Hud Sûresi 56. ayette buna işaret edilmektedir.
‘’Yürür hiçbir mahlûk hariç olmamak üzere hepsinin alnından çekip götüren O dur.’’
Yani o varlığı bulunduğu haliyle yaşatan onun Rabbı’dır. Çünkü onun varlığı kendisinin Rabbı olan esmâ terkibinin doğal sonucudur. Yani birim kendini meydana getiren esmâ terkibine verilen isimdir. O esmâ terkibinin dışında birimin bir varlığı mevcut değildir. Rabbin bir isimler terkibi şeklinde varlığını aşikâre çıkarmasıdır. Dolayısıyla birimin hiçbir şekilde Allah’ın esmâsı dışında dayandığı bir zerre varlığı mevcut olmadığından abd böylelikle rabbının kuludur. Abd rabbına kulluk etmede’dir. Abdın rabbına kulluk etmemesi asla düşünülemez, Çünkü abdın rabbının varlığı dışında hiçbirşeyi yoktur. Abd rabbın abdı olduğuna göre, abd (kul) ismiyle işaret edilen varlık, belli İlâh-î isimlerin mânâların bir araya gelmesiyle bir mânâ teşkil ettiğine göre, ayrıca o abdın almış olduğu bir aklı, şuuru, idraki, irâdesinden söz edilebilir mi?
Muhakkak ki Allah dilediğini yapar ve yaptığından da sual sorulmaz. Çünkü sual sorulacak bir varlık değildir sual soracak bir varlık yoktur.
Dostları ilə paylaş: |