2.3. TARİHSEL GELİŞİM
Talas’ın tarihi M.Ö. 1500’lere kadar uzanmaktadır. M.Ö. 1500’lerde Mazaklar, M.Ö. 510’larda Kapadokyalılar, M.Ö. 312’lerde Kayrus, M.Ö. 335’te İskender’in İstilası, M.Ö. 37’den 1107’ye Romalılar, 1070 de Alparslan’ın Romen Diyojen’i yenerek Anadolu’ya egemen olmasıyla Talas, Anadolu’ya gelen Türklerin egemenliğine girmiştir2. Türkler’in Anadolu’ya gelmesi ile birlikte 400-500 hanelik Türkmen ailesi yerleşmiş ve beldeyi kısa sürede önemli bir merkez haline getirmişlerdir.3
Bugün Talas'ın 1 km kadar doğusunda Derevenk denilen bölgede bulunan mağaralar içerisindeki resim, şekil ve yazılardan anlaşılacağı üzere birçok kilise ve manastırın miladın ilk yüzyıllarında yapıldığı ve bu bölgenin bir Hıristiyan yerleşim merkezi olduğu anlaşılmaktadır. 4
16..yy. başlarında Kayseri ve Talas’a gelen Ermeniler uzun yıllar Türklerle beraber yaşamışlardır. Talas’ın yukarı mahalleleri (Yukarı, Tablakaya, Han, Harman gibi) Gayri Müslimlerin, Aşağı Talas ise Müslümanların yerleşim yeri olmuştur. Mübadele sonucunda büyük bir kısmı İstanbul’la göçmüş, bir kısımda başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Fransa İngiltere, Almanya gibi Avrupa devletlerine göç etmişlerdir
Ermeni ve Rumların göçü ile beraber Talas’ta nüfus hızla azalırken, yerleşme ticaret merkezi olmaktan çıkmıştır. Türkler, Ermeni ve Rumların boşattıkları evlere ve mahallelere yerleşmişlerdir. Talas, Osmanlı Devleti’nin sonlarına doğru 1907 yılında belediyelik olmuştur. Talas 1907’de bu dönemden sonra, Kayseri Mahkeme Sicilleri kayıtlarından anlaşılacağı üzere 1911 yılında nahiye yapılmış ve çevre köyler Talas’a bağlanmıştır. Talas, 1987 tarihinde 3392 sayılı kararla ilçe olmuştur.
2.4. FİZİKSEL YAPI VE ÇEVRESEL ANALİZLER
Dağlar: Ali Dağı Talas İlçesinin başlıca dağı durumundadır. İlçe merkezinin güney doğusunda bulunan dağ 1871 metre yüksekliğindedir. Erciyes Dağının püskürtmesi sonucu oluşan dağ, volkanik bir dağdır. Hava sporları ve turizm potansiyeli olan dağda 2006 yılından beri yamaç paraşütü yarışmaları yapılmaktadır.
Akarsular: Deliçay Deresi: İlçe Merkezinde yerleşim alanı ile Erciyes Üniversitesi arasından geçen akarsuyun, uzunluğu 4850 m’dir. Akarsuyun, yaklaşık 3200 metrelik bölümü beton kanal olarak inşa edilmiştir.
Deliçay Deresi dışında Talas ilçesinde aktif akarsu bulunmamaktadır. Sadece kış aylarında yağan karların, sıcaklığın arttığı dönemlerde ve yağmur suları ile oluşan kısa dönemli geçici akarsuları vardır. Yazın bu akarsu yatakları kuru dereler olarak belirginleşmektedir. Bu geçici derelerden en belirgini Gümüşlüce Deresidir.
Deprem Durumu: Kayseri ve yakın çevresinde etkili olan faylar Erciyes Fayı ve Deliler Fayı olarak sayılabilir. Kayseri’nin KD’sunda, Sarımsaklı köyü ile güneyde Develi KD’sundaki Kızık köyü arasında uzanan yaklaşık 63 km uzunlukta, KD-GB gidişli sol yönlü doğrultu atım karakterli fay Erciyes Fayı olarak adlandırılmıştır. Sarıoğlan ile Tuzla gölü arasında uzanan yaklaşık 70 km uzunlukta K76D gidişli sol yönlü doğrultu atımlı fay, Deliler fayı olarak adlandırılmıştır.
