*************
(41) Z…. m…
Bu hikâye, en basit mânâsı ile tevekkülü de çağrıştırabilmektedir. Ressamın dediği cümle; benim zâten yapacağım belirlenmiştir, benim çalışmam sadece olayın içine odaklanmaktır anlamına da gelmektedir. Sonuç olarak Efendi Baba’nın da dediği gibi odlukçu düşündürücü ve ufuk açıcı bir hikâye’dir.
Selâmün aleyküm Kiymetli Efendi Babam. Size lâikli selâmlarımı iletiyor ve ellerinizden öperim.
Mövzu’u tam algılayamadığım için anlayabildiğim kadarıyle yazmaya calıştım. Sehv ve hatalarımı lütfen af buyurunuz.
Mövzu’umuz kaderi mutlak baresindedir. Cünki kaderi mutlakda biz Hakkın çizdiği kaderi yaşarız. Burada da kaderi mutlak-ı çizen Hakk Teâlâ Hazretleri içini dolduran ressam ise o kaderi yaşayan insân isim doludur.
Hakk Teâlâ Hazretleri her bir insân’a akıl. düşünce ve seçim azadlığı vermiş. ve yaşayacağımız kaderde buna bağlı.
Eger bir ins’an üzerine gelen bir kazâ’ya karşı önlem almağına bakmayarak o kazâ’yı yaşarsa bu kaderi mutlak’dır, ve Hakk Teâlâ bunu o insân’a Kahhar ismiyle o insân’a yaşatmışdırki. Bu zaman biz kullarada düşen Elhamdülillâhirabbulâlemîn demekdir. Ve burdada Birde kaderi muallâk var ki. yaşadığımız bu kaderden biz kendimiz sorumluyuz. Günah bizim kendimizdedir.
Çünkü Hakk Teâlâ Hazretleri öz ezeli ilmiyle o insân’ın ne yapacağını bildiği için onu o istikametde harekete gecirmişdir. Yâni her bir fiilin fâili Allah (c.c.) dır. Kimse kendi kendine bir şey yapamaz. Yalnız insân ona verilen akil ile. Ve cüz-i irâdesiyle bu işden sorumlu.
Her bir şeye sûret veren odur. kimse kendi kendine sûret seçemez. sûretleri güzelleşdirende odur. Bir hâşiye çıkmak istiyorum. Yazın heyetimde bir gül ekmiştim. O hep dikine değilde hep yana eğilerek böyüyordu.
Kaç defa onu dikine kaldırdımsa o hep yana eğilerek böyüyordu. bir gün o güle bakarken içimden ---- ben kaç kere onu dikine kaldırdım ama o hep yana eğilerek böyüdü diye düşündüm. Şu an kalbime Haşir Sûresinin şu Âyet-i ilham oldu.; Her şeye sûret veren odur.; anladım ki o gülün böyümesinde ve şekil almasında benim hiç bir rolüm yok. Bu yalnız Rahmân’ın isteği iledir. Yani nakşı vuranda nakkaşda odur. Ressamın yaptığı işten onun şeriat mertebesinden olduğunu düşüne biliriz. Çünki ben diyerek kendine bir şahsiyyet vermekte. Ama o resmi çizende onun içini ressama doldurtanda Allah (c.c.) dır. O fırçayı tutan el kola tabi, kolsa akla tabî’dir. Bu âlemde görünen her bir şey ondandır. Ama o değildir. Bu âlemde Hakk’ın varlığı bâtında, isim, sıfat ve fiilleri ise zâhirdedir. Yani doğada gördüğümüz her bir şey Hakk’ın isim, sifat ve fiillerinin tecessümüdür. Allahu Teâlâ Rahman ismiyle mümin-kâfir. Her kesin, canlı -cansiz her bir şeyin rızkını vermekde.
Dostları ilə paylaş: |