nispilik üzerine incelemeye çalışalım isteriz.
*****
1. Bir gün bir yerde yaşayan bir kişi… el yevm/gün yani bir gün, belirli birgün, el yevm, yevmiyyet yani 12’lik sistemde, iki 12’yi bünyesinde cem eden, zâhir - bâtın, gece – gündüz, zulmet – nur vs. tatbikatı var.
“kim olduğu” ve “nerede yaşadığı” bilinmiyor. Kim?... bilmiyoruz, nerde?... bilmiyoruz, bir gün (el yevm) diye ortaya çıkıverdi.
Demek ki, “Bir tecelli var.”
Görünmez, bilinmez vücûd dalgalarından zuhur eden, görünen bilinen vücûd dalgaları haline gelmenin, yeni oluşumların müjdesidir, diyebiliriz. Bâtından (mânâdan), zâhire (maddeye) zuhur olma, görünmedir.
***
“kim olduğunu” ve “nerede yaşadığını” bilinmeyen bir kişi, yine ifadeye göre bir gün (el yevm) sanki aniden ortaya çıkıyor. Hikâyenin devamında kişinin sorduğu sorudan Onun öyle sıradan bir kişi olmadığı anlaşılıyor. Acaba bu kişi
- öğrenmek üzere mi ?...
- yoksa imtihan etmek üzere mi soruyor?...Bu vesile ile
- yeni zuhuratların oluşmasına izin mi veriyor?...
Yani,
- vahyi vahyeden Cebrail (a.s.) mi?...
- hakikat mürşidi Hızır (a.s.) mı?...
- İman kaviliğine sebep olacak kendini nasihatçı diye tanıtan
ama Kûr’ân’da (sizler için adüvvün mübin) olarak beyan edilen İblis mi?...
Nitekim,
“ve kasemehüma inniy leküma lemine’n nasihıyne” (A’raf 7/21)
Ve onlara yemin etti inniy/kesin ben ki, sizin için
elbette nasih/hayrı tavsiye (samimi/içten) edenlerdenim
Nasihat özelliği, Nebilere aittir. Ancak İblis’in kendisinin de nasihatçı olduğunu ifade ediyor. Demek ki, nasihat, her makamda, makamın kapasitesine göre tatbik olmaktadır. Allah bizleri kendi makbul tuttuğu nasihat üzere yürümemizi nasib etsin.
Âmin.
Burada hangi makam ve mertebe olarak görünmektedir ?...Acaba bu gelişin hikmeti ne?... Yoksa bunların hepsi mi?...
****
2. tasvirci-ressam olan Bu ifadeden anlaşılıyor ki, ziyaret edilen zatta iki makam birlikte faaliyettedir.
Bir gün aniden, ama vakti gelmiş ki, “kim olduğunu” ve “nerede yaşadığını” bilinmeyen bir kişi, ortaya çıkıyor O uzaktan gelen kişi, “tasvirci-ressam” a geliyor.
Uzaktan gelen kişi buraya gelmişse, artık uzaklık bitmiştir.
Uzaktan gelme hali bize göredir. Yani nispidir. Eğer bize gelmişse artık o şey bize uzak değildir. Diğer bir ifade ile, onun uzak olmadığını anlamış olmamız bize gelmiş olmasıdır. Uzaktan geldi, uzaklık bitmiştir. Fakat Yakın da bitmiştir. Onun bizden biri (Bizden) olduğunu anlarız.
Demek ki zâhir görülen şey esasında mânâdan’dır. Bâtından geliyor. Şu halde biriyle konuşmada zâhiren kesret üzere bakılır. Derviş seyrullah üzere tatbikatta rüyet olarak görmesi basir/basirete inkılab eder.
Maddenin aslı “Mânâ” dır. Allah bizleri Hz. Mevlânâ’nın mesnevisinde anlattığı “ŞAŞI”dan eyletmesin. Amin.
***
“tasvirci-ressam” deniyor. İki makamdan bahsediliyor.
Şu halde tasvir nedir, ressam nedir bunları anlamamız lâzım
Tasavvur : Bir şeyi zihninde şekillendirme. Tasarlama.
Göz önüne getirme, hayal etme, fantazi, kavram, mefhum. Düşünce, tasarı, arzu. (x)
Dostları ilə paylaş: |