana ve Bayat yerleşim yerler: Nüfusun %60’ı Türk, %5’i Kürt, %35’i Arap olup toplam nüfus 720.000 ve Türk nüfusu 420.000’dir.

D- 34. Paralelin Altındaki Türk Nüfusu:

Merkezi Bakuba olmak üzere Mendeli, Kazaniye ve Bedre’den oluşur. Buradaki Türk nüfusu bölge nüfusunun %33’ünü oluşturur ve yaklaşık 350.000’dir.16

E- 34. Bağdat vilayetinde Ragibe Hatun, Azamiye, Şaab, Sıleyh, Griad, Fadl, Meydan gibi yerlerde her on kişiden birinin Türk olduğu söylenebilir. Burada en az 500.000 Türk olduğu tahmin edilmektedir. Irak’ın diğer bölgelerinde ise %5 Türk nüfusu bulunmaktadır.

Irak Türklerinin Eğitim Durumu

Nüfus bahsinde olduğu gibi eğitim bahsinde de konu yıllar içerisindeki durumuna göre izah edilecek olursa ilk olarak.

1- 1926-1957 Yılları Arası: En iyi Türkçe eğitim öğretim aldıkları yıllar olarak belirtilebilir. Ancak, eğitim dilinin hızla Arapçaya çevrilmesi bakımından önemlidir. Ancak yeterli Arapça bilen öğretmen bulunmadığı için eğitim Türk öğretmenler tarafından Türkçe verilerek rejimin isteği dışında gerçekleşmiş ve bunu hisseden hükümet tarafından öğretmenler sürgüne gönderilerek cezalandırılmıştır. Özellikle Sadabat Paktı vesilesi ile 1937 yılında Kerkük’ü ziyaret eden zamanın Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve beraberinde zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Kerkük halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanmasından sonra bu baskının daha fazla arttığı belirtilmiştir.17 Bu dönemde yayınlanan gazeteler şunlardır: 1- Kevkeb-i Maarif, 2- Başarı, 3- Yeni Irak, 4- Teceddüt, 5- İleri, 6- Maarif Dergisi, 7- Necme, 8-Afak, 9- Beşir’dir. 18

2- 1958-1969 Yılları Arası: 1958’de Irak’ta ihtilâl olmuş Türklerin eğitim durumu yeniden gündeme gelmiş ilk olarak Irak Radyoevi’ne bağlı olarak Türkmence yayına başlanmıştır. Bu hakların verilmesinin temelinde 28-30 Ağustos 1960 tarihinde Kerkük’te toplanan Türkmen Öğretmenler Kongresi’nde alınan kararlar yatmaktadır.19 Başta Kerkük olmak üzere Irak’ta yaşayan bütün Türkmenlerin Türkçe eğitim, öğretim ve sorunları tartışılmış özellikle temel eğitim çağındaki çocukların ana dil eğitimi üzerinde durulmuştur. Kongrede alınan kararlar hayata geçirilmemiştir.

3- 1970-1990: 17 Temmuz 1968’de Irak’ta Baas Partisi iktidara gelmiştir.20 24 Ocak 1970 yılında yeni rejim tarafından kendilerine bazı kültürel haklar verilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak, verilen haklar tarih içerisinde tersine uygulanmış ve bu tarihten itibaren baskı ve asimile uygulamalarına geçilmiştir. 1970-1971 yılında Kerkük’te Türkçe eğitim veren okul sayısı 137 iken 1971-1972’de bu sayı 68’e düşmüştür. 1972-1973 yılı itibarı ile Arapça eğitim veren okul sayısı 264’e çıkmıştır.21 1976’dan itibaren bulundukları yerlerden göçe zorlanıp baskı yapılmaya başlanmıştır. Türkler eğitim alanındaki fırsat eşitliğinden mahrum bırakılmıştır. Bir şekilde mezun olup göreve başlamak isteyenler için her türlü engel çıkarılmıştır. Bırakın Türkçe eğitimi dışarıdan gelen Türkçe yayınların okunması evde bulundurulması dahi suç sayılmıştır. Yine bu dönemde 1960 yılından beri hizmet veren Kardaşlık Dergisi’nin idaresi cumhurbaşkanı kararı ile Türklerden alınmıştır.22