Jeolojik Durum:
Başakpınar Sanayi planlama alanını kapsayan, Kayseri Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 16.07.2009 Tarihinde onaylanan, imar planına esas jeolojik jeoteknik etüt raporunun sonuç ve öneriler kısmında;
2. Çalışma alanında Erciyes volkanik sisteminin (Güner vd. 1984) doğu bölümünü meydana getiren Koçdagı kompleksine ait Pliyosen volkanitleri, Erciyes stratovolkanı ürünü olan Pliyo-Kuvaterner volkanik kayaçları ve ayrıca Kuvaterner yaslı alüvyon çökellerine ait birimler bulunmaktadır.
3. Yapılan sondajlarda SPT deneyinden elde edilen (ham, düzeltilmemiş) darbe sayıları en düşük 4 olarak kaydedilmiştir (34 nolu kuyu). Bütün sondajlardan alınan zemin örneklerinin laboratuvar analiz sonuçlarına göre çalışma alanındaki zeminlerin % 88’inin iri taneli; % 12’sinin de ince taneli olduğu olduğunu görülmüştür. Birleşik zemin sınıflamasına göre, ince taneli zeminlerin geneli düşük plastisiteli S_LT (ML), iri taneli zeminlerin geneli ise siltli KUM (SM) sınıfında yer almaktadır. Çalışma alanı geneli için zemin grubu A2 (çok sıkı) ve B2 (sıkı)’dır.
4. Çalışma alanındaki jeoelektrik seviyeler incelendiğinde, çalışma alanının bütününü kaplayan killi, siltli, kumlu, çakıllı ve bloklu seviyeleri görmek mümkündür. Jeolojik bilgilerden ve jeoteknik kuyu logu bilgilerinden de faydalanılarak; özdirenç değerinin 15 ohm.m’den düşük olduğu seviyeler kil, 15-50 ohm.m arasında olduğu seviyeler siltli kil, 51-100 ohm.m arasında olduğu seviyeler kumlu kil, 101-200 ohm.m arasında olduğu seviyeler az killi kum, 201-300 ohm.m arasında olduğu seviyeler çakıllı kum, 301-400 ohm.m arasında olduğu seviyeler killi kumlu çakıl, 401-500 ohm.m arasında olan seviyeler kumlu çakıl, 501-600 ohm.m arasında olduğu seviyeler az kumlu çakıl, 601-700 ohm.m arasında olduğu seviyeler bloklu çakıl, 701-900 ohm.m arasında olduğu seviyeler iri bloklu çakıl ve özdirenç değerinin 900 ohm.m’ den büyük olduğu seviyeler ise ignimbirit olarak tarihlenmiştir. JF-7, JF-8, JF-15 ve JF-19 özdirenç ölçü noktalarında görülen ve yüksek özdirenç değerine sahip (1000- 1300 ohm.m) seviyeler yüzeye yakın olmaları nedeniyle bloklu malzeme olarak tarihlenmiştir. JF-7 özdirenç ölçü noktasında 6 metrede, JF-8 noktasında 5 metrede, JF-15 noktasında 12 metrede, JF- 16 noktasında 20 metrede ve JF-19 noktasında ise 30 metrede özdirenç değerleri 950-1500 ohm.m seviyelerine çıkmıştır. Bu seviyeler ignibiritlere giriş derinliği olarak kabul edilmiştir. Elektrik özdirenç yönteminden elde edilen veriler ile sondajlardan elde edilen verilerin birbirleriyle uyumlu olduğu görülmüştür.
5. Çalışma alanında zemin hakim titreşim periyot değerleri 0.11-0.34 sn aralığında değer almaktadır. Spektral zemin büyütme değerleri ise 1.05 –2.03 aralığında değer almaktadır. Ansal vd (2004) ölçütüne göre spektral büyütme değer değişimleri çalışma alanının geneli için “A, düşük tehlike düzeyi” sınıfına girmektedir. Bunun yanında, Kumsar ve dig. (2005) spektral büyütmelerin 2.0 ve üzerindeki degerlerinin yerleşime önlemli alanlar için kriter oluşturacağını belirtmişlerdir. JF- 35 profilini oluşturan birimlerin kayma dalga hızları kısmen düşüktür ve dolayısıyla da hesaplanan zemin büyütmeleri riskli sınıra yakın çıkmıştır. Bir deprem sırasında sismik dalga genlikleri, büyütmeler derecesinde artarak yüzeye ve dolayısıyla yapılara yansıyacaktır Bu açıdan büyütmeden kaynaklanabilecek jeoteknik sorunlara dikkat edilmeli, yapı boyut ve temel analizleri buna göre gerçekleştirilerek, depreme dayanıklı yapı tasarımı ilkelerine bağlı kalınmalıdır.
