***
Buna göre burada dikkat edilecek nokta, Mürşid, öğretmen soruyu tevdi eden mi?... Yoksa Cevabı veren tasvirci-ressam mı?...
Göründüğü sıfat ile bu ifadeyi kullanarak, nefsi makamlar hakkında anlayana bilgi vermesi, onun eğitim ve öğretimde nübüvetten hissement olduğuna işarettir, diyebiliriz. Demek ki burada ona soruyu soran mı ?...yoksa o soruyu soran ile o öğretim noktasındaki kemâlâtı bakımından o mu öğretti? Yukarıda bahsettiğimiz gibi,
- vahyi vahyeden Cebrail (a.s.) mi?...
- hakikat mürşidi Hızır (a.s.) mı?...
- İman kaviliğine sebep olacak kendini nasihatçı diye tanıtan
Ama Kûr’ân’da (sizler için adüvvün mübin) olarak beyan edilen İblis mi?...
Hangi makam ve mertebe olarak görünmektedir ?...Her iki noktada da hem öğretme, hem de öğrenme görünmektedir. Her ikisindeki kemâlât, irfan olunmada kendinden kendine kendi olarak zevktedir.
*****
Yazının başında da ifade ettiğimiz üzere, Zâtından Zât-i olarak “Kulu” na tenezzülen “Efendi Baba” daki zuhurat ile “Terzi Baba” ya tenezzül ederek Sadii Şirâzi Hazret’lerinin hikâyesine benzer bir hikâyeyi evl3adlarına tefekküre vesile etmiştir. Bu vesile ile de, Zâtın dervişler-deki sûretlenmesi ve dervişlerin kendi maneviyatlarındaki mertebe ve makam olarak sûretlenmeleri zevk edilmektedir. Allah razı olsun. Âmin.
Efendi Baba ne maksatla verdiği kendinde mahfuzdur, biz bilemeyiz ama makamın rahmeti gereği biz bu maksatla kabul ettik. Âmin.
Dostları ilə paylaş: |