4- 1990 Yılı Sonrası: 1991 yılında meydana gelen siyasî istikrarsızlık nedeni ile Kuzey Irak’ta oluşan güvenli bölgede faaliyete geçen Türkmen Partileri tarafından ilk olarak Doğuş adlı ilkokul açılmıştır.23 Daha sonra Erbil’de sırası ile Doğuş, Yunus Peygamber, Fuzuli, Gökbörü, Kerkük, Selçuk, Karakoyunlu, Türkmeneli İlkokulları, Oğuzhan, İmadeddin Zengi, Atabek ve Garibi, Kifri’de Karaoğlan İlkokulu ile Doğan Lisesi, Duhok’ta İlhanlı ilkokulu olmak üzere toplam 16 okul açılmıştır. Bu okullarda eğitim dili Kürtçedir. Yukarıda Irak tarihi içinde Türkmenlerin eğitim ve öğretimleri sık sık değişikliğe uğramıştır.

Irak Türklerinin Dili

Irak Türklerinin dili Türkçedir. Irak Türkleri Oğuz Türklerindendir. Dilleri Azerî diline benziyorsa da aralarında şive bakımından büyük farklılıkları olduğu söylenmektedir.24 Dillerinin şive bakımından değişik özellikleri bulunmasına rağmen diğer Türk ülkelerindeki Türklerin konuştukları dile nazaran Türkiye’de yaşayan Türkler en kolay Irak Türklerinin şivesini anlamaktadır. Yazı dilinde İstanbul ağzını tercih etmektedirler.25 Ancak son yıllardaki uygulamalardan Arapça ve Kürtçenin tesiri altında kaldıklarını söyleyebiliriz.

Irak Türklerinin 1994 yılı itibarı ile eğitim durumlarını verecek olursak %75’i okur yazar. %25’i okuma yazma bilmemektedir. Okur yazar kadınların %14’ü, erkeklerin %16’sı ortaokul mezunu. Kadınların %7’si, erkeklerin %17’si lise mezunudur. Üniversite mezunu olmaları bakımından değerlendirecek olursak kadınların %14.7’si, erkeklerin ise %38 oranında olduğunu söyleyebiliriz.26

Irak Türklerinin Dini

Irak Türkleri %96 oranı olarak Müslümandır. Ülkenin güney ve güneydoğusunda yaşayan Şiîlerin nüfusa oranı %55 olarak ifade edilebilir. Orta Doğu ülkeleri içerisinde Irak Şiî nü

fus oranı en yüksek ülkedir. Şiî nüfusun çoğunluğu Arap kökenlidir. Çoğunluğu Sünnî olan Türklerin %23’ü ise Şiîdir. Mezhep farklılığı Türkler arasında herhangi bir soruna meydan vermez.27

Irak Türklerinin Aile Yapısı

Irak Türkleri arasında aile bağları çok güçlüdür. Yirminci yüzyılın başına kadar gelenekçi anlayış sürmesine rağmen, ikinci yarısından itibaren özellikle doksanlı yıllarda dünyanın genel hızlı değişimi çerçevesinde onlarda daha esnek davranışlar sergilemeye başlamışlardır. Eskiden evlilik kararı aile büyüğü olan babanın rızası ile yapılırken, içinde bulundukları toplumun şartları gereği okul ve iş alanlarında değişik sosyal çevrelerde bir araya gelme fırsatı bulabildikleri için evlilikleri kendi tercihleri doğrultusunda şekillenmektedir. Ailede büyüğüne saygılı, küçüğüne şefkat ve merhametli, birbirlerine ihtiyaç anında yardımcı olmaya devam etmektedirler. Irak Türkleri geçmişten günümüze tek eşliliği tercih etmektedir. İslâm inancı çok eşliliğe izin vermesine rağmen buna iltifat edilmemiştir. Aile içinde kadın ve erkek birbirine saygı ve sevgi çerçevesinde yaklaşmaktadır. Namus, iffet geçmişten gelen ve Irak Türkleri arasında günümüzde de önemle tercih edilen bir husustur. Akraba evliliği yaygındır. Çok çocuk sahibi olmayı tercih etmezler. Meseleye akılcı açıdan yaklaştıkları için sayıca çok olması yerine az ama iyi yetişmiş olmasına özellikle önem vermektedirler. Son yıllarda nüfusun diğer etnik kökenle aralarında kısa sürede farklılıklar olması diğerleri ile aralarında meseleye bakış açılarının farklılığından kaynaklanmaktadır.