6. Çalışma alanında 30 m derinlik için ortalama kesme dalga hızı değerleri (Vs30) 349 m/sn ile 1048 m/sn aralığında değerler almaktadır. Vs30 değerleri kullanılarak, uluslararası standartlardaki “National Earthquake Hazards Reduction Program Uniform Building Code (NEHRP – UBC)” zemin sınıflamasına göre, 1 profil “D; Sert/Sıkı Zemin” sınıfına, 28 profil ise “C; Çok Sıkı/Sert Zemin” sınıfına, 13 profil ise “B; Kaya” sınıfına girmektedir. TS EN 1998-1 (Eurocode 8) tanımına göre ise 1 profil “C” sınıfına, 30 profil “B” sınıfına, 11 profil ise “A” sınıfına girmektedir.
7. Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasına (1996) göre üçüncü derecede deprem bölgesi sınırları içinde kalmaktadır. Buna karşılık çalışma alanı ve çevresi için en önemli çizgisel deprem kaynağı sayılan Erciyes Fayına göre kurulan deprem senaryoları ile hesaplanan en yüksek efektif ivme değeri, sağlam zeminde ~ 0.51 g, kayada 0.45 g hesaplanmıştır. Bu sonuca göre yapı tasarımlarının 0.40 g’den büyük yatay pik ivme değerlerine göre yapılması uygun olacaktır. Normal bir yapı 50 yıllık ekonomik ömrü içinde % 90 ihtimal ile bu ivme değerlerinden fazla bir yüklenmeye maruz kalmayacağı tahmin edilmektedir.
8. Tasıma gücü analizlerinde hesaplama yöntemi olarak Terzaghi ve Peck (1967) kullanılmıştır. Mütemadi (Serit) temel tipi için, temel derinligi 2,0 m temel genişliği 1,5 m olarak kabul edilmiştir. Sondajlardan elde edilen SPT-N değerlerinden de anlaşıldığı üzere çalışma alanında zemin olarak değerlendirilen Tavlusun mahallesinin güneyi ve güneydoğu kesimlerinde hesaplanan izin verilebilir tasıma güçleri değerlerinin diğer alanlara göre çok yüksek çıktığı görülmüştür (5 nolu kuyu için 660 kPa, 7 nolu kuyu için 629 kPa, 68 nolu kuyu için 480 kPa, 12 nolu kuyu için 462 kPa, 1 nolu kuyu için 376 kPa). Diğer alanlarda ise (Erenköy mahallesi alüvyon zeminlerinde) izin verilebilir tasıma gücü değerleri 206 ve 390 kPa aralığındadır. Bu alanlarda yapılan tasıma gücü hesaplarından elde edilen izin verilebilir tasıma güçleri değerlerinin kabul edilebilir değerler olduğu anlaşılmıştır. Bu hesaplamalar öngörüm değerleri olup zemin profilinin değerlendirilmesi amacı ile yapılmıştır, yapılaşmalarda kullanılmamalıdır.
9. Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Melikgazi ilçesi sınırları (Erenköy ve Tavlusun mahallelerini kapsamaktadır) ve Talas ilçe sınırları (Bahçelievler mahallesi güneyi, Harman, Kiçiköy, Han, Tablakaya, Yukarıtalas ve Tavlusun mahallesinin kuzeyini kapsamaktadır) ile Mimar Sinan belediyesi (Dere mahallesi) içerisinde kalan çalışma alanı, yerleşime uygunluk açısından üç ayrı önlemli alan ve uygun olmayan alanlara ayrılmıştır Bahçelievler mahallesi güneyi, Harman, Kiçiköy, Han, Tablakaya, Yukarıtalas ve Tavlusun mahallesinin kuzeyinde volkanik kayaların bulunduğu alanlar önlemli alanlar-1 (ÖA1), çalışma alanının doğusunda (Tavuslun mahallesi güneyi ve güneydoğusu) gözlemlenen volkanik kayaların bulunduğu alanlar önlemli alanlar-2 (ÖA2) ve çalışma alanının diğer kesiminde gözlemlenen alüvyon alanlar ise ve önlemli alanlar-3 (ÖA3) seklinde ayrılmıştır.
Önlemli Alanlar 1 (ÖA1): Önlemli alanlar 1 (ÖA1), Bahçelievler mahallesi güneyi, Harman, Kiçiköy, Han, Tablakaya, Yukarıtalas ve Tavlusun mahallesinin kuzeyinde gözlenen volkanik kayaların bulunduğu eğimli alanlardan oluşmaktadır. Ekli yerleşime uygunluk haritasında (ÖA1) simgesiyle gösterilmiştir. Çalışma alanında ÖA1 ile gösterilen alanlarda yapılan jeoteknik değerlendirmeler sonucunda, kayaların çok düşük-düsük dayanımlı kayaç sınıfında yer aldığı, bozuşmuş zon kalınlığının fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca kayaların bulunduğu sahaların eğimli olduğu ve kayaların kırıklı ve çatlaklı yapıda olduğu da gözlenmiştir. Planlama aşamasında; ÖA1 ile gösterilen bu alanlar üzerinde yoğun bir yapılaşma söz konusudur. Bu alanlar kaya olduğu için diğer alüvyon birimlere nazaran daha duyarlı olduklarından dolayı, aşağıda parsel bazında verilmiş önlemleri almak kaydı ile yerleşim açısından birinci öncelikli alan olarak değerlendirilmesi önerilir. Bu alanlarda yüksek katlı yapılaşmaya gidilebilir. Parsel bazında yapılacak sondajlı etüt çalışmalarında; ÖA1 ile gösterilen alanlarda yapılacak ayrıntılı etütlerde, sondajlar sağlam kayaya kadar yapılıp litolojisi ortaya çıkarılmalı, karot numunelerinden RQD belirlenmeli, tek eksenli sıkışma dayanımı ve benzeri laboratuvar deneyleri yapılarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmelere dayanarak, emniyetli tasıma gücü değeri, uygun temel tipi ve temel derinliği ile jeoteknik hesaplamalar ayrıntılı olarak verilmelidir. Bu tür alanlarda, eğimli alanlardaki yapılaşma teknikleri önerilmeli, yapıların ön, arka ve yanlardan güvenliği yapılaşma öncesi sağlanmalı, sev üstüne gelecek ilave yükün doğal veya yapay seve etkisi ile sev stabilitesini bozmayacak sev kenarına olan güvenli mesafesi belirlenmeli, kaya ve zemin parametrelerinden doğabilecek problemlere yönelik önlemler alınmalı, yüzey suları (atık su, yağmur suyu vd.) ile kaçak sızıntı sularının drenajı sağlanmalıdır. Bunlarla beraber bozuşmuş zonlar veya varsa yamaç molozu kaldırılmalı, temel sağlam kayaya oturtulmalıdır, zayıf zonun kalın olması ve sıyırmanın yapılamayacağı durumlarda sağlam kayaya soketlenmis kazıklı temel tercih edilmelidir. Kırıklı ve çatlaklı kayalarda doğal şevler ile kazı neticesinde oluşmuş yapay şevlerden dolayı çevre parsellerde oluşabilecek yamaç ve sev duyarlılığını bozucu davranışlardan kaçılarak, yapılaşma öncesi koruyucu önlemler alınmalıdır.
Önlemli Alanlar 2 (ÖA2): Önlemli alanlar-2, çalışma alanının doğusunda (Tavuslun mahallesi güneyi ve güneydogusu) çok aşırı derecede altere olmuş, pekişmemiş ignimbrit ve tüflerden oluşmaktadır. Ekli yerleşime uygunluk haritasında (ÖA2) simgesiyle gösterilmiştir. Arazi çalışmaları sırasında yapılan jeoteknik sondajlar esnasında bu alanlardan karot alınamamış ve yüksek SPT-N darbe sayıları kayıt edilmiştir. Bunlara bağlı olarakta bu alanlar zemin olarak değerlendirilmiştir. Bu alanlarda zemin olarak çok sıkı yapıda kumlu ve çakıllı malzeme yoğun olarak gözlenmektedir. Ayrıca bu alanlarda, çalışma alanının diğer kesimlerinde gözlenen alüvyon alanlara kıyasla SPT-N değerlerinin daha yüksek olduğu ve buna bağlı olarakta daha yüksek tasıma gücü değerlerinin elde edildiği gözlenmiştir. Zemin büyütme değerlerinin de düşük olduğu ve herhangi bir afet riski olmadığı gözlenmiştir.
Planlama aşamasında;
ÖA2 ile gösterilen bu alanların zemin özelliği sunan aşırı derecede altere olmuş, pekişmemiş, dayanımsız volkanik kayaçlar üzerinde olması nedeniyle az ve orta katlı yapılaşmaya gidilmesi önerilmekle birlikte yüksek katlı yapılaşmaya gidilmesi durumunda uygun inşaat ve zemin iyileştirme teknikleri kullanılarak, doğacak risklere karsı tedbirler alınmalıdır. Mümkün olduğunca bina önem katsayısı yüksek olan yapılar bu bölüme yerleştirilmemelidir. Bu alanlar planlama aşamasında ikinci öncelikli alanlar olarak değerlendirilmelidir. Parsel bazında yapılacak sondajlı etüt çalışmalarında; ÖA2 ile gösterilen alanlarda her katlı bina için parsel bazında zemin etüdü yapılmalı ve bu etüt için hazırlanacak raporda zeminin oturma, şişme, sıvılaşma, tasıma gücü özellikleri ve diğer jeoteknik hesaplamalar ile beraber zemin parametreleri ayrıntılı olarak belirlenmelidir. Bu alanda şerit veya radya temel tipi önerilmekle beraber yapılacak zemin etütleri sonucunda zemin tanımlamaları ayrıntılı olarak yapılmalı ve buna göre de temel derinliği ile temel tipi hakkında yeni önerilerde bulunulmalıdır.
Önlemli Alanlar-3 (ÖA3): Çalışma alanında, Erenköy mahallesi ve Bahçelievler mahallesinin doğusunda gözlenen alüvyon düzlükleri kapsamaktadır. Ekli yerleşime uygunluk haritasında (ÖA3) simgesiyle gösterilmiştir. Alüvyon çökellerinin bulunduğu alanlar katı siltli kil, kil ve sıkı yapıda kumlu malzemeden oluşmaktadır. Ayrıca bu alanlarda zemin büyütme değerlerinin düşük olduğu, tasıma gücü değerlerinin ÖA-2’ye göre düşük değerlerde olduğu, zeminlerde oturma ve şişme riskinin olmadığı, SPT-N değerlerinin de ÖA-2’ye göre düşük olduğu ve herhangi bir afet riski olmadığı görülmüştür.
Planlama aşamasında;
ÖA3 ile gösterilen bu alanların da alüvyon çökelleri üzerinde yer alması nedeniyle az katlı yapılaşmaya gidilmesi önerilmekle birlikte yüksek katlı yapılaşmaya gidilmesi durumunda uygun inşaat ve zemin iyileştirme teknikleri kullanılarak, doğacak risklere karsı tedbirler alınmalıdır. Mümkün olduğunca bina önem katsayısı yüksek olan yapılar bu bölüme yerleştirilmemelidir. Planlama aşamasında yerleşim açısından en son olarak değerlendirilmelidir. Parsel bazında yapılacak sondajlı etüt çalışmalarında; ÖA3 ile gösterilen alanlarda her katlı bina için parsel bazında zemin etüdü yapılmalı ve bu etüt için hazırlanacak raporda zeminin oturma, şişme, sıvılaşma, tasıma gücü özellikleri ve diğer jeoteknik hesaplamalar ile beraber zemin parametreleri ayrıntılı olarak belirlenmelidir. Bu bölgede yapılacak yapılarda radye temel tipi önerilmekle beraber yapılacak zemin etütleri sonucunda zemin tanımlamaları ayrıntılı olarak yapılmalı ve buna göre de temel derinliği ile temel tipi hakkında yeni önerilerde bulunulmalıdır.
10. çalışma alanında bulunan gölet, ana ve tali derelerde yapılacak imar planı çalışmalarında DS_’ nin görüsü alındıktan sonra yapılaşmaya gidilmelidir.
11. Bu çalışmada, jeoteknik sondajlar, jeofizik çalışmalar ve jeoteknik hesaplamalar herhangi bir parsel dikkate alınmadan çalışma alanının tamamında imar planı yapımında, planlamaya yönelik hazırlanmış olup genel öngörü kazanmak amacıyla yapılmıştır. Bu nedenle daha sonra yapılacak parsel bazındaki çalışmalarda kullanılamaz ve kullanılması da sakıncalıdır. Yapılaşmalardan önce “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği (2008)” gereğince parsel bazında zemin etüdü yaptırılması zorunlu olup zemin etütlerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın “Bina ve Bina türü Yapılar İçin Zemin ve Temel Etüdü Raporu Genel Formatı (2005)” na uygun olarak ve statik projelerin zemin etüdü sonuçlarına göre hazırlanması istenmelidir.” denilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |