Bu makamda olan kendi kadrini bilmişse Halife-i Şahsiyye konumundadır. Âlem-i idrak ederse ve Zat ile buluşursa Genel Halife Olur.
69+97= 166= 13 Hz. Muhammedin Şifre sayısı,
166+305 = 471= Toplamı 12 dir. Hakikat-i Muhammedidir.
4 İslâm’ın Şifre sayısı, Şeriat, Tarikat, Hakikat, Marifet ve
71, Elif, Lâm, Mim ile İnsân-ı Kâmilin koordinatlarıdır.
3710. Nihayet birisi böylece yukarı gitti. Karıncaların en büyüğü biraz zekiydi.
Karıncaların birisi Kesrette Vahdete nazar etti.. Zeki ile cin tabiatli idi, akıl ruhun sıfatıdır.. Akl-i Cüzü Ruha üstün gelmiş ve amir konumundaydı..
Nihayet bir dördüncü karınca fikren onların üstüne çıktı. Zira onların en büyüğü ve biraz daha çok fikirli idi. Dedi ki: “Bu hüneri ve nakışları kâlemden ve parmaklardan ve koldan görmeyiniz. Zira, bunlar sûrettir ve o ise uykuda ve ölümde habersiz gelir.”
Dördüncü karınca Zat-i mertebeye nazar etti.. Fakat Vücut ile Zat bağlantısından haberi yoktu.. Zat Hüviyyet ve Eniyyet ve sadece düşünceden ibaret olduğundan hiçbir oluşum yok idi. Ve ilimden ibaret düşünce idi.. Sûretlerin düşünce ile bağlantısını kuramadı…
3712. “Sûret elbise ve asâ gibi geldi. Akıl ve canın gayri ile nakışlar hareket etmez.”
Yani, “ Cism-i beşerin çare araması, tedbiri ancak akıl ve candır ve ancak akıl ve canın tesiriyle sûret-i cisim harekete gelir.
3713. O habersizdi ki, bu akıl ve kalb, Hudâ’nın döndürmesi olmaksızın cemad olur.
Yani, sûretin harekâtını akıl ve candan bilen bu dördüncü karınca her ne kadar diğerlerinden daha yüksek görmekteysede bu da marifette eksikti. Bilmezdi ki, akıl ve kalb dahi Hak Teâlâ hazretlerinin taklibi ve döndürmesi olmasa cisim gibi cemad ve donuk olurdu..
Bu üç beyitte görüş beyan eden karınca-insân’ın Ulema-i Zahirden olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda fikirde üstünlük ve zekilik ile Şeytan-i sıfatlar ön plâna çıkmakta. İtiraz ve batını idrak ve müşahade edememe vardır. Şeytan Zat cennetinde Meleklerin hocası idi. Bu âlemdede akl-i cüz fiili kuvvetleri idare etmektedir. Ef’âl âlemi oluşumunda, akıl Ruhun sıfatı konumuna geçmektedir. Zat âleminde ki üstünlüğü, Ef’âl âleminde Ruhun kontrolüne bırakması gerektiği anlaşılıyor.
İşte bu oluşum içinde bakan dördüncü karınca-insân kendini hayal âleminde çıkaramamış, âlem rüyasından uyananamış ve gerçeği idrak edememiş. Sadece hareket eden varlıklarda Akıl ve Can olabileceğini söyleyerek, diğer hareketsiz resim ve nakışlarda ki Tevhid-i Sıfat ve Tevhid-i Esma mertebelerindeki Allah’ın (c.c.) mertebelerini kabul etmemiş olmaktadır.