Irak Türklerinde Evlilik

Günümüzde gerçekleşen bir evlilik şu sırayı takip etmektedir.

1- Kız isteme görücüye gitme (dilekçilik) âdeti uygulanmaktadır.

2- Kızın verildiği söz kesildiği gün; a- Şerbet içilmektedir. b- Dua okunmaktadır.

3- Kızın nişanlı (adaklı) olduğunun bir işareti olarak çeşitli nişan hediyeleri, giyim eşyası, altın takı vb. armağanlar alınmaktadır.

4- Yol (başlık) parası alınmakla beraber kız çeyizi için kullanılmaktadır.

5- Nişan töreninde müzik eşliğinde halay çekilip hoyrat okunmaktadır.

6- Kına gecesi eskisi kadar yaygın değildir. Kına gecesi yapılanlar, genelde kız evinde gelinin eline kına yakılması ve basit bir eğlence düzenlenmesi olarak uygulanmaktadır. Erbil’de bu âdet terk edilmiştir.

7- Düğün (toy) devam eden bir gelenektir. Mevsime göre belirlenen mekanlarda yapılmaktadır. Kışın kapalı alanlarda, yazın açık alanlarda masalar kurulup saz heyeti eşliğinde yapılmaktadır. Düğün toy sırasında yemek yedirilmesi devam etmektedir.

8- Kızın ailesinin özellikle babasının ve erkek kardeşlerinin düğüne katılması ayıp karşılanmakla beraber günümüzde yapılan düğünlere iştirak etmektedirler.

9- Gelin hamamı ve damat traşı âdet olarak uygulanmakla beraber herhangi bir eğlence eşliğinde olmayıp sadece kuaföre gidilerek yapılmaktadır.

10- Gelin ve damadın kıyafetleri Türkiye’de olduğu gibi gelin için beyaz gelinlik ve duvağı erkek için takım elbisedir.

11- Gelin çeyizinin sergilenmesi ve çevredekilere gelin evinin gösterilmesi gibi bir âdetleri yoktur.

12- Gelin almaya motorlu araçlarla konvoy oluşturarak gidilmektedir. Gelin kız evinden alınırken, şeker ve para atılması adet olarak sürmektedir.

13- Gerdek için beraber olacakları evde yalnız bulunmaktadırlar. Ekonomik durumları müsait olursa balayını tercih etmektedirler.

14- Gerdek gecesi özellikle damat (Küreken) tarafından perde namazı adı altında 2 rekat şükür namazı kılınması âdeti dindar olanlar tarafından uygulanmaktadır.

15- Gerdek gecesi damat (küreken) tarafından geline yüz görümlüğü olarak para verilmektedir.

16- Evlenmenin gerçekleştiğinin ilanı anlamında değerlendireceğimiz evlilik sonrası yapılan yeddi (yedi) adeti tören olarak uygulanmaktadır.

17- Gerdek sonrası yapılan supha (sabah yemeği verilmesi) âdeti yaygın olmamakla beraber uygulanmaya devam etmektedir.

18- Evlilik sonrası aile yapısı hem geniş hem de çekirdek aile tarzında karşılıklı rıza sonucu tespbit edilmekte mutlaka ayrı ev açılması ya da birlikte oturulması zorlamaları görülmemektedir. Ancak hem büyükler, hem de gençler ayrı ev açılması fikrine sıcak bakmaktadırlar.

Irak Türklerinin Meslekleri

Geçmişte toprakla uğraştıkları zamanlarda çiftçilik, hayvancılık, ticaret ve esnaf dediğimiz alanlarda uğraşırlardı. Günümüzdeki uygulamaları bakımından elimizde yeterli istatistikler bulunmadığı için bu konuda sadece gözlemlerimizden yola çıkarak genellemeler yapabiliriz. Ticaretle uğraştıkları gibi bakkal, kasap, manav, attar, demirci, dökümcü, tamirci vb. alanlarda hizmet verirler. Çoğu eğitimli oldukları için öğretmen, doktor, mühen

dis, mimar, avukat, bilgisayar mühendisi, akademisyen, şair, edebiyatçı, hattat gibi güzel sanatlar alanında pek çok münevveri bulunmaktadır. El sanatları alanında halı, kilim, cecim dokumacılığı ile uğraştıkları gibi testi, küp, kase gibi eserleri yapan küzeciler, sepet, sandık gibi ev eşyalarını yapan hasırcılar bulunmaktadır. Bu konuda Kerkük ve Altunköprü şehirleri ilerdedir.

Özellikle vurgulanması gereken bir başka nokta ise Irak Türklerinin eğitimli kesiminin büyük bir kısmı çeşitli vesilelerle yurt dışında bulunmaktadır. Bu aydın kesim kurdukları dernekler ile dışlanmışlıklarını ve yalnızlıklarını psikolojik olarak bastırdıkları gibi Irak’ta ve bulundukları ülkelerde yaşayan Türkmenlerin eğitim, kültür, sağlık ve hukuk meselelerini çözmek amacı ile örgütlenmektedirler.

Irak’ta Türkmen Olmaları
Nedeniyle Karşılaştıkları
Engeller

1970’li yıllardan itibaren yaşadıkları coğrafyada adeta bir suçlu gibi görülmeye başlamışlardır. Saddam’ın iktidar olmasından sonra sorunları katlanarak artmıştır. Gerçi Saddam kendi vatandaşlarına da çok kötü davranmaktadır. Ülkede demokrasi rafa kaldırılmıştır. Ancak bundan en çok nasibini alanlar Türkler olmuştur. Özellikle Kerkük olmak üzere bulundukları yerden göçe zorlanmaları, eğitim ve emlak edinme haklarının ellerinden alınması vatandaşlık hukukunun ihlâl edilmesidir. Bulundukları yerlerden göçe zorlanmaları sonucu mevcut tarım arazilerini ve mesleklerini terk ettiklerinden işsiz ve aç kalmaktadırlar. Daha sonra göç ettirildikleri yerlerde Arap toprak sahipleri ve işverenlerle karşılaşmaktadırlar. Türklerin bir iş yeri kiralaması konusunda her türlü zorluk çıkarıldığı gibi gerçek değerinin çok üzerinde rakamlar istenerek ülkeyi terk etmeleri konusunda her türlü eza ve cefa uygulanmaktadır. Bölgede alan araştırması yapmak için bulunduğumuz 1994 yılında 1987 yılında Kerkük’ten göç ettirilen bu insanlarla yüz yüze görüşme fırsatını buldum. Kerkük’te Türklere ait binalarda yol açma bahanesi ile düşük bedellerle istimlak edilerek mal sahibi olanların şehri terk etmesine böyle bir formül getirilmiştir. Eğer Kerkük’te ev kiralamak istiyorsa Baas Partisi’nden izin almak zorundadırlar. Ancak bu belge sadece Araplara verildiği için bu yol da kapalıdır. Türklerin elinden alınan tarım arazileri güneyden gelen tarımdan anlamayan Araplara dağıtılmıştır. Devlet memuriyetine alınmaları ise imkansızdır. Devlet memuriyetine girmenin şartı da Baas Partili olmakla mümkündür. Devlet dairelerine işi düşen Türkmenler devamlı hakarete maruz kalırlar. Eğer adları Türkçe ise daha çok hakarete uğrarlar. Haklarını aramaya kalkışan vatandaşları savunan avukatlar da kovuşturmaya uğrarlar. Bu takip o kadar ileri gider ki çoğu mesleklerini bırakarak çareyi ülke dışına kaçmakta bulmuşlardır.

Türkmenlerin dinî hürriyetleri de rejim tarafından kısıtlanmaktadır. Kendi dilleri ile vaaz etmeleri rejim tarafından yasaklanmıştır. Din adamları hapse atılıp çeşitli işkencelere maruz kalmaktadırlar. Baas Partisi’nin zulümlerinden bunalan Türkmenler zorunlu göçe maruz bırakılmaktadır. Çoğunluğunun ilk tercih ettiği ülke Türkiye olmasına rağmen bu ülkenin kanunları çerçevesinde yabancı muamelesi gördüklerinden sınır dışı edilmektedirler. Çaresiz kalan bir çok aile umut tacirlerinin ellerine düşerek Yunanistan üzerinden Avrupa ülkelerine götürülmek vaadi ile kandırılarak küçük deniz motorlarına kapasitesinin çok üzerinde doldurularak her defasında sonu ölümle biten dramatik bir macerayı yaşamış ve yaşamaktadırlar. Daha iyi şartlarda bir hayatı hayal ederlerken yolculuk Ege Denizi’nin sularında boğularak sonuçlanmaktadır. Türkmenleri aynı maceranın içine atılmaktan alıkoyacak en etkili yol Türkiye tarafından hukukî düzenlemeler yapılarak çözülecektir.

Türkmenleri sonu ölümle biten yola çeken bir başka nokta çoğunun ülke dışında bulunan akrabalarının destek ve davetleridir. Bir vesile ile kaçmayı başaranlar Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde son derece mutsuz ve aile hasretiyle yaşamaktadırlar. Yurt dışında yaşayanların en büyük özlemleri Türkiye’ye dönerek vatandaşlık hukuku çerçevesinde yaşamaktır. Uzun yıllar önce eğitim amacı ile bölgeden ayrılanlar ile daha sonraki yıllarda sözü edilen baskılar nedeniyle ayrılanların çoğunluğu eğitimli olan Türkmenler bu insanlık dışı uygulamaları onur kırıcı buldukları için bölgeden ayrıldıktan sonra başta Türkiye olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri Almanya, Hollanda, Danimarka, İsveç ile Avustralya ve Amerika gibi kıta ülkelerine giderek buralarda kurdukları Türkmen dernekleri vasıtasıyla kendi kimliklerini muhafaza etmektedirler. Toplantıları, panel ve sempozyumları konu ile ilgilenen meraklıların dışında Türk kamuoyunda maalesef bilinmemektedir. Toplumsal olarak varlıklarını korumaları içinde bulundukları şartlar değişmezse giderek güçleşecektir. O halde Irak Türklerinin sosyal yapısındaki zedelenmelerin düzelmesi bölgedeki iç yapı şartlarının düzenlenmesi ile doğru orantılıdır diyebiliriz.

Yazının başından itibaren değerlendirmeye çalıştığımız Irak Türkleri diğer bir deyişle Türkmenler Irak coğrafyasında kuzeyden güneye doğru bir hat içerisinde doğal bir yerleşim içindeyken Irak ayrı bir devlet olarak 1926 yılında tarih sürecinde yerini aldığından beri yu

karıda konu başlıkları içerisinde de değerlendirdiğimiz gibi siyasî uygulamalar nedeni ile bu insanların coğrafyaları, nüfusları, eğitim hakları, meslek ve çalışma hakları özetle yaşama haklarına sınırlar getirilmiş kendi kimliklerinden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Günümüzde çok sık dile getirilen insan hakları ihlâllerine maruz kalan en önemli kitle unvanını kendilerine vermemiz doğru olur inancındayım.

1 İzzettin Kerkük, “Irak Türklerinin Menşei (Basluhan),


Yüklə 14,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin